Olaydan sonra, bir ABD Donanması astsubayının uyku sersemliğine, yanlışlığına bağlanan ama bana göre bal gibi kasıtlı bir saldırı olan TCG Muavenet gemimizin ( daha önce ben bu gemide görev yaptım, Türk donanmasının sembolü gibi bir harp gemisiydi, hani adam gibi adam derler ya, TCG Muavenet  de  muhrip gibi muhripti, harp gemisi gibi harp gemisiydi ) vurulması olayından sonra (vurulma anında o gemiye 1-2 mil mesafe yakınlıkta başka bir harp gemisinde görevliydim) içimden bir ses bütün Amerikan harp gemilerini, filolarını, donanmasını yakmamı, batırmamı söyledi bana. Ama kağıt üzerinde oynanan amiral battı oyunu değildi bu, içimdeki bu sesi susturmak için bu konuda yazabildiğim kadar yazı yazdım ve yine de  sakinleşemedim.

ABD askerleri Kuzey Irak’ta subaylarımızın, astsubaylarımızın, erlerimizin başlarına çuval geçirdikleri zaman, bulabildiğim kadar ABD generalini, amiralini yakalayıp kafalarına çuval geçirmek geldi içimden ama bu iş de ancak Memati ve Polat Alemdar tarafından Kurtlar Vadisi seri filmlerinde olurdu ve kafasında çuval olan general bana  ‘’ Ama donunuzun lastiğini bile hala bizden alıyorsunuz ! ’’ diye benimle alay ederdi. (Polat Kardeş!  Madem en azından benim gibi milli duyguları kuvvetli kişilerin gazını alıcı filmler yapıyorsun, hiç olmazsa bu filmleri emekli  Türk subaylarına danış da don lastiği gibi muhabbetlerle kendi kendimizi aşağılamayalım. Sanki Filmde Amerikalı bir emekli subay danışman olarak rol almış gibiydi! ) Ben yine kimsenin kafasına poşet, kese kağıdı, çuval, kadın çorabı geçirmedim ve sadece yazdım.

Kuzey Irak’ta Teröristler 50’ye yakın konsolosluk görevlimizi kaçırdığı zaman da, aynı milli duygular seline kapıldım ve sürüklendim, sürüklendim, sürüklendim, hala da sürükleniyorum.

Kuveytli 4 diplomattan eşinin ve küçük kızının yanında dayak yiyen  (Türk vatandaşları müdahale etmeseydi ve Arap bankasına sığınmasalardı, öyle dayak atılmaz, böyle atılmaz sözünün anlamını öğreneceklerdi ve Onları o bankadan can güvenlikleri için ancak Türk polisi nezaretinde çıkartabildiler ) Türk hava filosunun subayı, Türk kurmay yarbay (basın bazı yerlerde binbaşı demiş!  Rütbesi ya  öyle veya böyle, bu da Türk basının başarısı, Sahil Güvenlik botlarına kruvazör, muhrip, hücum bot diyen, uzman erbaşlara komutan diyen Türk basının muhteşem başarısı! ) arkadaş için de benzer duygulara kapıldım. Yanıma birkaç Türk SAT, SAS subayı, astsubayı alıp öyle dövülmez, böyle dövülür deyip tüm Kuveyt konsolosluk görevlilerini sıra dayağına çekmek geldi içimden.

Allah’tan bir yazma huyum var. Kendimi böyle frenliyorum veya öfkemi asimile ediyorum yada sıkıntılarımı benim gibi sıkıntılı insanlarla paylaşıyorum .Yani okey oynamak, halı sahada tek kale futbol oynamak veya masa tenisi gibi oynamak gibi kendimiz çalıp kendimiz oynasak da yazmak faydalıdır dostlar.

Şimdi bazı sorularım var.

1-Büyük ülke olacaksan, önce büyük ordun olacaksın, büyük ordunun subaylarının burunlarını sürtmek için, uydurma darbe , çete kurmak, terör örgütü kurmak iddiaları ile onları mahpus damlarına atıp , 5-6 sene sonra da ‘’ Pardon ya, bu bir komplo, bu bir kıskaç, bu bir tuzak, bu bir kumpas  operasyonuymuş, şimdi çıkın içeriden, sonra adil yargılanırsınız ’’ dersen,  başka ülkelerin orduları, generalleri,  amiralleri, siyasetçileri, basını, vatandaşları nazarında Türk subaylarının hasiyeti, imajı , kariyeri, askerlik onuru nice olur?

2-Türk lafını ağzına almaktan kaçınan herkese soruyorum. Bu ordunun subaylarından bahsedilirken bütün dünya  ‘’ Türk subayları, Türk pilotları, Türk denizcileri, Türk komandoları! ’’ diyor da, size ne oluyor!  Bütün dünya milliyetimizin unvanını, ismini  yanlış mı biliyor yoksa?

3-Eğer gerçekten çelik gibi subaylar, çelik gibi astsubaylar yetiştirmek istiyorsan ( demirden dağlar gibi, fırtınalar gibi, yıldırımlar ve şimşekler gibi ordun olmanı istiyorsan, yetiştirmek zorundasın )  o takdirde, önce sen Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerini, inkılaplarını benimseyeceksin ki, bunları benimseyen ve gönülleri Atatürk sevgisi ile donatılmış subayların kumanda ettiği bir ordun olsun. Bu hakikati sen de bildiğin halde, Mustafa Kemal Atatürk’e gereken saygıyı göstermekten kaçınmandaki maksadın nedir?

4-Dünyanın hiçbir yerinde Türkiye bayrağı denilmiyor. Türk Bayrağı deniliyor ve sen bunu bile demiyorsun. Geveleyip duruyorsun ağzında ve bayrağını kendi Türk vatandaşların kaç defa indirdiler direklerinden!  O bayrağa ciddi bir saygı sağlayamazsan başka ülkelerin adamları senin vatan topraklarının ta göbeğinde, ta merkezinde, senin vatandaşlarının yanında, senin subaylarının ağzını burnunu  kırmazlar mı?

5-Büyük Ordu, büyük Türkiye lafını beğenmedin ve Büyük Türkiye büyük ordu afişleri ile falan değiştirdin, boş işlerle uğraştın!  Evet doğrusu senin bu beğenmediğindir!  Büyük Ordu Büyük Türkiye’dir. Ordun, Silahlı Kuvvetlerin ne kadar büyükse sen de devlet, millet olarak o kadar büyük olursun ve sen bunu asla anlamadın veya anlamıyormuş gibi yaptın ! Ordusu küçük, zayıf,   olup da, kendisi büyük olan bir ülke, bir devlet gösterebilir misiniz bana?  ABD, Çin, Rusya, Almanya, İngiltere, Fransa  neden süper güçler acaba?  Sakın orduları çok güçlü olduğu için olmasın? ( Böyle soruların sonunda soruların etkili olması için soran kişi hacı, hoca, birader, kardeş, arkadaş, dostum gibi hitaplar da ekler sorunun sonuna!  Ben bunu da yapmıyorum! )

Son bir uyarım var!  Türk Ordusunun subaylarının, astsubaylarının  gönüllerinden, akıllarından, zihinlerinden Mustafa Kemal Atatürk sevgisi, ilkeleri, inkılapları temizlediği, silindiği an; Türk Ordusu biter ve sen asla güçlü bir ülke, ciddi bir devlet olamazsın!

Hayır olamazsın!

Olamazsın!

Vedat KUŞAKLI

[email protected]