MEHMET TOSUN
ANKARA

Bekaroğlu, yaptığı açıklamada, CHP'nin yeni sayılacak bir üyesi olarak, kurultay polemiklerine girmesinin doğru olmayacağını ancak bazı yanlış anlaşılmaların da ortadan kaldırılması gerektiğini belirtti.

Genel başkan adaylarından Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, "Kılıçdaroğlu, inandırıcılığını kaybetmiş durumda" dediğini hatırlatan Bekaroğlu, "Sayın İnce böyle düşünüyor ama bu doğru değil. Sayın Kılıçdaroğlu'nun kamuoyu araştırmalarında 'beğenilme' puanı partinin çok üzerinde. Parti yüzde 25,3 oy aldı ama seçmenin yüzde 37'si Kılıçdaroğlu'nun liderliğini beğeniyor" ifadesini kullandı.

Bir inandırıcılık sorununun bulunduğunu ancak bunun Genel Başkan Kılıçdaroğlu'ndan ya da kişilerden kaynaklanmadığını belirten Bekaroğlu,  geçmiş algılarla, siyasetin sosyolojisi ile ilgili olduğunu, sert kimlik siyasetinin yapıldığı bir ülkede, algıların bugünden yarına kırılmasının zorluğuna işaret etti.

Buna rağmen Kılıçdaroğlu döneminde çok önemli gelişmelerin olduğunu vurgulayan Bekaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Daha önce kamuoyu araştırmalarında 'CHP'ye oy verebilirim' diyenlerin oranı yüzde 30 civarındaydı. Bu oran, 7 Haziran sonrasında yüzde 50'yi aşmıştır. Bu çok önemlidir, hiç kuşku yok ki bu durum önümüzdeki dönemde seçim sonuçlarına yansıyacaktır. Yine Sayın İnce, 'Genel Merkez, mevcut delegelere güvenmiyor' diyor. Bu da doğru değil. CHP'nin şu an mevcut olan kurultay delegeleri, Temmuz 2012'de yapılan 34. Olağan Kurultay öncesinde seçilen delegelerdir. Bu arkadaşlar, 34. Olağan Kurultay için seçilmişlerdir. Aradan 3,5 yıl gibi bir zaman geçmiştir, bu arada örgütlerde çok sayıda değişiklik olmuş, çok sayıda yeni üye gelmiştir. Şimdi yeni bir kurultay yapılıyor ve bu değişiklikleri temsil edecek yeni delegeler seçiliyor. Doğru olan bu değil mi? Sayın İnce'nin, 'Ahlaki olan mevcut delegelerle kurultaya gitmektir' sözü, bence talihsizlik. Bu çok yanlış, ahlaki olan da doğru olan da örgütlerin bugünkü durumunu temsil edecek yeni delegelerle kurultaya gitmektir."

İnce'nin bir televizyon programında, CHP'deki değişimi eleştirirken, "Saadet Partisi'nden gelenler partiye benzemiyor, partiyi Saadet'e benzetiyorlar" ifadesini kullandığını anımsatan Bekaroğlu, "Saadet Partisi'nden gelen benim. Ben, CHP'ye niçin geldiğimi ve ne yapmaya çalıştığımı daha önce defalarca açıkladım. Tekrar özetleyeyim; Sayın Kılıçdaroğlu'nun CHP'de başlattığı değişimi doğru buluyorum" diye konuştu.

-"Savunduğum değerler nedeniyle davet edildim"

Türkiye'nin bugünün ve ülkenin koşullarına uygun yeni bir sosyal demokrat programa ihtiyacı bulunduğunu dile getiren Bekaroğlu, CHP'nin kimlik siyaseti yapmadığını, daha özgürlükçü, eşitlikçi ve adaletçi sosyal demokrat bir kitle partisi olduğunu, toplumun tüm kesimlerini, etnik kimlik, inanç ve yaşam tarzına göre ayırmadan kucaklamaya çalıştığını söyledi.

Bu gayretlere katkıda bulunmak için CHP'de yer aldığını vurgulayan Bekaroğlu, "CHP hiç kimseye benzemeye çalışmıyor, sadece sosyal demokrat olmanın gereğini yapıyor. Ben de kimseye benzemiyorum, kimseyi de kendime benzetmiyorum. Evet, dindar bir insanım, bir dindar olarak sosyal demokrat bir kitle partisi olan CHP'de bulunuyorum. Sosyal demokrat bir kitle partisinde sosyal demokrat değerleri benimseyen her kimlik, inanç ve yaşam tarzında insanlar siyaset yapar. Olan budur. CHP bir yere kaymıyor, sağcılaşma da yok, herhangi bir partiye benzeme de" dedi.

"Ben siyasete yeni girmiyorum, bugün savunduğum değerleri dün de savunuyordum" diyen Bekaroğlu, şunları kaydetti:

"Sayın Genel Başkanımız beni CHP'ye dindar kimliğimden dolayı değil savunduğum değerler nedeniyle davet etti. Herkes biliyor ama tekrar etmekte fayda var. Hayatım boyunca insan haklarını savundum, emeğin ve emekçinin yanında durdum. Bunları yaparken de asla mazlumun kimliğini sormadım; hakkı gasbedilen insanları etnik kimliği, inancı ve yaşam tarzı nedeniyle ayırmadım. Üniversite kapılarından kovulan başörtülüler kadar F tipi cezaevlerinde hücreye konulan insanların da haklarını savundum. Esenyurt'ta çadır yangınında ölen işçiler de faili meçhullere kurban gidenler de benim meselem oldu. Sivas katliamı kurbanlarına da yandım, Başbağlar katliamı kurbanlarına da."