Financial Times gazetesinin Türkiye muhabiri Daniel Dombey, Türkiye'de genel seçim öncesi çıkarılan bir dizi yasayla iktidarın merkezileştiğini söylüyor.

Dombey yeni yasalarla hükümetin yargı üzerindeki kontrolünü artırdığını, Milli İstihbarat Teşkilatı'na (MİT) ve polise daha fazla yetki verildiğini belirtiyor.

Bakanlara mahkeme emirleri olmaksızın internet sitelerinhe erişimi engelleme yetkisi verilmesi, hükümetin atadığı valilere polise soruşturma ya da gözaltı konusunda talimat vermek ile yetkilendirilmesi de yazıda değinilen düzenlemeler arasında.

Daniel Dombey, "Türkiye'de bir ölçüde fiilen başkanlık sistemi yürürlükte" diyor ve sıkıntılı bir dönemden geçilirken yapılacak genel seçimin ülkenin önümüzdeki yıllarda izleyeceği rotayı belirleyeceğini belirtiyor.

Dombey'e göre Cumhurbaşanı Recep Tayyip Erdoğan'ı bekleyen sıkıntıların başında ekonominin geçmişteki kadar iyi bir performans sergilememesi ile Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) içindeki daha önce eşi görülmemiş görüş ayrılıkları geliyor.

'Erdoğan kestirilemeyen biri oluyor'

Yazıdan bazı satırlar şöyle:

"Ahmet Davutoğlu, Sayın Erdoğan tarafından özene bezene seçilmiş bir halefdi. Ancak Davutoğlu, Başbakan ve parti lideri olarak yolsuzluktan Kürt Sorunu'nun çözümüne yönelik barış sürecine kadar bir dizi konuda Cumhurbaşkanı ile aynı görüşte olmadı..."

"Bazı AKP üyeleri ve destekçileri özel görüşmelerinde kökeni İslamcı olan hareketlerinin Sayın Erdoğan için tasarlanmış bir araca dönüştüğünden şikayetçi. Kısa süre önce Merkez Bankası'nı, faizleri yüksek tutarak vatana ihanet etmekle suçlayan Cumhurbaşkanının, hareketleri önceden kestirilemeyen bir kişiye dönüştüğünü söylüyorlar."

AKP milletvekili: Davutoğlu'nun bazı yetkileri olmalı

Financial Times'a konuşan ancak adı açıklanmayan bir AKP milletvekili ise şunları söylemiş:

"Davutoğlu'nun bazı yetkileri olmalı. Sayın Erdoğan ona bir nebze manevra alanı vermeli. Ancak ne zaman Davutoğlu kendi başına bir karar vermek istese, Erdoğan hemen saldırmaya başlıyor."

Financial Times'ın Türkiye muhabiri Daniel Dombey bu noktada bağlantılı iki sorunun yanıtının önemli olduğunu söylüyor.

Bunlardan ilki, genel seçimler sonrası siyasi dinamiğin nasıl değişeceği, yani AKP'nin anayasayı değiştirecek sayıda milletvekili çıkarıp Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çok istediği başkanlık sistemini verip vermeyeceği. Diğeri ise Başbakan Davutoğlu'nun genel seçimden güçlenip çıkıp çıkmayacağı.

"İki sorunun yanıtı için de belirleyici faktör Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) başarısı ya da başarısızlığı olacak" diyor Dombey. HDP'nin yüzde 10 barajını aşamamasının nüfusunun büyük çoğunluğu Kürt Güneydoğu Anadolu'yu istikrarsızlaştıracağını ekleyerek...

'Engeller her zamankinden büyük'

Yazı özetle şu satırlarla noktalanıyor:

"Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tablo şöyle: Bazen kendi hükümetini çökertir görünen bir Cumhurbaşkanı, ekonomik sıkıntılar ve AKP içindeki giderek kamuoyu önüne taşınan iktidar mücadelesi."

"Üst düzey bir AKP'li siyasetçi geçtiğimiz günlerde 'Başarısız olduk' itirafında bulunmuştu. Kastettiği şey, partinin ılımlı İslamcıların demokratik bir şekilde ülkeyi yönetebileceklerini göstermekte başarısız olmalarıydı."

"Sayın Erdoğan istediğini elde edecek mi bilinmez. Hemen her gün başkanlık sistemini savunuyor ve şu ana kadar istediklerinin hemen hemen tümünü elde etti."

"Ancak onun iktidarını sağlamlaştırması yolunda yüzleştiği engeller de-daha zayıf bir ekonomi, seçim aritmetiği, partisindeki anlaşmazlıklar-her zamankinden büyük görünüyor. Tıpkı bekleyen riskler gibi..."