Davutoğlu, Almanya ziyareti kapsamında bu ülkede görevli Türkiye'nin başkonsoloslarıyla bir araya geldi. Burada konuşan Davutoğlu, beraberinde Başbakan Yardımcıları Numan Kurtulmuş ve Tuğrul Türkeş, AB Bakanı Beril Dedeoğlu ile Almanya'ya ziyaret gerçekleştirdiğini belirterek, her Almanya ziyaretinde başkonsoloslarla buluşmaya özen gösterdiğini ifade etti.

Büyük milletlerin, tarihte iz bırakan milletlerin ortak özelliğinin çok hareketli, sabit ve bir coğrafyaya bağlı kalan milletler olmadıklarını belirterek, bu hareketliliğin bazen büyük göçler, bazen bir devletin genişlemesi bazen de bir devletin küçülmesi şeklinde yaşandığını dile getiren Davutoğlu, devletlerin küçülürken bir dönem egemenlikleri altında tuttukları yerlerde izlerini bırakabileceğine işaret etti.

Davutoğlu, birkaç gün önce Birleşmiş Milletler toplantılarında Yemenli bir diplomatın yanına yaklaşarak "Ben Yemenliyim, ama aslen Türküm" diyerek buna bir örnek verdiğini anlattı. 

Milletlerin bazen de ekonomik nedenlerle göç ettiğini, yakın dönemde de Türk milletinin ekonomik gerekçelerle 1960'larda önce Almanya, sonra bütün Avrupa ve daha sonra da ABD, Kanada ve Avustralya'ya göç ettiğini belirten Davutoğlu şöyle devam etti:

"İlk gelişlerinde misafir işçi statüsündeydiler, ama sonra yerleştiler. İkinci, üçüncü, dördüncü nesil derken Avrupa'nın her yerinde siyasi sistemde, ekonomik sisteme ağırlık koyacak güç de kazandılar. Birtakım farklılaşmalar da ortaya çıktı, çok ihtiyaç içinde olan, her türlü saldırıya, bazen ırkçı saldırılara bazen değişik amaçlı yapılan kötü muameleye maruz kalanlar olduğu gibi, bugün olduğu gibi Almanya'da Federal Meclis'te, 37 eyalet meclisinde çok yoğun bir siyasi katılımın da olduğu başarı hikayeleri var. Bu tür durumlarda bizim bütün bu vatandaşlarımızın asli yurdunun ve nihai sığınağı, tecelligahı ve dahi devlet anlamında da onların hamisi olarak gördükleri bir devletin vatandaşları olarak bizim üzerimize düşen çok görev var. O da vatandaşlarımız hangi şartlarda olursa olsunlar onlara her yerde sahip çıkacak gücü, kuvveti, şefkati göstermek.

Böyle sorumluluk söz konusu olduğunda iki hususiyet öne çıkıyor. Birincisi, o vatandaşlarınıza göstereceğiniz şefkatinizin yüreğinizden gelmesi ve aşkla bu görevin yapılması, duygu boyutudur. Bu olmadığı zaman ne kadar güçlü olursa olsun, devletler o şefkat boyutu yoksa başkonsolosluk binaları, büyükelçilik binaları bir duvar gibi vatandaşların karşısına durur. Ne kadar büyük ve tahkim edilmiş duvar olursa olsun. Eğer şefkat, aşk var da devletin gücü, kudreti yoksa başkonsoloslar, büyük elçiler sadece ah çekerler, sızlanırlar, ıztırap duyarlar, ama yardım edecek kudretleri olmaz." 

Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin 2001 krizi sonrasında Dışişleri Bakanlığında dahi temel ihtiyaçların karşılanamadığı bir dönemde başkonsoloslukların, büyükelçiliklerin ne durumda olduğunun tahayyül edebildiğini ifade ederek, bir dairede kağıt tükendiği için başka bir daireden ödünç kağıtların alındığı, personelin fotokopi masrafını kendisinin ödediği günlerden geçildiğini kaydetti. 

"Bir daha Allah o dönemleri göstermesin. Son 12 yılda hem şefkati hem de kudreti olan bir devletin yurt dışındaki temsilcilerisiniz, bunu hiç unutmayacaksınız" diyen Davutoğlu, şefkatin ve itibarın ilk göründüğü yerin büyükelçilik ve başkonsolosluk binaları, fiziki mekanları olduğunu, bu mekanların dizaynının bir zihniyeti yansıttığını söyledi. Türkiye'nin şu anda 228 dış temsilciliğe sahip bir ülke olarak, dünyada dış temsilcilikleri en fazla olan yedinci ülke olduğunu, Türkiye'nin dış temsilciliklerinin mekansal olarak da güzelleştirilmesi gerektiğini belirten Davutoğlu, "Yoldan geçen bir vatandaş, başkonsolosluk binasına baktığında 'ben bu devletin vatandaşıyım, bu devlet benim nihai himayesine sığındığım güçlü, kudretli, şefkatli devlet' diyebileceği görüntüde olması lazım başkonsoloslukların" diye konuştu. 

Davutoğlu, ciddi bir kampanyayla başkonsoloslukların fiziki mekanlarının güzelleştirilmesi için proje yürüttüklerini belirterek, yeni bina yapımı, restorasyon ve yeni arsalar temin edilerek fiziki mekanların geliştirilmesine, güzelleştirilmesine devam ettiklerini bildirdi. 

Başkonsolosluklardan bir talebi olduğunu ifade eden Davutoğlu, "İster bina alımı, ister alımı üzerine bina yapımı olsun, yaptığımız her binada Türkiye'den bir iz olacak ve binalar tadilatlar esnasında da en iyi şekilde donatılacak. Bir Alman dostumuz geldiğinde güçlü ve itibarlı bir devletin başkonsolosluğuna geldiğini fark edecekler, vatandaşlarımız geldiğinde gurur duyacaklar. Bu konuda artık küçük hesaplar yapmanın çok ötesinde güce sahip bir devletin başkonsolosunuz. İhtiyacınız neyse karşılanacak, ama hiçbir başkonsoloslukta fiziki mekan düzenlemesi bağlamında zafiyet, zayıflık, düzensizlik görmek istemiyorum" dedi. 

Berlin Büyükelçilik binasıyla gurur duyduklarını, binanın Almanya'daki en iyi binalardan biri olduğunu vurgulayan Davutoğlu, iktidara geldiklerinde binanın halini gördüklerinde dönemin başbakanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "bir an önce bize yakışır bir bina olması gerekir" dediğini anımsattı. Davutoğlu, daha sonra yapılan çalışmalarla binanın düzenlendiğini ve şimdi turistlik ziyarete gelinen bir bina olduğunu söyledi. 

Almanya Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu'nun mimarlık öğrencilerinin binayı görmeye geldiklerini söylemesi üzerine Davutoğlu, "Mimarlık öğrencileri de gelecek, sonra insanlık dersi almak isteyenler de geleceklerdir. Mültecilere nasıl davranılması gerektiği konusunda ve diğer konularda. Önemli olan bizim mekanlarımızın açık olması. Hem fiziki, mimari olarak güzel olması hem de sohbete açık olması, kapısının açık olması. Zırhların arkasına sığınmış görüntüsü içinde bir güç gösterisi değil, herkese gönlünü açan bir yapıda olması" diye konuştu. 

Davutoğlu, 7 Haziran seçimleri için hazırladığı seçim beyannamesi hazırlıklarında, 2023 sözleşmesini kaleme alırken "millet amirdir, devlet memurdur" tabirini kullandığını anımsatarak, "Nihai olarak sizler başkonsolosluğun önünden geçen belki de cebinde yeterli avrosu olmayan, geliri olmayan ihtiyaç sahibi bir vatandaşımızın memurusunuz, bizler de öyle. O amirdir. Eskiden şuydu; maalesef bize gelen şikayetlerde 'ulaşamıyoruz' deniliyordu. Şimdi bütçeye bir kuruş dahi katkıda bulunan, vergi ödeyen bir vatandaş, en yüksek dereceli memurun amiridir. Vergi ödüyorsa herkesten, siyasilerden de hesap sorar, memurdan da. Sizlerden en önemli beklentimiz herhangi bir vatandaşımızın sıkıntısı olduğunda, derdi olduğunda, başvurmak istediği birisini aradığında ilk önce aklına başkonsolos gelmeli" değerlendirmesinde bulundu. 

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bu sefer, 1 Kasım seçim startını Almanya'dan vermeye karar verdik. 81 vilayetten, aziz milletimizin omuz omuza durduğu Almanya'dan, 'Haydi Bismillah' diyelim, dedik. Haydi Bismillah. Bazıları böyle dememizden hoşlanmıyor olabilir ama biz sofraya otururken, yola çıkarken onu deriz. Besmele, bu milletin ağzındadır, yüreğindedir, duasındadır" dedi.

Başbakan Davutoğlu, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) tarafından Almanya'nın Düsseldorf kentinin en büyük spor salonlarından ISS Dome Salonu'nda düzenlenen "Düsseldorf Buluşması" etkinliğinde konuştu.

Davutoğlu, konuşmasına, ülkenin dirliği ve beraberliği, milletin selameti için şehit olanlara Allah'tan rahmet dileyerek başladı.

Anadolu'dan helal rızk için geldiği Avrupa'da vefat edenlere ve burada ırkçı saldırılarda şehit olanlara da rahmet dileğinde bulunan Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi:

"3 Mayıs 2015'te yine Almanya'da birlikteydik. Sizlerle dertleştik, konuştuk. Ülkemizin geleceğiyle ilgili meselelerini beraber müzakere ettik. Sonra, 7 Haziran seçimlerine yürüdük. 3 Mayıs'ta, seçim kampanyasının hemen başında, Almanya'yı ziyaret ettikten sonra Türkiye'nin her köşesini, 81 vilayeti tek tek ziyaret ettim. 81 vilayette kardeşlerimizle buluştum. Şimdi size 81 vilayetin selamını getirdik, 81 vilayetin selamı üzerinize olsun."

Davutoğlu, 81 vilayette vatandaşlarla buluşmaktan büyük bir haz aldığını, ancak Almanya'daki Türk'lerle buluşmanın ayrı bir güzellikte olduğunu ifade ederek, "Ne zaman Almanya'ya gelsek, 81 vilayetin temsilcileriyle buluşmaktan büyük onur duyduk. Eminim burada Türkiye'nin doğusu var, batısı var, kuzeyi var, güneyi var, Akdenizi var Karadenizi var, burada Türkiye var. Bir kilim deseni gibi, bu salona nakşolmuş" dedi.

- "Seçim startını Almanya'dan vermeye karar verdik"

Başbakan Davutoğlu, seçim çalışmalarına Almanya'dan başladıklarına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Bu sefer, 1 Kasım seçim startını Almanya'dan vermeye karar verdik. 81 vilayetten, aziz milletimizin omuz omuza durduğu Almanya'dan, 'Haydi Bismillah' diyelim dedik. Haydi Bismillah. Bazıları böyle dememizden hoşlanmıyor olabilir ama biz sofraya otururken, yola çıkarken onu deriz. Besmele, bu milletin dilindedir, yüreğindedir, duasındadır. İşte hayırlı bir yola daha çıkıyoruz. Seçimin ilk buluşmasını burada sizlerle, Düsseldorf'ta yapıyorum. Allah mübarek eylesin, yolumuz, menzilimizi hayreylesin. 'Hayırlar feth olsun, şerler def olsun' diyerek yola çıkıyoruz. Aynen yola çıkan ecdat gibi."

- "Arkanızda güçlü, şefkatli Türkiye Cumhuriyeti Devleti var"

Davutoğlu, salondakilerin, "Bu millet seninle gurur duyuyor" şeklindeki sloganları üzerine sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz sizlerle gurur duyuyoruz. Onun için sizlerle buluştuğumuz her anda, sizlerin yüzünde, sizlerin alnında, sizlerin yüreğinde vatan aşkını görerek daha azimle yürüyoruz. Sizler Avrupa'da bizim onurumuzun, vakarımızın temsilcileri oldunuz. Buraya tahta bavullarla gelen Anadolu çocuklarının, Rumeli çocuklarının, Mezopotamya'nın, Fırat'ın, Dicle'nin kenarından gelenlerin, Rumeli'nin, Kafkasların çocukları sizler, bugün Almanya'da 100 bin işletme sahibi, 400 bin kişiye iş veriyor, 45 milyar Avro ciro yapıyor. Allah emeklerini bereketli kılsın, sizi hiçbir şekilde namerde muhtaç eylemesin. Bilin ki arkanızda gurur duyacağınız güçlü, şefkatli, merhametli Türkiye Cumhuriyeti Devleti var."

Salondakilerden ay yıldızlı bayrakları kaldırmasını isteyen Başbakan Davutoğlu, "Kaldırın bayrakları. İşte bu bayrak, artık başka bir onurla dalgalanıyor, Avrupa'nın, dünyanın her yerinde dalgalanıyor" dedi.

"Sizin kimliğinizin yüzünde Yunus Emre'nin güzel Türkçesi var, sizin kimliğinizde hoşgörü, muhabbet var, sizin kimliğinizde Hacı Bektaşi Veli'nin 'iri olun diri olun' deyişi var. Sizin kimliğinizde Ahi Evran'ın 'gönlünü, kapını açık tut' deyişi var" ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Sizlerden temel beklentimiz, ne olursa olsun kıyamete kadar dilinizle, dininizle inancınızla, örfünüzle en önemlisi de Türkiye Cumhuriyeti ile gurur duymanızdır. Artık Türkiye eski Türkiye değil. İnsanların iş aramak için Avrupa'ya gitmek zorunda kaldığı Türkiye değil. 13 yıl önceki gibi IMF'ye el açan Türkiye değil. Artık Türkiye kendi savunması için başka ülkelere muhtaç olan Türkiye değil."