Uzun bir alıntı ama lütfen okuyun.

“İngilterenin yönetimi altında bulunan Kıbrısın coğrafik önemi, adayı, yukarı Suriye orta Suriye ve hemen hemen bütün Filistin’in korucusu yapıyor. Bu, Büyük Britanya’nın elinde büyük bir kazançtır. Ve komşu Asya kıtasında satın alabileceği arazilerin fiyatına değer. Kıbrıs ile ana kara arasındaki mesafe uzak değildir. Açık bir günde Ada Seleuciadan görünebilir. İran körfezine burdaki bir istasyondan bir kaç saat zarfında ulaşılabilir. Burdaki gemilerle binlerce yolcu, asker ve siviller taşınabilir. Bazı zamanlarda bu büyük masraflara sebeb olabilir.

......

Şimdiki Mağusa limanı sekiz hektar büyütüldü. Derinliği 10 metredir. Fakat yalnız 5 hektarına gemi yanaşabilir.

.....

Kıbrıs limanlarının ‘Fırat Vadisi Demir Yolları’nın ana terminali olabileceğini gördük. Komite, beş ayrı yol güzergahı üzerinde karar verdi;

* Demiryolu, ya İskenderun’dan veya Saudia’dan  başlayarak Orantes nehrinin ağzından geçerek Halep’e, buradan da Jedah kalesi yakınlarından Fırat vadisinin sağ kanadından nehri takib ederek İran körfezinin batı kısmında bulunan Kuveyt’e ulaşacak.

* Demir yolu aynı noktalardan başlıyacak, Fırat nehrini Belio’dan geçecek, Fırat vadisinin sol kısmından ya da Dicle’nin sağ kısmından, Bagdatın karşı yakasından geçerek Kuveyt’e varacak.

* Aynı noktada başlayan demiryolu Fırat vadisini Bir’de geçecek, buradanda Orfalı Diyarbakır ve Dicle’nin sağ kolundan Kuveyt’e varacak.

* Aynı hat fakat Dicle’nin solundan Kuveyt’e varacak.

* Hat Tripoli’den başlıyacak ve çolü geçtikten sonra Şam ve Palmyra’dan Fırat vadisine ulaşacak ve buradanda Kuveyt’e ulaşacak.

.....

Eski yolu yeniden yapma teklifi; Bu yol ki eskiden dünyanın ticaret yolu, aynı zamanda tarihi kahramanların geçit yolu, üzerinde yapılacak demiryolu, Akdeniz ile İran körfezini bir birine bağlıyacak. Elimizde Rusların emellerine son verecek çok önemli ve kıymetli imkanlar var. Eğer Ruslar tekrar saldırgan bir politika ile kendi medeniyetlerini başka ülkelere taşımaya kalkarlarsa, Ruslarla ticarete barış içinde rekabet edersek, her yönden Fırat vadisi demiryolunun inşa teklifi çok acele olarak ilgilenmemizi bekliyor.  Devletimizden de yardım  ve teşvik bekliyoruz. Hindistan’a gidecek yolun geçtiği ülkeler antika devrinden beri dünyada en çok enteresan olan yerlerdir. Bu yerlerde bir zamanlar Fırat ve Dicle’den sulanan bu zengin araziler üzerinde muhteşem uygarlıklar doğmuş, uygarlıklar gelişmiş ve devrilmiştir.

Dünya tarihinde iki defa insanoğlu bu Mezopotamya nehirleri arasında uygarlık başlatmış; İki defa buradan aileler doğu, batı, ve kuzeye yönelmişlerdir. İlim ve sanaat ilk defa bu nehirlerin zayıf basamaklarında doğmuştur.  

Eski tarihlerden beri Babylon  şehrinin büyük bir üretim şehri olduğunu biliyorduk. Kumaşı ve dokumaları gâyet meşhurdu. Daha sonraki tarihlerde Chaldean kralları burasını muhteşem bir şehir yapmışlardı. Babylon, dünyanın en güzel ve en zengin şehri idi. Makedon kıralı büyük İskender İran körfezinde şehri Hind denizinin bir limanı yapmıştı. Burasını İmparatorluğunun bir merkezi yapmasını da teklif etmişti.

Asırlarca Fırat nehrinin aktığı bu topraklar dünyanın en verimli toprakları idi. Bütün bu bölgede mahalli meyveler ve tropik ülkelerde yetişen meyveler eski devirlerde bu topraklarda bolca yetişiyordu. Toprak her yerde nebatlarla kaplı idi. Hakimiyete dayanan idareler ve kötü yönetim tabiatın bu bolluğunu sona erdirdi. Fakat bu araziler hala saklı zenginliklerle doludur. Doğal cevherler, ülkenin eski büyüklüğü bitmeyecek bir tarzda topraklarında, burada yaşayan kabilelerin karakterinde muhafaza edilmektedir. Tekrar buranın, dünyanın en güzel ve en kalabalık yeri olması uzak değildir.

.....

Babylondan konuşan Herodot ‘Bütün bildiğim ülkelerin, sorusuz biliyorum ki  burası en iyisi ve en verimli topraklara sahib olanıdır.Burası incir, şarap, ve zeytin yetiştirmez. Fakat bu topraklarda her çeşit tahıl ekilen tohuma karşı  ikiyüz katı üretilir.  Çok verimli olan senelerde bu üç yüze çıkabilir’ diye seslendi.

.....

Hiçbir proje Fırat demiryolu projesi kadar mühim değildir.  Dünyanın dörte ikisini, Avrupa , Asya ve Avustralyayı daha yakına getirecek.

Gâye, Fırat ile Dicle arasındaki arazilerin tekrar medeniyete kavuşmasıdır. Modern Babylon ve Ninevahın tekrar canlandırılması. Ctesiphon ve eski Bagdat’ın tekrar uyandırılması olacaktır. Dünyanın hangi yerinde böyle bir proje ile bu kadar büyük bir netice alınabilir.

İnşa edilecek demir yolu ile Çinlilerin, Hiduların ve diğer milletlerin ulaşımına katkı sağlıyacak.

Buna paralel olarak Britanya’yı doğudaki kolonileri Hindistan ve diğer kolonileri ile birbirlerine bağlayacak. Bu yolların hiç birisi Fırat vadisi demir yolu kadar avantajlı değildir.

En kısa ve inşası en ucuz demiryoludur. Mühendislik güçlükleri yoktur. Doğu ve batı milletlerini  bir araya getirmek için doğa tarafından planları yapılan bir yerdir. Bu yeri İngiltere kolayca müdafaa edebilir. İki tarafında terminaller açık denizlere açılır. Ve en çok karlı olabilenidir. Mühendislik ve politik yönden Fırat vadisi demiryolu süphe götürmez diğer yollarda daha büyük avantajlara sahiptir.

Diğer gösterilen alternatif yollar  Karadeniz’in kuzeyinden yapılacak. Rusya için büyük bir kazanç olacak. Fakat bu yol İngiltere’nin kontrolünde olmayacak. Bu arazi  mühendislik güçlükler ile doludur. 

Parlamento da toplanan ve çeşitli yolları gözden geçirdikten sonra  İran körfezine bağlamayı inceleyen özel bir komite Fırat nehri demir yolunun en iyi yol olduğunu ispatlanmıştır. İngiltere parlamentosunun özel komitesi Fırat vadisi demir yolunun mühendislik bakımından ele alınmasına ve yapılması uygundur kararına varmıştır. 

Bu yol üzerinde kalabalık köyler doğacak. Her yerde tatlı sular akacak, hububat çok ucuza yetiştirilecek. İngiltere ile aynı uzaklıkta bulunan -mesela Rusya- hiç bir zaman rekabet edemeyecek.

Eğer Büyük Britanya tahıl ithal etmeye mecbur kalırsa, Mezopotamya’dan daha verimli topraklar bulamayacaktır. Avantajlı iklimi, verimli toprağı ve güneş burayı tercih ediyor. 

Bu projenin en büyük hedefi İngiltere’yi Hindistan’ın Kuzey batısını Buharlı trenlerle Fırat Nehri’nden İndüs vadisine bağlamaktır. Indüs vadisi demir yolu Kyber veya Bolan geçidine bağlanacak. Bunlar Hindistana ait iki giriş kapısıdır.

İngiliz ordusunun gücü Punjab’dadır. Fırat ve Indüs vadileri demir yollarının buharlı trenlerle bir birine bağlanması bu orduyu önden veya arkadan ya da İran’dan Hindistan’a doğru ilerleyen bir ordu tarafından tehdit edilmesi mümkün değildir. Böylece bu büyük planla  Hindistan’a saldırı tamamıyle ortadan kalkacak. Hindistan’da yetiştirilen İngilizlere bağlı 300 bin asker İngiliz ordusu ile birleşecek; Birbirlerine verecekleri yardım bu ordunun gücünü dört katına çıkaracak.

.....

Fırat ve İndüs vadisi demiryolları bize, Orta Asya ticaretini tamamıyla garantileyecek.

Fırat vadisi demir yolu üzerinde hak iddia etmek ticari değildir. İmparatorluğun bir güç olarak bizim desteğinize ihtiyacı vardır.

...

Fırat Vadisi Demiryolu, İskenderun körfezinden İran körfezine planlanmasının sebebi bu yolun gelecek yıllarda İstanbula kadar uzatılmasıdır.Vakitle doğuya doğru Kurrachee’ye (Avrupa’ya en yakın) kadar uzatılabilir.

....

Akdeniz’in bir noktasından veya İskenderun’dan İran körfezindeki demir yolu genel olarak İstanbul’dan gelen ve Hidistan’a giden Demiryolu ile birleşecek. Gelecek yıllarda lüzum ederse bu yol Hindistana kadar uzatılabilecek.”

.....

Fırat Vadisi Demiryolu Projesi’nin önemini anlatan bu uzun metni okurken hemen şaşırmayın.

Yeni bir proje değil bu.

Tam 137 yıl önce Kıbrıs’ta görev yapan Büyük Britanya İmparatorluğu generallerinden Sir Francis Goldsmith’in o yıllarda hayata geçirme mücadelesi verdiği projenin özeti bu.

Okurken “hiç bir şey değişmemiş” dediğinizi duyar gibiyim.

Demiryolu projesinin yerine “petrol boru hattı” veya “doğal gaz” hattını koyabilirsiniz.

Ülkelerin hakim olma savaşı dönem ve şartlara göre değişiyor sadece. Dünün hakimiyet enstrümanı demiryollarıydı, bugün ise “petrol boru hattı” ya da “doğal gaz.”  

***** 

Bu bilgiler, Alman Yazar Dr. Franz Von Loher’in, “Cyprus Historical and Descripties the Earliers Times 1878” adlı kitabında yer alıyor. Mrs A. Batson Joyner’in İngilizceye çevirdiği kitabın Türkçe tercümesini, Cafer Ertuğrul ve Şeref Turan yaptı. Ankara’daki, Kıbrıs Türk Kültür Derneği yayını olarak piyasaya çıkmış olması lazım. Kaçırmamanızı öneririm.