Dış Politika Derneğinin (Foreign Policy Association) ev sahipliğinde “Türkiye, ABD ve Birleşmiş Milletler” başlıklı panele Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Prof. Dr. Gülnur Aybet, Cumhurbaşkanı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Kireççi konuşmacı olarak katıldı.

Panelde ilk sözü alan Prof. Dr. Kireççi, Türkiye ile ABD ilişkilerinde tarihi bir dönemden geçildiğine işaret ederek, “Bunu anlamak için küresel değişikliklere ve Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyadaki durumuna bakmak gerekiyor.” dedi. 

Kireççi, Türkiye’nin güneyde merkezi bir hükümeti olmayan Suriye ile 900 kilometrelik bir sınırı paylaştığını vurgulayarak, bölgeden DEAŞ’la birlikte aynı zamanda PYD/PKK terör örgütünün tehditlerine maruz kaldığını aktardı.

Türkiye’nin 3,9 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yaptığını hatırlatan Kireççi, “Bu tek sorun bile hiç bir ülkenin finansal, sosyal, kültürel kaynakları bakımından yalnız halledemeyeceği çok büyük bir konu. Üstelik, bu mültecilerin yüzde 50’si kadın, yüzde 30'u 40’ı çocuk ve geri kalanı da yaşlı kişilerden oluşuyor.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin belli konularda Amerikan medyasında sürekli eleştirildiğine işaret eden Kireççi, “Bunu uzaktan yapmak çok kolay, ama Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgede kurumsal bütünlüğünü koruyarak istikrarı sürdürmesi bile hayal edilemeyecek kadar güç bir iş.” ifadelerini kullandı.

Kireççi, Türkiye’nin ABD ve Batı dünyası ile olan ilişkilerinin, mevcut görünen problemlerden çok daha büyük ve geniş olduğunu vurgulayarak, ”İki ülke arasında eğitimden ticarete, tekstilden gelişen teknolojilere, enerjiden yapay zekaya, tüm bu ilişkileri nasıl geliştirebiliriz, onu tartışmalıyız.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Prof. Dr. Aybet de gelecek hafta New York'ta başlayacak BM Genel Kurul açılışına değinerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşmelerde küresel adaletsizliğe vurgu yapacağını bildirdi.

Aybet, dünyanın hızlı bir küresel değişim döneminden geçtiğini, ideolojik çatışmaların yanı sıra bölgesel düzeyde kimlik, din, sınır problemleri yaşandığına işaret ederek, “Türkiye, bütün bu karışıklıkların ortasında, bu nedenle, dünyadaki adaletsizliklere dikkat çekme konusunda sorumluluğu var.” diye konuştu.

Aybet şöyle devam etti:

“Türkiye’nin, bu adaletsizlikleri ortaya koyması için çok daha somut nedenleri var, çünkü bunlardan doğrudan acı çekiyor. Göç, terör ve (nükleer) silahsızlanma olmak üzere gerçek üç ana konu mevcut. Bu üç küresel mesele büyük adaletsizliktir ve önümüzdeki hafta BM'de bunların çokça tartışılacağını göreceğiz.”

Göçmenler ve terör meselesinden Türkiye’nin direkt etkilendiğini anlatan Aybet, Türkiye'deki 3,9 milyon Suriyeli mültecinin güvenli ve refah içinde ülkelerine dönmeyi istediklerini, bundan dolayı Suriye’de çatışma sonrası kurulacak yapının çok önemli olduğunu kaydetti.

Aybet, ABD ile Türkiye arasında müzakereleri devam eden Suriye’deki güvenli bölge konusuna da değinerek, “Dürüst olmak gerekirse, maalesef bu, iki ülke liderinin anlaştığı hızda ilerlemiyor. Alandaki Amerikan ordusunun bir kısmı NATO müttefiki ile terörist örgüte eşit taraf gibi davranıyor. Biz bundan çok rahatsızız, bunu kabul edilemez buluyoruz.” dedi.

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) konusuna da değinen Aybet, şunları söyledi:

“FETÖ denilen terör örgütü de hala burada ve biz Amerikan tarafından bu konuda somut bir adım, hatta bir empati görmedik. Ne yazık ki bu Türk kamuoyunu olumsuz yönde etkiliyor. Bu yönde gösterilecek bir jest ilişkiler açısından çok yardımcı olacaktır. Çünkü bir çok vatandaşımızın hayatını kaybettiği korkunç bir darbe girişiminden muzdarip olduk. Amerika'nın buna karşı çok duyarsız olduğunu düşünüyoruz.”

İkili ilişkilerde enerjinin rolü

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar da, Türkiye’nin mevcut enerji piyasasındaki yapısı, vizyon ve hedeflerini anlatarak, bu açıdan ABD ile ilişkilerde potansiyel ortak çalışma alanları bulunduğunu söyledi.

İki ülke arasında yakın gelecekte enerji alanının ikili ilişkilerde ciddi rol oynayabileceğini belirten Bayraktar, Türkiye’nin petrol ve elektrik ihtiyacının her yıl arttığını vurguladı.

Bayraktar, “Türkiye, maalesef enerji konusunda ağırlıklı olarak ithalata dayanıyor. Neredeyse yüzde 70 oranında kaynaklar dışarıdan geliyor, yani her yıl kabaca Türkiye 40-45 milyar dolar enerji ihtiyacına para ödüyor. Bu çok büyük bir rakam.” şeklinde konuştu.

Son 15 yılda Türkiye’nin enerji sektöründe ciddi atılımlar yaptığını aktaran Bayraktar, yerel ve yabancı yatırımcılardan yaklaşık 60 milyar doları piyasaya çektiklerini, bunun da büyük bir başarı olduğunu belirtti.

Bayraktar, “Türkiye’de şu an çok rekabetçi bir pazar var. Tüm piyasa mevzuat ve düzenleme yönünden Avrupa direktiflerine uygun ve isabetli, bu yüzden piyasalar Avrupa ülkelerine çok bağlı. Bu kadar büyük bir dönüşümü, piyasa reformlarını çok başarılı bir şekilde uygulayarak sağladık.” dedi

Bayraktar, ayrıca söz konusu enerji reformları kapsamında başta Doğu Akdeniz olmak üzere petrol ve gaz alanında geniş bir araştırma faaliyetlerine başlandığını bildirdi.