MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen etkinlikle açıklanan 7 Haziran'da yapılacak genel seçimlere ilişkin beyanname, "Toplumsal Onarım ve Huzurlu Gelecek Bizimle Yürü Türkiye" başlığını taşıyor. 256 sayfadan oluşan beyannamenin sunuş bölümü, "Akıl tutulmasından akıllı devlete", "Çağın dinamiklerine milli bakış", "Küresel güç Türkiye vizyonu", "İktidar anlayışımız ve temel haklar", "Politikalar" ve "Geleceğin inşası" başlıklarından oluşuyor. 

MHP, seçim beyannamesinin "Adalet" başlığı altında, yargı bağımsızlığını teminat altına almayı, yargının iş yükünü azaltmayı vadediyor. Adalet sisteminin güçlüyü değil haklıyı koruyacağı ve hukukun üstünlüğünün hakim kılınacağı belirtilen beyannameye göre, "adalet" başlığındaki ifadelerden bazıları şöyle: 

"Yargı reformu kapsamında yapılacak değişikliklerle toplumun adalete güven duygusu artırılacak. AKP döneminde başta bölücü terör örgütüyle sürdürülen müzakere sürecine paralel olarak yapılanlar olmak üzere etnisite merkezli, ayrımcı, milli ve manevi değerlerle üniter devlet yapısını, Cumhuriyetin temel niteliklerini tahrip eden, Türkiye'nin ülkesi ve milletiyle bölünmezliğini tehdit eden, yolsuzluk ve usulsüzlüğü teşvik eden yasal ve idari düzenlemeler kaldırılacak ve oluşan tahribatı onarıcı yeni düzenlemeler hayata geçirilecektir. Yargılama sürecini hızlandıracak adli yapılanmaya gidilecek, Yargıtay'ın hizmet kapasitesi geliştirilecek. Yargıdaki seçimler demokratik usullerle yapılacak. Adli yardım uygulaması etkinleştirilecek, aile avukatlığı sistemi oluşturulacak. Kadın, çocuk, engelli ve yaşlılara yönelik şiddet olaylarında dava zaman aşımı kaldırılacak. Adli tıp, dış etkilerden bağımsız karar verecek."

-Milletvekili dokunulmazlıkları kaldırılacak 

Beyannamenin "Yolsuzlukla mücadele, siyasi ve ahlaki yozlaşmanın önlenmesi" başlığında, yolsuzluklarla amansız bir şekilde mücadele edileceği, rüşvet ve yolsuzluğu caiz gören anlayışa son verileceği bildiriliyor.

Yolsuzluk yapanların bağımsız Türk adaleti önünde hesap vermesinin sağlanacağı kaydedilen beyannamede, "Yolsuzlukla Mücadele Kurulu kurulacak. Yolsuzlukla mücadele için eğitim yoluyla bilinçlendirmeye ağırlık verilecek. Yolsuzluğa zemin hazırlayan mevzuat değiştirilecek" görüşlerine yer veriliyor. 

Elektronik oy kullanımına geçileceği sözü verilen beyannamede, şunlar yer alıyor:

"Milletvekili dokunulmazlıkları kaldırılarak kürsü dokunulmazlığı ile sınırlandırılacak. Milletvekillerinin yapamayacakları işlerin, parlamento faaliyetlerinde etkinlik sağlanması ve TBMM'nin saygınlığı çerçevesinde değerlendirilmesi benimsenecek. Yüce Divan yetkisinin ve görevinin, yargılanmanın adil, bağımsız ve ihtisas sahibi mahkeme tarafından yapılması anlayışı içinde tazmini esas olacak. Siyasi partilerin, TBMM üyelerinin ve üst siyasi yönetim kadrolarının faaliyet ve çalışmalarının tüm yönlerinin etik esaslara bağlanması esas olacak. Bu amaçla Siyasi Ahlak Yasası çıkarılacak."

- Taşeron işçilere ve 4/C'lilere kadro

Beyannamesinin "kamu yönetimi" bölümünde personel rejimini yeniden düzenlemeyi ve kamuda çalışan taşeron işçiler, 4/C'liler, vekil, sözleşmeli ile geçici statüde çalışanları kadroya geçirmeyi vadeden MHP, kamu işçilerine naklen atanabilme imkanı tanınacağını belirtiyor. MHP'nin bu konudaki diğer vaatleri şöyle: 

"Kamuda eşit değerde iş yapan eşit ücret alacak. Ücret adaleti sağlanacak. Ek ödemeler emekli aylığına yansıyacak, emekli ikramiyesinde yıl sınırı kalkacak. Kamu çalışanlarına disiplin affı getirilecek. İmam ve müezzini olmayan cami kalmayacak. Vekil imam ve müezzinlere kadro verilecek. Hizmet yönünden yerel yönetimin federasyon ve benzeri bölgesel yönetimlere dönüştürülmesine izin verilmeyecek. Büyükşehir sınırını mülki sınır yapan düzenleme kaldırılacak. Kapatılan belde belediyeleri, özel idare ve köyler yeniden kurulacak. İhtiyar heyeti üyelerine her ay 150 lira huzur hakkı verilecek."

- "Borç Sarmalından Çıkış Projesi"

  "Ekonomik hedef ve sosyal politikalar" başlığıyla beyannamede yer alan bölümde kısa vadeli hedefin tek başına iktidar olmak olduğuna işaret ediliyor. Beyannamede, "Birinci iktidar dönemi" olarak nitelendirilen 2015-2019 yıllarının "onarım, bütünleşme ve atılım" dönemi, "İkinci iktidar dönemi" olarak nitelendirilen 2019-2023 yıllarının ise "bölgesel güç, küresel aktör Türkiye" dönemi olacağı belirtiliyor. Seçim bildirgesine göre, "birinci iktidar dönemi"nde yıllık ortalama yüzde 5,2 büyüme ve 700 bin yeni istihdam hedefleyen MHP, "ikinci iktidar dönemi"nde ise yılda ortalama yüzde 6,6 büyüme ve 1 milyon 25 bin yeni istihdam sağlamayı amaçlıyor.

Beyannamede ekonomiye ilişkin şu hedefler ortaya konuyor:

"İhracat artırılacak, ihracattaki artışı sürdürülebilir kılacak gerçekçi bir döviz kuru politikası ekonominin gerekleriyle uyumlu bir şekilde uygulanacak. Yatırımları ve istihdamı teşvik etmek amacıyla sektörel ve dar bölge teşvik sistemi getirilecek. Kayıt dışı ekonomi ile mücadele edilecek. KOBİ'lerin finansman ve altyapı imkanları artırılacak. KOBİ'leri, esnaf ve sanatkarı, çiftçileri ve diğer vatandaşları borç ve yüksek faiz sarmalının neden olduğu yoksulluk tuzağından kurtarmak amacıyla finansal borçların yeniden yapılanması için 'Borç Sarmalından Çıkış Projesi" uygulamaya konulacak."

GSYH'nın 2019'da 1,1 trilyon dolara, kişi başına milli gelirin 13,3 bin dolara çıkartılacağı ifade edilen beyannamede, şu vaatlere yer veriliyor:

"Enflasyon kalıcı şekilde düşürülerek ilk dönem sonunda yüzde 6, ikinci dönem sonunda ise yüzde 5'e çekilecek, fiyat istikrarı sağlanacak. Adaletli ve etkin bir vergi sistemi tesis edilecek. Üretimi, yatırımı ve etkin kaynak dağılımını sağlayan bir vergi sistemi kurulacak. Vadeli satışlarda KDV ertelenecek. Vergisini düzenli ödeyen vatandaşlar ödüllendirilecek. Tüm harcamalar gider konusu yapılabilecek. Kayıt dışılık ve kaçakçılıkla mücadele edilecek. Öncelikli yatırım projelerine kaynak tahsis edilecek, gerçekçilikten uzak projeler ayıklanacak. Kamu borçları sürdürülebilir seviyede tutulacak. Dış ticaret açığı ve cari açık azaltılacak. Yurt içi ara mal üretimi teşvik edilecek. Yurt dışında çalışan vatandaşlarımızın tasarrufları ülke ekonomisine kazandırılacak. Doğrudan yabancı sermaye teşvik edilecek. İthal edilen bazı malların üretimi özel bir program kapsamında teşvik edilecek. Özelleştirmede halka arz yöntemi esas olacak. KİT'lerin karlılık ve verimlilik esasına göre çalışması sağlanacak."

Bahçeli, Ankara Arena Spor Salonu'nda partisinin seçim beyannamesi tanıtım toplantısında konuştu.

"Diyarbakır'a gidince Kobani'yi selamlayan, Osmaniye'de Oğuz töresine atıf yapan, Konya'da Mevlana'yı hatırlayan, İstanbul'da Eyyüp El Ensari diyen, Kastamonu'da Şeyh Şaban-ı Veli'yi diline dolayan, bazen serok, bazen çamur, kimi zaman Ahmet Sani, çoğu zaman fotokopi Başbakan olan Davutoğlu’na da milliyetçilik on gömlek bol gelecektir. Sayın Davutoğlu senin cibilliyetin, cüssen, cüretin ve müktesebatın milliyetçilikle ilgili konuşmaya elvermeyecek, bu iş senin boyunu fersah fersah aşacaktır" ifadesini kullanan Bahçeli, Davutoğlu'nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "mukallidi" olduğunu savundu.

Başbakan Davutoğlu'nun Bartın'daki konuşmasında, "Orhun Anıtları'ndan bahseder ama Orhun Anıtlarının yolunu kim yapar? Onlar konuşur, onlar milliyetçilikten bahseder ama Murat Hüdavendigar'ın türbesini Kosova'da kim yapar" dediğini anlatan Bahçeli, "Davutoğlu diyor ki 'biz konuşuyor, onlar yapıyormuş'. Doğrudur, hakkı vardır. Biz hırsızlığın kötülüğünü konuşuyoruz, onlar yapıyorlar. Biz rezillikleri konuşuyoruz, onlar tatbik ediyorlar. Biz ihaneti konuşuyoruz, onlar rekor kırıyorlar. Biz teröre teslimiyeti konuşuyoruz, onlar uyguluyorlar. Biz rüşveti, hukuksuzluğu, kanunsuzluğu, asayişsizliği konuşuyoruz, onlar en ince ayrıntısına kadar icra ediyorlar. Biz şu anda konuşurken bile emin olun onlar yapacağını yapmakta, götüreceğini götürmektedir" diye konuştu.

- "Ermeni kilisesini baştan ayağa imar etmek acaba sizi ne yapacaktır"

"Sayın Davutoğlu, şayet Orhun Anıtları’nın yolunu yaptırmak seni ve saraydaki efendini milliyetçi yapıyorsa, Van Akdamar Adası’nda Ermeni kilisesini baştan ayağa imar etmek acaba sizi ne yapacaktır" diyen Bahçeli, "Yol yapmak sizin milliyetçi olmanıza yetiyorsa, Yahudi cesaret madalyası almak, Papa heykelleri altında imza atmak, papaz elbisesi giyip poz vermek size hangi sıfat ve unvanı kazandıracaktır? Yol yapmakla milliyetçi oluyor idiyseniz, 1 trilyon 370 milyar liraya kaçak ve karanlık saray diktiğinizde bu millet size ne diyecek, nasıl seslenecektir" ifadesini kullandı.

Davutoğlu'nun, Türkiye semalarında milli savaş uçağının uçmasını milliyetçilik olarak gördüğünü söyleyen Bahçeli, bu hedefin MHP'nin iktidarında gerçekleşeceğini öne sürdü. 

"Erdoğan ve Davutoğlu'nun sandık görülünce ayarı kaçmıştır" diyen Bahçeli, şöyle devam etti:

"Birdenbire milliyetçilik maskesini takmışlardır. Bunlar yeri gelmiş başörtüsünü kafalarına geçirmişler, yeri gelmiş imam hatip liselerinin bahçesine saklanmışlardır. Yeri gelmiş batıcı, yeri gelmiş doğucu olmuşlardır. Ara sıra liberal, bazen komünist, sık sık AB'ci, ABD'ci, Putinci, Barzani yandaşı, İmralı havarisi ve her zaman da vicdanlarda bölücülükten hüküm giymişlerdir."

- "Davutoğlu kimin parasını kime vermektedir" 

Davutoğlu'nun seçim meydanlarında, "mazlum milletlere 3,5 milyar dolar aktarmakla" övündüğünü söyleyen Bahçeli, bu mazlum milletlerin kim olduğunu sordu. 

Mazlumun Anadolu'nun dağında, ovasında, yaylasında, bağında, bahçesinde, bostanında olduğunu, mazlumun esnaf, emekli, işçi, memur, dul, öksüz ve çiftçi olduğunu aktaran Bahçeli, "Başka coğrafyalarda mazlum aramak, onlara küresel projeler kapsamında para saçmak utanmazlık ve savurganlıktır. Davutoğlu kimin parasını kime vermektedir" dedi.

Başbakan Davutoğlu'nun, Suriyeli sığınmacılara 5,5 milyar dolar harcamaktan da keyif aldığını öne süren Bahçeli, "Batman'da işçilerin kadro talebine nankörlük diyenler, atanamayan öğretmenin çilesini hafife alanlar, aç ve yoksul milyonları makarna ve bulgurla avutanlar bir kalemde milletin 9 milyar dolarını çarçur etmekten gurur duymaktadır. Bu ne ahlaksızlıktır? Bu ne vefasızlıktır? Erdoğan ve Davutoğlu milletin kesesinden kimlere ağalık taslamaktadır? Başkalarına gelince veren el, milletimize gelince kısan ve çok gören el olan Davutoğlu ve AKP'nin sonu artık gelmiştir" şeklinde konuştu. 

- "Çöken Cumhurbaşkanlığı değil, Erdoğan'dır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 30 Nisan günü, Bilkent Üniversitesinde, inanılması kolay olmayan sözlere imza attığını, "Cumhurbaşkanlığının çöktüğünü" iddia ettiğini öne süren Bahçeli, şunları söyledi:

"Biz zannediyorduk ki Türk milleti bu tarihte Cumhurbaşkanı seçmiştir. Fakat bu şahsa göre Cumhurbaşkanı seçilmemiş, çökertilmiştir. Madem Cumhurbaşkanlığı çöktüyse, Erdoğan bu makamda niçin oturmaktadır? Çöken bir makamı kullanarak AKP'ye siyasi destek içerikli açılış ve temel atma törenlerine ne hakla, hangi yetkiyle katılabilmektedir? Cumhurbaşkanlığını rejim muhafızlığı olarak lanse eden Erdoğan, başkanlık makyajlı hangi rezil rejimi Türkiye için ve tek başına planlamaktadır? 10 Ağustos'ta, 'Cumhurbaşkanlığı çöktü' demek, bir defa aziz milletimizin verdiği ruhsat ve göreve ihanettir."

- "Erdoğan, artık geri dönülemez bir yola girmiştir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Ankara Otobüs ve Minibüsçü Esnafı buluşmasındaki konuşmalarını da aktaran Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin dört lastik üzerinde ilerleyen bir araba olmadığını, aziz şehitlerin kanı üzerinde vücut bulmuş, milli mücadele kahramanlarının emekleriyle kazanılmış ve ilelebet payidar kalacak fazilet harikası olduğunu belirtti.

Bahçeli, Türkiye'nin "eksiğinin olduğunu, reforma ihtiyaç duyduğunu ama asla modası geçmiş bir vitrin süsü, hurdaya ayrılacak külüstür bir araç olmadığını" söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "devletin işleyişini felç ettiğini, hukukun üstünlüğünü mahvettiğini ve defalarca anayasa suçu işleyip, sayısız kereler görevini kötüye kullandığını ve savsakladığını" iddia eden Bahçeli, "Erdoğan, artık geri dönülemez bir yola girmiştir. Bu yolun sonunda ya bölünmüş, parçalanmış, paylaşılmış korku devletini kurarak seçilmiş tiran olacak ya da hukukun devreye girmesiyle vatana ihanetten Yüce Divan'ı boylayacaktır. Bize göre başka bir seçenek, başka bir alternatif kalmamıştır. Erdoğan boş konuşmakta, milletimizin saf ve temiz duygularını siyasi hesaplarına alet etmektedir" diye konuştu.

- "Biz Erdoğan'ın nasıl bir gömlek düşlediğini biliyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Slovakya'nın başkentinde yaptığı konuşmada, "Şu anda bize giydiğimiz gömlek dar geliyor. Bu vücut artık bu gömleğe tahammül edemiyor. Bize bundan sonra yakışacak gömlek yeni bir idari yapılanmadır, bu da başkanlık sistemidir" dediğini aktaran Bahçeli, "Erdoğan'ın gömlek değiştirme konusundaki maharet ve becerisi dillere destandır. Tavsiyemiz gömleği dar geliyorsa ya diyet yapmalı ya da kaderine razı olmalıdır. Biz Erdoğan'ın nasıl bir gömlek düşlediğini biliyoruz. Biz Erdoğan'ın elinin altında bulunan gömleğin arka yüzünde ABD, ön yüzünde AB, iki yanında PKK ve İmralı canisinin yazılı olduğunun da farkındayız" dedi.

Bahçeli, "Türkiye’nin değiştirecek gömleği yoktur. Çünkü üzerimizdeki gömlekte şehitlerimizin çıkmayacak kan izi vardır. Erdoğan, 'bu sistemle yolumuza devam edemeyiz' demektedir. Buna göre sistem arıza vermekte, teklemekte, patinaj yapmaktadır. Hızlı karar alma ve hızlı uygulamaya imkan verecek sistem isteyen Erdoğan, 12 yıl boyunca yavaş mı kalmıştır? Parlamenter sistemde neyi istemiştir de yapamamış, neleri hedeflemiştir de başaramamıştır" diye konuştu.

Devlet Bahçeli, "Sürekli çark eden, her eleştiriyi kendisine darbe olarak gören Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamında manen ve fiilen düşmüştür. Türkiye ehil ve liyakat sahibi olmayan bir adamın, nefsine esir düşmüş, demokrasiyi yozlaştırmış bir despotun elinde avucundadır. Büyü bozulmuş, Türkiye geriye sarmaya başlamıştır" ifadesini kullandı.