Bu coğrafyada hangi taşı kaldırırsanızaltından Kürt sorunu çıkıyor. Suriye sorunu da Kürt sorununa dönüşme sinyalleri vermeye başladı.

Bu aslında bizim bilinç altındaki, 'Kürt devleti' ve 'Parçalanma' korkumuzun da ortaya çıkmasına neden oldu.

Irak aynasında kendimizi gördük yıllarca. Şimdi benzer durum Suriye için geçerli. Suriye parçalanacak, orada Irak benzeri bir Kürt yönetimi oluşacak ve sonra bunların ikisi birleşecek.

Böylece zincirin diğer halkası olan Türkiye ve İran'a gelecek sıra.

Eğer bu süreçlerin yönetiminde yer alamazsak, her zaman böyle bir sonuçla karşılaşabiliriz. Onun için Türkiye, namlular bize çevrilmesin diye başından beri Suriye sürecinin içinde.

Suriye için başında, 'Obruk' planı öngörülüyordu.

Bir dış müdahaleyi gerektirmeden, içinden çökmesi.

Şimdi bu büyük ölçüde gerçekleşiyor ama yeni tehlikeler ortaya çıkıyor.

Onun için Türkiye,

1-Suriye'de devlet çökmesin rejim çöksün tezini işliyor. Başbakan Erdoğan'ın Putin'le görüşmesinin temelini de bu tez oluşturmuş. Irak'ta çöken devletin ne olduğu görüldü. Pandora'nın kutusu açıldığında ise ne ile karşılaşılacağı meçhul.

2-Geçiş kontrollü ve denetimli olsun.

Rusya ve İran'ın menfaatlerinin de korunduğu Esad sonrası için bir geçiş yönetiminin uygulanması.

Kaybedilen her zaman Suriye'yi hızla kaosun içine yuvarlıyor.

Şu anda yaşananları izah edecek tek şey var, kaos.

Irak deneyiminin de katkısıyla sürece en hazırlıklı grubun Kürtler olduğu ortaya çıktı.

Barzani hem Kürt ulusal muhalefetini birleştirmeyi başardı, hem de PYD ile bir ilişki biçimi geliştirdi. Bizim dün peşmergeler sınırdan ellerini kollarını sallayarak girdi diye bildiğimiz görüntüler, 25 gün öncesine ait. 34 aydır Kürt gençleri Kuzey Irak'ta silahlı eğitimden geçiyordu. Silah yüklü kamyonlar, Kürt bölgelerini tepeden tırnağa silahlandırdılar.

Suriye sorununun hızla Kürt sorununa dönüştüğü bir sırada Ankara'da üst üste toplantılar yapılıyor.

Ankara'da bir panik havası mı var?

Görüştüğüm yetkililer, gelişmelerin önemine binaen yürüyen bir trafik olarak izah ediyorlar bu durumu.

Şam'daki patlamadan çok önce, yani Esed'in kendini güçlü hissettiği dönemlerde, Kürtlere ait bölgeler boşaltılarak,PYD yerleştirilmiş.

Suriye ile 6 sınır kapımızın açık olduğu dönemde Kamışlı'daki kapıyı kapatıp, burayı PYD'ye veren Esed yönetimi.

Şimdi olan ne? Şam'daki patlamadan sonra Özgür Suriye Ordusu başta olmak üzere muhalefetin özgüveni arttı.

Esed yönetimi ise aynı oranda sertleşti.

Suriye'nin kentlerinde, kırsalında amansız bir savaş yaşanıyor. Muhalefet kırsaldan saldırıyor, rejim şehirlerden bastırmaya çalışıyor.

Hava kuvvetleri de devreye sokuldu. Bu savaşın çok ileri bir noktaya taşındığını gösteriyor.

Peki kimyasal silah tehdidi? Bir pazarlık unsuru olabilir ama kesinlikle bir blöf olarak görülmüyor. Bu rejim yapar mı, yapar...

Şimdilik Esed rejimi ayakta ama Suriye çöküyor.

Şimdi asıl soruya geliyorum.

Türkiye eliyle Suriye'de bir Kürt devleti mi kuruluyor? Bu soruyu bir adım daha ileriye götüreyim, Türkiye'nin Suriye politikası bir Kürt devletinin kurulmasına mı neden oluyor? Türkiye'nin Suriye politikasının sonuçları değil bunlar. Suriye'nin içine düştüğü durumun ürettiği sorunlar.

Bir rejim yıkılıyor. Diş çektirmenin bile bir sancısı var. Bir rejim yıkılırken, her şeyin güllük gülistanlık olması mı bekleniyor?

Bu geçici bir durum olarak görülüyor. Ama kesinlikle küçümsenecek bir durum olarak değerlendirilmiyor.

Yani bir Kürt devletinin ya da özerk yönetimin kurulması olarak değil, kaos sürecinin ortaya çıkardığı 'Geçici bir durum' olarak değerlendiriliyor. Ama ciddi bir durum olarak görülüyor.

Bayrakların asılması, şehirlerin yönetiminin PYD'nin eline geçmesi, Ankara tarafından ihtiyatlı bir şekilde takip ediliyor.

Kürtlerin, Suriye'de bir otonom bölge ilan etmesi söz konusu mu? 'Buna müsaade edilmez' deniliyor. Ayrıca Kürtlerin bu taşkınlıkları, Özgür Suriye Ordusu'nu da rahatsız ediyor. Çünkü onlar bölünmüş değil, bütünlüğünü koruyan Suriye'nin mücadelesini veriyorlar.

Ankara yaşananları kaosun bir parçası olarak görüyor. Barzani'nin, 'Şimdiye kadar Kürtler ve Hıristiyanlar bu mücadelede yerini alsın deniliyordu. Erbil'de bunları Esed yönetimine karşı birleştirdik. Olan bu' dediği söyleniyor.

Rejimin kırsalda kontrolü kaybetmesi üzerine Türkmenler, Sünniler, Kürtler kendi inisiyatifini geliştiriyor.

Bunlar doğru ama Irak sürecini yaşamış olan Barzani, süreci kendi açısından çok başarılı bir şekilde yönetiyor.

Herkesin bir planı var, Barzani'nin de bir planı var.

Şurası bir gerçek ki, Esed'in gidişi uzadıkça, Suriye'de hiçbir şey şaşırtıcı gelmemeli.

(Yeni Şafak)