Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından geçici Bakanlar Kurulunu kurmak üzere Başbakan olarak atanmasının ardından, Çankaya Köşkü'nde basın toplantısı düzenledi.

Türkiye'de ilk defa demokrasi tarihinde yaşanacak bir tecrübe nedeniyle basın ve kamuoyunun huzurunda bulunduğunu belirten Davutoğlu, önce Artvin'de sel felaketi nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet ve yakınlarına başsağlığı dileklerini iletmek istediğini ifade etti.

Artvin'de bir an önce etkin şekilde müdahale etmek için her türlü tedbiri aldıklarını dile getiren Davutoğlu, devletin gerek maddi kaynaklar gerekse lojistik imkanlar itibarıyla vatandaşın yanında ve hizmetinde olduğuna vurgu yaptı.

Demokrasi tarihinde ilk kez tecrübe edilecek sürecin başladığı bir dönemde olduklarını ifade eden Davutoğlu, "Dolayısıyla görüşlerimi, kanaatlerimi, takip edeceğim yol haritasını, sizlerle ve kamuoyumuzla açık ve şeffaf bir şekilde paylaşmayı hem bir zaruret hem de görev olarak telakki ediyorum. Onun için dikkat ederseniz, bugün basın toplantısını Başbakanlıkta yapıyoruz. Daha önce 7 Haziran'dan bu yana koalisyon görüşmeleri çerçevesinde yaptığım bütün basın toplantılarını, AK Parti Genel Merkezi'nde yaptım. Çünkü koalisyon görüşmeleri nihai kertede, siyasi partiler arasında faaliyettir ve siyasi parti kimliğiyle konuşmak, AK Parti Genel Başkanı olarak konuşmak zarureti vardır" ifadesini kullandı. 

- "Demokraside ilk tecrübe"

"Bugün üstlendiğim görev, biraz önce Sayın Cumhurbaşkanımızın tarafıma tevdi ettiği görev bir devlet görevidir" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Siyasi mahiyettedir, doğru ancak siyasi parti kimlik ötesinde ülkedeki hükümet kurulamaması sebebiyle seçimlere ülkeyi götürecek ve dolayısıyla da devlet görevi itibarıyla halkın huzur ve güven içinde seçimlere gitmesini sağlayacak görevdir. Onun için Başbakanlıkta bu toplantıyı yapmayı uygun gördüm. Bundan sonra bu süreçle ilgili bütün toplantılar, Başbakanlık çerçevesinde ele alınacak hususlardır. Biraz önce zikrettim, demokraside ilk tecrübe. Bu bir anayasal zorunluluk ve bir sorumluluk."

"Buraya ben, AK Parti Genel Başkanı ya da Başbakan olarak iradi şekilde ve isteyerek gelmiş değilim" diyen Davutoğlu, süreci, doğası içinde, anayasal bir zorunluluk ve ülkeye hissettikleri derin sorumluluk anlayışıyla başlattıklarını vurguladı.

Davutoğlu, "Gönül isterdi ki 7 Haziran'dan bu yana bütün siyasi parti liderleri, sorumluluk içinde davransınlar. Türkiye’de kamuoyunu oluşturan bütün kesimler ve ilgili bütün taraflar bu sorumluluk çerçevesinde bir hükümet oluşumu için katkı sağlamış olsunlar ve bugün Türkiye’de yeni bir seçime ihtiyaç olmamış olsun" dedi.

AK Parti Genel Başkanı olarak da Başbakan olarak da 7 Haziran'dan bu yana hep anayasal süreçleri işletmek ve meşruiyet çizgisi içinde kalmak vurgusunda bulunduğunu dile getiren Davutoğlu, "Çünkü nihai kertede hepimizin saygı duymak durumunda olduğu ve ülkenin geleceği itibarıyla elimizi taşın altına koymamız gereken süreçlerde temel referans noktası, ülkenin huzuru, güvenliği ve bununla birlikte süreçleri tanımlayacak olan anayasal çerçeve" değerlendirmesinde bulundu. 

Davutoğlu, 7 Haziran seçimleri sonrasında Anayasa'nın öngördüğü şekilde, TBMM Başkanlık seçimleri yapıldığını, TBMM Başkanlık divanının oluşmasının ardından Cumhurbaşkanı'nın da yine Anayasa'nın çizdiği çerçevede kendisini hükümet kurmakla görevlendirdiğini ifade ederek, daha sonra yoğun bir şekilde hükümet kurma çalışmalarına başladıklarını anımsattı.

- "Herkes buraya nasıl geldiğimizi görsün"

CHP ve MHP liderleri ile HDP eş başkanlarıyla, hükümet kurma çalışmaları doğrultusunda bir araya geldiğini hatırlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Burada çıkan tablo şuydu; bunu açık yüreklilikle paylaşmak istiyorum ki herkes buraya nasıl geldiğimizi görsün. Sayın Kılıçdaroğlu ile yaptığımız görüşmede bir koalisyon müzakeresi değil ancak bir koalisyon kurabilecek zeminin olup olmadığını anlamak üzere bir görüşmeler silsilesi başlatmak konusunda mutabık kaldık. Ben kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. Kendisi ve ekibi, bizim ekibimizle birlikte son derece derinlemesine karşılıklı anlayış içinde bir çalışma yürüttüler ve Sayın Kılıçdaroğlu ile bir araya geldik.

Şunu da ifade edeyim, 'Burada bize koalisyon teklif edilmedi' kanaati yanlıştır. Çünkü o görüşmelerde zaten bir koalisyon için zemin olup olmadığı hususu etüt edilecekti. Bir araya geldiğimizde özellikle AK Parti'nin son 13 yıl içinde uyguladığı dış politika ve eğitim alanında yapılanların hemen hemen tümünün değişmesi gerektiği kanaati toplantılarda zikredildi ve derin görüş ayrılıkları ortaya çıktığı için uzun süreli koalisyonlarla ilgili ciddi tereddütler hasıl oldu. Toplantıda açıkça ele aldığımız hususlardı."

Davutoğlu, Çankaya Köşkü'nde düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimin yenilenme kararının ardından, geçici Bakanlar Kurulu'nu kurmakla görevlendirildiğini belirtti. Davutoğlu, "Bu görev, bir koalisyon hükümeti kurma görevi değildir. Bu görev, AK Parti ile diğer siyasi partiler arasında bir müzakere süreci başlatma görevi de değildir" diye konuştu.

Koalisyon hükümeti kurulması için yapılan müzakerelerden netice alınması halinde bugün geçici Bakanlar Kurulu'nu kurmakla görevlendirilmeyeceğini vurgulayan Davutoğlu, "Bir koalisyon hükümeti kurmuş ya da ikili, üçlü bir hükümetle huzurunuza çıkmış olsaydım ama bu mümkün olmadıysa bunun sorumlusu kesinlikle biz değiliz" ifadesini kullandı. 

Davutoğlu, sürece ilişkin yol haritasını, çerçeveyi açık, şeffaf ve net bir şekilde kamuoyuyla paylaşacağını dile getirerek, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez böyle bir uygulamayla karşı karşıya olunduğunu söyledi. Bu nedenle son iki gün içinde, gerek partideki gerekse akademik hayattaki anayasa hukukçularıyla, hukuk formasyonuna sahip, kanaatine güvendiği bütün uzmanlarla istişare yaptığını aktaran Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Dün gece geç saatlere kadar değişik görüşleri, mütalaaları aldım. Teamüle çok önem veren biri olarak, yanlış bir teamülün başlamasına ön ayak olmak istemem. Geldiğimiz noktada, sürecin Anayasa'nın 114 ve 116'ncı maddelerini, beğeniriz beğenmeyiz, kabul ederiz etmeyiz ayrı bir şey ama bu maddelerin getirdiği çerçevede hareket etmek hepimizin üzerine bir borç. Biz bunun üzerine yemin ettik. 114 ve 116'ncı maddelerin dışına çıkmamız söz konusu olamaz. Peki bu maddeler çerçevesinde atılan adımların meşruiyeti tartışılır mı? Asla tartışılamaz. 

Dün ve evvelsi gün yapılan yorumlarda, özellikle ahlakilik çizgisi çerçevesinde yapılan yorumları hem talihsiz hem de Anayasa ile çelişik bulduğumu ifade edeyim. Biz Güneş Motel uygulamaları vesaire peşinde değiliz, burada bir koalisyon hükümeti de kuruyor değiliz. Eğer Güneş Motel benzetmesi yapılacaksa 8-9 Haziran'da eksiğimizi tamamlamak için böyle bir yola tevessül edebilirdik. O gün söyledim ve millet de tarih de Allah da şahit ki o günden bugüne meşruiyet çizgisinden bir an sapmadım. Herhangi bir meşruiyet çizgisinden sapma eğilimine de izin vermedim, vermem de. Gayri ahlaki bir tutumu hiçbir zaman meşru görmedim, böyle bir şeyi kim yaparsa yapsın onun da karşısında yer alacağımız açık bir şekilde ifade edeyim." 

-"Bu madde 1982 Anayasası ile gelmedi"

Davutoğlu, TBMM ve RTÜK başkanlık seçimlerindeki tutumlarının açık olduğunu, net, ilkeli ve meşruiyet çizgisinde bir tutum takındıklarını ifade ederek, "Dün ve bugün yapılan yorumları talihsiz yorumlar olarak gördüm. Bir koalisyon hükümeti pazarlığı içinde değiliz. Ülke seçime gidecek, bu süreç içinde, iki ayı aşkın süreç içinde, ülkenin yönetimsiz kalmaması lazım" değerlendirmesini yaptı. 

Hiçbir yola yeterli etüdü yapmadan çıkmadığına işaret eden Davutoğlu, son günlerde hem 1961 ve 1982 anayasaları ile Siyasi Partiler Kanunu'nun ilgili bütün maddelerini incelediğini hem de farklı kanaate sahip kişileri ayrı ayrı dinlediğini anlattı. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Zannedildiği gibi bu madde, 1982 Anayasası ile gelmedi, 1961 Anayasası, Temsilciler Meclisi'nde ilk teklif yapıldı, Milli Birlik Komitesi'nde tartışıldı, o günden bugüne gelen, 1982 Anayasası'nda 'temsil edilirler' tabiri yerine 'üye alınırlar' şekliyle düzenlenen ama ülke bir hükümet kurulamaması tablosuyla karşı karşıya kaldığında atılması gereken adımları tanımlayan çerçeve madde. Siyasi Partiler Kanunu'nun 28'inci maddesi de göz önüne alındığında, Bakanlar Kurulu'nun nasıl oluşacağıyla ilgili temel bir hukuki çerçeve var. 

Şundan herkesin emin olmasını isterim, bizden gayri ahlaki bir tavır sadır olmaz. Hiçbir şekilde, hiçbir partinin iç işlerine müdahale etmeyiz. Hiçbir şekilde herhangi bir partinin içinde bir takım huzursuzluk çıkması için küçük ayak oyunlarına, kurnazlıklara da itibar etmeyeceğimizi herkes bilir."

Başbakan Davutoğlu, verilen görevin gereğini yapmanın anayasal bir zorunluluk ve sorumluluk olduğuna vurgu yaparak, "Benim tevdi edilen görevi yerine getirmem için çaba sarf etmem nasıl anayasal bir görevse, görev tevdi edilen milletvekillerinin bu görevleri yerine getirmesi de anayasal bir sorumluluktur. Artık burada AK Parti, CHP, MHP, HDP yok. Ülke bütünüyle TBMM'den çıkacak bir hükümetin yönetiminde gidecek, hep beraber götüreceğiz."