Çok sevdiğim bir kaşkolumu gittiğim bir yerde unutmuşum…

Eve geldimki kaşkolum yok...

Yenisini almak için birkaç mağazayı dolaştım. Gördüklerimin hiçbiri hoşuma gitmedi…

Dolaşırken birden Can Yücel aklıma geldi. Onun bir şiiri vardı şöyle;

“Boşver be yaşı başı, gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver ?

Şöyle atıp koyu grileri, siyahları,

Sarı bir kaşkol atabiliyormusun boynuna,

Sen ondan haber ver.”

 

Ne gönlüme yatan, ne de sarı kaşkol almadan eve döndüm. Akşam giyim tasarımcısı dostum Cem Mustafa Abacı ile buluşacaktım. Yeni çıkan imzalı bir kitabımdan istemişti. Buluşunca nasıl bir kaşkol almalıydım ona sorarım diye düşündüm.

 

Cem Mustafa Abacı bir giyim tasarımcısı. Almanya’da Frankfurt’un en lüks mağazalarının olduğu bölgede bir butiği var. “Ben giyim tasarımcısıyım” diyor. “Modacı” kelimesini kullanmaktan dikkatle kaçınıyor. Bizzat seçtiği İngiliz ve İtalyan kumaşlarından erkek elbiselerini İtalya’da özel terzilere diktiriyor. Tasarım ve kalıplar kendisine ait. Frankfurt Moda Okulu mezunu.

 

Ona “kaşkol” hikayemi anlattım. Hani nerede bir tıp doktoru ile karşılaşsa hastalığını anlatıp derdine çare arayanın durumuna düşsem de nasıl bir kaşkol almam gerektiğini sordum.  

“Şu aralar nasıl kaşkollar moda” diye bir soru ağzımdan kaçtı.

 

Başladı konuşmaya “Önce moda ile stil arasındaki farkı konuşalım istersen. Moda denilen şey insanlara yılda birkaç kez önerilenlerdir. Stil ise senin onların arasından hangisini seçtiğindir. Stilin en moda, en markayla pek fazla ilgisi yok. Stil sahipleri modayı takip edip onu en iyi yorumlayandır”

 

 “Herkesin bir stili olmalı ama bu stil nasıl oluşacak… Bu benim stilim diye herkes kendi kendine stil yaratılabilir mi?” diyorum. Cevabı “Stil için kültür, çevre, sosyal yaşam, tip ve benzeri parametreleri dikkate almak pek tabii gerekir. Stil zaman içinde oluşur. Eğer stilini seçmekte beceremiyorsa bir kişi, stil danışmanına başvurmalı” diyor.

 

Stilin bireyciliğin bir ifadesi diyor Abacı.  “Ama insanlar bazen çok beğenmesine rağmen bazı elbiseyi, gömleği giymekten, takıyı takmaktan çekiniyor.. Etraf ne der düşüncesine kapılıyor bana göre” diyorum.

 

Mustafa Abacı “Bazen sıra dışı olmaktan korkmamalı. Örneğin Türk erkeklerin büyük bölümü giyimde çok tutucu. Aman göze çarpmayayım kaygısı içinde. Halbuki giysi insan ruhunu tamamlayıcı bir unsurdur. Ruhen güçlü olmak için bu unsur da kuvvetli olmalı” diye konuştu.

 

Akşam boyu konuşurken benim kaşkol hikayesi kaynadı gitti. Kaşkol için tavsiye alamadım. Ama kış geliyor ben yeni bir kaşmir kaşkol daha alacağım. Benim stilim koyu lacivert, siyah veya gri olacak. Takım elbiseye bunlar yakışır. Yani Can Yücel’in dediği gibi galiba sarı kaşkol atamayacağım boynuma…  

Ne derseniz yoksa sarı kaşkol mu alsam ?