CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yerel seçimlerin erkene alınması çağrısında bulunarak, "17 ay beklemenin bir anlamı yok. Kim milletten kaçıyor, kim kaçmıyor çıksın ortaya. Gidelim seçime, bütün gerçekler ortaya çıksın." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubunda yaptığı konuşmada, 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin ardından Mecliste bir araştırma komisyonu kurulduğunu, ancak komisyonun engellendiğini, komisyona gelip ifade vermesi gereken kişilerin davet edilmediğini savundu.

Darbe girişiminin en kilit isimlerinden Adil Öksüz'ün cep telefonlarıyla beraber serbest bırakıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, ancak İbrahim Kaboğlu'nun, İhsan Eliaçık'ın takip edildiğini belirtti. "Bunların ne günahı var?" diye soran Kılıçdaroğlu, Öksüz olayının halen muamma olduğunu, hesabının verilmediğini öne sürdü.  

Kılıçdaroğlu, FETÖ soruşturmasını yapan dürüst ve namuslu savcıların da gerçekler ortaya çıkmasın diye ellerinden o soruşturmanın alındığını öne sürdü. Kılıçdaroğlu, bir milyonu aşkın ailenin mağdur edildiğini savunarak,  "Askeri öğrencilerin, er, erbaşların ne günahı var?" dedi.

Soruşturmada örgütün üst kademelerinin bırakılıp, aşağıdakilerle uğraşıldığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Dayısı, parası, siyasi arkası olanlar dışarıda. Bylock kullan kullanma. Hele kayınpederin de çok iyiyse damat olarak keyfin keyif." diye konuştu. 

Kemal Kılıçdaroğlu, "20 Temmuz darbesi" olarak ifade etttiği Olağanüstü Hal (OHAL) ilanınından  sonra bir korku iklimi yaratıldığını, hakimlerin bile korkularından adalet dağıtamaz noktaya geldiğini öne sürdü. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bütün namuslu, iradesini saraya ipotek etmemiş hakim ve savcılara sesleniyorum Siz adaleti dağıttığınız sürece tarihte yerinizi alacaksınız, adalete sahip çıktığınız sürece itibarınız artacaktır. Adalet dağıttığınız sürece sadece ülkede değil bütün dünyada saygınlık kazanacaksınız. Siz adalet dağıttığınız sürece 20 Temmuz darbesinin üzerindeki bütün külleri atmış olacağız, her şeyi aydınlığa kavuşturmuş olacağız. Namuslu hakim ve savcılara düşen görev ağırdır. Bu şekilde görev yaptığı sürece hepsinin başımızın üzerinde yeri vardır." 

- "Tek adamın kandırılması, ülkeyi felakete götürür"

Parlamentonun işlevsiz bırakıldığını, göstermelik çalıştığını, KHK'lar ile istenilen her şeyin yapıldığını öne süren Kılıçdaroğlu, devletin akılla, birikimle, irfanla, ilimle, tecrübeyle, istişareyle, iş bölümüyle yönetileceğini söyledi.

Devletin bütün yetkilerinin bir kişiye teslim edilmesi halinde orada devlet yönetimi değil kaos olacağını, hak, hukuk olamayacağını belirten Kılıçdaroğlu, bütün milletin iradesinin bir kişiye teslim edilmesinin, toplumu felakete götüreceğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, Hitler, Mussolini, Pinochet'i buna örnek verdi. 

Kılıçdaroğlu, "tek adam rejiminde tek adamın kandırılmasının, ülkeyi felakete götüreceğini" ifade ederek, şöyle konuştu:

"Örnek mi PKK, FETÖ, Esat, Barzani, Obama, Trump kandırdı, dünyanın dolarını ödedi ABD'ye, lobicilere, lobiciler de kandırdı. Bu kadar kandırılan bir adamın bu ülkeye faydası olur mu? Eğer bu ülke, karamsar iklim içindeyse, korku iklimi hakimse herkesin kandırdığı bir adamın, Türkiye'ye getirdiği korkudur. Eğer sarayın da dahil her gece bir odada yatıyor ve korkuyorsa Meclise geliyor helikopterler havada, 'Acaba birşey olur mu' diye. Korkan adam ülkeyi mi yönetir? Korkunun egemen olduğu bir ortamda ülke mi yönetilir? Niye, neden korkuyorsun? Çık git, kahvede otur, vatandaşla sohbet et, taşeron işçilerle, çiftçiyle sohbet et. Devleti yöneten aldatılırsa ne olur, devletin kozmik odasını terör örgütüne teslim eder. Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütün sırlarını, bir terör örgütüne teslim eden vatan hainidir. Sen Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün sırlarını, kozmik odayı terör örgütüne açtın, bunun hesabını vermedin. Bunun hesabını vereceksin.

Her seferinde 'aldatıldık, kandırıldık' diyor. Niçin aldatılır; bilgisi, birikimi, kültürü, devlet deneyimi yoktur, herhangi bir şey yapmamıştır, zeka yetersizliği vardır, birisi gelir aldatır, kandırır. Bunu anlayışla karşılarım. En çok da çocukları aldatabilir, kandırabilirsiniz ama ihanet farklı bir şeydir. İhanette aldatma ve kandırma yoktur, doğrudan siz tasarlıyorsunuz, planlıyorsunuz, uygulamaya koyuyorsunuz. Bunu ben mi söylüyorum, hayır. TDK yayınlarına bakın. İhaneti yapan kişiye hain denir. O da TDK'nın sözlüğünde vardır."

- "Ne biçim küsmeymiş"

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul'a ilişkin, "Bu şehrin kıymetini bilmedik, bu şehre ihanet ettik. Hala da ihanet ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum." dediğini söyledi.

Hainlerin devleti yönetemeyeceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Sultanahmet Camisi ve arkasında 16/9 kulelerinin bulunduğu bir fotoğraf gösterdi. Bunun aynı zamanda tarihe, inanca ihanet olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, bu kulelerin ihanet kuleleri olduğunu savundu. 

Danıştayın, kuleleri yıkım kararı verdiğini ancak kimsenin bu kararı ciddiye almadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Şimdi 'İhanet ettik' diyor, hain kim? Sensin kardeşim başka kim olabilir. Danıştay ve Kültür Bakanlığı 'Yık' demesine rağmen yapan adam, 'Yıkmam', Erdoğan da 'Yıkmıyorsan ben seninle küstüm' diyor. Ama geçen gün yine yan yana kurdele kestiler. Ne biçim küsmeymiş bu. Kendini hain ilan ettiysen o koltuktan kalkacaksın. Hain biri, bu ülkeye ihanet eden o koltukta oturamaz." dedi.

Kılıçdaroğlu, bir otel yasadışı yeni katlar inşa ettiğinde, dönemin Belediye Başkanı Nurettin Sözen'in kaçak katların tamamını traşladığını anlattı. İstanbul depreminden sonra Bülent Ecevit'in 493 bölgeyi, deprem sonrası toplanma alanı olarak belirlediğine işaret eden Kılıçdaroğlu, ancak 16/9 kuleleri de dahil 400'e yakınının imara açıldığını söyledi. Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin,10 bin metrekarelik arsaya 145 bin metrekarelik inşaat ruhsatı verdiğini ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, Erdoğan'a, "ihanetini itiraf ettiği için teşekkür ettiğini" söyledi.

- "Demirden korkan trene binmez"

"CHP'li belediyelerin üzerine gidileceği"ne yönelik yorumlar üzerine Kılıçdaroğlu, "Gidin kardeşim. Demirden korkan trene binmez. Bizim belediye başkaları, namuslu adamlardır. Git bak bakalım bizim belediyelere. Doğal yaşam parkı nerede, en büyük kent ormanını kim yapmış, kamulaştırma yapıp Sümerbank'ın alanını yeşil alan ilan etmiş bak bakalım. Yolun düşerse Aydın, İzmir, Tekirdağ, Eskişehir, Beylikdüzü, Bakırköy'e git. Bizim belediyeler yeşili, ağacın yeşilini seviyorlar, doların yeşilini değil." ifadelerini kullandı. 

Kılıçdaroğlu, CHP'li belediyelerin, suç oranının, uyuşturucun en düşük olduğu yerler olduğunu söyledi. 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Bizi korkutmaya çalışıyorlar. Hiç korkmayız. Hiç endişemiz de yok. Kendi kabahatini örtmek için bizden belediye başkanını alıp, içeri atacaksın. Bunu zamanında FETÖ denemişti zaten." ifadesini kullandı.

- "Belediye başkanları istifaya zorlandı"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 2014'te demokrasinin sandıktan geçtiğini söylediğini, "Demokrasi sadece sandıktır. Halkın iradesini birileri ipotek altına alma girişimine girmesin. Bırakın halk, kendi iradesini rahat kullansın." dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şimdi yüzde 49,5 oy alan başbakanın görevden alındığını savundu.

"Milli iradeyi açıkça tanımıyorum, milli irade benim." denildiğini öne süren Kılıçdaroğlu, seçimle gelen belediye başkanlarının şantajla istifaya zorlandığını savundu. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Milleti bir kenera atıp, kendini millet yerine koyarsan orada demokrasi, ahlak, düşünce özgürlüğü, adalet olmaz, bir kişi her şeye egemen olur. Suçluyorsun, tehdit ediyorsun, şantaj ve istifaya zorluyorsun. Bunun adı kirli pazarlıktır. Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden adam, kirli pazarlığın ana aktörüdür. Böyle bir adam Türkiye Cumhuriyeti'nde cumhurbaşkanlığı makamını işgal edemez. İşgal altındadır. Milli irade orada temsil edilmiyor. Namus ve şeref kavramını yüreğinde, ruhunda taşımayan insanların o koltukta oturmaya hakları yoktur."

- "Gel kardeşim seçim yapalım"

Kılıçdaroğlu, tek adam rejimi kaos yaratacağını belirterek, şunları kaydetti:

"Kaos sarayda üretiliyor. Baskı, şantaj, tehditle devlet yönetilir mi? Hangi çağda yaşıyoruz? Ben bunları söylediğimde 'Belediye başkanını mı koruyorsunuz' diyor. Hayır biz demokrasiyi savunuyoruz, demokrasiyi koruyoruz. Şimdi teklif ediyorum; demokrasiyi koruyalım. 17 ay beklemeyelim yerel seçimler için. Buyurun gelin seçimleri erkene alalım. 17 ay beklemenin bir anlamı yok, anlamını kaybetmiştir. Şunu söyleyebilir: Efendim seçimleri erken yapacağız da Anayasa'da hüküm var, 367'yi bulamayız. Söz, CHP'nin sözü, Kılıçdaroğlu'nun sözü. Getir kardeşim Anayasa'yı değiştirelim, erkene alalım bu seçimleri. El mi yaman bey mi yaman çıksın ortaya. Kim milletten kaçıyor, kim kaçmıyor çıksın ortaya. Bu kadar açık, net söylüyorum, demokrasi adına söylüyorum. Demokrasiyi artık daha fazla katletmeyelim, yeter artık. Gidelim seçime, bütün gerçekler ortaya çıksın. Milletten mi korkuyoruz, hayır. Sen milletten korkmuyorsan, millet millet diye sabah akşam geziyorsan, şimdi kendini milli iradenin yerine koyduysan açıkça sana meydan okuyorum. Gel kardeşim seçim yapalım."