Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Sekreteri Gürsel Tekin, Habertürk'ten Balçiçek İlter'e verdiği söyleşide Deniz Baykal'ın CHP Genel Başkanlığı'ndan istafe etmesi ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanlığı'na seçilme sürecinin "dizayn"olduğunu ifade etti. Gürsel Tekin'in açıklamalarında dikkat çeken diğer bölüm ise Mustafa Sarıgül'ün yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlığına adaylığı sürecindeki bilinmeyen detayları açıkladı. Tekin Sargül adaylığı için Kılıçdaroğlu'na baskı uygulandığını söyledi. Tekin Sarıgül'ün adaylığı için medya ve iş dünyasının "suç ortaklığı"yaptığını açıkladı.

Tekin'in söyleşisinde dikkat çeken bölüm şöyle:


Sarıgül ile başlayalım... Siz Kılıçdaroğlu'nu defalarca uyardınız... 


Evet doğrudur. Çok uyardım. Öncelikle şunu söyleyeyim. Benim Sarıgül ile hiçbir kişisel husumetim yok. Sadece annemin cenazesinde “Merhaba” laştık, onun dışında görüşmüşlüğüm dahi yok. Ne dostluk var ortada ne de başka bir şey. Siyasal mücadelemiz de yok geçmişten kalan. Ama maalesef ben hem genel merkezi hem de partilileri uyardım. O siyaset tarzı bize olmaz. Ve ilk kez genel başkanımın izni olmadan aday adaylığımı açıkladım.

Bir dakika bu yeni bilgi... Siz “Kılıçdaroğlu biliyor adaylığımı'' açıklaması yapmıştınız. 


Yoktu izni. Ama mecburen öyle demek zorunda kaldım çünkü ona karşı bir isyan bayrağı açmış gibi gözükmek istemedim.

Sırf Sarıgül'ün adaylığını engellemek için kendinizi mi koydunuz ortaya yani? 


Evet öyle oldu! O derece...

Peki sonra? 


Güzel bir söz vardır. “Bütün ortaklıklar bozulur, suç ortaklığını bozmak çok zordur!''

Ne demek bu? 


Medya ve iş dünyası da dahil oldu sürece. Suç ortaklığı bu işte. Dün de böyleydi, bugün de, yarın da öyle olacak. Baskı, korku bugün var ama dün de vardı.

Kılıçdaroğlu'na baskı mı uygulandı? 


Evet. Aynı gün müthiş bir kampanya vardı. Medyada da “Sarıgül son çare'' durumu.. “Aman bu Sarıgül olmaz'' diyecek siyasetçi bulmak çok zor oldu. “Çare Sarıgül” deyince... Başkan ne yapsın? Bu kadar baskıya... Ben derdimi bir türlü anlatamadım, “Kazanamaz” dedim, sesimi duyuramadım. Herkes benim gibi bakmıyor ki, meseleyi bilmek zorunda değil ki... Herkes etkilendi o abartılı rüzgârdan. Yandaş gazeteler dahil olmak üzere herkes ancak onunla kazanılacağını haber yaptı. Kazanılacak bir seçimi riske atmamak için genel merkez bu kararı verdi.

Seçim sonucuna Sarıgül bile şaşırdı... 


Ben şaşırmadım. Ben daha önce müthiş bir kampanya yürüttüm. Biliyordum olacakları. Bunu söylemek istemiyorum ama 2014 yılında eğer beni aday yapsalardı sadece kazanmakla kalmazdım, AKP'ye fark atardım. O kadar emindim. 2009'un ötesinde bir kampanya olurdu ve şuna emin olun sırtında 17-25 Aralık küfesi olan bir siyasi parti sokağa çıkamazdı. Olmadı, ikna edemedim.

"Kaset dizayndı"


Baykal'ın CHP Genel Başkanlığı'ndan istafe etmesi ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanlığı'na seçilme sürecinin dizayn olduğunu söyleyen Tekin İlter'in “Suç ortağıyız'' dediniz. Baykal'ın kasetle gidişi Kılıçdaroğlu'nun gelişi bir dizayn değil miydi? sorusuna "Elbette" cevabını verdi. Tekin, "Baykal gönderildi, Kılıçdaroğlu getirildi, niye ses çıkarmadınız" sorusuna ise şu yanıtı verdi: Sessiz kalmadık. Baykal'a 'Gitmeyin, bırakmayın' dedim. Ama Baykal o kirli kampanyanın partiye daha çok zarar vereceği konusunda ısrarlıydı. İstifa etmek zorunda kaldı."