Eminim siz de sormuşsunuzdur : Kendi halinde olan bu adam  nasıl olur da birden karısına evin bir köşesinde işkence edip, öldürüp sonra hiçbir şey olmamış gibi dolaşıyor? Nasıl olur da katliam yapan bir örgüte üye olup, bununla gurur duyabiliyor? Ya da nasıl olur da geçmişte hiç bir sabıkası olmayan bir insan günün birinde canlı bomba olmayı göze alıyor?

Bu soruların tek ve kesin bir cevabı yok. Şiddet farklı boyutlarla ele alınabilir: Bunlar genetik, kültürel, eğitim, sınıf veya kişilik farklılıkları olabilir. Ancak, hangi faktör olursa olsun şiddet eğilimli birey çevresindeki zayıflıkları bilerek kendisinde olmayan gücü kanıtlama eğilimindedir. Çünkü, örneklerini her geçen gün gördüğünüz gibi , şiddet  zayıf ve/ya savunmasız bir insanın en güçlü silahıdır. Bu silahın kullanıldığı en uygun hedef ise bu bireyden daha güçsüz, savunmasız olan kişilerdir. En fazla savunmasız ve zayıf görünen kadın ve çocuklar, şiddete de en çok maruz kalan kısımdır.

Şiddet Nedir?

Şiddet küçük düşürmedir, manipülasyondur, yabancılaşmadır, göz dağı vermektir, tacizdir, zor yolla iknadır. Çoğunluk ve polis kayıtları en çok kadınların şiddete maruz kaldığını gösterse de erkekler de şiddete uğrar.

Şiddet sadece fiziksel değildir; aşağılamak, dalga geçmek, saygısızlık, küsmek de şiddet tanımı içerisinde yer almaktadır. Şiddeti yapanlar sanmayın ki profesyonel cani ya da ağır bir psikopatolojisi olan insanlar, aksine bu kişiler sabah akşam işe gidip eve gelen belki çok babacan aile bireyleridirler.

Saldırganlık koruma ve korunma içgüdüsü ile ortaya çıkar ancak korunmaya gerek kalmayan durumlarda ortaya çıkan bu saldırganlık öğrenme ile babadan oğula geçmesinden söz edebiliriz. Araştırmalara göre şiddet uygulayan çoğu bireyin aile geçmişinde de şiddetin görüldüğünden bahsedebiliriz.  Bu durumu gözlemleyen çocuk ileride de aynı tutumu sergileyebilir, kız çocukları ise sessiz kalmayı öğrenebilir. Kısaca; şiddet babadan oğula, mağduriyet ise anneden kıza miras kalabilir.

Çocuklar şiddeti unutmaz

Bir çocuğun en temel gereksinimlerinden biri sevgi ve ilgidir. Bunun aksini veya şiddeti öğrenip kendisini önemsiz ve değersiz hisseden çocuk, ileride de bu duygulardan kurtulmak için kendisinden daha güçsüz veya çelimsiz olan bireyleri ezme girişimi ile kendisinde onu rahatsız eden duyguları bastırabilir. Bu bir kısır döngüdür ve kısır döngünün bir yerinden müdahale edilmezse nesillere aktarılır.

Şiddete maruz kalan veya tanık olan çocuk illaki ileride şiddet uygular diye bir yasadan bahsedemeyiz ancak kalıcı psikolojik sorunları beraberinde getirmesi yüksektir. Örneğin, yapılan araştırmalar, aile içinde şiddete maruz kalmış bir çocukların, diğer çocuklara oranla daha fazla duygusal ve fiziksel sorunlar yaşadığını göstermiştir. Bu sorunlar, başka çocuklara karşı şiddet gösterme, uygu bozuklukları, iştahın kesilmesi, derslerde başarısızlık, dikkat eksikliği ve ileride antisosyal kişilik bozukluğuna (psikopatiye benzeyen bir kişilik bozukluğu) kadar giden uzun bir listedir.

Ne yapmalıyız?

Ekonomik durum, sınıf, şartlar ne olursa olsun şiddet asla gösterilmemesi gerekir. Aile içindeki şiddetin sebeplerinden biri iletişim eksikliği olabilir. Bu iletişim eksikliği bireylerin kendi arasında gün içerisinde neler yaptıklarını, gününün nasıl geçtiğini paylaşmakla güçlenebilir.  Bu konuşmada saygının en önde tutulmasını öneririm; suçlayıcı konuşmak çözüm değildir.

Çocuklara gelince ise aile içindeki tartışmalar çocuklardaki başarısızlık ve depresyon riskini arttırır. Disiplini öğretmek için çocuğu şiddet gösterilmemelidir. Çocuk sevgi bekler, emek ister, eğer yanlış bir şey sözlerseniz bir yetişkinin beklediği gibi özür dilenmesini bekler, ister. Olumlu davranış ise ödüllendirdikçe artabilir. Son olarak da eğer öfkenizi karşınızdakine karşı azaltamıyorsanız, bir uzmandan yardım almanızı tavsiye ederim.