Pazar Akşamı Almanya'nın Offenbach Kenti'nin Capitol Salonu'nda muhteşem bir gala vardı. Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı'nın himayesinde değerli dostum Hüseyin Sıtkı ve de ekibi tarafından bu yıl 11ncisi gerçekleştirilen Frankfurt Türk Film Festivali görkemli bir gala ile start aldı.

Hülya Koçyiğit, Fatma Girik, Göksel Arsoy ve İlyas Salman Türk Sineması'nın onuru Yeşilçam'ı temsilen Frankfurt'taydılar. Onur konuğuydular. Frankfurtlu'ların Türk Sineması'na ve Yeşilçam'ın başarılı isimlerine böylesine sahip çıkmaları güzel.

Şebnem Sönmez "Aşk Tesadüfleri Sever" filmiyle Pazartesi Akşamı festivalin açılış gecesinin baş konuğu oldu.

Ayrıca İtalya'dan yani son yıllarda Türk Sineması için önemli bir merkez haline gelen ülkeden de konuklar vardı. "Sinyorina Enrica İle İtalyan Olmak" filminin oyuncuları Fahriye Evcen, Teoman Kumbaracıbaşı ve yönetmeni Ali İlhan alkışlanan konuklar arasında yer aldılar.

Nazan Eckes'in sunduğu gala gecesinde sahne alan sanatçılar arasına Rafet El Roman da katıldı.

Frankfurt Türk Film Festivali artık öyle bir marka olduki Frankfurt Belediye Başkanı Petra Roth, Offenbach Belediye Başkanı'nın yanında Offenbach'taki gala gecesine katıldı. Bunun ne anlama geldiğini Frankfurt ve Offenbach rekabetini bilenler iyi anlar.

"Altın Portakal'ın" Serap Engin'in organizasyonla ilişkisi kalmadığı andan itibaren daha önce kazanılmış uluslararası kimliğini yitirip bir taşra festivali olduğu, "Altın Koza'nın" zaten son yıllarda taşra festivali kimliğini hiç aşamamış konumu ve Almanya'daki diğer film Türk Film festivallerinin sönüklüğü göz önünde tutulacak olursa Frankfurt bu alanda "kalitenin ve başarının sembolü" bir marka olma yolunda.

11 yıldır canla başla festivali bu noktalara getiren Hüseyin Sıtkı ve ekibinin olduğu kadar Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı'nın da sadece Ediz Hun'un damadı olduğu için değil aynı zamanda sinemaya ve kültüre olan sevgi ve de saygısı bu başarının nedenlerinin başında geliyor.

Size Frankfurt Türk Fim Festivali'ni anlatıyorum. Çünkü kültür en önemli lobi faaliyeti bence. Bir ülkeyi ve insanlarını en güzel filmlerle ve de filmlerde anlatabilirsiniz.

Bundan yıllar önce Antalya Film Festivali'nin uluslararası dev bir organizasyon olduğu yıllarda Serap Engin KKTC'ye gelmiş ve Lefkoşa, Mağosa, Girne Belediye Başkanları ve Başbakanlık Müsteşarı ile toplantılara katılmıştı. Kuzey Kıbrıs Film Festivali'ni gerçekleştirmek niyetindeydi. Başlangıçta Antalya'nın ufak bir modeli olacaktı ilk festival. Maalesef olmadı. Serap Engin fahri koşturacak ve masraflar 200 bin Avro civarında olacaktı. Film Festivalleri organize edenler için "gülünç" bir rakam. Ancak nedense KKTC'nin o dönem yönetiminde olanlar bu paranın olmadığını söyleyip festivalin olması için çaba harcamadılar.

Oysa o yıllarda uluslararası düzeyde ve ABD'den film yıldızlarının geldiği (öyle planlanmıştı) bir Kuzey Kıbrıs Film Festivali başlamış olsaydı belki bugün artık rayına oturmuş ve her yıl gerçekleşen dev bir organizasyon olacaktı.

KKTC'nin dünya kamuoyunda olumlu tanınmasına katkısı tartışmasız anlamlı olurdu.

Ancak bu adada 365 gün her bir çeşit güzellik yarışması organize ederek vakit geçirmek varken ne gerek vardı ciddi ve de dünya çapında ses getiren bir Film Festivali'ne, değil mi?

Eğer hala bu adada gerçekten marka olacak bir Kuzey Kıbrıs Film Festivali konusuna ilgi duyanlar varsa önerim Frankfurt ile bağlantı kurmaları. Ben yardımcı olmaya hazırım. 

Frankfurt'ta Hüseyin Sıtkı'dan en zor koşullarda nasıl mükemmel bir film festivali yapılacağını öğrenmek mümkün. Hatta eminim Hüseyin Sıtkı ve Başkonsolos İlhan Saygılı KKTC'de bu konuda yapılacak bir çalışmaya destek vermekten gurur duyacaklardır.

KKTC'nin yılda bir kez gerçekleşecek ve örneğin Türk ve KKTC Filmleri yanı sıra Akdeniz ülkelerinin filmlerini değerlendirecek bir Film Festivali'ni gerçekleştirmesi aynı zamanda müthiş bir tanıtım olacaktır.

Ne dersiniz?