Bir uzun yürüyüş var bugün İstanbul’da... Mesafesi değil uzun olan, meselesi: Kardeşlik, adalet, barış...

Hepimiz Adem ile Havva’nın çocuklarıyız deyip Kabil misali kardeş canına kıyanlara örnek olmasını umduğum bir uzun yürüyüş bu...

Terazinin kantarıyla oynayıp kendi çıkarlarını hep ağır çektiren, kendi sözlerini hüküm saydıranlara ibret olmasını umduğum bir uzun yürüyüş bu...

Ölmeyi, öldürmeyi, düşmanlığı, husumeti marifet sayan, merhameti tükenmiş, vicdanı körelmiş, gözünü kan bürümüşlere merhem olmasını umduğum bir uzun yürüyüş bu...

Barış İnisiyatifleri birleşti “Silahlar sussun, barış konuşulsun!” diyerek yürüyecekler İstanbul’un kendi gibi adı da güzel İstiklal Caddesi’nde. Saat 15.00’te Tünel’den yola çıkıp Taksim’e ilerleyecekler...

Geçen hafta yaptıkları basın toplantısında “Savaşa, savaş tacirlerine, savaş kışkırtıcılarına karşı barışın sesini yükseltmeye, barış iklimini daim kılmaya çalışıyoruz. Bombardıman gürültülerini bastırmak, çatışmaları sona erdirmek, çocukların ölmesini, daha fazla kan akmasını engellemek için feryat ediyoruz” demişti Barış İnisiyatifleri’nin temsilcileri.

Yürüyüşe Antikapitalist Öğrenciler, Barış Hareketi, Barış İçin Gençlik Girişimi, Barış İçin Kadın Girişimi, Barış İçin Sanat Girişimi, Bir Göz de Sen Ol İnisiyatifi, Blok Akademi Grubu, Demokrasi ve Özgürlük Hareketi, Doğu Güneydoğu Dernekleri Platformu, Dur De, Emek ve Adalet Platformu, Evrensel Kültür Dergisi, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Küresel BAK, Küresel Eylem Grubu, Kürt Yazarlar Derneği, MAZLUMDER, Özgürlük İstiyoruz İnisiyatifi, Sol Arayış, Tiyatro Eleştirmenleri Birliği, Türkiye Yazarlar Sendikası, KESK İstanbul Şubeler Platformu katılacak.

Bu kadar çok sivil toplum kuruluşunu bir araya getiren ve böyle bir yürüyüş düzenlettiren umut kırıklığını ve isyanı çoğumuz paylaşıyor: Savaş bitmedi bir türlü, yeniden başladı. Umutlar kırıldı, isyan dalgası yükseldi, ayrımcılık şiddetini arttırdı. Tam o sırada bir deprem oldu hepimizi alt üst eden... Yürekleri buz kestiren sözler duyduk, insanlık dışı eylemlere tanık olduk!

Oysa işte önümüzde kaçırılmaz bir fırsat var: Savaşın, depremin yaraları sarılabilir, bizi bekleyen başka felaketlerin önüne geçilebilir. Bu topraklarda yaşayan herkes için bir anayasa yapılabilir. Barış İnisiyatifleri “Eşit koşullarda kardeşlik, mutlak adalet, onurlu barış istiyoruz!” diyor... “Çözüm diyalogda, çözüm müzakerede!” diye haykırıyor....

Vermeye gönlü olanlar için “Barışın formülü çok da karmaşık, çok da belirsiz değil”.  Barış İnisiyatifleri’nin talepleri kuşkusuz çoğumuzun içinden geçiyor: “KCK adı altında tutuklanan siyasetçiler serbest bırakılsın”.

“Terörle Mücadele Kanunu ve özel yetkili ağır ceza mahkemeleri yürürlükten kaldırılsın”.

“Yeni anayasayı hiçbir baskı ile karşılaşmadan özgürce tartışabilmek için, mutlak ifade özgürlüğü yasalarla güvence altına alınsın”.

“Bu adımların yaratacağı pozitif dalga ile yeni anayasa gerçek bir barış anayasası olabilir. Çok geniş kesimler sürece katılabilir, sahip çıkabilir”.

İnsan haklarından ödün verilmeden ulaşılacak çoğulcu bir demokrasiye giden çok uzun bir yolun başındayız hala... Adımlarımızı sıklaştırmamız lazım. Tavşanla yarışan kaplumbağa misaliyiz, koşamıyorsak da barış ödülünü kazanmak için hiç durmadan yürümemiz lazım.