Gerçeği aramakla, resmi tarihin masallarını çürütmekle, “ezber bozmak”la, kurucu ataların yanlışlarını bulmakla kendi ülkene, ulusuna, tarihine düşmanca yaklaşmak birbirinden farklı şeyler.

Sırf resmi tarihe, birileri savunuyor ve biz onları sevmiyoruz diye ya da artık modası geçti, yeni bir şeyler söyleyelim saplantısıyla geçmişin kahramanlarına düşman olmak herhalde bize özgü bir gariplik.

Resmi tarih dediğiniz nedir?

Toplumlar, tıpkı çocukların babalarını kahraman görmek istediği gibi geçmişlerindeki efsanelerle, kahramanlıklarla, başarılarla övünür. Tarih kitapları da bu efsaneleri gerçek gibi anlatır ve çocukların, yaşadıkları toplumun, toprakların bir üyesi olarak motive olmalarına hizmet eder.

Bunu kimi zaman fazlasıyla milliyetçi, fazlasıyla ırkçı yapar. Kimi zaman fazlasıyla yerleşik ideolojinin etkisinde kalır. Kimi zaman da masallarla gerçekleri buluşturarak “milli bilinç” yaratmaya çalışır.

En azından “ulus devlet”lerdeki durum buydu.

***

Elbette insanlar büyür, gelişir, okur, öğrenir ve merak ediyorlarsa kendilerine okullarda anlatılanların ne kadarının doğru olduğunu anlar.

Bugün dünya üzerinde gerçek diye bildiğimiz pek çok şeyin efsane olduğuna dair belgeseller çekiliyor, kitaplar yazılıyor.

Sanırım bizde uzun yıllar bazı konular tabu sayıldığı ve eleştirilmesine izin verilmediği, eleştirenler de yerden yere vurulduğu için tepki de fazla olmuş.

Zaten huyumuz böyle değil mi? Ya birini göklere çıkartırız, ya yerden yere vururuz. Bir kısmımız birilerini sahiplenir, bir kısmımız onlara saldırır.

Ne Osmanlı’yla, ne Cumhuriyetle doğru dürüst bir bağ kurabildik bunca yıldır.

Abdülhamit ya “Kızıl Sultan”dır, ya “ülkeyi değiştiren bir devrimci”dir.

Menderes ya vatan hainidir ya modern Türkiye’nin kurucusudur.

Tarihi, ideolojik duruşlarımıza göre okuduğumuz sürece de bu durum değişmez.

***

Ne yazık ki tarih, herkesin kolaylıkla ulaşacağı ve anlayacağı, tek bir kitapla, birkaç belgeyle çözümlenebilecek bir şey değil.

Anlı şanlı bilim adamlarının bile isterlerse tarihi nasıl tahrif edebildiklerini, kimi zaman bir propaganda uğruna satın alınan tarihçiler olduğunu pek çok örnekten biliyoruz.

Bizi fazlasıyla eleştiren Batılı bilim adamlarına keşke biraz da onların tarihini sorsak ve en azından bizim bilinçli bir sömürgeci tarihe sahip olmadığımızı görsek...

Artık tarihimizle barışsak, ötekileştirmeyi, birbirimizi başkalaştırıp düşman görmeyi bir yana bırakıp bu ülkenin değerlerini sahiplensek ve bu garip “mezar kazıp delil çıkartma” saplantısı bitse ne iyi olur.