Demirtaş'ın açıklamalarından satırbaşları;

4 gündür bu yana bütün Türkiye'de yaşanan üzüntü verici olaylar ve siyasi gelişmelere dair bilgilendirme yapmak istiyoruz. Her şeyden önce 2 yıldır Türkiye'de başlayan bir çözüm süreci var. Türkiye'de yaşayan insanlar bu süreci desteklediler ve bir adım atılmasını bekledi. Ve bu insanlar bu sürecin oyalama ve zamana yayılmadan dolayı rahatsızlık duyuyordu. Suriye'deki iç savaşın neredeyse 3. yılı bitti. Biz hükümetin dış politika yaklaşımını eleştirdik ve bu politikanın Türkiye'de kırılmalara neden olduğunu bildirdik.

"SURİYE'YE HANGİ KANUN UYGULANDIYSA KOBANİ'YE DE UYGULANSIN"

Dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan Suriye bizim iç meselemizdir dedi. Biz Suriye'deki olayları başka bir ülkede olan bir olay gibi göremeyiz dedi. Bugünün Başbakan'ı Davutoğlu da o sıra Dışişleri Bakanı iken Suriye bizim iç meselemizdir dedi. Ama sıra Kobani'ye gelince durum değişti. Bu da bir kırılmaya yol açtı. ÖSO'ya -artık aleni oldu- 2 bin tırdan fazla silah gönderildi. Bunlardan bir kısmının terör örgütleri eline geçtiği çok tartışıldı. Aynı şekilde bu da bir kırılma oluşturdu. ÖSO'ya gönderilen tırda hangi kanun uygulandıysa Kobani'ye de aynısı uygulansın dedik.

"DAVUTOĞLU KÜRTLERİN DEVLETİ BİZİZ DEDİ"

IŞİD'e karşı açık bir tavır halkımız görmedi. Arkalarında Türkiye Hükümetinin olmadığını hissetti. Bunu oluşturan biz değiliz. 25 gündür evimizin içine girmeye çalışıyorlar. Kobani'ye girip oradaki insanların kellesini kesme çağrıları yapıyorlar, kürtlerin kadınları bize helaldir diye çağrı yapıyorlar.Biz vatandaşı olduğumu ülkeden bu katliama da sessiz kalmayalım diye çağrı yapıyoruz. IŞİD'e karşı sert bir eleştiri yapmayanlar orada halkımızı copluyor. İşte bunlar duygu kırılması oluşturuyor. Biz sayın Başbakan'la direk görüştük. Halktaki kırılma ve öfke birikimini anlatmaya çalıştık. Durumun çok hassas olduğunu söyledik. Biz Başbakan'a Kürtlerin devleti yok diye mi böyle oluyor dedik ve kendisi aynen Kürtlerin devleti biziz dedi.

"EYLEME ÇAĞIRDIK AMA..."

Kobani'yi birlikte kurtaralım. El ele verelim. IŞİD Türk'e de, Ezidi'ye de, Sünni'ye de tehditti.  Biz HDP olarak, Olağanüstü MYK toplatısı yaptığımız saatlerde, Kobaini'den acil telefon geldi. Mürşitpınar sınır kapısının ele geçirmek üzere olduklarını söylediler. Birazdan IŞİD'in eline geçebilir dediler. Türkiye Kobani'yle bağlantısı kopmuş demektir.  Katliamlar başlayacakken, biz de halkımızı eyleme çağırdık ama Kobani'yle dayanışmaya çağırdık. Bizim çağrımız üzerine, ya da kendini sorumlu hissederek, insanlar sokağa çıkmaya başladılar. Hiçbir yerde şiddet olmadı. Hopa'da da İstanbul'da da hareketlilik vardı. Hiçbir yerde asla şiddet kullanılmadı. Çünkü biz yaptığımız çağrıda şiddet çağrısı yapmadık. Çağrımız açıça, insani bir çağrı, siyasi bir müdahale için halkımızı göreve davet etmekti.