Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkede istikrarı tehdit ediyor mevcut sistem. İstikrar ve güven aslında kalkınmanın, başarının olmazsa olmazıdır." dedi.

Erdoğan, TRT ortak yayınındaki "Cumhurbaşkanı Özel" programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Sözlerine 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim için her gün kadınlar günüdür" diye konuştu.  

Dünya Kadınlar Günü etkinliğine katılmak için Ankara'ya gelirken trafik kazasında hayatını kaybeden Türk Metal Sendikasının kadın üyelerine Allah'tan rahmet, yaralılara şifa dileyen Erdoğan, ailelere ve sendikaya başsağlığı diledi.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine neden ihtiyaç duyulduğunun sorulması üzerine Erdoğan, nerelerde sıkıntı yaşandığını, nerelerde rahat çalışma zeminin yakalandığını 14 yıllık sürede öğrenme fırsatı bulduklarını bildirdi.

AK Parti'nin girdiği ilk seçimde yüzde 34,4 oy oranına ulaştıklarını, neredeyse anayasayı değiştirebilme noktasına gelindiğini hatırlatan Erdoğan, "Buna rağmen birçok sıkıntıyla karşı karşıya kaldığımız için orada da bunu başaramadık. Çünkü zaman oluyor içinizden de fire verebiliyorsunuz, böyle bir durumla da karşı karşıya kalabiliyorsunuz." ifadesini kullandı.

İkinci seçimde oy oranlarının arttığını ancak milletvekili sayılarının düştüğüne değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, üçüncü seçimlerde yüzde 50 oy oranına yaklaştıklarını ama milletvekili sayısının biraz daha düştüğünü anlattı. Anayasa değişikliğini hedefleri olmasına rağmen gerçekleştiremediklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti: 

"Muhalefet şöyle bir yaklaşım tarzı içinde bulunuyor: Siz, beyaza 'Beyaz' diyorsunuz, muhalefetin huyudur özellikle bizde, siz 'Beyaz' diyorsanız o 'Siyah' diyecektir. Bunun yolu nedir? Bunun yolu sadece Parlamentoda bu işi tartışmak, konuşmak değil. Hemen bazı bakanlarımız hakkında bakarsınız  bir-iki hafta içinde gensoru gelir. Bu gensoruyla siz tabii Parlamentoda tıkanıyorsunuz, sizi çalıştırmıyorlar. Biliyor ki 'Bu sayım benim yeterli değil, bu geçecek' ama buna rağmen o gensoruyu vermek suretiyle orada bir tıkanmayı, patinajı meydana getiriyor. Aradan bir müddet geçiyor bakıyorsunuz tekrar bir gensoru. Güven oylaması olaylarında benzer sıkıntılar yaşanıyor. Bütün bunların yanında ülkede istikrarı tehdit ediyor mevcut sistem. İstikrar ve güven aslında kalkınmanın, başarının olmazsa olmazıdır. Eğer biz bugün başarılı olabilmişsek, başarılı olabilmemizin arkasında yatan gerçek şudur, o da biz, yani aynı ekolden gelen insanlar olarak gerek Sayın Gül ve benim başbakanlığım dönemim, Sayın Davutoğlu ve Sayın Binali Bey dönemi, biz tabii aynı ekolden geldiğimiz için bizde sıkıntı söz konusu değil."

- "Bizim hıza ihtiyacımız var"

Erdoğan, Ahmet Necdet Sezer'in cumhurbaşkanlığı dönemini hatırlatarak, "Sezer döneminde biz bazı sıkıntıları yaşadık. Bu sıkıntılar bize bazı şeyleri öğretiyor. Nedir? Aynı ekolden gelmediğiniz zaman bakıyorsunuz bir dayatmayla karşı karşıyasınız." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhum Bülent Ecevit'in başbakanlığı döneminde anayasa kitapçığı fırlatıldığını, ardından Türkiye'nin ekonomik olarak adeta bir çöküşle karşı karşıya kaldığının unutulamayacağını vurguldı.

Erdoğan, "Mesela benim bazı atamalarda istediğim neticeyi alamıyordum. Halbuki cumhurbaşkanı öyle şeye ret vermeli veya kabul etmemeli ki o da nedir, gerçekten sizin teklif ettiğiniz isim o makama layık bir isim değilse, 'Bunu şu şu nedenle kabul etmiyorum' dersiniz. Ama biz öyle şeylere rastlamadık, tam aksine çok çok layık olan arkadaşlarımız reddedilmiştir, veto edilmiştir." ifadesini kullandı. 

Bu isimlerden birinin Mehmet Şimşek olduğuna işaret eden Erdoğan, şu görüşlere yer verdi:

"Mehmet Bey Avrupa'da gayet iyi yetişmiş arkadaşımız olmasına rağmen, dünyanın en önemli kuruluşunda üst düzey yönetici olarak çalışmış olmasına rağmen aynı şekilde hiçbir gerekçe sunmadan 'Ben böyle istiyorum.' 'Ben böyle istiyorum' demekle siz bir başbakanın ki icranın neredeyse başında o, onun önünü keserseniz bu, ülkenin istikrarına hizmet etmez. Ülkedeki güvene ekonomide hizmet etmez. Bunları yaşadık, bu benim verdiğim basit bir-iki örnek. Bizim ise hıza ihtiyacımız var. Biz şu dönemde, 14 sene içinde ekonomide diğer ülkelerle, batı ülkeleriyle çok ciddi bir yarışın içine girdik. Biz görevi devraldığımız zaman kasa tam takırdı, bizden önceki yönetimlerin sözlerini hatırlayalım. Delikli paraya ihtiyacı vardı ülkenin, maaşlar ödenmiyordu, 6-8 ay memurların, işçilerin kamuda maaşları ödenmiyordu, böyle bir dönemden biz bunu devraldık ve devralır almaz da biz sadece bu tür maaş ödeme sıkıntılarını aşmayı bir taraftan da süratle yatırımlara girdik. Bu yatırımlarla beraber batının, dünyanın hayranlığını kazandık. Bunu batı o zamanlar kendi diliyle, hani şu anda bize bu çirkin yaklaşımlar gösteren batı, ne diye ifade ediyordu, 'Türkiye bir sessiz devrim gerçekleştirdi.' Bunu ben söylemiyorum onlar söylüyor. Bu sessiz devrimi işte o aynı ekolden gelen ekip olarak aramızdaki dayanışmayla bir atağa kalktık ve bu kalktığımız atak neticesinde süratle Türkiye hakikaten netice almaya başladı."

- "SSK'nın başında şu anda muhalefetin başındaki zat vardı"

Yapılan yatırımlara ilişkin örnekler veren Erdoğan, 79 senede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapılırken, 14 senede üzerine 18 bin kilometre bölünmüş yol ilave ettiklerini vurguladı. Havalimanı sayısını 25'ten 55'e çıkardıklarını söyleyen Erdoğan, bir olan havayolu şirketi sayısının da 6-7'ye ulaştığını belirtti. Eğitimde 250 bin civarında derslik yapıldığını, üniversite sayısının 79'dan 181'e çıkarıldığını aktaran Erdoğan, "Bunlar durup dururken olmadı." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıkta ciddi reformun yapıldığını, bunun dünyaya örnek olduğunu, Avrupa'nın değişik ülkelerinden hastaların Türkiye'ye tedavi için gelmeye başladığına da dikkati çekerek, sağlıkta devletçilik anlayışına teslim olan yapıyı da ortadan kaldırdıklarını bildirdi.

Devletin içindeki kurumların kendine ait hastanelerinin olduğunu, işçinin, memurun farklı hastanelere gittiğini anımsatan Erdoğan, "SSK'nın başında da malum belli süreler şu anda muhalefetin başındaki zat vardı. Onun döneminde de SSK hastanelerinin ne halde olduğunu, zaten yaşayanlarınız var, ben çok iyi yaşadığım için gayet iyi biliyorum. Savaş Ay'ın, rahmetlinin programını izleme durumunda olanlar varsa o dönemde neler yaşandığını, hangi çileleri çektiğimizi çok iyi biliyoruz." diye konuştu.

Erdoğan, tüm bunları değiştirdiklerini, tüm illerde, büyük ilçeleri hastaneye kavuşturduklarını belirterek, şehir hastanelerini de yapmaya başladıklarını, bunlardan Yozgat ve Mersin'dekinin tamamlandığını hatırlattı. İlk etapta 30 büyük şehirde söz konusu hastanelerin kurulacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan adalet ve emniyet saraylarını anımsattı.

Enerjide önemli kazanımların sağlandığını, barajlar ve göletlerle ülkenin donatıldığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bütün bunları, bu kadar istikrarlı bir şekilde sürdürmenin en önemli yolu, tabii bunu şahsa bağlı olarak konuşmuyorum, sisteme bağlı hale getirirsek bu çok daha ideal bir şekilde gidecektir. Onun için sisteme bağlı bir istikrar, sisteme bağlı bir güven inşallah bu 16 Nisan müjdesiyle bence rayına oturacaktır diye düşünüyorum." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'nin artık rejimle ilgili attığı bir adım yok. Artık sadece bir sistem değişikliğiyle biz ülkemizde geleceği inşa etmenin adımını atıyoruz. Yapılan iş bu. Biz de faniyiz. Dolayısıyla fani olan değil, baki olan bir yapıyı oluşturalım. O da nedir? Sistemdir. İnşallah bu devletin, bu milletin bekayı temadisi bu kurulacak olan sistemle devam eder." dedi.

Erdoğan, TRT ortak yayınındaki "Cumhurbaşkanı Özel" programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Türkiye'de sık sık hükümetlerin değiştiği dönemler yaşandığını, bu durumun ülkede istikrarsızlığın en önemli nedeni, boyutu olduğunu belirten Erdoğan, 1950'den bu yana 67 yılda 48 hükümet kurulduğunu söyledi. Erdoğan, bu süre içerisinde İngiltere'de 15, Almanya'da 24 hükümet kurulduğunu, ABD'de 17 başkan seçildiğini, Fransa'da 11 cumhurbaşkanının görev yaptığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"İtalya'da da 41 hükümet kurulduğu için çözümü, tek parti iktidarını zorunlu kılmakta buldular son yaptıkları seçimde. Bu iş bir gerçeği gösteriyor. Artık, bu iş böyle yürümez. Bizim ne yapıp yapıp, burada bu sistem değişikliğini, dikkat edin, bunlar ne yapıyor? CHP, işi saptırıp 'Bunlar rejim değişikliğine gidiyor.' diyor. Bizim, böyle bir derdimiz falan yok. Bu iş 1923'te bitmiş. Türkiye'nin artık rejimle ilgili, alakalı attığı bir adım yok. Artık sadece bir sistem değişikliğiyle biz ülkemizde geleceği inşa etmenin adımını atıyoruz. Yapılan iş bu. Biz de faniyiz. Dolayısıyla fani olan değil, baki olan bir yapıyı oluşturalım. O da nedir? Sistemdir. İnşallah bu devletin, bu milletin bekayı temadisi bu kurulacak olan sistemle devam eder."

- "Görülmemiş operasyonlar zinciri devam ediyor"

Halk oylaması sonucunda cumhurbaşkanlığı sisteminin kabul edilmesi halinde, terörle mücadele ve ekonomik büyüme kapsamında neler yapılacağına ilişkin soru üzerine Erdoğan, terörle ilgili olarak son birkaç ay içerisinde devletin, hükümetiyle, askeriyle, polisiyle, güvenlik korucularıyla bugüne kadar görülmemiş operasyonlar zincirini devam ettirdiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda Güneydoğu ve Doğu Bölgelerinde bugüne kadar girilmemiş veya çok az girilmiş olan bölgelere asker ve polisin ciddi bir dayanışma içerisinde girdiğinin altını çizdi. Aynı şekilde güvenlik korucularının da burada görev aldığına değinen Erdoğan, bölgeden ciddi başarı elde ederek döndüklerini bildirdi. Erdoğan, sık sık buna yönelik müjdeler aldıklarını ve lider kadroların ele geçirildiğine belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"İnanıyorum ki, bu yeni cumhurbaşkanlığı sistemi ile biz terörle mücadelede çok daha seri neticeler alacağız. Niye? Şu ana kadar arkasında bölücü terör örgütlerini gören eş başkanlar vardı. Çıkıyor, açık açık 'Bizim arkamızda PKK var. Bizim arkamızda YPG var, bizim arkamızda PYD var, bizim arkamızda DHKP-C var.' diyor. Ne kadar terör örgütü varsa, bunları söylüyor. Bütün bunlar sayılıyor ama öyle bir yapı var ki bu yapı içerisinde bunlara anında bir müdahaleyi yapamıyorsunuz. Ama başkanlık sisteminde olay, böyle olmaz. Başkanlık sisteminde bunun kararını net, hemen kesin verir ve adımı atarsınız. Çünkü, bu işler öyle gecikmeye tahammülü olan işler değil.

Şu anda hükümetimizin hakikaten bu konudaki kararlı adımlarıyla atılan adımlar var. Anayasanın amir hükümleri bu işe yol veriyor, yasalar bu işe yol veriyor ama bu işletilmedi. Şimdi işletilince birçok şeyler, taşlar yerli yerine oturmaya başladı. Bu parlamento için de geçerli, bu yerel yönetimler için de geçerli. Çünkü, yerel yöneticilerin dokunulmazlığı da yok. Parlamentodakilerin dokunulmazlığı vardı. Dokunulmazlığın kaldırılmasını kendileri talep etmişti. Dokunulmazlıklar kaldırıldı. Dokunulmazlıklar kaldırıldıktan sonra kendilerine davet yapılan milletvekillerinin bir kısmı giderek ifadelerini verdiler. Serbest kaldılar. Bir kısmı ise kaçtı, şu anda yurt dışında olanlar var. Bir kısmı da yakalandı ve ifadeleri alındıktan sonra şu anda içeride."

- "İradesini rahatlıkla ortaya koyabilecek"

Tüm bunların yanında yerel yöneticilerde çok ciddi yolsuzluklar olduğunu dile getiren Erdoğan, bunları defalarca açıkladıklarını vurguladı. Erdoğan, "Neydi bu yolsuzluklar? Devletin yerel yönetimlere vermiş olduğu parasal destekler var. Hepsinin, nüfusa dayalı olarak devletten aldığı bir yardım var ama bu yardımlar oraya hizmete gitmiyor. Nereye gidiyor? Dağa gidiyor?" diye konuştu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekranların başında kendisini izleyen vatandaşlara seslenerek, şu görüşlere yer verdi:

"Bu paralar nerede harcandı? Bu paralar, ne yazık ki maaşlara varıncaya kadar, alınan ücretlerin yarısı terör örgütüne, yarısı kendilerine verildi ve bunun yanında da bütün o çukurlar, kanallar, bütün bunlar devletin araç gereçleriyle oralarda açılmadı mı? Bütün bunların o şekilde açılmasıyla birlikte maalesef Güneydoğu insanca yaşamanın imkanlarını kaybetti. Benim Güneydoğu'daki Kürt kardeşimin insanca yaşama hakkı yok mu, Zaza kardeşimin insanca yaşama hakkı yok mu, Arap kardeşimin insanca yaşama hakkı yok mu? 

Bir kısmı şehirlerini terk ettiler. Mesela Siirt. Orada çok Arap vardı, boşaldı. Aynı şekilde Şanlıurfa'ya geliyorsunuz, orada çok Arap vardı. Bir kısmı boşaldı. Mardin de öyle, terk ettiler. Niye? Can korkusu sebebiyle terk ettiler. Buna hakkınız var mı? Bir taraftan 'Biz onların temsilcisiyiz.' diyeceksiniz, öbür taraftan kan gövdeyi götürüyor ve silah zoruyla oy alacaksınız. Bunlar, demokratik bir süreç içerisinde alınmış oylar değil, silah zoruyla alınmış oylardı. 16 Nisan, aynı zamanda bu işin barışla, bu darbe tehdidi vesaire birbirinden tevkif edildiği, ayrıştırıldığı gün olacak. Artık benim vatandaşım, benim milletim milli irade olarak iradesini rahatlıkla, huzur içinde gelip ortaya koyabilecek."

- "Türkiye, artık güvenli bir liman oldu"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomik açıdan da Türkiye'nin koalisyonlar döneminde ortalama yüzde 4, tek parti veya tek hükümet döneminde yüzde 5,5 büyüme kaydettiğine işaret ederek, "Bunu, 1991'den bu yana hep tek parti veya tek hükümetler dönemiyle ele alırsak, milli gelirimiz 2 kat fazla büyüyecekti. Bugünkünden biz 2 kat daha zengin olacaktık ama bunu ne yapamadık, yakalayamadık. Enflasyona bakıldığında koalisyon dönemlerinde, tek parti hükümetleri döneminde de 2,5 kat daha fazladır." dedi.

Faiz oranları bakımından, koalisyon dönemleriyle tek parti dönemleri arasında 5 kata yakın fark olduğuna dikkati çeken Erdoğan, bugünle karşılaştırıldığında bunun 10 katı geçtiğini bildirdi. 

Göreve geldiklerinde devletin borçlanma faizinin yüzde 63 olduğunu şimdi ise tek haneli rakamda olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Hatta bu Gezi Olayları öncesi 4,6'ya kadar düşmüştük. Bunu hazmedemeyenler ne yaptılar? Türkiye'yi Gezi Olayları ile böyle bir tehdit, böyle bir sıkıntıya soktular ve tekrar çift haneli rakama doğru Türkiye ne yazık ki böyle bir durumla karşı karşıya kaldı." diye konuştu.

Erdoğan, yüzde 63 devletin borçlanma faizinin olduğu dönemde de bir durumun daha söz konusu olduğunu aktararak, o dönemde enflasyonun yüzde 30 olduğunu, ancak daha sonra onun da tek haneli rakama düştüğünü ifade etti. 

Uluslararası yatırımlara ilişkin olarak da çok ciddi bir hedefi yakaladıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları aktardı:

"Türkiye, artık güvenli bir liman oldu. O günden bugüne dev yatırımlar noktasında, bölünmüş yolların ciddi bir kısmı otoyollar statüsünde yapılmış yollardır. Barajlar aynı şekilde bu dönemlerde yapıldı. Köprüler, Osmangazi Köprüsü'nü böyle yaptık. Aynı şekilde Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü böyle yaptık, Avrasya Tüneli'ni böyle yaptık, 30 tane havalimanının büyük bir kısmını çeşitlendirmeyle bu şekilde yaptık. Yoksa, biz geçmiş dönemdeki mantıkla olsaydık, kendi kasamızdaki paralarla bunları yapacağımızı zannetseydik, yapamazdık. Ama öyle bir güvenli hale geldik ki, bize yabancı sermaye şöyle baktı, 'Benim burada yaptığım yatırımda ben kaybetmem, kazanırım. Öyleyse, ben burada bu yatırımı yapabilirim.' dedi. Güvenli bir liman olmak, ekonomide bu demek. Daha önce ben hatırlarsanız 'Teğet geçecek.' dedim, teğet geçti. Şimdi, aynı şeyi yine söyledim. Bu kredi derecelendirme kuruluşları bir şeyler söylediler. Aynı şeyi söyledim. Şimdi, olumlu sinyaller gelmeye başladı. Bu ülkenin, ekonomik kaderini, onlar değil, biz belirleyeceğiz."

İş adamlarına istihdamı artırmalarına yönelik yaptığı çağrıyı anımsatan Erdoğan, şu anda yoğun bir şekilde alımların olduğunu dile getirdi. Erdoğan, şimdi mevsimsel istihdam sürecinin geldiğini hatırlatarak, onların da alımlarıyla beraber istihdamdaki sıkıntının süratle aşılacağını ve tek haneli rakamlara inileceğini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ekonomide Türkiye'nin herhangi bir zaafı, herhangi bir sıkıntısı kesinlikle yoktur ve kararlı bir şekilde yolumuza burada da devam ediyoruz, devam edeceğiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Parlamentonun denetim gücü daha da artırılıyor. 'Buna hiç dokunma' diye bir şey yok. Öyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Aynı şekilde bir seçim kararı mı alma noktasında adım atmak ister, parlamentonun yetkisi yine aynen var. Ama böyle bir karar alındığı zaman cumhurbaşkanlığı seçimiyle aynı günde yapılacaktır." dedi.

Erdoğan, TRT ortak yayınındaki "Cumhurbaşkanı Özel" programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. 

"Bu sistemle Cumhurbaşkanlığı çok güçlenecek. Acaba Meclis zayıflayacak mı?" sorusu üzerine Erdoğan, bu noktada yeni anayasa maddelerini doğru okumayan bazı siyasiler olduğunu ifade ederek yeni sistemin çift başlılığı ortadan kaldırdığını söyledi.

 Yeni sistemde karar mercinin tek olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Sayın ana muhalefet başının arka arkaya yaptığı gafları gördünüz. İşte 'Başbakan bir partiden cumhurbaşkanı bir başka partiden olursa burada doğacak çelişkiler millete niye anlatılmıyor' gibi böyle, bu tür maalesef saçmalıklarla karşı karşıya kaldık. Gel şunu bir oku ya, 18 maddeyi bir oku, burada ne var. Burada bir defa cumhurbaşkanlığı ile başbakanlık birleştiriliyor. Artık başbakan yok. Artık sadece cumhurbaşkanı var ve cumhurbaşkanının da takdir edeceği bir kabinesi var. Bu kabine de tamamen dışarıdan. İçeriden olması halinde milletvekilliği düşüyor." 

Bu noktadaki arzusunun kabineye seçilecek kişinin milletvekilliğinin düşmemesi veya partilerin yedek milletvekili koyabilmesi yönünde olduğunu belirten Erdoğan, "Yani, parlamentodan birinin alınması halinde kendi partisinden, yine o partiden bir kişi o kabineye girenin yerine Meclise girmeli. Ama olmadı. Şimdi bu sistemle dışarıdan bir kabine oluşuyor. Bu kabineyle de tabii ki bu süreç işleyecek. Ama asıl önemli olan, artık Sayın Kılıçdaroğlu, başbakanlık yok." dedi.

- "Parlamentonun denetim gücü artıyor"

Yeni sistemle yürütmenin cumhurbaşkanında olacağını kaydeden Erdoğan, bu konuyla ilgili tarihçi Halil İnalcık'ın Söyleşiler ve Konuşmalar kitabından bir bölüm okudu.

Erdoğan, parlamentonun yasama yapma yetkisinin ortadan kalktığına dair ciddi bir gündem oluşturulmaya çalışıldığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Böyle bir şey yok. Tam aksine güçlendiriyor. Parlamentonun denetim gücü daha da artırılıyor. 'Buna hiç dokunma' diye bir şey yok. Öyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Aynı şekilde bir seçim kararı mı alma noktasında adım atmak ister, parlamentonun yetkisi yine aynen var. Ama böyle bir karar alındığı zaman cumhurbaşkanlığı seçimiyle aynı günde yapılacaktır. Cumhurbaşkanlığı böyle bir adım atacak olursa tabii burada bir oran var, o oranın olması lazım. Aynı şeyi cumhurbaşkanı yapacak olursa, yine aynı günde hem cumhurbaşkanlığı seçimi hem de parlamento seçimi olacak. Bu konuların bir kenara atılması insanı ciddi manada üzüyor."

- "Bununla biz onlara öz güven kazandırıyoruz"

TRT'nin yayınladığı "Diriliş Ertuğrul" dizisine ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, yapımın son dönemlerde 7'den 70'e herkesin hayranlıkla izlediği dizi olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dizinin, "yapılamaz, yapamayız" diyenlere karşı çok iyi bir cevap olduğunu belirterek "Ben inanıyorum ki bu ekip, bundan sonra çok daha farklı dizileri arka arkaya getirecektir. Benim 13 yaşında torunum sadece yayınlandığı akşam izlemiyor, tekrarını izliyor. Bununla biz onlara öz güven kazandırıyoruz. Bu çok önemli. Körfez ülkelerinde herkes 'Çok güzel bir dizi, bunu biz de alalım' diyor. Bazıları kendi dublajlarını yaptırıyorlar. Tarihimizden ilham alarak geleceğe çok daha farklı bir öz güvenle bakacağımızın inancı içindeyim." diye konuştu.

"Payitaht Abdülhamid" dizisinin de çok ses getireceğini ifade eden Erdoğan, TRT'nin bu konuda çok önemli bir adım attığını belirtti.

- "Temsilde adalet noktasında çok daha büyük bir rakama sahibiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni sistemde, milletvekili sayısının 550'den 600'e çıkmasıyla ilgili konunun da iyi bilinmesi gerektiğine işaret ederek şunları kaydetti:

"20 Temmuz 1961, o zaman senato var. Senatonun kuruluşuyla beraber biliyorsunuz kontenjan senatörleri 15 civarında, toplam 165 senatör var. Milletvekili sayısı o zaman 450. Toplamda 615 kişiden oluşan bir parlamento var. Şimdi onu şu 600'ü yadırgayanlar konuşmuyor, ki o günden bugüne nüfus temsilinde adalet noktasında çok daha büyük bir rakama sahibiz. Dolayısıyla 600 rakamı şu anda temsilde adalette çok daha önemli bir yere oturuyor ve 600 de tek kamaralı sistem, şimdi bunda senato yok, sadece milletvekili var." 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yurt dışındaki vatandaşlara hitaben, "Hangi engeli koyarlarsa koysunlar, sizler, sizler için ilan edilen tarihler içerisinde sandığınıza giderek oylarınızı muhakkak kullanın. Kullanacağınız oylar Batı'daki tüm ülkelere, dünyadaki tüm ülkelere en güzel cevap olacaktır. Sizin iradenizi kimsenin ketmetmeye, kimsenin engellemeye hakkı yoktur. 16 Nisan inşallah Batı'da, tüm dünyada önüne engel konulan vatandaşlarımın da sevindiği günler olacaktır." dedi.

Erdoğan, TRT ortak yayınındaki "Cumhurbaşkanı Özel" programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Anayasa değişiklik paketiyle yargının bağımsızlığının tarafsızlıkla da güçlendirileceğini belirten Erdoğan, "Bu da yargıya ayrı, şu anda ayrı bir öz güven getirecek. Bağımsız olur ama tarafsız olmaz. Hem bağımsız olacak hem tarafsız olacak. Buna rağmen bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesini çiğniyorsa bir yargıç, artık bizim diyecek bir şeyimiz yok. Bizim görevimiz parlamentoda bu tür yasaları düzenlemektir. Şimdi anayasa bunu düzenliyor." ifadesini kullandı.

16 Nisan'ın aslında gençliğin seçimi olacağını vurgulayan Erdoğan, "Biz bunu 30'dan aldık, 25'e indirdik. Şimdi de 25'ten 18'e indiriyoruz. Bazıları, 18 yaşla ilgili 'bunlar kendi yakınlarını oralara koymanın gayreti içindeler' diyor. Ben şuna inanıyorum, gence ufuk vermek şart. Bu da gence değer vermekle, onun önünü açmakla olur. Eğer biz gençliğimizin önünü açarsak işte o zaman bu gençlik inanıyorum ki dağlara taşınan gençlik olmayacak. Bu gençlik kalemi, kitabı ve bilgisayarıyla haşır neşir olan bir gençlik olacak. Sosyal ve siyasi hayatın içerisinde aktif bir gençlik olacak ki 7 milyonu aşkın 18 ila 25 yaş arası gençlik bu seçimde oy kullanacak. Bunlar aynı zaman seçilme hakkına da sahip olacak." diye konuştu.

- "Parlamento bu gensoru belasından kurtuluyor"

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçiminin yeni düzenlemeyle 5 yılda bir olacağını anımsatan Erdoğan, anayasa değişikliği halk oylamasına ilişkin, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Meclisin, Bakanlar Kuruluna Kanun Hükmünde Kararname çıkartma yetkisi verebilmesi iptal ediliyor. Güvenoyu uygulaması da kaldırılıyor. Bu da önemli bir yeniliktir. Artık parlamento bu gensoru belasından kurtuluyor. Asıl gensoru sahibi kimdir, millettir. Millet diyecek ki '5 sene sonra bana gelecek ben gensorumu veririm. Eğer bu hükümete ben dur diyorsam gönderirim, devam dersem devam eder.'

Bir diğer konu da cumhurbaşkanı vatana ihanetten yargılanıyordu, bunun dışında hiçbir sorumluluk yoktu. Şimdi ise hangi suç olursa olsun hepsinde yargılama mümkün olacak. Bir başka olay da cumhurbaşkanı hükümet kurarak tamamen kendisine karşı sorumlu olan cumhurbaşkanı yardımcısını ve bakanları kendisi atıyor. Eğer birse o aynı zaman da vekildir. Yurt dışına seyahate mi gidiyor. İkisinden bir tanesini kendi yerine vekil olarak tayin edebilir. Meclis üye tam sayısının beşte üçüyle seçimlerin yenilenmesine karar verebilir, bu geliyor. Mesela, halen Bakanlar Kurulunda olan OHAL ilanı yetkisi, cumhurbaşkanına veriliyor."

Erdoğan, düzenlemeyle sıkıyönetim uygulamasının da tamamen kaldırıldığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Disiplin mahkemeleri dışında askeri mahkemeler kaldırılıyor. Artık askeri mahkeme yok. Onlar da aynen normal, sivil mahkemelerde yargılanacak. Hakimler Savcılar Kurulunun üye sayısı 22'den 13'e düşürülüyor. Üyelerin görev süreleri 4 yıl olarak belirleniyor. Kurulun 4 üyesini cumhurbaşkanı, 7 üyesini Meclis seçiyor, diğer 2'si zaten kabineden geliyor. Cumhurbaşkanının hazırladığı bütçe, Meclisin onayıyla kabul ediliyor. Başbakanlık, Bakanlar Kurulu, sıkı yönetim, askeri mahkemeler gibi ifadeler kanunlardan ayıklanıyor, yerine yeni sisteme uygun ifadeler konuluyor. Askeri yargı temsilcileri çıktığı için anayasa mahkemesi üye sayısı da 17'en 15'e iniyor, süreleri dolduğu zaman. Şu anda işleyen süreleri var. Halk oylaması yürürlük ve seçim tarihlerine ilişkin hükümleri de içeriyor."

- "Başardığımız anda 2023 yılında ilk 10'a gireriz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her zaman halka daha iyi hizmeti nasıl verebileceklerinin gayreti ve derdi içerisinde olduklarına işaret ederek, şu görüşlere yer verdi:

"Güçlü bir sisteme ihtiyacımız var. Lider ülke Türkiye, anlayışına ihtiyacımız var. Bunu başarabilmemiz için de çok daha güçlü yasal zemine sistemi oturtmamız lazım. Bunun yanında da tabii lider, gerçekten o güçlü yasal zeminde icraatlarını yapması gerekiyor. Birçok yerde ben patinaj yaptım. Özellikle bürokratik oligarşi birçok yerde önümüzü kesti. Bürokratik oligarşi ile inanıyorum ki mevcut sistemle çok daha fazla ileri gidemeyiz ama reisi cumhurluk sistemiyle bu bürokratik oligarşiyi çok daha farklı şekilde tanzim etmek mümkün. Bunu başardığımız anda Türkiye o zaman gerçek sıçramasını yapacaktır. Çünkü bizde o potansiyel var, Türkiye'de o güç var. Bunu başardığımız anda inanın 2023 yılında biz ilk 10'a gireriz." 

"Hayır cephesinin yürüttüğü kampanya tarzını nasıl değerlendirdiğinin" sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Biz bunların cemaziyelevvellerini biliriz. Bunların eline zamanı geldi, imaj makerları saz tutturmuşlardır, zamanı gelmiş bunlara şarkı türkü çaldırmışlardır, zamanı gelmiş bazı ifadeleri bunlara kullandırtmışlardır. Yine biliyoruz ki bunların bu yaklaşımlarıyla beraber, bunların asılları neyse bugünleri, yarınları da aynı olacaktır. Çünkü can çıkar, huy çıkmaz. Şu anda ana muhalefetin liderinin 'kan gövdeyi götürür' dediği toplantılarını biliyoruz. Bunları söyleyen insan, 'Eğer böyle bir netice çıkarsa sokaklarda şu olur, bu olur' bunu diyen. 7 Haziran seçimlerinden sonra olanları görmediniz mi? 7 Haziran seçimlerinden sonra Diyarbakır'da 53 kardeşimizin nasıl öldürüldüğünü görmedik mi? Bunları nasıl unuturuz. Bunların hepsini biliyoruz.

Şunu da da yine göreceksiniz, tehditler ardı adına gelecektir. Bunlar sadece buz dağının bir yüzüdür. Gerçek yüz o değil, gerçek yüz çok farklı. Çünkü bunlar bugüne kadar korku imparatorluğu üzerinden işlerini yürütmüşlerdir. Halkın kalkıp gönlünü alarak veya halka hizmet ederek değil. Biz ise tam aksini bugüne kadar savunduk. Biz ise bu millete efendilik etmeye değil, hizmetkar olmaya geldik. Onun için 14-15 yıllık bu süreç hep hizmetkar olarak geçti, bundan sonraki süreç de böyle olacak. Çünkü biz biliyoruz ki halka hizmet, hakka hizmettir. Bu anlayışla yürüyeceğiz. Biz ülkemizin barış ve sevgi potansiyelini nasıl arttırırız, bunun gayreti içerisindeyiz. Bunun için de tabii 7'den 70'e bu güveni biz halkımıza vermemiz lazım. Bunun gayreti içerisinde olacağız. Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, tarımda kısacası her alanda bunu yapmamız lazım. Muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmamız lazım."

- "Onlarla bir araya gelmeyi çok arzu ediyorum"

Erdoğan, Almanya'da bazı bakanların yapacağı toplantıların iptal edilmesinin anımsatılıp, "Orada ne oluyor?" şeklindeki soru üzerine, şunları ifade etti:

"Bizim seçim aslında Almanya'da yapılmıyor, burada yapılıyor da... Orada tabii bizim yaşayan vatandaşlarımız var. Benim çilekeş yurt dışındaki vatandaşlarım yıllar yılı, her gidişimizde 'ben ne zaman bu demokratik hakkımı kullanacağım' diye sorardı. Ekranları başında onlar bizi izliyor. Ankara'dan tüm yurt dışındaki vatandaşlarımıza kalbi selam ve selamlarımı gönderiyorum. Artık bu hakkınızı kazandınız. Şimdi ilk kez değil, bundan önce milletvekili seçiminde de oylarınızı kullandınız. Ama bu defa cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk kez oy kullanacaksınız. Dolayısıyla bu seçimde önünüze birçok engeller geldi. Bakanlarımızı konuşturtmadılar. Benim de arzum var. Onlarla bir araya gelmeyi çok arzu ediyorum. Şuanda arkadaşlarımız çalışmaları yürütüyorlar. Ama ekrandan sesleniyorum, hangi engeli koyarlarsa koysunlar, sizler, sizler için ilan edilen tarihler içerisinde sandığınıza giderek oylarınızı muhakkak kullanın. Kullanacağınız oylar Batı'daki tüm ülkelere, dünyadaki tüm ülkelere en güzel cevap olacaktır. Sizin iradenizi kimsenin ketmetmeye, kimsenin engellemeye hakkı yoktur. 16 Nisan inşallah Batı'da, tüm dünyada önüne engel konulan vatandaşlarımın da sevindiği günler olacaktır diye düşünüyorum."

"Almanya başta olmak üzere Avrupa'daki Türk varlığının Avrupa ülkeleri tarafından nasıl görüldüğünün" sorulması üzerine Erdoğan, "Kıskanıyorlar… Onların bizlerle olan gönül bağını çok iyi biliyorlar. Onu bildikleri için zaten bunu engellemek istiyorlar. Çünkü biz orada hangi kapalı salona gitsek, stadyuma gitsek oraları biz tıklım tıklım doldurduk. Bunu bildikleri için de engellemenin yolunu arıyorlar. Ama bizim Avrupa'da olsun, tüm dünyada olsun vatandaşlarımızla gönül bağımızı kimse koparamaz. Biz onları Allah için sevdik. Bu bağ kopmayacak. Cumhurbaşkanı olarak onlardan isteğim, milletim adına o iradenizi ortaya koymaları ve haklarını en güzel şekilde kullanmaları." yanıtını verdi.

- "En güçlü kadın potansiyeline AK Parti sahip"

"Benim siyaseten kadınlara borcum var." sözüyle ne demek istediğinin sorulması üzerine Erdoğan, siyasi hayata aktif olarak 1989 yılındaki Beyoğlu yerel seçimleri ile adım attığını hatırlattı.

Yerel seçimlerde Beyoğlu'ndan belediye başkan adayı olduğunu, o dönemde partisinin merkez yönetim kurulu üyesi olduğunu anımsatan Erdoğan, şunları ifade etti:

"Rahmetli Erbakan Hocamıza 'Beyoğlu'ndan aday olmama nasıl bakarsınız?' dediğim zaman, Kasımpaşa çocuğuyum ya, Beyoğlu'nu da iyi bilirim, tanırım... 'Partinin en üst kademesindesin Beyoğlu ilçesinden aday olman doğru olmaz.' demişti. Ben de 'Hocam müsaade edin aday olayım.' dedim. Sonunda bana müsaade etti. Aday oldum ama orada oy oranımız yüzde 3 civarlarındaydı. 'Çok farklı bir politika uygulamamız gerekiyor' dedik. İlk defa hanımları o zaman siyasette aktif olarak sahaya sürdük. Sağ olsunlar tüm hanım kardeşlerim o zaman Beyoğlu'nun dört bir yanında, hepsi aktif bir çalışmanın içerisine girdiler." 

Erdoğan, yarısı kız yarısı erkek 75 öğrenciyle de kamuoyu araştırması yapmak üzere anlaştıklarını söyledi. Yoğun bir çalışmanın içine girdiklerini, son haftaya girildiğinde genç kızların "Başkanım bize müsaade edersen bundan sonra yevmiye almayacağız." talebinde bulunduğunu aktaran Erdoğan, kapı kapı dolaşarak kadınlarla beraber çalışmaya katıldıklarını bildirdi. Erdoğan, değişik oyunlarla, 1,3 gibi bir oy farkıyla Beyoğlu'ndaki seçimi kaybettiğini dile getirdi.

O gece seçim koordinasyon merkezinde üniversiteli genç kızların çok üzüldüğünü, ağladığını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Emek vermek, hele hele bunu heyecanla aşkla vermek başka bir şey. Onunla başlayan süreç gelişerek, genişleyerek arttı. Mensubu bulunduğum o zamanki partide de kadın hareketini çok geliştirdik. AK Parti'yi kurduğumuz zaman da bu işe çok önem verdik. Şu anda Türkiye'de kadın hareketi noktasında en güçlü kadın potansiyeline de AK Parti sahip, yaklaşık 4,5 milyonu aşkın üyesi var, bildiğim kadarıyla. Kadın hakları noktasında iktidarımız döneminde, başbakanlığım döneminde olsun, benden sonra olsun kadınlara istihdamda çok ciddi kapılar açtık. Yüzde 20 iken kadın istihdamı, şu anda yüzde 33'e falan ulaştı. Eğitim öğretimde çok ciddi noktaya şu anda ulaşmış vaziyette. Bu artış hala da devam ediyor. Babaanne ücretleri veriliyor artık, evlerde bakım için verilen ücretler falan... Bunlar bizim hanım kardeşlerimize olan borcumuzu inşallah yerine getirme adımlarıdır diye düşünüyorum."

- "Gerçek sahipleri kimse, onlar Mümbiç'e yerleşsinler"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ziyaretinin gündeminde neler olduğunun sorulmasına karşılık, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapacakları görüşmenin başbakanlığı döneminde kurulan yüksek düzeyde stratejik konsey toplantılarının devamı mahiyetinde olacağını belirtti.

Rusya-Türkiye ilişkilerinde gelinen noktanın ve bundan sonra neler yapılması gerektiğinin görüşüleceğini vurgulayan Erdoğan, enerji ve bölgedeki sorunların en önemli başlıklarını oluşturduğuna dikkati çekti.

İlk sırada Suriye'deki gelişmelerin gündeme geleceğini belirten Erdoğan, "Suriye'de şu anda Rusya'nın, Türkiye'nin burada önemli bir konumu, yeri var. Amerika'nın başını çektiği koalisyon güçlerinin önemli bir yeri var. Bu konuları orada masaya yatırmak suretiyle üç genelkurmay başkanımızın geldiği noktayı da orada değerlendireceğiz." dedi.

Erdoğan, Genelkurmay Başkanından gerekli bilgileri aldığını, seyahatte onun da heyette yer alacağını ifade etti.

Özellikle Mümbiç'teki gelişmelerin önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle dedi:

"Olayın sadece insani yardım boyutundan bahsedemeyiz, çünkü oranın gerçek sahipleri kimse, Mümbiç'e onların yerleşmesi başından itibaren bizim tezimizdir. Ben bunu Sayın Obama'ya başkanlığı döneminde zaten defaatle söylemiştim. Oradaki işgalci güçlerin Fırat'ın doğusuna gitmesi konusunu hep işlemiştik. Şu anda da tezimiz budur, burada bir değişiklik söz konusu değil. Gerçek sahipleri kimse onlar Mümbiç'e yerleşsinler. Cerablus'taki, Rai'deki insanlar toprağına yerleşmenin huzurunu yaşıyorsa, oradakiler de bunu yaşasın diye bir tezimiz var. Üçlü görüşmeler de bu akşam Sayın Genelkurmay Başkanımdan aldığım bilgiye göre iyi geçti. Yarın detayını da kendisiyle konuşacağız. Bunu da Moskova'da Sayın Putin ile değerlendirme imkanımız olacak."

Erdoğan, vatandaşlardan 16 Nisan'daki halk oylamasını ihmal etmemelerini isteyerek, konuşmasını "Evet'te buluşalım" sözleriyle tamamladı.