Hergün sayfa sayfa mahremiyetini ve bedenini sergileyen insanlar medyada “hoş geldin” nidalarıyla karşılanırken hukuki ve dini zeminde boşanan ve evlenen bir adam neden linç ediliyor anlamak mümkün değil.

Van ve Dersim meselesi Türkiye’yi sarsmaya devam ederken geçen hafta boyunca medyada bunlardan daha çok Ali Taran konuşuldu.

Aslında çok ünlü bir reklamcı Ali Taran. Dilimize pelesenk olmuş bir çok reklam sloganının altında onun imzası var.

Daha önce medyada tek bir kare fotoğrafı bulunmayan Taran, Acun’un programında juri üyesi olunca herkes tarafından tanınır haline geldi.

Yarışmayı izlemediğim için hangi yönü ile de öne çıktığını da bilmiyorum açıkçası. Lakin şunu iyi biliyorum Ali Taran medya tarafından lince uğradı.

Nasıl mı?

Kanser hastası eşinden ayrılan ve kendisinden epey küçük olan şarkıcı-yazar Ayşe Özyılmazel ile evlenen Taran, bu yüzden ciddi ciddi eleştirildi.

Sonra eski eşininin birkaç açıklaması ile iyice yerden yere vuruldu.

O kadar çok üstüne gidildi ki  artık yeni kayınvalidesi dayanamadı ve Ali Taran’ın ayrılırken bütün malvarlığını eski eşinin üzerine yaptığını açıklamak zorunda kaldı.

Daha sonra eski eşi vefat etti ve asıl linç de o zaman başladı. Kim tarafından mı?

“Hem evli hem de  yedekte sevgili tutan” medyatik bazı erkekler ve bazı medya tarafından.

Ali Taran ve vefat eden rahmetli eşi arasında ne yaşandı kimse bilemez. Zaten daha önce boşanıp tekrar evlenmişler.

 Kimse için kolay değil bir evliliği yıkmak hem de eşi ciddi bir rahatsızlık geçirdiği bir zamanda. Herkesin özeli bu. Oğlu bile bu durumu olgunlukla karşılayorsa demek ki iki taraf için de çok önceden bitirilmiş herşey.

Ve iki insanın evlenmesinden de boşanmasından da daha doğal ne olabilir ki? Allah katında iki eylem de helal.

Hergün sayfa sayfa mahremiyetini ve bedenini sergileyen insanlar medyada “hoş geldin” nidalarıyla karşılanırken hukuki ve dini zeminde boşanan ve evlenen bir adam neden linç ediliyor anlamak mümkün değil.

Öyle ki bir tarafta yıllardır amansız hastalıkla mücadele eden bir annenin hayatını kaybetmesi  diğer tarafta ise bazı medyatik şahısların polemikleri vardı.

Medya burda hangisini tercih etti dersiniz? Tabi ki ikincisini.

Selma Desmond’un ahirete göçmesinden ziyade kişilerin cenaze namazında nerede durduğunu daha çok konuştu medya.

Kısaca medya ölümden bile reyting devşirme derdine düştü. Daha öldügü gün medyada o kadar çok ahlaksızca haberler yapıldı ki adam acısını yaşayamadan basın açıklaması yapmak zorunda hissetti kendini

Taran’la ilgili medyada yeralan eleştirilerden birisi de “ölmüş eşinin vasiyetine uymaması” idi. Boşanan herkadın kızgınlıkla bu tip refleksler gösterir biliyoruz.

Ayrıca yıllarca helali olmuş bir kadına karşı son görevini yerine getirmek isteyen bir eski eşi buradan vurmak da ne kadar etik size soruyorum?

Şimdi toplumdan ve topluma haber aktardığı iddiasındaki medyaya ve onun polemikçilerine soruyorum.

Akladınız mı vicdanlarınızı Ali Taran üzerinden? Aklandı mı yani tüm vicdanlar?