Çok kültürlü, çok dilli, çok kimlikli bir toplum için realitesine uygun bir yaklaşım biçimi ortaya koymamız gerekir. Aslında bu çözümsüzlüğü ve sorunların bugüne kadar gelmesinin nedeni bu zihniyettir." dedi.

Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk, Millet ve Adalet Partisi’nin (MİLAD) kurucuları arasında yer alan, eski İçişleri Bakanı ve Ordu Milletvekili İdris Naim Şahin, dün Mecliste düzenlediği basın toplantısında Roboski katliamı ile ilgili yaptığı açıklamaları değerlendirdi. Ahmet Türk, Geçmişten günümüze geldiğimizde devletin hep Kürtlere ders vermeye yönelik, gücünü göstermeye yönelik benzer birçok katliam gerçekleştirdiğini bildiklerini söyledi.

Roboski katliamı ile ilgili tartışmaların geçmişte de bir çok kez yapıldığını belirten Ahmet Türk, ”Bahoz Erdal’ın bu gurupla beraber olduğu, bundan dolayı bilgi alındığı, istihbarat alındığı basına yansımıştı. Ama bu katliamı gerçekleştirenler aslında, o bölgeden geçen konvoyun Türkiye’ye geçiş yapan insanların, katır sırtlarında geçişlerini çok iyi tespit etmişlerdir. Şimdi burada, bombaladığı zaman tam hedefi bulmadı. Ama katırların olduğu, insanların olduğu, sivillerin olduğunu görmediklerini ifade ediyorlar. Büyük bir yalandır. Burada böyle bir bilgi alınmışsa bile, bombalama esnasında bunların sivil olduğunu çok iyi biliyorlar.” ifadelerini kullandı.

'KÜRTLERE YÖNELİK BASKILAR DEVLETİN GÜCÜNÜ GÖSTERMEYE YÖNELİKTİR'

Devletin her zaman bu tür yöntemlere başvurduğuna dikkat çeken Türk, ”Ben devletin gücünü göstereceğim, gücümü görsünler. Gücümü tanısınlar, benden korksunlar. Ben halkı bu yöntemlerle öldürerek, yok ederek, saldırarak, terbiye edeceğim mantığı ile bugüne kadar hareket etmiştir. Daha önceki katliamlarda devletin Kürtleri sindirmeye, susturmaya yönelik baskıları, aslında devleti tanımaya, devletin emrinde olmaya, devletin gücünü göstermeye yöneliktir. Dersim katliamı da, terbiye etmek için ders vermeye yöneliktir.”

'DERSİM’DE DEVLET HALKI TERBİYE ETMEK İÇİN KATLİAM YAPTI'

Dersim tartışmalarına bakıldığında bütün çıplaklığı ile aslında onları terbiye etme, devletin gücünü göstermeye yönelik dersim katliamı gerçekleştiğini gördüklerini ifade eden Türk şöyle konuştu: ”Bizim üzerinde durduğumuz nokta şudur. Demokratik devletler veya demokrasiye inananlar asla birlikte yaşadığı haklara karşı kin ve düşmanca bir yaklaşım içinde olamaz. Kendi insanlarını potansiyel bir tehlike olarak göremez. Gördüğü takdirde de, hiçbir zaman o ülkenin birliğini ve ortaklaşmasını gerçekleştiremez. Şimdi zihniyet olarak geçmişte, günümüze geldiğimizde Kürtleri hep potansiyel tehlike gören bir anlayış ile karşı karşıyayız. Bugün Kürtlerin aslında, mücadelesinin nedeni budur. Bu topraklarda madem birlikte yaşıyoruz. O zaman eşit adil bir yaşam için mücadele edeceğiz. Fakat zihinsel olarak sadece bir tekçilik anlayışı ile hareket ettiği için maalesef bu sorunları aşamıyoruz. Şunu görüyoruz ki bu mantıkla asla ve asla demokratik bir Türkiye oluşturmayız. Halklarımızı kucaklaştıramayız. Sorunlarımızı da medeni bir şekilde çözemeyiz.” ifadelerini kullandı.

'ROBOSKİ VE DERSİM KATLİAMLARI BİR DAHA YAŞANMAMASI İÇİN BU ZİHNİYETİN DEĞİŞMESİ GEREKİR' 

Türkiye’de zihniyetin tekçilik üzerinde kurulduğunu kaydeden Türk, konuşmasına şöyle devam etti: ”Zihniyet ulus devlet üzerinde kurulmuş. Zihniyet bir ulus devlet yaratmak için diğer kesimleri, din inançları, kültürleri, kimlikleri eritmeye yönelik bir anlayış üzerinde kurulmuştur. Bu bakış açısı değişmediği takdirde maalesef Türkiye'nin geleceği konusunda gerçekten halkların kucaklaştırmak konusunda önümüzdeki günlerde de bu sorunların devam edeceğini gösteriyor. Eğer biz önce sorunları çözmek istiyorsak, geçmişi unutmak istiyorsak, Roboski’lerin bir daha yaşanmaması için Dersim’lerin bir daha yaşanmamasını istiyorsak. Biz zihniyetimizi bakış açımızı değiştirmemiz gerekir. Çok kültürlü, çok dilli çok kimlikli bir toplumu realitesine uygun bir yaklaşım biçimi ortaya koymamız gerekir. Aslında bu çözümsüzlüğü ve sorunların bugüne kadar gelmesinin nedeni bu zihniyettir.” şeklinde konuştu.

'ZİHNİYET DEĞİŞMEDİKÇE GÖRÜŞMELERDE DİYALOGLARDAN BİR ŞEY ÇIKACAĞINA İNANMIYORUM'

Bu zihniyetin değişmediği müddetçe görüşmelerde diyaloglardan bir sonuç çıkacağına inanmadığını ifade eden Türk, ”Çünkü zihniyet değişmiyor. Yani Kürtlerle ilgili bir adım atıldığı zaman nankörler daha ne istiyorsunuz bir gibi bir yaklaşım, bir anlayış ile yaklaşılıyor. Bize bir şey sağlamanızı istemiyoruz. Biz burada adil, eşit, özgür, her halkın, her toplumun sahip olduğu halkların kollanması gerektiğini istiyoruz. Bu Kürt olabilir, Çerkez olabilir, farklı bir kimlik olabilir, farklı bir inanç olabilir, bu Alevi olabilir, Sünni olabilir. Böyle bir yaklaşımla ancak Türkiyeyi demokratik bir Cumhuriyete dönüştürebiliriz. Ve sorunları bu şekilde çözebiliriz.” diye konuştu.