Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, "başkanlık ve partili Cumhurbaşkanı" sistemleriyle ilgili tartışmaları anımsattı.

"Hala ve inatla sistem değişikliğine kafa yormak, yeni yeni unvanların hayalini kurmak çok yanlış, çok marazidir" ifadesini kullanan Bahçeli, "Ülkemiz bu kadar ağır sorunlarla boğuşurken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık sevdası fırsatçılık ve ganimet avcılığıdır. Türkiye sıcak savaş sınırlarında gezinirken Erdoğan’ın makam tutkusu samimiyetsizlik ve sorumsuzluk örneğidir" dedi.

Türkiye’nin yeni bir sisteme değil düzgün, kapsayıcı, adil, dürüst, namuslu ve milli yönetime ihtiyacı olduğunu belirten Bahçeli, "Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık talebinin tedavisi olmayacak kadar kronikleştiğini" söyledi.

Başbakan Davutoğlu'nun yüzde 49,5 oy almış bir partinin genel başkanı olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Vesayet altında olması, kararlarına şerh düşülmesi, bunu da sineye çekmesi milli iradeye tarihi bir saygısızlıktır"  ifadesini kullandı. 

Bahçeli, Türkiye’nin ana gündeminin başkanlık olmadığını belirterek, Erdoğan başbakanken de cumhurbaşkanıyken de çift başlılıktan muzdarip olduğunu öne sürdü.

TÜRKIYE’NİN PUTİN’İ YAVAŞ YAVAŞ DOĞMAKTA

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın her gittiği ülkeye özendiğini, her gittiği ülkenin yönetim modeline hayranlık duyarak sahiplendiğini savunan Bahçeli, "Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’ye gitmiş, ABD modelini övmüştür. Meksika’ya gitmiş, Meksika modeline methiyeler düzmüştür. Fransa’ya gitmiş, bu kez da Fransa modelini konuşmaya başlamıştır. Zaman zaman da Türk tipi başkanlık sistemini diline dolamıştır. Allah’tan şu sıralar Kuzey Kore’ye gitmemiş, kabileler arası savaş yaşanan bazı Afrika ülkelerine de yolu düşmemiştir. Yoksa Türkiye’nin hali harap, geleceği ise kapkara olmaktan kurtulamayacaktır" dedi. 

Erdoğan'ın geçmişte başkanlık sistemini özenti ve emperyalizmin bir dayatması olarak gördüğünü dile getiren Bahçeli, şöyle devam etti:

"Yeni bir sistem değil, eğer varsa eksik, yetersiz ve düzeltilmesi gereken taraflarının ele alınması gerekmektedir. Türkiye, partili cumhurbaşkanı modelini 1960 öncesi yaşamıştır. Ne getirdiği ise milli hafızada kayıtlıdır. Erdoğan’ın 1930’lu yılları reddetmesi, bu dönemleri mahkum etmesi, anti demokratik bulması unutulmuş değildir. Şimdi Türkiye geriye mi gidecektir? Yeni Türkiye, eskinin makyajlanmış hali mi olacaktır? Recep Tayyip Erdoğan ne yapmaya çalışmakta, Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut yönetim sistem ve gerçeği hangi konforuna, hangi açgözlülüğüne yetmemektedir? Bu milletin tek işi, yegane derdi Erdoğan’a koltuk mu imal etmektir? Partili Cumhurbaşkanı ne demektir, nereden çıkmış, kimlerin memnuniyetini sağlamak için planlanmıştır? Hadi diyelim ki Erdoğan başkan veya partili Cumhurbaşkanı oldu, peki bundan sonra krallık talep etmeyeceğini kim garanti edecektir? Damat bakan olduktan sonra, evladın da ikinci Erdoğan olarak tahta geçmesi nasıl engellenecektir? 

Putin’i eleştirenler dikkat etsin, Türkiye’nin yeni bir Putin’i yavaş yavaş doğmakta, Türkiye’yi baştan ayağa ele geçirmektedir. Davutoğlu’nun ise Medvedev olmaya talip olması işin bir başka pürüzlü yanıdır."

KILIÇDAROĞLU'NA ELEŞTİRİ

Bahçeli, konuşmasında terör olaylarına da değinerek, ortada ne devletin ne de "haysiyetli bir iktidarın" görüldüğünü öne sürdü.

Türkiye'nin milli birliği, huzuru, dayanışma ve kardeşlik hukukunun ateş altında olduğunu idda eden Bahçeli, "Tahir Elçi’nin evine ziyarette bulunan, arkasından Diyarbakır Barosunda konuşan ana muhalefet partisi genel başkanı, 'barikatları kuran arkadaşla' diyecek kadar teröre arka çıkmıştır. Davutoğlu ve Erdoğan’ın 'dağdaki gençler' sözünden sonra, Kılıçdaroğlu’nun 'arkadaşlar' ifadesi kurşun gibi adresini bulmuştur" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti'nin "başkanlık karşılığında her tavizi verebilecek kıvam ve konuma geldiğini" savunan Bahçeli, "Başkanlık diyeti olarak yeni anayasada Türklüğün ayıklanması, devletin doğu ve güneydoğudan vazgeçmesi karambole ve oldubittiye getirilebilecek, masada müzakeresi yapılan özerklik geç olmadan devreye alınabilecektir" ifadesini kullandı. 

Bahçeli, şunları söyledi:

"Bu gelişmelere bakınca MHP ile neden uğraşıldığı sanıyorum daha iyi anlaşılacaktır. MHP’siz siyaset Türksüz vatan demektir, vatansız Türk demektir; Balkanlaşmış ülke, batmış Türkiye demektir. MHP’siz siyaset Türkiye Cumhuriyeti’nin kefenlenmesi, Türk tarihinin sökülüp atılması demektir. Buhrana, bunalıma ve kargaşaya hapsedilmiş bir MHP; AKP-PKK ve küresel cinayet şebekelerinin eline koz vermek demektir. Bu can bu tende olduğu müddetçe Türk düşmanlarına ve MHP üzerinde hesap yapan çevrelere asla, ama asla izin vermeyecek, imkan tanımayacağım.

Kim ne derse desin, kim neyi söylerse söylesin; Türklüğün cellatlarına bırakacak ne bir vatan, ne bir bayrak, ne bir ülke, ne de bir devlet vardır. Sadağımızın içinde atılmayı bekleyen oklarımız vardır. Henüz söylenmemiş sözlerimiz vardır. Henüz okunmamış destanlarımız vardır. Ve henüz çıkmadık canımız, kırılmadık umudumuz, susmadık dimağımız vardır. Mücadelemiz son nefese, son nefere kadar sürecektir. Milli değerleri yerle bir etmeye çabalayan yerli ve yabancı odaklara karşı sarsılmadan dimdik duracağız, milletvekili sayımızı küçümseyenleri de şaşkına çevireceğiz."

DOĞAL OLMAYAN GAZ...

Rusya'nın saldırgan, agresif, uzlaşmaz, çatışmacı bir politikanın tarafında olduğuna dikkati çeken Bahçeli, Rusya'dan doğal gazın akışında bir tıkanıklık ve aksaklık olursa Türk milletinin Rusya’ya el avuç açacak kadar küçülmeyeceğini söyledi.

"Ancak bu, tezek yakalım manasına da gelmemelidir" ifadesini kullanan Bahçeli, "Erdoğan’ın 'Biz hayat boyu doğal gaz kullanmadık, bu millet çileye alışıktır' diklenmesi en başta milletimize bühtan ve haksızlıktır. Evet doğal gazı hayat boyu kullanmadık ama doğal olmayan gaza da kimsenin gelmesi mümkün değildir" dedi.

Devlet Bahçeli, Türk milletinin varlığı ve egemenlik hakları için gaza, petrole, başka şeylere tamah etmeyecek kadar büyük olduğunu belirterek, "Madem doğal gaz, hava gazı görülüyor idiyse, Erdoğan niçin Paris’ten Doha’ya geçerek Katar petrol şirketiyle BOTAŞ arasında sıvılaştırılmış doğal gaz alımına ilişkin mutabakat zaptını imzalamıştır? Ve de tezek yakmak isteyenlere engel olan yoktur ve tez elden sarayla işe başlanmalıdır" diye konuştu.

Boğazdan geçen Rus donanmasına ait bir gemiden omuza alınan bir füzenin gösterilmesini "Rusya’nın tahriklerine yenilerini ekleyen sorumsuz ve ahlaksız bir teşebbüs" olarak niteleyen Bahçeli, buna rağmen, her türlü silaha sahip savaş gemisinin görülmeyip, omuzda gezdirilen füzeye odaklanılmasının, birden bire gerilimin yükselmesinin akıl karı olmadığını bildirdi.

EŞYANIN TABİATINA AYKIRI

Bahçeli, "Her ne kadar tasvip etmesek de her ne kadar Cumhurbaşkanlığını tartışmalı bulup şaibeli sicilini bilsek de, Rusya Devlet Başkanı’nın sözlerine bakarak Erdoğan’ı ve ailesini petrol kaçakçısı olarak görmemiz eşyanın tabiatına aykırıdır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın bu kadar aşağılanması, terör örgütleriyle ticaret yapar gösterilmesi milli gururumuzu incitmiş, devletimizin saygınlığını gölgelemiştir" ifadesini kullandı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının da iftira olarak görülen suçlamaları karşı tezlerle çürütmesi gerektiğine işaret ederek, MHP'nin, Moskova’dan seslendirilen vahim iddialara bel bağlayarak siyaset yapmayacağını, delilli ve ispatlı olmadıktan sonra bunları konuşmaya değer bulmayacağını kaydetti.

Bahçeli, Başbakan Davutoğlu'na, "Sayın Başbakan, üstlendiğiniz görevin gereğini yapınız. Dış politikayı siz yürütünüz, Cumhurbaşkanı’nın anayasal sınırlarında kalmasını ısrarla isteyiniz" diye seslendi.