Fransa'da sahne alacak üç futbolcu tarihe geçmenin hesaplarını yapadursun, geçmişten günümüze gelmeli; bazı yıldızları özellikle irdelemeli.

1960'dan 1976'ya kadar Avrupa Şampiyonaları'na dört takım katıldığından, ülkeler en fazla iki maç yapıyordu.

Hal böyle olunca da göz boyayıcı istatistiklere sahip olmak zordu. İlk üç turnuva boyunca formül basitti: Birden şaşma, ikiyi aşma!

İlk organizasyonda tam beş oyuncu iki defa fileleri sarsarak gol krallığını paylaşmıştı.

1958 Dünya Kupası'nda 13 kez ağları bularak tarih yazan Just Fontaine'in yokluğunda ev sahibi Fransa'nın umudu François Heutte olmuştu.

İlk Avrupa şampiyonu olarak taçlanan Sovyetler Birliği'ne uzatmalarda kupayı getiren Viktor Ponedelnik ile 1962 Dünya Kupası'nın gol krallarından, Torpedo Moskova efsanesi Valentin Ivanov asayı ucundan tutmuştu.

Finalist Yugoslavya'dan Milan Galiç ile Drazan Jerkoviç de adını ilk gol kralları arasına yazdırmıştı.

1964 Avrupa Futbol Şampiyonası'nı İspanya kazanırken, Boğalar'ın en golcüsü sonradan yıllarını alt yaş milli takımlarında geçirecek Jesus Maria Pereda idi.

Üçüncü Macaristan'ın attıkları ise Ferenc Bene ile Dezso Novak tarafından paylaşılmıştı.

Meraklısına not, Bene 1964 Olimpiyat Oyunları'nda altın madalya kazanmakla kalmamış, gol kralı da olmuştu.

1968 Avrupa Futbol Şampiyonası'nın tek gol kralı vardı: Dragan Dzajiç. Yanlış olmasın, iki yine aşılamamıştı!

Ezberleri ilk 1972'de Bombacı lakaplı Gerd Müller bozuyor, sonradan oyuna girdiği Yugoslavya maçında turnuva tarihinin ilk hat-trickine de imza atan Dieter Müller 1976'da Bombacı'nın rekorunu egale ediyordu.

Panzerlerin forvetleri iki maçta dört gole ulaşmıştı.

Euro 1980'de katılımcı sayısı ikiye katlanmıştı. Futbolcular daha fazla karşılaşma yapacak, haliyle de daha çok ağları sarsacaktı.

Ancak turnuva o zamanlar katı savunmasıyla ünlü İtalya'da yapıldığından mıdır bilinmez evdeki hesap çarşıya uymuyordu.

Grupta Hollanda karşısında hat-trick yapan dünün santrforu, bugünün Wolfsburg Sportif Direktörü Klaus Allofs, turnuvanın kalanını boş geçiyordu. Gol krallığına üç gol yetmişti.

Platini: Rekoru 32 yıldır kırılmayı bekliyor

Fransa'nın bundan önce düzenlendiği turnuvada Michel Platini fırtınası esmişti.

Beş maçta dokuz defa fileleri sarsan yıldız tarihe geçmişti. Sağ, sol, penaltı, ölü yaprak vuruşu, kafa derken büyük usta repertuarındaki neredeyse her numarayı kendi topraklarında göstermişti.

Şampiyona tarihinde iki hat-trick yapan tek futbolcu da o, 18 dakikaya üç gol sıkıştıran da o.

Rekoru tam 32 yıldır kırılmayı bekliyor.

Onu geçmek için Zlatan Ibrahimoviç ile Cristiano Ronaldo'ya dört, Wayne Rooney'ye beş gol gerekiyor.

Bu arada İsveç ve Portekiz'in gözbebekleri zamana karşı direniyor, üç kupadır ağları sarsıyor. Serilerini herhalde sürdürürler de Platini'yi geçebilirler mi, bekleyip görmek gerekiyor. 

 

Almanya'nın düzenlediği 1988 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Hollanda çiçek açarken, Marco van Basten attıklarıyla tüm dünyada marka oluyordu.

İngiltere karşısında hat-trick yapan santrfor, finalde Sovyetler Birliği karşısında asrın golüne imza atıyordu.

Krallığı tek başına alan yıldız, beş defa fileleri bulmuştu. Bir sonraki turnuvada da sahne alan unutulmaz futbolcu İsveç'te sevenlerini üzmüş, organizasyonu boş geçmişti.

Bayrağı ondan başka bir Ajaxlı devralmıştı: Dennis Bergkamp.

Euro 1992'de uzun bir zamandan sonra gol krallığı dört futbolcu tarafından paylaşılmıştı.

Üç defa ağları sarsanlardan İsveç'in "bebek yüzlü katili" Thomas Brolin, Hollanda'nın kadife ayağı Bergkamp ve Almanya'nın forveti Karl-Heinz Riedle birçoklarını şaşırtmamıştı da "plajlardan gelen" şampiyon Danimarka'nın orta saha oyuncusu Henrik Larsen'i kimse duymamıştı.

Kim bilir 1991-92 sezonunda Lyngby'ye kiralanmasa, turnuva tarihinin en büyük sürprizi yaşanmayacaktı.

Kurallar gereği İtalyan İkinci Ligi'nde o zamanlar iki yabancı oynayabiliyordu.

Pisa tercihini iki Arjantinli'den yana kullanınca, Larsen ülkesinin yolunu tutmuştu. Peki İtalyan ekibi kimleri seçmişti?

Unutulmaz sol bek Jose Chamot'u birçoğunuz hatırlıyordur. Diğeri mi? Diego Simeone! Evet, Atletico Madrid'le destan yazan futbol adamının Avrupa serüveni, eğik kulenin gölgesinde başlamıştı.

En iyi ikinci: Shearer

İngiltere, evinde düzenlediği Euro 96'ya yarı finalde veda ederken, Alan Shearer yıldızlaşıyordu. Takım sayısı 16'ya çıkmış, maç sayısı artmıştı.

Toplara bazuka gibi vuran santrfor, beş maçta beş defa ağları sarsmıştı.

Unutulmaz futbolcu, o sezon Premier Lig'in de gol kralıydı. Zaten o altın ayakkabı, o tarihlerde onun tapulu malıydı. 

 

Bir sonraki turnuvada da iki defa ağları sarsan İngiliz forvet, toplamda yedi gol atarak turnuva tarihinin en skoreri Platini'nin bir basamak arkasında ikinci sırada kalmıştı.

2000 Avrupa Futbol Şampiyonası'nın iki gol kralı vardı: Savo Miloseviç ve Patrick Kluivert.

Beş defa ağları sarsanlardan Miloseviç turnuvadaki son maçını Hollanda karşısında oynamış, o gün hat-trick yapan Kluivert ise takımını yarı finale taşımıştı.

Portakallar'ın forveti İtalya karşısında penaltı kaçıranlar kervanının bir parçası olmasa, kim bilir kupa onlara gidecekti.

Bir gerçek var ki o topu direğe nişanlamasa, gol krallığını kimseyle paylaşmayacaktı.

Rekor avcıları

Toplam altı defa ağları sarsan Kluivert, organizasyonun en golcüleri sıralamasında üçüncü basamağı vatandaşı Ruud van Nistelrooy, Thierry Henry, Nuno Gomes, Zlatan Ibrahimovic ve Cristiano Ronaldo ile paylaşıyor.

Euro 2016'da bu sıralamanın değişmesine kesin gözüyle bakılıyor. Onu da Shearer düşünsün!

Yunanistan 2004'te Avrupa şampiyonu olarak taçlanırken, beş kez ağları bulan Milan Baros gol kralı olmuştu.

O tarihlerde Liverpool'da forma giyen Çek forvetin yolu devamlı buralardan geçecekti:

Ertesi yıl Kırmızılar İstanbul'da Milan'ı devirerek Şampiyonlar Ligi'ni kazanmış, 2008'de de Baros Galatasaray'a imza atmıştı.

Anımsatmalı, Portekiz'deki turnuvada dört kez ağları sarsan Manchester'ın kırmızılılarının yıldızı bugün hâlâ İngiltere forması giyiyor: Wayne Rooney.

Euro 2008'de İspanya 44 yıllık hasreti dindirirken, dört defa fileleri sarsan David Villa gol kralı olmuştu.

O tarihlerde Valencia'da top koşturan forvet, ikametgâhını 2010'da Katalunya'ya aldıracaktı.

Hayat yolunun ortasındaki yıldız malum bir süredir hünerlerini Yeni Dünya'da sergiliyor, New York City'ye can veriyor.

Son Avrupa Şampiyonası'nda gol kralı enflasyonu yaşanıyordu. Tam altı futbolcu unvanı paylaşınca, tarihin en "bereketli" organizasyonu yaşanıyordu. 

 

İlk turnuvada beş kral vardı; Euro 2012'de bu aşılmıştı.

Peki kimler ağları üç kez sarsmıştı? Bir önceki finalde attığı golle İspanya'ya kupayı getiren Fernando Torres, Villa'nın yokluğunda takımını üst üste ikinci Avrupa şampiyonluğuna taşımıştı.

Boğalar finalde İtalya'yı parçalarken, gök-mavililerin yıldızı Mario Balotelli suskun kalmıştı.

Rusya'nın maestrosu Alan Dzagoev ve Hırvatistan'ın santrforu Mario Mandzukiç kimilerini şaşırtsa da olağan şüphelilerden Cristiano Ronaldo beklenen patlamayı Euro 2012'de yapmıştı.

Unvanın son ortağını aslında Beşiktaş tribünlerine sormak lazım.

Evet, doğru anladınız ligimizin gol kralı Mario Gomez'den bahsediyorum...

Fransa'da ilk defa 24 takım Avrupa'nın en büyüğü olmak için boy gösterecek.

Haliyle futbolcuların oynayabileceği maç sayısı da artacak. Bakalım yeni format, rekorları da beraberinde getirecek mi.