Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada 14 Ekim 2009 saat 22.19’da İçişleri Bakanlığı Özel Kalemi’nden Bakanlığın koruma müdürünün Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz’ı aradığını, Korkmaz’ın daha sonra saat 22.22’de davanın asıl faillerinden olarak nitelendirilen Mustafa Çelik’i aradığını, Çelik’in de Deniz Feneri davası dolayısıyla arama kararını İsmail Karahan’a bildirdiğini söyledi. 

CHP Genel Başkanı, şunları söyledi: 

"Bir dava düşünün; Adalet Bakanı’nın görevi savcıları görevden almak, İçişleri Bakanı’nın görevi de arama yapılacağını önceden duyurmak. İnsanda biraz utanma olur. İnsan da biraz ahlak olur. Bu ahlakı sorgulamamız gerekir. Herkesin sorgulaması gerekir. Ben sadece CHP’lilere söylemiyorum. Bu ülkede alın teriyle ekmek kazanan herkese söylüyorum. Kendisi İçişleri Bakanlığı koltuğunda otururken kendi Dernekler Masası’nın verdiği 34 sayfalık raporun gereğini bugüne kadar niye yapmadı? Kim tuttu elinden? Kim müdahale etti? Bir karanlık dosyayı araladık. Bundan sonra bütün karanlık dosyaları açıklamak için çaba harcayacağız. Gücümüzü halktan alıyoruz. Bizim arkamızda büyük güçler yok. Bir İçişleri Bakanı arama yapılacağını kimden öğrendi? Herhalde Emniyet Genel Müdürlüğünde çalışan polislerden. Kendi özel koruma müdürü bakanlıktan ayrıldı ama koruma müdürü hala yanında, onu ayırmıyor, olur ya başı belaya girerse ya konuşursa. Bütün gerçekleri sizlerle paylaştım."

Milliyet