Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güney Afrika ziyareti sırasında aralarında gazetecilere çarpıcı açıklamalarda bulundu. Brunson krizi sonrası konuyla ilgili ilk kez konuşan Erdoğan, "Biz göbeğimizden Amerika’ya bağlı değiliz" resti çekti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'li rahip Andrew Brunson'un serbest bırakılmaması halinde Türkiye'yi yaptırımla tehdit eden ABD Başkanı Trump'a sert tepki gösterdi. Brunson davasıyla ilgili ilk kez konuşan Erdoğan'ın hedefinde ABD yönetimi vardı. ''Biz göbeğimizden Amerika’ya bağlı değiliz'' diyen Erdoğan, ''Biz istiklal ve istikbal mücadelemizi geçmişte nasıl verdiysek, bundan sonra da bu mücadeleyi aynı şekilde vermeye devam ederiz" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Johannesburg'da yapılan 10'uncu Brezilya-Rusya-Hindistan-Çin-Güney Afrika (BRICS) Zirvesi kapsamındaki temasları ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kendisini izleyen gazetecilerin sorularını yanıtlayan, papaz Brunson davasından, profesyonel askerliğe, Rusya ve Çin ile atılan adımlara, yaklaşan AK Parti kongresinden, İran ve Suriye'ye kadar gündeme dair çok önemli açıklamalar yaptı.

BRUNSON'U HİÇ BİR ZAMAN PAZARLIK KONUSU YAPMADIK

-Rahip Brunson’un ev hapsine çıkmasının ardından Amerikan Başkanının Twitter üzerinden gönderdiği mesaj söz konusu. Türkiye’ye geniş çaplı yaptırımdan bahsediliyor. Resmiyetini bilmiyorum ama, Twitter mesajının öncesinde sizin bir telefon görüşmesi yaptığınızı duyduk. NATO’da çok güzel bir fotoğraf vardı. Bir anda başka bir tarafa evrildi. Niye böyle oldu? Trump’taki bu tavır değişikliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bahsettiğiniz tavır değişikliğini tespit, takdir edersiniz ki benim sorunum değil. Tavır değişikliği, benim değil, Trump’un sorunudur. Yani bu konuda ben farklı bir şey söyleyemem. Yani oturup konuşacağız, şudur, budur. Söylenmeyen şeylerin söylenmiş gibi ortaya konulmasını elbette doğru bulmayız. Bunların en yakın şahidi Dışişleri Bakanımızdır. O bunları biliyor. Aynı şekilde İbrahim Kalın’ın da özel temsilcim olarak, onun özel temsilcisiyle neler görüştükleri de belli. Herhalukarda Brüksel’den sonraki olay, bir pazarlık neticesinde ortaya çıkmış değil. Öyle bir şey yok.

EBRU ÖZKAN İÇİN YARDIMCI OLUNMASINI İSTEDİK

Dışişleri Bakanımız aracılığıyla, Ebru Hanım’ın İsrail’den çıkışına yardımcı olunması iletilmiştir. Ancak Ebru cezaevinde değildi zaten. Serbest bırakılmış, ama pasaportuna el konulmuştu; biz de Ebru’ya, “Sen büyükelçiliğe geç, orada kal, oradan ayrılma” demiştik. Ebru kızımızın İsrail dışına çıkmasına müsaade etmiyorlardı. Biz ABD’lilere, serbest bırakılmış ve de hiçbir günahı olmayan Ebru kızımızın pasaportunun verilerek İsrail’den Türkiye’ye dönüşüne yardımcı olabileceklerini söyledik. Ama onlara, “Bunun karşılığında biz de size Brunson’u vereceğiz” demedik; böyle bir şey konuşmadık, aramızda bu tür bir pazarlık olmadı. Bununla beraber, kendisi sağ olsun, Ebru konusunda Netenyahu’yu aramış. Nitekim Netenyahu’nun, “Bana Trump telefon etti, biz de bıraktık” gibi bir açıklaması oldu. Ama tekrar söylüyorum: İddia edildiği tarzda bir pazarlık olmamıştır.

ABD'YLE FETÖ, HALKBANK VE ATİLLA'YI DA KONUŞUYORUZ

ABD ile ele aldığımız muhtelif adli konular var. FETÖ’nün elebaşının iadesi, Halkbank, Hakan Atilla’yı da konuşuyoruz. Brunson da konuşuluyor. Şunu herkesin bilmesini isterim. Biz Brunson’u hiçbir zaman bir pazarlık konusu yapmadık. Her ülkenin yargısı var. ABD’de olduğu gibi Türkiye’de de yargı var. Türkiye’deki yargı, Brunson hakkında, hastalığını göz önüne alarak, iyi niyetle ev hapsi yönünde karar vermiş. Yargı kararına saygı duymak yerine, konuyu Türkiye’ye yaptırım meselesi haline getiriyorlar. Geldikleri noktada, 6 senatör Dışişleri Komisyonu’na Türkiye’ye yaptırım öngören bir teklifte bulunuyorlar. Yaptırımlarla Türkiye’ye geri adım attıramazsınız.

GÖBEĞİMİZDEN AMERİKA'YA BAĞLI DEĞİLİZ

-Ne tür yaptırımları kast ediyorlar?

Neymiş, işte, kredi kuruluşlarının Türkiye’ye kredi vermesinin önü kapatacaklarmış. Yahu Türkiye bu günlere nerelerden geldi? O kredi kuruluşlarıyla mı geldik biz buralara? Biz istiklal ve istikbal mücadelemizi geçmişte nasıl verdiysek, bundan sonra da bu mücadeleyi aynı şekilde vermeye devam ederiz. Şunu da bilmeleri lazım: Biz göbeğimizden Amerika’ya bağlı değiliz. Biz halkımızla milletimizle bugüne kadar nasıl el ele dayanışma içinde olduysak aynı şekilde yolumuza devam ederiz. ABD, bu tavrı değiştirmez ise, Türkiye gibi güçlü ve samimi bir ortağı kaybedeceğini de unutmamalı.

BUNLARIN HEPSİ PSİKOLOJİK SAVAŞ...

- Savunma Bakanlığından bir adım geldi, askeri alanda bir sıkıntı olmaz dendi. İlişkilerimiz çok iyi diye açıklama yaptı. Bu kafa karışıklığının yönetimdeki uyumsuzluk mu yoksa bir taktik mi?

Bence bunların hepsi psikolojik savaş. Biz düşen, doğruluğu esas alarak, sabırla yolumuza devam etmektir.

- Sayın Putin, İdlip konusunda bir mesaj verdi mi? Esed’in oraya saldırı yapmaması konusunda bir güvence verdi mi? Ayrıca Suriyeli muhaliflerin geçiş sürecine katkısı konusunda bir işaret var mı?

Bunları da etraflıca konuştuk. Kendisinden bu konuda da gerekli müdahaleleri istedim. Temenni ederim ki o da bu konuda inşallah gereğini yapacaktır. Burada istihbarat birimlerimiz, Dışişleri ve Savunma bakanlıklarımız, çok daha sık bir araya gelerek süreci inşallah yönetecekler. Bizim de 7 Eylül’de ayrıca Rusya, Almanya, Fransa ve Türkiye olarak İstanbul’da bir zirvemiz olacak. Bölgede neler yapabileceğimizi, hep birlikte oturup konuşacağız, görüşeceğiz. Rusya ile ilişkilerimizi bu dörtlü dışında da tabii ki sürdüreceğiz. Nitekim, Türkiye, Rusya ve İran olarak, üçlü zirveyi Soçi ve Ankara’nın ardından önümüzdeki süreçte Tahran’da gerçekleştireceğiz. Orada da zaten tüm bu konuları ele alma imkanımız olacak.

-Efendim ikisi ayrı süreçler mi? Tahran ve İstanbul’daki zirve…İstanbul’daki ayrı. İstanbul’daki dörtlü buluşmada, Irak da dahil bölgesel tüm konuları ele alacağız. Tahran farklı. Tahran, Soçi’de Türkiye, Rusya ve İran olarak başlattığımız üçlü zirvenin devamı.

ABD'YE F-35 VE S-400 MESAJI

-BRICS Zirvesi kapsamında, Çin finans kuruluşlarından Türkiye’ye 3.6 milyar dolarlık finans paketinin tamamlandığı duyuruldu. Tarihi olarak biz Atlantik ittifakının parçasıyız ama müttefiklerimizden baskı görür, haksızlığa uğrarken normalde müttefikimiz olmayan ülkelerden yüksek rakamlı krediler, Suriye’de işbirlikleri görüyoruz. Biz bu gidişatı nasıl yorumluyorsunuz?

Nükleer enerjide Rusya ile bir adım attık. O şu anda yürüyor. 20-22 milyar dolarlık bir yatırım. Ciddi yatırım. İkincisini Japon’larla imzaladık, üçüncü ayak olarak Fransızlar da var. Fakat orada nedense zayıf bir durum var. Üçüncü nükleer santralı Çinlilerle yapalım istedik. 3.6 milyar dolar ayrı bir imkan. Çin, üçüncü nükleere olumlu yaklaşıyor. İnşallah ona da başlayacağız. İyi bir yere de geldik. Mesafe aldıktan sonra dördüncüye de onlarla başlamamız söz konusu. ABD müttefik olarak ittifakının gereğini maalesef yapmadı. Açık, net. Terör örgütlerine verdiği silahlar şu anda ortak piyasa satılıyor. 5 bin tır silah var ya terör örgütlerinin elinde geziyor. Onlar için ciddi parasal kaynak da oluşturuyor. Bunlar da ortada. Bunları kendilerine hep anlatıyoruz. Bunlar herhalde bazı şeylerin bizim farkında olmadığımızı zannediyor. Ne olursa olsun, kararlı duracağız. İşte, S-400, S-400, S-400. Ne oldu? Biz, vaz mı geçtik? Yani bize “S-400’ten vazgeçin” diyenler kalkıp da Yunanistan’a, “S-300’ü geri ver veya S-300’ten vazgeç” diyebildiler mi? Demedi. Yunanistan S-300’ü aldı. Biz S-400’ü alma girişiminde bulununca Yunanistan da oraya kulak kabartmaya başladı. Bizim de geleceğe yönelik daha farklı projelerimiz var. Bunun ABD farkındadır, değildir, bilemem. Avrupa ülkeleri farkındadır, değildir, bilemem.

ABD F-35'LERİ VERMEZSE TAHKİME GİDERİZ

Şimdi bizi bir yerden daha tehdit etmeye başladılar. Ne imiş F-35’leri vermeyebilirlermiş. Kendilerine söyledik. “Vermezseniz, uluslararası tahkim diye bir şey var. Uluslararası tahkime gideriz” dedik. İş o noktaya gelirse, onun da alternatifleri vardır. S 400’leri almaya gelince, bize bunları söylüyorsunuz. Halbuki biz, sizden daha önce nice silah istedik, siz bize vermediniz. Silahlı, silahsız İHA istedik, vermediniz. Türkiye’de (patriot bataryası olarak) sadece İspanyollar kaldı, hepsi çekti gitti. Ama biz iyi niyetimizi koruduk. İncirlik’te iyi niyetimizi koruduk. Ama onlar bizim iyi niyetimize aynı şekilde karşılık vermediler. Bazı şeyler sabır gerektirebilir. Biz sabırla devam ediyoruz. Sabırla devam edeceğiz. Ama artık alternatifsiz bir dünyada yaşamadığımız unutulmamalı.

İRAN'A YAPTIRIM UYGULADILAR DA İRAN BATTI MI?

-“Yaptırım uygularız” diyorlar ama başka piyasalar da var…

Bunlar İran’a da yaptırım uygulamadılar mı? Ne oldu, battı mı İran? Aynı şeyi Obama da o zamanlar bana söylediğinde, “Kusura bakma biz İran’dan doğalgaz alıyoruz. Ben alamadığım doğalgazı nereden tedarik edeceğim? Kış mevsiminde benim vatandaşım üşüyecek. Bunu nasıl telafi edeceğim?” dedim. Aynısını Trump’a da söyledim yine. Almanlara bindiriyor; “Oradan doğalgaz alarak Rusya’yı zenginleştiriyorsunuz” diyor. Aynen böyle. Ben dedim ki “Sayın Başkan, kusura bakma. Biz doğalgazımızın yarısını Rusya’dan alıyoruz. Azerbaycan’dan, İran’dan, Irak’tan zaman zaman Cezayir’den doğalgaz alıyoruz. Doğalgazlar gelmediği zaman vatandaşımın ısınmasını nereden temin edeceğim?” Ondan sonra Merkel de açıldı. O da 38’ini Rusya’dan alıyor. “Ne yapacağım?” dedi.

ŞANGAY 5'LİSİNDE HEDEFE VARIRSAK...

-İran ambargosu kapsamında ABD’den bir heyet geldi. Türk işadamlarına “İran ile iş yaparsanız, ABD’ye giremezsiniz” dedi. Şimdi statüko dışı işbirliği kapsamında BRICS’in yanına T’nin (Türkiye’nin) gelmesi ile dünya ticareti nasıl etkilenecek?

Görüşmeleri zenginleştirerek, temenni ederiz ki bu konuda olumlu adımlar atalım. Ben neden baştan beri, “Şangay 5’lisi, Şangay 5’lisi” deyip duruyorum. Kendilerine de söylüyorum. Şangay 5’lisinde hayırlısıyla hedefe varırsak olay çok daha farklı gelişir. Biraz sabır.

-Bedelli askerlik çıktı. Kalıcı askerlik düzenlemesi nasıl olacak, formül ne olacak?

Arkadaşlarım o konuyu çalışıyor. Onları önümüze getirecekler. Ben hedef veririm. Biz hedefi veriyoruz, arkadaşlarımız çalışıyor. Önümüze getirecekler. Ondan sonra nihai kararımızı inşallah vermiş olacağız.

BUNDAN SONRA BEDELLİ ASKERLİK ÇIKAR MI?

-“Profesyonel askerliğe geçiş net bir şekilde ortaya konmuş olacak” diyebilir miyiz?

Profesyonel askerliğin getirisini götürüsünü iyi düşünmek lazım. Profesyonel askerlik yüzde 100 olmalı mı, olmamalı mı? Bu noktada da ayrı bir tartışma söz konusu. Çünkü o asker ruhu amatör olarak ayrıdır, profesyonel olarak daha başkadır. Şimdi 1.5 milyona yakın birikim konuşuluyor. Bunu bir eritelim. Bunu erittikten sonra her mevsim bedelli askerlik gelir mi, gelmez mi bu beklentileri ortadan kaldıracak bir sürecin içine girelim istiyoruz.

BAKANLAR PARTİ YÖNETİMİNDE YER ALMAYACAK

-18 Ağustos’taki kongre ile birlikte AK Parti’de nasıl bir genel merkez yönetimi göreceğiz? Gençleştirme olacak mı? Milletvekilleri ve parti ile bakanlar arasında temas nasıl sağlanacak?

Partinin genel merkez yönetiminde şu andaki bakan arkadaşlarımızdan görevlendirme yapacak değiliz. Böyle bir şey yok. Yasama, yürütme arasındaki ilişkiler konusunda da şu anda bizim MYK’da yasama organının içinde olan arkadaşlarımız var. Diyelim ki Mehdi Eker bey şu anda parlamentoda. Ama benim dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcım. İlişkileri bu vesile burdan oraya taşıma imkanımız var. Aynı zamanda bakanlarımıza ulaştırılması gereken bir konu olduğu zaman da bu genel başkan yardımcılarımız vasıtasıyla bunların oraya ulaştırılması mümkün. İstediğimiz anda bakan arkadaşlarımızı MKYK’ya da MYK’ya da çağırırız. Gelirler orada bilgilendirmeyi rahatlıkla yapabilirler. Buna mani bir hal yok. Bu şekilde çalışmaları sürdüreceğiz. Bazıları, “Salı grup toplantısında siz konuşacaksınız, oraya bakanların gelmesi doğru olur mu, olmaz mı?” dediler. Allah Allah. Niye doğru olmasın? Bütün vatandaşları oraya davet ediyoruz, onları hepsi oraya geliyor da bakan arkadaşlarımız oraya niye gelmesin? Onlar da gelsin ki o heyacanı hep beraber halkı ile paylaşmış olsun. Nitekim o gün biz Ankara dışında olmayanların hepsini devlet ettik. Hepsi de geldiler. Bazıları için farklı bir heyecan oluşturdu. İnşallah bundan sonraki süreçte de bu daha isabetli bir şekilde yürüyecek.

HESABİ DEĞİL HASBİ OLAN BİR EKİP...

-Nasıl bir genel merkez yönetimi olacak?

Örneğin gençleştirme…Dinamik bir yapı ile tecrübeyi bir araya getireceğiz. Hakikaten bugüne kadar olan çalışmalarda merkezin kendilerine vermiş olduğu görevlerin hakkını verenler şüphesiz ki buradaki yerini yine alacaktır. Önümüzde önemli bir süreç var. Bir mahalli seçime gidiyoruz. Bu mahalli seçimde hakikaten çok çok yoğun bir çalışma gerekiyor. Söylediğim konu çok çok önemli. “Tevazu, tevazu, tevazu.” Hesabi olmayacak, hasbi olacak bir ekip. Eğer hesabi olursa bu, bizi batırır. Ama hasbi olursa o zaman da bize neticeyi getirir. “Ben, ben, ben” yok. “Biz, biz, biz” var. Kimse ben diye işi götürmeye kalkarsa orada netice alamayız. Yunus’un diliyle, “Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm.” Bu olması lazım. Eğer bunu başarabilirsek netice almamız çok daha kolay olacak.

BİZ DE DERSLER ÇIKARDIK YEREL SEÇİMLERDE...

Bütün bu süreç içerisinde bazı dersleri de aldık. Bazı mesajlar iletiliyor. Şurda şöyle oldu, burda böyle oldu filan. Eğer bunlardan ders çıkararak tespitleri yapamazsak yazık olur. Hepsinden öte, yerel seçimlerde partinin salt oyu ile iş yürümez. Burada belediye başkan adaylarının kişilikleri de çok önemlidir. Belediye başkan adayının da bir karşılığının olması gerekir. Belediye başkan adayının bir karşılığı olmazsa sadece partinin oyu ile bu işi götürelim dersek, tecrübeler bize gösteriyor ki yetmez! Çünkü öyle insanlar var ki bakıyorsunuz ciddi bir karşılığı var. O, aşıp geçiyor.

GÜNEY AFRİKA YÖNETİMİNE FETÖ UYARISI

-FETÖ’nün Güney Afrika’da hala güçlü olduğuna dair kanaat var. Görüşmelerinizde somutlaşan konular oldu mu?

Her şeyi konuştuk. Konuşmanın ötesinde onların Milli Eğitim Bakanları ile bizim Maarif Vakfı’nın ortaklaşa çalışmanın içine girmesini teklif ettik. Güney Afrika, FETÖ’nün Amerika ve Almanya’dan sonra en fazla yığınak yaptığı yerlerden biri. Johannesburg’da “külliye” dedikleri yeri yaptıran, İstanbul’da Üsküdar Burhaniye’de oturduğum dönemde komşum ama şahsen tanımam kendisini. Aldıkları himmetler şunlar bunlar o adamda toplanırdı. Ahlaksız bir adamdı. Edebi yerinde olan birisi değil. Çok ahlaksız bir tipti. Son zamanlarda gündeme düşen kişi var ya o kişi gibi biri. Ama yaşlı birisi. Oğlu var. O da onun gibi. Aynen karakter olarak öyle. Ahlaki yönden zaafları olan bir tip. Bunları biz biliyoruz. Bunları da kendilerine anlattık. Bunların bu tür özellikleri de var. Burda dikkatli olmakta fayda var. Bunlar Türkiye’den gelip burada sizin rejiminize adam yetiştirmiyor. Ne yapıyor? Sizin onlara teslim ettiğiniz çocukları, gençleri alıyor, onları kendileri istedikleri gibi yetiştirip ondan sonra da sistemin içine sokup, sistemin içinde burayı ele geçirme operasyonlarını yapıyorlar. Yaptıkları iş bu. Biz, geç fark ettik, bedelini ağır ödedik. Aynı yanlışa siz de düşerseniz siz de bunun bedelini sonra çok ağır ödersiniz. Güney Afrika Cumhurbaşkanı Ramapho bu konuda Zuma’dan daha duyarlı. Zuma’ya bunları birkaç kez anlattım ama hiçbir netice alamadım. Şimdi temenni ederim ki şu andaki başkanla bu konuda inşallah netice alırız. Diğer bakanlarla da irtibatlarımızı sürdürüp, daha yoğun bir çalışma ile süreci devam ettireceğiz.

-Ana muhalefette işler karışık. Diktatör söylemlerini çok fazla kullandılar ama gördük ki diktatörlükle, tek adamlıkla kendilerini tarif ediyorlar. Bu karışıklıkla ilgili ne diyeceksiniz? CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce için “Sıradan, kaba saba birisi” dedi. Bu konu hakkındaki değerlendirmeniz nedir?

Değerli arkadaşlar gazeteci olarak böyle bir soruyu sormak en tabii hakkınız. Ama böyle bir soruya cevap vermemek de benim en doğal hakkım.

ÇİN VE RUSYA İLE ÖNEMLİ ADIMLAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca Güney Afrika'da düzenlenen BRİCS zirvesine ilişkin yaptığı değerlendirmede de de enerji, ticaret, ulaşım ve turizm alanlarındaki işbirliklerine değindi. Erdoğan şöyle konuştu:

''BRICS malumunuz Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın üyesi olduğu bir işbirliği platformu. Biz de kendilerine eğer buraya bizi de dâhil ederseniz yeni bir isim size bulmuş oluruz dedik. Oda BRICST olur dedik. Olumlu bakıyorlar. Özellikle Çin; “Ben genişlemeden yanayım” diyor. Diğer ülkeleri de buraya katma gibi bir düşüncelerinin olduğunu gördüm. Kapalı değiller. Temenni ederiz böyle bir adım da atılırsa Türkiye olarak biz de burada yerimizi almış oluruz.

Bu 5 ülke aynı zamanda Türkiye gibi G20 üyesi. G20’de bunlarla beraberiz. Bizim buraya davet edilişimiz İslam İşbirliği Dönem Başkanı sıfatıyla oldu. Bugün toplantıda bulunan diğerleri de tamamıyla Afrika’daki komşu ülkelerden oluşuyor. Onlarla birlikte geniş katılımlı bir toplantı gerçekleşti.

Tabii Türkiye’nin BRICS bünyesinde aslında ben de gerçekten önemli fırsatları yakalayabileceğine inanıyorum. Bu tür dünyadaki oluşumlardan kaçmamızın doğru olmayacağına inanıyorum. Bu tür oluşumlar içerisinde yer almak sizin dünyada bir defa her türlü oluşuma yapılacak atılımlara ortak olmanız anlamına gelir ki bunlar da size zarar değil fayda sağlar diye düşünüyorum.

Dün malum Pretorya Büyükelçiliğimizin Kançılarya binasının açılışını yaptık. Ülkemizin yurtdışındaki temsilcilik sayısını ve niteliğini her geçen gün daha da artırıyoruz. Özellikle Afrika’daki kurumsal mevcudiyetimiz giderek güçleniyor. Kıtadaki büyükelçilik sayımız geldiğimizde 12 idi. Şimdi ise 41 oldu. Hedefimiz bu sayıyı 50’ye çıkarmak. Bunun gayreti içerisindeyiz.

Zirve çerçevesinde önemli görüşmeler yaptık. Çin Devlet Başkanı Xi ile kapsamlı görüşmemiz oldu. Etraflıca Çin ile son dönemdeki ilişkilerimize yeni bir ivme kazandırdığımız gibi Türkiye Çin arasında ne gibi adımlar atabiliriz. Her alanda gerek siyasi gerek askeri gerek ekonomik ticari ne gibi adımlar atabiliriz. Bunları aramızda görüşme fırsatımız oldu. Şu anda Çin ile üzerinde ısrarla durduğumuz konulardan bir tanesi malum nükleer enerji.

Başbakanlığım döneminden itibaren yaptığımız görüşmelerde Kars-Edirne projesi üzerinde çok durduk. Yüksek düzeyli adımlarda da önemli mesafeler kat ettik. Bunlar yüksek hızlı tren noktasında bunlar tabi demir yollarına karşı bayağı duyarlılar. Bu alanda ne gibi adımlar atabiliriz, bunları konuştuk. Şu anda Türkiye’deki altyapı, üstyapı buna benzer yatırımlara karşı ilgileri var. Enerjide ne gibi şeyler yapabiliriz, nükleerin dışında, bunları görüşme konuşma imkânımız oldu.

Kuşak Yol Projesi kapsamında Çin ile işbirliğimizi güçlendiriyoruz. Kars-Edirne zaten Kuşak Yol kapsamına giren bir bölüm. O bakımdan bu projeye onlar da çok çok duyarlı. Kanal İstanbul konusunu da ayrıca kendileriyle görüşme imkânımız oldu. Tabii Kars-Edirne bir hızlı tren projesi… Ama artık orada son aşamaya gelmiş bulunuyoruz. Sayın Xi, Türk malının Çin pazarına girmesinin teşvik ettiklerini de özellikle ifade etti. Sayın Xi’yi ülkemize tekrar davet ettim. Kendisi de buna olumlu cevap verdi. Bu konuyla ilgili İnşallah dışişlerindeki arkadaşlarımız karşılıklı görüşecekler ve tarihi belirleyecek ve yakın zamanda kendisini Türkiye’de ağırlayacağız.

Ayrıca Sayın Putin’le de kapsamlı ve verimli bir görüşme yaptık. İkili ticaret hacmimiz biliyorsunuz geçen yıl 22 milyar dolar civarında idi. Malum bazı pürüzler sebebiyle bir yavaşlama kaydetmişti. Pürüzler aşıldı ve şimdi yoğun bir şekilde karşılıklı olarak gerek ticaret, yatırım, nükleer enerji, Türk Akımı, milli paralarla ticaret yapılması ve turizm alanında gelişmelerimiz yoğun bir şekilde devam ediyor

'MERKEZ, HAZİNE VE MALİYE MİLLİ PARA KONUSUNA YOĞUNLAŞIYOR'

Bu seyahatimde en çok üzerinde durduğum konu, milli ve yerli para konusu olmuştur. Yani her görüştüğüm ülke ile bunun üzerinde durdum. Gerek sayın Çin Devlet Başkanıyla, sayın Putin’le aynı şekilde zaten daha önce bu konularda mutabıktık. Merkez Bankalarımız, hazine ve maliye bu konulara daha da yoğunlaşıyorlar. İnşallah bunun adımlarını atacağız.

'TURİSTLER GELDİĞİ ZAMAN ORTAK PARAYI KULLANACAK'

Aynı şekilde Güney Afrika başkanıyla da bu konuda adeta mutabık kaldık diyebilirim. Onunla da yerli milli para konusunu işledik. Ve diğer ülkelere de bu konuyu açtığımızda olumsuz yaklaşan yok. Hindistan Başbakanı ile de yaptığım görüşmede o da buna çok olumlu baktı. Hatta biliyorsunuz Rusya ile elektronik para noktasında da bazı düşüncelerimiz var. Aynı şeyi Hindistan da düşünüyor. Yani oralardan turistler diyelim Türkiye’ye geldiği zaman, o ortak parayı kullanmak suretiyle buralarda harcama yapabilecekler.

Örneğin bu sene zannediyorum ki Rusya’dan gelen turist sayısı 6 milyonu bulacak. Şu andaki gelişmeler bunu gösteriyor. Hindistan’dan da Türkiye’ye gelen turist sayısında ciddi bir artış var. Aynı şekilde Çin’den Türkiye’ye gelen turist sayısında geçen yıla göre ciddi bir artış söz konusu. Tabii bizim vatandaşlarımızın oralara gidişiyle çok daha hareketlenecektir. Ve bunları ben ülkelerimiz arasında bizim için hayati buluyorum. Çünkü hep tabii karşı taraftan olmaz. Bizim de insanımızın bu ülkelere gitmek suretiyle halkların kaynaşması noktasında bazı adımların atılması gerekiyor.

RUSYA İLE İLİŞKİLER

Akkuyu Nükleer Santral projesi, planlanandan da hızlı gidiyor. Bir yandan gençlerimiz, eğitimlerini alıyor yetişiyorlar, bu da tabii ki bizim için çok büyük önem arz ediyor. Aklımda kalan kadarıyla 300’e varan gencimizi bu alanda yetiştirmiş durumdayız. Bu tabii bitmiyor, daha fazla gencimiz inşallah yetişecek. Önümüzdeki hafta Soçi’de teknik düzeyde toplantı yapılacak, bu da Suriye ile alakalı çatışmaların durdurulması, anayasa komisyonunun çalışmalarının başlaması, seçimlerin yapılması ve siyasi geçiş sürecinin hayata geçirilmesi, öncelikli konularımızın arasında yer alıyor.

'PUTİN'E İLETTİM'

Bildiğiniz gibi İdlib’de 12 askeri gözlem noktasını kurduk. Şu anda oralarda askerimiz bulunuyor. İdlib’e yönelik herhangi bir rejim saldırısını kabul etmemiz elbette mümkün değil. Bu konuyu Sayın Putin ile görüştüm. Bu konuda zaten mutabıkız. Dara konusu sıkıntılı bir konu. Putin’le onu da görüştük. Bu arada Kuzey’e doğru özellikle oradan çıkacak herhangi bir Arap dostlarımızın kardeşlerimizin aynen Halep’te yaşadıkları gibi böyle bir şeyi yaşarlarsa bu da tabii bizim için ciddi bir sıkıntı olacaktır. Burada Tel Rifat olayı var. O ayrı bir sıkıntı. Bunların aşılmasını, bu konuları da görüşme imkânımız oldu. Kudüs ve Ortadoğu barış sürecini de ele aldık. Bunları görüşme fırsatımız oldu. İsrail Hükümetinin son dönemdeki tavrının barış sürecine katkı sunmadığını Filistin tarafını yokluğa mahkûm etme amacı güttüğünü kendilerine ifade ettik.

'SENAGAL FETÖ İLE MÜCADELEDE HEP YANIMIZDA DURDU'

Dün akşam Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall ile görüştük. Etraflıca görüşmemiz oldu. Afrika’daki önemli ortaklarımızdan olan Senegal ile gerek ticaret, altyapı, enerji, askeri işbirliği ve turizm alanından, savunma sanayine yönelik ciddi bir ivme yakalamış bulunuyoruz. Senegal FETÖ ile mücadelede hep yanımızda durdu ve terör örgütüne ait okulların Maarif Vakfı’na devredilmesini sağladı. Dün akşam son olarak Güney Afrika Müslüman topluluğunun temsilcileriyle bir araya geldik. Onlarla da FETÖ konusunu detaylıca konuştuk. Zira dini tolerans, hizmet, eğitim kılıfı altında terör örgütünün dinimize ve Müslümanlara verdiği zarar, El Kaide, DEAŞ, Boka Haram ve Eş Şebab gibi terör örgütlerinden farklı değil.

'TÜRKİYE OLARAK BRICS ÜLKELERİ İLE ÇALIŞMAK İSTİYORUZ'

Bugün BRICS Artı oturumunda Türkiye ile BRICS ülkeleri arasındaki işbirliği konusunu konuşmamda dile getirdim.Türkiye olarak BRICS ülkeleri ile özellikle ekonomi, ticaret, yatırım ve kalkınma alanlarında beraber çalışmak istiyoruz. BRICS yeni kalkınma bankası ile devam eden görüşmelerin olumlu neticelenmesini bekliyoruz. Sayın Ramaphosa 25-27 Ekim 2018 tarihlerinde yapılacak olan Uluslararası Yatırım Konferansı’na ülkemizi davet etti. Bu toplantıya Ticaret bakanımız, işadamlarımızla birlikte katılacak. Böylece Güney Afrika’da Türki firmalarının katılması konusunda önemli bir adım atılacak.

'FETÖ KONUSUNU AÇIK VE NET ELE ALDIK'

Güney Afrika’daki FETÖ ile mücadele konusunu sayın Ramaphosa ile açık ve net olarak ele aldık. Kendisine elimizdeki bazı bilgi ve belgeleri takdim ettik. Bu konuda istihbarat birimlerimiz yakın çalışma içerisinde olacaklar. Bugün Milli İstihbarat başkanımızla onların istihbarat başkanı tanıştılar, bazı görüşmeler gerçekleştirdiler. Küresel siyaset alanında Güney Afrika cumhuriyetinin geleneksel olarak takdire şayan bir duruşu var. Tabii 2019 yılı içerisinde Güney Afrika’da bir seçim var. O da tabii önem arz ediyor. Zira şu andaki başkan Zuma’nın parti içindeki yerini kaybedişiyle bu göreve gelmiş bir arkadaşımız. Yapılacak bir seçimle kazanması halinde Sayın Ramaphoza çok daha güçlü bir şekilde ülkenin başına gelmiş olacak. En önemli özelliği de çok güçlü bir işadamı oluşu. Tabii o güçlü işadamı oluşu da edindiğim bilgilerle dürüstlüğüyle kendini kabul ettirmiş bir kişi durumunda. Temenni ederiz ki bu dürüstlüğünün karşılığını halkından görmüş olur. Bundan sonraki süreci çok daha farklı bir yere taşımış oluruz.

'ORTAYA KOYDUĞUMUZ TAVIR AFRİKA'DA YAKINDAN TAKİP EDİLİYOR'

Son olarak Türk ve Güney Afrikalı İşadamlarına hitap ettim ve ekonomik potansiyelimizi hayata geçirmek için neler yapabileceğimizi konuştuk. Türk firmalarının Güney Afrika ve Afrika pazarında saygın bir yer edinmesine önem veriyorum. Şu hususun altını çizmekte özellikle fayda görüyorum. Türkiye’nin dünya siyasetindeki ilkeli duruşu, insani yardımlar konusunda bugüne kadar ortaya koyduğumuz tavır ve “Dünya 5’ten Büyüktür” sloganı ve küresel adalet talebi Afrika kıtasında yakından takip ediliyor ve takdirle de karşılanıyor.

Önümüzdeki yıllarda Afrika’nın bölgesel ve küresel konularda öncü bir rol oynayacağına inanıyorum. 2005 yılında başlattığımız Afrika açılımı politikamızı her alanda güçlendirerek devam ettireceğiz. Aynen Güney Afrika’daki kendimize ait elçilik binalarımızla mülkleri ülkemize ait olan yerler de bizim buralardaki gücümüzü çok daha farklı bir şekilde ortaya koyacak. Bunu güçlendirerek devam ettirmek istiyoruz. Şu anda Amerika’da Birleşmiş Milletler binası karşısındaki eski Türk Evi’nin yerine, yerin altında 4 kat, üstünde 32 kat, orada inşallah Türk Evimizi yapıyoruz. 2-3 yıl sonra bitecek. Bittiği zaman onun ülkemize getireceği hava çok daha farklı olacak. Çünkü insanlar özellikle böyle şeylere çok değer veriyor. O yerimizi gördüklerinde tabii Türkiye sıradan bir ülke olmadığını düşünecekler.

El-mekan bi’l-mekin! Bununla beraber güçlenerek yolumuza devam edeceğiz. Ama önümüzde tabii şu 5 yıl tabii hazine ve maliye bakanımız da elini cebine atar ve herhalde paraları bereketlendirirse inşallah çok daha ciddi olarak sıkıntılı günleri geride bırakıp inşallah hedeflerimize kişi başına milli gelir önce 15 bin dolar daha sonra 25 bin dolar
falan bunlara inşallah ulaştığımız günleri de yakaladığımızı görelim istiyoruz. Allah hayır etsin.