OHAL'in, 19 Ocak Perşembe günü itibariyle 3 ay daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık Tezkeresi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Henüz FETÖ'nün devletten arındırılması sonlandırılmamıştır. FETÖ'nün ve bütün terör örgütlerinin devletin içinden arındırılmasını sağlayana kadar OHAL uygulamasına ihtiyacımız var." dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, OHAL'in 3 ay daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi üzerine hükümet adına konuşan Kurtulmuş, Türkiye'nin içinde bulunduğu olağanüstü şartlar sürdüğü için OHAL uygulamasına ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Kurtulmuş, Türkiye'ye milli güvenlik tehdidi oluşturan üç temel unsurun varlıklarını devam ettirdiğini belirtti.

Türkiye'nin yakın çevresindeki şartların, buralarda ortaya çıkan derin istikrarsızlık ve siyasi türbülansların, Suriye'de, Irak'ta ve bölgedeki diğer ülkelerdeki bölünme ve dağılma senaryolarının uygulamaya konulmasının, ayrıca çok sayıda silahlı terör grubunun bu bölgelerde çok rahatlıkla hareket ederek hem bu ülkelerin insanlarına zarar vermesi hem de bu ülkelerdeki varlıkları üzerinden Türkiye'yi tehdit altına almaya devam etmesinin herkes tarafından gözlemlendiğini anlatan Kurtulmuş, "Dolayısıyla Türkiye çevresinde bu kadar büyük oyunlar, terör saldırıları devam ederken, her an Türkiye'nin sınırlarının ötesinden Türkiye'ye karşı tehditler ulusal güvenlik riski olarak karşımızda dururken 'Olağan şartlar içerisinde yaşıyoruz' diyemeyiz. Dolayısıyla tek başına bunun da bir olağanüstü milli güvenlik meselesi olduğunu görmek mecburiyetindeyiz." diye konuştu.

Kurtulmuş, 2015 yılının temmuz ayından itibaren tarafı ne olursa olsun, hangi gerekçeyle hareket ederse etsin, hangi toplumsal kesimi hedef seçmiş olursa olsun, hangi eylem türünü benimsemiş olursa olsun ortak hedef olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve aziz milleti hedef alan bir terör saldırısıyla karşı karşıya olunduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Bu terör örgütleri eş zamanlı olarak Türkiye'yi tehdit altında tutmaya devam ediyorlar. Sadece yaşadığımız son dört terör olayını bir kere daha gözden geçirirsek Türkiye'nin ne büyük bir saldırıyla karşı karşıya olduğunu ve bu tehdidin nasıl artarak devam etmekte olduğunu görürüz. Bunlardan birisi Beşiktaş saldırısıdır, birisi Kayseri saldırısıdır, bir diğeri Rus Büyükelçisi'ne yapılan saldırıdır, en sonuncusu da maalesef Ortaköy'de yılbaşı gecesi yapılan saldırıdır. Bu saldırıların her birisinde kullanılan terörist yöntemler farklıdır, bu saldırıdaki her bir terör örgütünün kimliği farklıdır, bu saldırıda hedef alınan kitlelerin her birisi de farklı farklı kitlelerdir ama Allah aşkına bana söyleyebilir misiniz, Ortaköy'deki saldırının hedefiyle Kayseri'deki saldırının hedefi arasında ne fark vardır? Hepsinin hedefi bu aziz milletimizdir, vatanımızdır, ülkemizin birliğidir, ulusal güvenliğimizdir ve Türkiye'nin geleceğidir. Onun için bu saldırının Türkiye'ye karşı yapılmış bir saldırı olduğunu, bu saldırılara karşı milletçe yekvücut olarak durmamızın mecburi olduğunu bir kere daha hatırlatmak isterim. Özellikle son Ortaköy saldırısı üzerinden daha önceki terör saldırılarında verilen mesajlardan başka farklı mesajlar da verilmek isteniyor. Bunlardan birisi, 'Biz 2017 yılında da milletin başına bela olmaya devam edeceğiz' deniliyor. Biz de çok açık söylüyoruz; hangi terör örgütü olursa olsun, arkasında kim olursa olsun, motivasyonları ne olursa olsun biz de 2017 yılında bütün terör örgütleriyle mücadele etmeye kararlıyız, sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Son zamanlarda maalesef bunu sosyal medya üzerinden de derinleştirmeye çalışan bazı gafiller ve hainler var. Çok açık söyleyeyim, onların hepsini de takip ediyoruz, takip etmeye devam edeceğiz. Bu memlekette hayat tarzları üzerinden bir ayrışma yapmaya çalışıyorlar; Ortaköy saldırılarının arkasındaki temel nedenlerden birisi de budur. Buna karşı da uyanık olmak zorundayız."

- "HALA VARLIKLARI DEVAM EDiYOR"

Ortaköy saldırısının özellikle Türkiye'nin, ülke sınırları dışındaki terörle mücadelesindeki başarısını hazmedemeyenlerin bir işi olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, bununla Türkiye'ye, "Sesinizi çıkarmayın, terörün başka ülkelerdeki kaynaklarını kurutmaya kalkmayın." mesajının verilmeye çalışıldığını dile getirdi.

Türkiye'ye karşı tehdit nereden gelirse gelsin, hangi coğrafyadan terör örgütleri bir tehdit oluşturmaya devam ederse etsin hepsiyle mücadeleyi sürdüreceklerini kaydeden Kurtulmuş, "15 Temmuz'dan aldığımız dersi de tekrar tekrar hatırlayarak birlik içerisinde, dirlik içerisinde yolumuza devam etmemiz gerektiğini de bir kere daha hatırlıyoruz ancak 15 Temmuz'dan sonra bu yüce Meclisin olağanüstü hali ilan etmesini gerektiren FETÖ terör örgütünün saldırıları ki her ne kadar bir darbe teşebbüsünde bulunamayacak şekilde belleri kırılmışsa da devlet içerisinde hala bazı noktalarda varlıkları devam ediyor." değerlendirmesinde bulundu.

Örnek olarak, Türk Silahlı Kuvvetlerinden çok sayıda FETÖ mensubu eşkıya dışarı çıkarılmış olmasına rağmen bugün bile yapılan soruşturmalar sonucu bazı rütbeli subaylar olmak üzere açığa alınanlar bulunduğunu anımsatan Kurtulmuş, aynı şekilde, adliye ve emniyet teşkilatları ile devletin başka gruplarında FETÖ ve onunla bağlantılı, iltisaklı grupların, kişilerin varlığının bilindiğini anlattı.

Kurtulmuş, "Dolayısıyla henüz FETÖ'nün devletten arındırılması sonlandırılmamıştır. FETÖ'nün ve bütün terör örgütlerinin devletin içerisinden arındırılmasını sağlayana kadar olağanüstü hal uygulamasına ihtiyacımız olduğunu bir kere daha sizlerle paylaşmak istiyoruz." ifadelerini kulandı.

-KURTULMUŞ’TAN ‘SOSYAL MEDYA PROVOKATÖRLERİNE’ DİKKAT ÇEKTİ

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, sosyal medyadaki provokatörlere karşı son derece hassas ve dikkatli davrandıklarını belirterek, "Bazı arkadaşlar alındılar ama kusura bakmayın sosyal medya dingonun ahırı değildir. Sadece geçen hafta içerisinde 92 kişi bu tür tweetleri dolayısıyla takip edilmiş, hakkında tahkikat açılmış ve ilgili makamlara gönderilmişlerdir. Bunların bir kısmı mahkemelere sevk edilmiştir. Hepsinden hesabını soracağız." dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, OHAL'in 3 ay daha uzatılmasına ilişkin Başbakanlık tezkeresi üzerine hükümet adına konuşan Kurtulmuş, hiçbir hükümetin olağanüstü halin devam etmesini istemeyeceğini dile getirdi.

Kurtulmuş, hele AK Parti gibi sayısal çoğunluğuyla istediği yasayı çıkarma gücüne sahip bir iktidarın OHAL'e başvurmasının, "bunu kullanarak, yapamadığı bazı şeyleri yapması" anlamında olmadığını söyledi.

OHAL'in, devletin milli güvenliği bakımından gerekli ve zorunlu olduğuna işaret eden Kurtulmuş, bir müddet daha uygulamayı sürdürüp bunun gerekçelerini ortadan kaldırdıktan sonra yollarına devam edeceklerini anlattı.

"Gönlümüz arzu eder ki OHAL'i gerektiren gerekçeler bir an evvel ortadan kalkar ve Türkiye'de OHAL'in devam etmesine gerek kalmaz." ifadesini kullanan Kurtulmuş, OHAL uygulamaları içerisinde güvenlik ve özgürlük dengesine dikkat ettiklerini, kılı kırk yararak, vatandaşların günlük hayatını etkileyecek hiçbir uygulamanın olmasına müsaade etmediklerini anlattı.

Kurtulmuş, "Hiçbiriniz diyemezsiniz ki sokaktaki vatandaşımızı günlük hayatında ilgilendiren, ticaretini, eğitimini, diğer meseleleri ilgilendiren, OHAL'den kaynaklanan herhangi bir sorun ortada olsun ancak devlete karşı birtakım eylemler içerisinde olanların, FETÖ'yle irtibatlı, iltisaklı olanların, terör gruplarıyla irtibatlı olanların karşısında da titizlikle mücadele vermeye herhalde devam edeceğiz." değerlendirmesini yaptı.

"Olabilecek adaletsizliklere karşı inanın ki en az sizler kadar titiz ve hassas davranıyoruz." diyen Kurtulmuş, çok önemli, çok geniş çaplı operasyonlar yapıldığını, arada haksızlık, yanlışlık yapılanlar varsa, hazırlanan kanun hükmünde kararnamelerle bunların düzeltildiğini ifade etti.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "OHAL'in 3 ay daha uzatılması doğru ve yerinde bir karardır. 3 açıdan doğrudur. Birincisi, anayasaldır, anayasal dayanağı vardır. Bu anayasal dayanak, doğru ve yerinde bir şekilde kullanılmaktadır. İkincisi, bir meşruiyet zemini söz konusudur. Meşruiyet zemini ülkemizin milli birliğinin, beraberliğinin sağlanması, kamu düzeninin, devlet düzeninin korunması ve bu alandaki gerekli adımların atılabilmesi için kamu yönetimine ilave desteklerin verilmesidir. Üçüncüsü ise, somut bir zarurete dayanıyor." diye konuştu.

- "BUNLAR ÜZERiNDEN TOPLUMU BÖLMEYELiM"

Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sosyal medyadaki provokatörlere karşı son derece hassas ve dikkatli bir şekilde davranıyoruz. Bazı arkadaşlar alındılar ama kusura bakmayın sosyal medya dingonun ahırı değildir. Sosyal medya çok önemli bir yer, çok büyük bir bereket, çok büyük bir lütuf. Bunu iyi, olumlu bir şekilde kullanırsak, milletimizin ve insanlığın hayrına kullanırsak çok verimli sonuçlar elde edebiliriz ama sosyal medya üzerinden, oturdukları köşelerden 3-5 tane trol hayat tarzları üzerinden insanları bölmeye kalkacak; 'Sen Alevi'sin, sen Sünni'sin' diye bunların üzerinde oyunlar oynamaya çalışacak; 3-5 tane trol bu memleketteki insanların itibarlarını zedeleyecek, halkı bölecek birtakım işler yapacak, bunlara müsaade etmeyiz. Sadece geçen hafta içerisinde 92 kişi bu tür tweetleri dolayısıyla takip edilmiş, hakkında tahkikat açılmış ve ilgili makamlara gönderilmişlerdir. Bunların hepsine karşı soruşturmalar başlatılıyor. Bunların bir kısmı mahkemelere sevk edilmiştir. Hepsinden hesabını soracağız."

Bazı milletvekillerinin, "Diyanet İşleri Başkanı'nın açıklaması var." diye laf atması üzerine Kurtulmuş, "Terör saldırısı karşısında yapmış olduğu açıklama hepimizin ortak yeridir. Diyor ki 'Bu saldırı ha bir eğlence yerine yapıldı, ha bir camiye yapıldı.' Dolayısıyla bunlar üzerinden toplumu bölmeyelim. Herkes bunlara dikkat etsin." karşılığını verdi.

Kurtulmuş, tezkere konusunda ilgili bir usul hatası yapılmadığını belirterek, "Dün basın toplantısı sırasında, Bakanlar Kurulu sırasında ben basın toplantısını yaparken bu konu gündeme gelmemişti. Ondan sonra konu gündeme geldi. İdari kararlarda karar alıcıların iradesinin beyan edilmesi yeterlidir ve idari kararları tamamlar. Herhangi bir usul hatası yoktur, imzalar tamdır. MGK, 'OHAL'i uzatmayın" dese, Bakanlar Kurulu 'Uzatın' dese, bu çıkar. Tam tersi MGK, 'Uzatın', Bakanlar Kurulu, 'Hayır, uzatmıyorum' dese yine Bakanlar Kurulunun prensip kararı esastır." ifadelerini kullandı.