Emek Partisi (EMEP) 8. Genel Kongresi’nde tek adam, tek parti rejimine karşı ortak mücadele çağrısında bulunuldu. Kongrede konuşan Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, emek ve demokrasi güçlerinin OHAL’e karşı mücadelesinin ortaklaşarak yaygınlaştırılması gerektiğini vurguladı.

Kongrede Ekim Devrimi’nin 100. yılı nedeniyle sosyalizmin güncelliğine de dikkat çekildi. 

Ankara Yenimahalle’deki Nâzım Hikmet Kültür Merkezinde düzenlenen kongreye, CHP Milletvekili Mehmet Tüm, HDP Milletvekilleri Mızgin Irgat Fatma Kurtulan, DBP PM Üyesi Şirin Altay, Öz Taşıma İş Sendikası Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Kayabaşı, KESK’e bağlı sendikarların başkan ve yöneticileri SYKP Genel Başkanı Tülay Hatimoğlu, ESP MYK üyesi Uğur Ok, HDK Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu, Veli Beysülen, İHD İç Anadolu Bölge Temsilcisi Ali Rıza Yurtsever, Toplumsal Özgürlük Partisi Grişimi’nden Murat Türetken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski bakanı Ziya Halis, Serpil Güvenç ve Kaya Güvenç, 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği yöneticisi ve katliamda yaşamını yitiren Emek Partisi GYK üyesi Korkmaz Tedik’in babası Erdoğan Tedik ve ailesi, 10 Ekim’de yaşamını yitiren Emek Partisi üyesi Dilan Sarıkaya’nın ailesi, Yazar Adnan Özyalçıner, YSKP MYK üyesi Abdullah Çitfçi, Alevi Bektaşi Derneği Genel Sekreteri Müslüm Çetin, TMMOB Maden Mühendisleri Odasu Genel Sekreteri Necmi Ergi, Genel İş Sendikası Ankara Şubelerinin yöneticileri, 12 Eylül’de idam edilen Erdal Eren’in yengesi Nazan Eren, Muhtarlar Federasyonu Başkanı Armağan Oktay da katıldı. 

Kongre Emek Gençliği’nin yürüyüşüyle başladı. Kongre merkezi önünde toplanan gençler, “İş, ekmek, ögürlük”, “Diktatör yenilecek, işçi sınıfı kazanacak”, “Biji bratiye gelan” sloganlarıyla yürüyerek kongre salonuna girdi. Kongrede divana Güven Gerçek başkanlığında Döndü Taka Çınar, Mustafa Taşkale ve Elif Ergin seçildi. 

‘SARAYLAR AÇLIK SEFALET POLİTİKALARI ÜRETİYOR’

Açılış konuşmasını yapan  Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan, “İş, ekmek, özgürlük” sloganlarıyla kürsüye çıktı. Gürkan, konuşmasına “AKP karanlığına karşı mücadele azmi ve Ekim devriminin 100. yılında devrimin coşkusuyla selamlıyorum” diyerek başladı. İstikrarsızlığın derinleştiği, ırkçılığın yükseldiği bir süreçte Beyaz Saray, Kremlin ve Ak Saray’da üretilen politikaların işçi sınıfı ve halklar için açlık ve sefalet olarak yaşandığını kaydeden Gürkan, son üç yılın özellikle Ortadoğu coğrafyasında emperyalist devletlerin paylaşım kavgalarıyla geçtiğini belirtti. Gürkan,  IŞİD sonrası bölgenin nasıl dizayn edileceğine ilişkin politikalar çerçevesinde yapılan pazarlıkların kirli pazarlıklar olduğunu ve dünyayı kan gölüne çevirdiğini belirten Gürkan, yaşanan çatışma ve akan kandan bu devletler ve politikalarının sorumlu olduğunu kaydetti. Gürkan, "Göç yollarına düşen milyonlarca insandan bu devletler sorumludur. Erdoğan AKP'sinin bölgeye dair hesaplarının sorumluluğu vardır. Esad'ı devirme, bölgede güç olma hayalleri, Kürt halkının kazanımlarını kaybettirme isteğiyle bu kanlı paylaşım politikalarının ortağı olmuştur” dedi. Bu politikalar sonucu Türkiye’nin her yerinde katliamlar yaşandığını belirten Gürkan, “Ankara gar katliamı, Suruç, Diyarbakır, Antep, İstanbul katliamlarında yitirdiğimiz yüzlerce canda sorumluluğu vardır. Ankara katliamında yitirdiğimiz 102 canımız başta olmak üzere, katliamlarda kaybettiğimiz bütün canları saygıyla anıyoruz” dedi. AKP hükümetinin siyasetini güvenceye almak adına bu katliamlara yol verildiğini belirten Gürkan, 10 Ekim davasında ortaya çıkan belgelerinde katliama nasıl yol verildiğini ortaya koyduğunu ifade etti. 

AKP’nin bölge politlkaları ile emperyalist ülkelerinin politikaları uyumlu halde sürdüğünü dile getiren Gürkan, Erdoğan’ın ortaya attığı “Dünya beşten büyüktür” iddiasının safsata olduğunu belirterek, Amerikan karşıtlığı üzerinden AKP’nin antiemperyalist olamayacağını, bunun bölgedeki antiemperyalist anlaşmaların iptali, NATO gibi haydut örgütlerden ayrılmak anlamına geldiğini söyledi. Ancak iktidarın böyle bir niyeti olmadığını kaydeden Gürkan, “Antiemperyalizm emperyalist ülkelerinin politikalarına karşı mücadele etmekten ve bölge halklarının barış ve dayanışmasını savunmaktan geçer. Ülkemizde ve bölgemizde barış ve demokrasinin tek teminatı halkların kardeşliği ve mücadelesidir” dedi.  

‘KÜRT SORUNUNUN EŞİT HAKLAR TEMELİNDE DEMOKRATİK ÇÖZÜMÜ’

Cizre, Sur ve Nusaybin’de yaşanan katliamları, 7 gün sokakta kalan Taybet ananın cenazesini, buzdolabında bekletilen Cemile’nin cenazesini hatırlatan Gürkan, “Genzimiz hala o bodrumlarda yanmaktadır” dedi. Bölge belediye başkanlarını hapse atmaktan, yerlerine kayyımlara atamaktan çekinmeyen AKP’nin halka sunulmayan kaynakları kayyımların emrine sunduğunu söyleyen Gürkan, hükümetin bu savaşçı, çatışmacı, tekçi politikası karşısında Kürt sorununun eşit haklar temelinde demokratik çözümünün demokrasi mücadelesi için önemli olduğunu vurguladı. 

‘SAVAŞ BÜTÇESİ’

Orta vadeli plan ile birlikte bu yılın bütçesinin savaşın bütçesi olduğunu ifade eden Gürkan, Cumhurbaşkanlığı bütçesinin sınırsız arttığını, savunma sanayinin önemli bir yer tuttuğunu belirten Gürkan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müslüman ülkerin batının silah tüccarlarını zengin ettiği şeklindeki açıklamalarına atıf yaparak “O zaman S-400  füzelerine kim imza attı” diye sordu.

Birçok işçinin kredi kartlarıyla borç içinde olduğunu belirten Gürkan, işsizlik nedeniyle intiharların arttığına dikat çekti. Araştırmalara göre antidepresan kullanımının giderek arttığını kaydeden Gürkan, “AKP hükümeti yarattığı işsizlik, yoksulluk ve sağlık politkaları ile insanları intiharlara sürüklüyor” dedi.

‘KADINLAR VE GENÇLER TESLİM OLMUYOR’

Gürkan, “Gerici siyasal tek parti düzenini kurmak için toplumsal düzeni değiştirmek istiyorlar. Bunun bir parçası olarak da kadın politikaları oluşturuyor. Kadınlar  her alanda AKP’nin bu politikalarının  sonuçlarını yaşıyor. Kürtaj tartışması sonucu normal doğuma zorlanan kadınların sağlık riski başlıca bela. Bu politikaların sonucu her gün 2-3 kadın öldürülmekte. Müftülere nikah yasası ve boşanmada arabuculuk yasası gerici toplumsal düzenin temel dayanakları olacaktır. Kadınların bu güne kadar verdiği mücadele deneyim ve birikimi kadınların teslim olmayacağını göstermektedir” dedi. 

2023 hayallerinin gençlerin sorunların çözecek umudu pompalamayacağını belirten Gürkan,  gençliğin geleceğine sahip çıkacağını vurguladı. AKP hükümetinin toplumu 2 kutuplu siyasete itmek istediğini kaydeden Gürkan, "Bu toplumu CHP etrafında birleşenleri de sol diye niteleyerek siyasetini oluşturmaya çalışmaktadır. Gençlik çok uyanık olmalıdır. Gençlik mücadelesini yaşadığı güncel sorunlar ve geleceksizlikle birleştirerek iktidarın saldırılarına karşı cevap verecektir” dedi.

OHAL’E KARŞI ORTAK MÜCADELE VURGUSU

OHAL ve KHK’lere karşı mücadelede sendika ve meslek örgütlerinin başlattığı OHAL kampanyasının  önemine dikkat çeken Gürkan, “Bu kampanyaları çok daha büyüterek ortak mücadele  etrafında birleştirmek gerekiyor” dedi. Faşizme giden yolda engellerin de olduğunu kaydeden Gürkan, bu engellerin Şişecam ve metal işçilerinin grev yasaklarını tanımaması, doğanın talanına karşı bastonunu yere vuran Havva Ana, şiddet ve baskı karşısında barış istiyen Kürt halkının mücadelesi olduğunu vurguladı. Engellerden birisinin de bütün baskılara rağmen inanç özgürlüğü ve laiklik diyen Alevilerin mücadelesi olduğunu ifade eden Gürkan, iktidarın gerici politikalarına karşı iktidara sırtını dönem gençliğin de yeni rejimin önündeki engeller olduğunu söyledi. 

'YAPTIK, YİNE YAPARIZ'

Halkın tek parti yönetimine faşizme geçit vermemek üzere 16 Nisan’da hayır dediğini ve yine diyeceğini vurgulayan Gürkan, “AKP gericiliğine, baskı ve şiddetine karşı kazanmanın biricik yolu demokrasi ve ortak talepler etrafında mücadelede  birleşmektir” dedi. Bu noktada toplumsal kesim ve siyasi partilere önemli görevler düştüğünü söyleyen Gürkan, “Kendi partilerimizin çıkarları üzerinden grupçu davranmak lüksü yoktur. Sarayın baskıcı ve sömürücü politikaları  karşısında emek, barış ve demokrasi güçlerinin mücadele alanlarına akıtttığı irade, mücadele gücüyle Tekel’de, metalde, Şişecam’da, 7 Haziran’da kazanmıştık yine kazanabiliriz” diye konuştu. 

SERPİL KEMALBAY: EMPERYALİSTLERİN TARLASINI KAHRAMAN’A SORSUNLAR

HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesine yönelik saldırılara değinerek, “Türkiye Cumhuriyeti demokratikleşecek mi, yoksa ezilenlerin emekçilerin taleplerini yok sayacak mıdır?” diye sordu. Halkların kardeşliği ve işçilerin birliği savunulduğunda Türkiye’nin demokratikleşmesine gidecek sürecin örebileceğini ifade eden Kemalbay, “Demokrasi güçleri olarak bu mücadeleyi sürdüreceğiz ve bu mücadele aynı zamanda halkların özgürlük mücadelesidir, işçilerin hak ve özgürlükleridir, dün sokakta olan kadınların mücadelesidir” dedi. Kemalbay, “AKP Genel Başkanı Erdoğan Türk solunun tarlasını emperyalistler sürdü diyor. Kendi tarlalarınını kimin sürdüğünü bilmek isterlerse Meclis Başkanı İsmail  Kahraman’a sorsunlar. O zamanlarda emperyalistlerle birlikte bu halka nasıl zulmettiklerini öğrenebilir” dedi. 

MEHMET TÜM: FAŞİZME KARŞI BİRLEŞMEYENLER FAŞİZMİN ZİNDANLARINDA BULUŞUR

CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, gericiliğe ve faşizme karşı yaşamın her alanında omuz omuza gelmek gerektiğini söyledi. “Faşizme karşı birleşmeyenler faşizmin zindanlarında buluşur” diyen Tüm, Adalet Yürüyüşü’nde birçok kesimin bir arada yürüdüğünü, bundan sonra da beraber yürümek gerektiğini dile getirdi. Parlamentonun işlevsizleştirildiğini, tek bir adamın her şeye karar verdiğini belirten Tüm, hak  hukuk ve adaletin en çok bu dönem ihtiyaç olduğunu söyledi.

KANİ BEKO: TÜM İŞÇİLERE KADRO VERİLMELİ

DİSK Genel Başkanı Kani Beko, darbe girişiminin araç olduğunu, emek barış ve demokrasi mücadelesi verenlerin hedef alındığını söyledi. Bölge illerinde kayyım atanan belediyelerde işçilerin işten atıldığını, kıdem tazminatlarının bile verilmediğini anlatan Beko, yine OHAL’in ardından gazetecilerin, akademisyenlerin işten atıldığını, milletvekillerinin cezaevine atıldığını söyledi. Beko, iş cinayetlerinin yaşandığı birçok yerde taşeron işçi çalıştığına dikkat çekti. Son günlerde taşeron işçiye kadro verileceğine ilişkin açıklamalara değinen Beko, Başbakan’a “Sen madem işçilere kadro verecektin. Dışişleri Bakanı oldıuğun dönemde bakanlıktaki işçilerin muvazza  davalarını neden kabul etmedin” diye sordu. Beko tüm işçilerin ayrımsız bir şekilde kadroya alınması gerektiğini ifade etti. Önümüzdeki dönem KESK, DİSK, TMMOB ve TTB ile birlikte OHAL kurultayları yapacaklarını söyleyen Beko, “Mazlumlar ayağa kalkmadıkça, diktatörler diz çökmez” dedi.