Davutoğlu, televizyonlarda yayınlanan "Yeni Türkiye Yolunda" adlı ulusa sesleniş konuşmasına, "7 Haziran seçimlerinden sonraki bu ilk buluşmamızda ailelerinize, evlatlarınıza güzel ve hayırlı günler diliyorum. Bu buluşmalarımız aslında bir muhasebe imkanı da buluyor. 7 Haziran'dan bu yana ayrıca mübarek Ramazan'ı idrak ettik, Bayramını da birlikte yaşadık. Tekrar hepinizin Ramazanınızı tebrik ediyorum, güzel günlerde nice bayramlara milletimizin ulaşması niyazında bulunuyorum" sözleriyle başladı.

Başbakan Davutoğlu, 7 Haziran seçiminin her şeyden önce demokratik usullere uygun bir şekilde ve barış ve huzur içinde gerçekleştiğine işaret ederek, bu seçimlerin yönetiminde katkıda bulunan bütün yetkililere, sandıklara barış içinde giden vatandaşlara teşekkürü bir borç bildiğini söyledi.

"Örnek bir seçim yaşadık. Neticeleri ne olursa olsun bu seçimin oluş süreci güzel bir örneklik teşkil etti" ifadesini kullanan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Neticeleri bağlamında da milli iradenin üstünde hiçbir iradeyi kabul etmiyoruz. Hangi partiye hangi gerekçeyle oy vermiş olursa olsun bütün vatandaşlarımızın tercihi başımızın üzerindedir. Güzel olan şudur; modern, demokratik ülkelerde örneğine az rastlanır şekilde yüzde 85'i aşan bir katılım gerçekleşti. Yine modern demokrasilerde örneğine çok az rastlanır şekilde temsil kabiliyeti yüzde 95'e ulaşan bir parlamentoya sahibiz. Dediğim gibi, bunlar başlı başına önemli değerlerdir. Ülkenin huzuru, istikrarı, kalkınması demokrasiye bağlıdır. Demokrasinin olmadığı yerlerde nasıl büyük ıstırapların yaşandığı, halkın tercihlerinin göz ardı edildiği durumlarda nasıl ülke geleceklerinin karardığının çarpıcı ve açık örnekleri etrafımızda var. Demokrasiden kaçan Suriye başta olmak üzere bölge ülkelerinde nasıl acılar yaşandığını görüyoruz. Ülke birliğinin korunamadığı durumlarda ülkelerin gelecekleriyle ilgili perspektiflerini, vizyonlarını nasıl kaybettiğini görebiliyoruz, nasıl acılar yaşandığını hep beraber görüyoruz."

"DEMOKRASİMİZİ YAŞATTIKÇA AŞAMAYACAĞIMIZ GÜÇLÜK YOKTUR"

Türkiye'nin geleceğinin en büyük teminatının insan hak ve özgürlüklerine dayalı demokrasi olduğuna vurgu yapan Davutoğlu, "Biz bununla iftihar ediyoruz. Demokrasimizi yaşattıkça da aziz vatandaşlarım, emin olunuz aşamayacağımız güçlük yoktur" diye konuştu.

Geçmiş dönemlerde, demokrasi tarihine bakıldığında, otoriterleşme ile kaos arasında çok çarpıcı bir gel-git yaşandığını ve o yılların kaybedildiğine dikkati çeken Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Tek parti iktidarlarından sonra, 50'li yıllarda demokrasiyle açılan alan, o zaman cuntalar ve diğer yollarla ortaya çıkan otoriterleşme eğilimleri sonucunda yaşanan 27 Mayıs darbesiyle bir başka ifrata gitmişti. 60'lı, 70'li yılları 12 Mart muhtırasıyla otoriterleşme ve demokrasiden uzaklaşma, ondan sonra da 70'li yıllarda kaos dönemlerinin yaşandığı bir sarkaç içinde geçirdik. 80'li yıllarda 12 Eylül darbesi yine bir demokrasiden uzaklaşma dönemini, arkasından gelen 90'lı yıllarda ise bir kaos ve ülkenin geleceğini karartan terör olaylarıyla bunlarla birlikte gelişen birtakım krizleri hep beraber yaşadık. 28 Şubat'ın demokrasiden uzaklaşılan acı günleri hepimizin hatırasındadır, hafızasındadır.

Bizler siyasi görüşlerimiz ne olursa olsun birleşmemiz gereken temel unsur demokrasimizin korunması, milli iradenin tecelli ettiği parlamentonun, yasama meclisinin görevini bihakkın yerine getirmesidir. Eğer Meclis açıksa, eğer Meclis'te millet temsil ediliyorsa, bu temsil kabiliyeti gerçekleşmişse başka yerlerde, başka kanallarda, başka mahfillerde, başka mekanlarda millet iradesine yönelik olarak yapılacak her tür çalışma milletin iradesini göz ardı etmeyle sonuçlanır."

"MESELELERİN KONUŞULACAĞI YER TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİDİR"

"Bugün Meclisimiz açık, bugün siyasi partiler bütün faaliyetlerini özgürce yapabiliyorlar. Ülke için ne istiyorlarsa dile getirebiliyorlar" diyen Davutoğlu, şunları söyledi:

"Eğer farklı kanaatlere sahiplerse en aşırı uçlara sahip olan, anlayışlara sahip olan partiler de Meclis içinde yan yana duruyorlar. Meselelerin konuşulacağı yer Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Meselelerin konuşulacağı yer meşru siyasi kanallar, meşru siyasi mekanlardır. Bunları şunun için zikrediyorum: 7 Haziran'dan bu yana 2 önemli süreci bir arada yaşıyoruz. Birisi, hükümet kurma süreci, bununla ilgili sizlere detaylı bilgi vereceğim. İkincisi ise özellikle 20 Temmuz Suruç katliamından sonra Türkiye'yi bir terör sarkacına, bir kaos girdabına sokmak isteyen çevrelerle yürütmekte olduğumuz mücadele. Onun için demokrasiyle başladım, demokrasiyle devam edeceğim, demokrasiyle bu konuşmayı bitireceğim. Çünkü Türkiye, otoriter darbe dönemlerinde ve kaostan beslenen terör odaklarının faaliyet yaptığı dönemlerde yıllarını kaybetti. Eğer o yılları tekrar kaybetmeyeceksek, eğer kardeş kavgalarını yaşamayacaksak, yegane teminat demokrasidir, demokrasidir, demokrasidir. İşte onun için sizler hangi tercihte bulunmuş olursanız olun hepinizin tercihleri başımızın üzerindedir ve gelin hep beraber her yerde, her evde özgürlükleri konuşalım, demokrasiyi konuşalım, meşruiyeti konuşalım."

Davutoğlu, "Birisi demokrasiye tehdit oluşturmuşsa hangi ideoloji adına bunu yapmış olursa olsun hep beraber karşı çıkalım. Birileri bir grup vatandaşın özgürlüklerini kısıtlayacaksa, hep beraber anlaşmasam da 'onun özgürlüğü benim onurumdur' diyebilelim. Bunu demediğimiz zaman ülkemize ve geleceğine kurulan tuzaklara teslim olmak zorunda kalırız" şeklinde konuştu.

Başbakan Davutoğlu, 7 Haziran seçimi sonrasında yeni bir tablonun ortaya çıktığını, 13 yıllık istikrarlı ve özgürlük-güvenlik dengesini gözeten, demokratik hakları yayan ve demokratik haklarla birlikte kamu düzenini koruyan istikrarlı bir dönemi yaşadıklarını ifade ederek, bunun getirdiği olumlu sonuçları da birlikte gördüklerini kaydetti.

Gayrisafi milli hasılanın 4 misli arttığı ve kişi başına düşen gelirin yükseldiğinin altını çizen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Uluslararası etkinliğimiz arttı. Ülkemizin her alanda demokratik standardı yükseldi. Bütün bunları bir kalemde uzun uzadıya sizinle paylaşabilirim. Günlük hayatımızı 15 yıl önceyle karşılaştıranlar bunları zaten görecekler. Büyük küresel ekonomik krizlere nasıl dayanıklı bir dönem yaşadığımızı, nasıl her türlü çevremizdeki ateş çemberinin ortasında ekonomik kalkınmayı gerçekleştiren ve geleceğe ümitle bakan bir toplum haline dönüştüğümüzü hep beraber yaşadık."

Milletvekili seçim sonuçlarının, bütün siyasi liderlere, "bir araya gelin, uzlaşı içinde yeni bir hükümet kurun" mesajını verdiğini dile getiren Davutoğlu, "Bunun gereğini yapmaya çalıştık. İlk andan itibaren, 8 Haziran sabahından itibaren bütün siyasi liderlere çağrıda bulundum; 'gün dayanışma, uzlaşma, karşılıklı konuşarak anlaşma günüdür' dedim. O günden bugüne de bu tavrı sürdürdüm, bundan sonra da sürdüreceğim. Bunlara hepiniz şahitsiniz, yaptığımız konuşmaları hepiniz takip ediyorsunuz" diye konuştu.

"KRİTİK HÜKÜMET KURMA SÜRECİNİ YÜRÜTMEYE DEVAM EDİYORUZ"

Türkiye'de, 8 Haziran sabahı bir kaos beklentisi içinde olanların beklentilerini boşa çıkarmanın mutluluğunu da yaşadıklarını belirten Davutoğlu, şöyle dedi:

"8 Haziran sabahında Türkiye'de bir geçiş dönemi, hükümetsizlikten kaynaklanan ekonomik sıkıntılar bekleyenler şunu gördüler; kararlı bir şekilde hükümet etme iradesini yürüten bir hükümetin varlığı Türkiye'de ekonomik bakımdan yaşanması muhtemel sıkıntıları giderdiği gibi ülke ekonomisi üzerinde en ufak bir baskı oluşturmadan Türkiye'de bu kritik hükümet kurma sürecini yürütmeye devam ediyoruz. 

Sayın Cumhurbaşkanımızdan 9 Temmuz'da hükümeti kurma görevini aldım. Ondan önce 1 Temmuz'da yeni Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanı'nı seçtik. Cumhurbaşkanımız da Anayasa'nın bir gereği olarak görevi en büyük partinin, Mecliste temsil edilen en büyük Grubun Başkanı olarak bendenize tevdi etti. Bu görevi aldığımda yaklaşık bir yıldır yürütmekte olduğum Başbakanlık sorumluluğunu her zamankinden daha ağır bir şekilde omuzlarımda hissettim hepiniz adına. Şimdi sizlere evlerinizde, sofralarınızda belki yemek yerken şu taahhütte bulunuyorum: Nasıl son 9-10 ay içinde Başbakanlık görevini sadece hizmet aşkıyla yaptıysam, emin olunuz ki Hükümet kurma görevini de sadece ve sadece sizlerin huzuru için en iyi şekilde yapmaya gayret ediyorum."

"PARTİ ÇIKARLARIMIZ ERTELENEBİLİR"

"Kişisel çıkarlarımız bir kenardadır, parti çıkarlarımız ertelenebilir, ertelenmeyecek yegane şey ülkemizin geleceğiyle ilgili atılacak adımlardır" ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Bir taraftan hükümet kurma çalışmaları yürütüyoruz, bir taraftan da ülkemizin geleceği için başlattığımız projeleri hayata geçiriyoruz. İşte Ramazan'dan da bilistifade birçok iftar programını özellikle büyük projelerin olduğu yerlerde gerçekleştirerek bu projelerin takibini yakından izledim. Başta üçüncü köprünün, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün inşasında iftar ettiğim emekçi kardeşlerime teşekkür ederek ifade ediyorum; emin olunuz ki Türkiye hiçbir şekilde bir dakika dahi vaktini kaybetmeyecek şekilde yoluna devam etmektedir."

"MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ İLE DE TEMASLARIMIZ DEVAM EDİYOR"

Davutoğlu, diğer partilerin siyasi liderlerine de özellikle ilk tur görüşmelerde gösterdikleri misafirperverlik, nezaket ve uzlaşı çabaları için teşekkür etti.

Cumhuriyet Halk Partisi ile karşılıklı mutabakat içinde ilk tur görüşmeler sonrasında heyetlerin bir ortak hükümet kurma zeminini sınamak, görüşmek üzere bir araya gelmesine karar verdiklerini ve şu anda bu çalışmaların devam ettiğini anlatan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Milliyetçi Hareket Partisi ile de temaslarımız devam ediyor. HDP ile de eş başkanlarıyla bir görüşme gerçekleştirdik. Türkiye bayrama bütün bu süreçlerden sağlıklı bir şekilde geçerek iyi bir bayram idrak etti. Herkes de meşruiyet çizgisi içinde Türkiye yoluna devam ediyor kanaati uyandı. Demokrasimiz teminat altında kanaati uyandı. Bayramı çok güzel idrak ettik. Ama bizler bu çaba içindeyken bazı şer odakları bayram sonrası için son derece tehlikeli, kirli oyunlara kalkıştılar. Aynen geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda Kobani bahane edilerek şehirlerimizi bir şekilde yağmaya, baskıya muhatap kılan şiddet olaylarını organize edenler gibi, Ramazan Bayramı'nı müteakip 20 Temmuz sabahı Suruç'ta alçakça bir katliamla yüz yüze geldik. Bu katliamı yapan DAEŞ terör örgütü hem Türkiye'ye bir bütün olarak saldırdı hem de İslam dinine ve inancımıza en büyük, algı oluşturma bakımından en büyük darbeyi vuran tavırlarını sürdürdü."

Suruç katliamının olduğu gün Başbakan olarak yaptığı konuşmada, "Bu saldırı hepimizedir, bu saldırı Türkiye'yedir" diyerek birleşme çağrısında bulunduğunu anımsatan Davutoğlu, ayrıca ortak deklarasyon çağrısında bulunduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"Çünkü böyle günlerde biz bir araya gelemezsek sorumluluğumuzu yerine getirmiş olmayız. Görüşlerimiz hangi alanda farklılaşırsa farklılaşsın bir alanda farklılaşmamalı; bütün vatandaşlarımızın canı azizdir, kutsaldır ve onları korumak hepimizin görevidir. Bütün vatandaşlarımızın onuru, özgürlüğü hepimizin özgürlüğüdür. Suruç'ta hayatını kaybeden vatandaşlarıma bir kez daha rahmet diliyor, ailelerine başsağlığı temenni ediyorum."