İngiltere 2. Elizabeth dönemini yaşamaya devam ediyor. Uzun yıllardır tahtta bulunmaya devam eden Kraliçe Elizabeth'in döneminde birçok isim konuşuldu, kimi hala konuşuluyor, kim bilir kimi çoktan unutuldu. İngiltere'de son elli altmış yıllık süreçte yaşayan, öyle veya böyle adından söz ettiren, bugün ve bugünden sonra İngiltere'nin yakın tarihine bakanların hayatlarını incelemeye değer bulacağı bazı isimlerin portrelerini burada ele almayı ve yorumlamayı düşünüyorum. Kaynağım, büyük oranda James Naughtie'nin son kitabı olacak. Hoşuma giden bir çalışmayı, tarihe not düşmek adına kendi yorumumla aktarmayı planlıyorum. Şimdilik elli civarında ismin portresini yazma planım var. Bakalım yol bizi nereye götürecek?

Seriye Charles Saatchi'nin hayat hikayesiyle başlamak istedim. Soyadı dikkat çekici evet, dahası anlamı da gerçekten saatçi. Nathan isimli Yahudi bir tüccarın oğlu olan Saatchi, 1940 yılında Bağdat'ta dünyaya gelmiş. Charles henüz 7 yaşındayken babası, gelecek kaygısı yüzünden tüm servetini de yanına alıp Londra'ya göç etmee kararı veriyor ve küçük Charles İngiltere'ye ayak basmış oluyor. Bugün birçok kişinin ticari zekasına hayranlık duyduğu Saatchi, birçok kişi tarafından da sanatı metalaştıran ve ona sadece ticari gözle bakan bir adam olmakla suçlanıyor.
Hikayeye ortasından daldık, önce Charles Saatchi kimdir diye sorulduğunda insanların aklına ilk gelenle başlayalım. Charles Saatchi, İngiltere'de önemli reklamcılık başarılarına imza atmış ardından da sanat eseri sergileme, alma ve satma işlerine girmiş buradan da hatırı sayılır bir servet elde etmiş olan bir isim. Saatchi İngiltere'de önemli bir reklamcılık başarısına imza atmış ve bu başarının sonucu tüm İngiliz tarihine derinden işlemiştir. 

İngiltere'de Demir Lady olarak bilinen eski Başbakan Margaret Thatcher'ın seçim kampanyasında Charles ve Maurice Saatchi kardeşlerin imzası var. Thatcher'ın Muhafazakar Parti'si 1979 yılında yapılacak seçim için Saatchi kardeşlerden slogan çalışması talep etmiş ve İngiliz siyasi tarihine geçen o meşhur slogan ortaya çıkmıştır.  "Labour isn't working." Türk Edebiyatı'nda "tezat sanatı" ile açıklayacağımız bu slogan, "İşçi Partisi Çalışmıyor." anlamını taşıyordu. Bu slogan o dönem çok meşhur olmuş ve iktidardaki İşçi Partisi'nin seçimleri kaybetmesi sonucuna hatırı sayılır bir katkı sunmuştu. Bu reklamcılık başarısının da katkısıyla birlikte İngiltere'de 11 yıl sürecek Demir Lady döneminin kapısı açılmıştı. 



Charles Saatchi'nin reklamcılıktaki başarısının sırrı; olmayanı oluyormuş gibi göstermesindeki mahirliğine bağlanıyor. Zamanında dünyanın en büyük reklam şirketi haline dönüşen Saatchi&Saatchi reklam şirketini kurduktan sonra ilk zamanlarda müşteri toplayabilmek için küçük birtakım hilelere başvuran Charles'ın, ofislerine müşteri geleceği zaman sokaktan topladığı kişileri para karşılığında ofiste kalabalık yapsınlar diye tuttuğu anlatılıyor. Günün sonunda ofise gelen müşterinin gözünü boyanmış ve anlaşma imzanlamış oluyordu. 1971 yılında BBC'ye verdiği mülakatta, içinde oldukları yıl kazanmayı hedeflediği rakam sorulduğunda 100 bin Sterlin kazanmak istediğini belirten Saatchi bir sonraki adım sorulduğunda hedefini 1 milyon Sterline çıkarıyor. Bu parayı kazanıp kazanmayacağına yönelik inancı sorulduğunda ise bu rakamı kazanacağına inanmadığını söylüyor. Zaten inanmadığı şeyleri pazarlayan bir insan olduğu için bu anlaşılabilir gelir ama Saatchi bu parayı hatta çok daha fazlasını kazandı. British Airways'le imzaladıkları anlaşmanın ardından artık multi-milyon sahibi olmuşlardı bile. Bu başarıların ardından Saatchi&Saatchi çoktan dünyanın en büyük reklam şirketi olmuştu. 

Her güzel hikayenin ağızda acı bir tat bırakan sonu vardır. Bu hikayenin sonu da farklı olmadı, Saatchi kardeşlerin çıkışları gibi inişleri de ani oldu. Reklamcılığının yanında bir yandan da sanat eseri satın alıp biriktiren Charles Saatchi hatırı sayılır bir koleksiyona sahip olmuştu. Minimalist tablolar satın alıp biriktiren Saatchi, sergiler düzenliyor ve bu eserleri satıyordu. Bu satışlardan önemli kârlar elde ediyordu. 1990 yılına kadar sattığı tablolardan 20 milyon dolar kâr ettiği biliniyor. Saatchi'nin eserlerini sattığı İrlandalı sanatçı Sean Scully daha sonra Saatchi'yi sanat sevmemekle suçlayacak ve onun sanata olan sevgisini kurdun ete olan sevgisine benzetecekti. 

Saatchi, bu durumu büyük oranda kabulleniyor ve sanata olan tutkusuyla, iyi yapılmış bir pazarlığa duyduğu tutku arasında bir ayrım yapmadığını belirtiyor. Saatchi, ismi duyulmamış genç İngiliz sanatçıların eserlerini küçük rakamlara topluyor ve bu resimlerden büyük bir kolesiyon oluşturuyordu. Nihayet bu koleksiyonu görücüye çıkarma zamanı gelmişti. 
1997 yılında Londra'daki Kraliyet Akademisi'nde açılan bu serginin adı "Sensation" yani "Sansasyon"du. Serginin etkisi de ismi gibi oldu, sergideki bazı tablolar toplumdan büyük tepki çekti ve sergiye karşı sokaklarda gösteriler düzenlendi. 

Saatchi, o günden bu yana sanatı ticarileştirme suçlamasıyla yüz yüze kalsa da kurmuş olduğu Saatchi Galleri, Londra'nın en çok ziyaret edilen modern sanat galeri arasında yer alıyor.
Şu anda 76 yaşında olan Charles Saatchi, üçüncü eşi Nigella Lawson ve onun çocuklarıyla sakin bir hayat yaşıyor. Saatchi, bir zamanlar insanlar tepki için sokaklara çıktığı eserleri de 2010 yılında Londra Modern Sanatlar Müzesi'ne bağışladı.