Amsterdam, tarihin bir döneminde Lale soğanı borsasıyla milyonları kazanan bir şehir olarak hafızalarda yer edinmiş. Yani Hollanda’ya altın çağı yaşatan bir şehir Amsterdam. O yıllarda ticaret zirve yapmış bu şehirde. Aynı şehirde, son yıllarda yine milyon avrolar dönüyor. Genç Amsterdamlılar yüz milyonlarla haşır neşirler. Ama bu sefer ticaretin rengi ve malzemesi farklı. Lale soganının yerini kokain almış durumda. Zira, kokain ticareti Amsterdam ekonomisine haftalık bir milyon avrodan fazla para kazandırıyor. Konuyla ilgili Amsterdam polis şefinin görüşleri, yorumları adeta bir sosyolog açıklamalarını hatırlatıyor.

Bilindiği üzere, Amsterdam, Avrupa’da özellikle gençlerin ziyaret ettiği önemli kentlerden birisi olma özelliğini koruyor. Amsterdam’ın nüfusu kırk yıl önce yediyüzelli bin civarındaydı. Şimdi bu sayı sekizyüzelli bine ulaştı. Günlük nüfus hateketliliği ise bir buçuk milyon civarında. Buna rağmen, sokak soygunları, hırsızlık ve şiddet giderek azalıyor. Vatandaş kendini her geçen gün daha güvenli hissediyor bu şehirde. 2017 yılında, rapor edilen olumsuz gelişmeler yüzyılın başına göre yüzde kırk azalmış. Şehrin bu kadar güvenli olmasında elbette Amsterdam polisi önemli rol oynuyor.

Ünlü düşünür Spinoza’nın doğduğu ve büyüdüğü şehir Amsterdam bugün 162 farklı etnik kimliğe sahip grubu barındırıyor. Amsterdam polis şefi  Pieter-Jaap Aalbersberg’e göre, “Spinoza’nın şehrinde gençlerin sorunları çözmede, uzlaşma aramada daha az gelişmiş oldukları gözlemleniyor”. Aalbersberg “eğer çocuklar bu kabiliyetleri oniki yaşından önce öğrenmezlerse, artık onlar kaybolmuşlardır” diyor. Dolayısiyle sorun çözme, okullarda, çok erken yaşlarda öğretilmelidir.

Amsterdam gençliğinin muhatap olduğu sorunlardan birisi de silah kullanımı. Savaş ve çatışma bölgelerinden, Suriye, Ukrayna ve Libya’dan getirilen otomatik silahlar ortalarda dolaşıyor ve kolay edinilebiliyor. Bu durum polis şefini huzursuz ediyor. Gruplar arasında ve içinde hesaplaşmalar, cahil kriminallerin kolayca insan hayatına kıyabilmeleri önceden tahmin edilemiyor. Bazen amatörce cinayetler işleniyor, sıradan vatandaşlar yanlışlıkla kurban ediliyor. Bunun en tipik örneği 2016 yılında kafası kesilerek nargile kafeye bırakılan Nabil Amzieb cinayeti diyor plois şefi Aalbersberg.

Şehrin en önemli sorunları arasında gençlerin kriminalliğe kolayca kaymaları geliyor. Polis şefine göre, küçük hırsızlıklarla başlayan kriminal kariyer edinme farklı alanlarda devam ediyor. Soygun, pizza dağıtıcılığı ve taksi şöforlüğü yoluyla kokain dağıtımı bunların tipik örneği. Polis şefi: “Kokain sadece bir uyuşturucu sorunu, hesaplaşma değil, aynı zaman da bir sektör oldu. Pizza dağıtıcıları, taksi firmaları bu işin lojistik olarak içinde. Narko devlet diyemeyeceğim ama kokain sektörü bir gölge ekonomidir”diyor.  

Kriminel gruplar yüzbinlerce avroya sahipler ve yönetiyorlar. “Bu grupları Amsterdamlı krimineller olarak isimlendiriyoruz”diyen polis şefi “çünkü Amsterdam doğumlular” diyor. Bunların bir çoğu, yani parayı bulanlar Dubai, Panama, Ispanya, Fas ve Brezilya’da oturuyorlar diyen şef Aalbersberg bir konuya daha dikkat çekiyor. O da, “bu insanların Amsterdam’daki yeni inşaat projelerine girme tehlikesinin olması”. Özellikle gelecek yıllarda liman bölgesinde yapılacak yeni projelerde bu tip kriminellerin paraları aklama korkusu duyuluyor.

‘Amsterdamlılar kokain bağımlısıdır’ dersek meseleyi abartmış olmayız herhalde. Amstedam’ın atık sularında günlük 4 kilo kokain kullanıldığı tesbit ediliyor. Aalbersberg’e göre günlük 40.000 noktada kokain dağıtımı yapılıyor. “Zuidas olarak bilinen ve orta sınıf ve okumuşların atık sularında çıkan kokain oranı ile şehir merkezinde kullanılan kokain oranı hemen hemen aynı. Bu da bize, kokain kullanımının sadece gençlerde sınırlı olmadığını toplumun geniş kesimi tarafından kullanıldığını gösteriyor” diyor polis şefi. Motosikletli bir dağıtıcı akşam saatlerinde kırk müşteriye kokain ulaştırıyor. Bu dağıtım kriminilate olarak sayılmıyor.

Evet, bir zamanlar lale soğanı borsasıyla Hollanda tarhine altın çağ yaşatan Amsterdam günümüzde kokain ticareti merkezi haline geldi. ‘Etik’ adlı eseriyle ünlü, “Devletin amacı özgürlüktür” diyen Spinoza’nın şehri Amsterdam kokain ticaretiyle meşhur olmaya başladı. Kolay para kazanma, gençlerin kısa yoldan köşeyi dönmeleri kokain sektörünü çekici hale getiriyor maalasef. Otuzbeş yılı aşan bir süredir bu şehirde yaşıyor olmam, ister istemez şehrin gelecek sorunlarına ilgimi ve tabiiki sorumluluğumu hatırlatıyor. Amsterdamlıların, hasseten gençlerin önümüzdeki dönemde de kokain ticaretiyle imtihanları devam edecek. Bu konuda da şuurlu olmak zorundayız.