Bizim Hikaye, 1980 darbesinde hayatı altüst olan bir ailenin dramını, o günlerden bu günlere kadar uzanan bir mücadeleyi, bağlarını kopartmayan fedakar bir aile aracılığıyla aktarıyor. Haksızlığa uğramış, ailesi, yuvası, geleceği elinden alınmış bir adam ile hayata karşı tek başına mücadele etmek zorunda kalan, çocuklarıyla bir başına kalmış Nimet'in öyküsünü perdeye taşıyan filmin başrollerini Cansel Elçin ve Sera Tokdemir'in paylaşıyor.

1980 darbesinde inancı ve düşüncesi nedeniyle hayatı altüst olan bir ailenin, hayata tutunma çabalarını beyaz perdeye taşıyan Bizim Hikaye 27 Mart’ta vizyona giriyor. Filmde başörtülü bir karakteri canlandıran Sera Tokdemir, başörtüyü takarken yabancılık hissetmediğini söylüyor ve ekliyor, “Başörtülü halimi sevdim"

Kertenkele dizisindeki Zehra rolüyle seyircinin beğenisi toplayan Sera Tokdemir bu kez üç çocuklu dindar bir anneyi canlandırıyor. Sare Tokdemir'le filmdeki rolü üzerine konuştuk.

Filmde Nimet karakterini oynuyorsunuz. Karakterin nesi etkiledi sizi?

Üç çocuğuyla hapse giren kocasına destek oluyor. Bütün sıkıntılara tek başına göğüs germek durumunda kalıyor. Çok güçlü bir kadın. İnançlarından asla ödün vermiyor. Çetin bir yaşam mücadelesi veriyor. Oynadığım karakter bana çok ilham verdi.

İlk defa başörtülü bir kadını oynadınız. Nasıl hissettiniz kendinizi örtünün içinde?

Bana "rol için kapanır mısın?" diye sorduklarında "Açılmam ama kapanırım" dedim. Başörtüyü taktığımda içinde kendimi farklı hissetmedim. Sete gelip başörtüsünü taktığımda sanki hep örtülüymüşüm gibi hissettim. En güzel tarafı da buydu, başörtülü halimi sevdim.

BENJAMİN BUTTON OLDUM


Nimet'in hem gençliğini hem de yaşlılığını oynadınız. İlk defa özel bir yaşlandırma tekniği kullanıldı bu filmde. Yaşlanmak nasıl bir tecrübeydi?


Bana hep sorarlardı hangi karakteri canlandırmak istersin diye ben de hep "Benjamin Button gibi hissetmeyi çok isterdim" diyordum. Nasip oldu ben de kendimi yaşlı gibi hissettim. Yaşlanma rolleri çok az oluyor. O yüzden kendimi çok şanslı hissediyorum. Yaşlandırmak için yurt dışından özel bir protez getirildi. Her defasında 6 saat hazırlık sürecim oldu. Orada hem kapalı hem de açık halde bulunuyorum. Başımın açık olduğu sahnelerde saçlarımın rengi değiştirildi. Yaşlılığa bağlı olarak oluşan sarkmaları çalışmak uzun sürdü. Normalde makyajın dayanma süresi 8 saatti fakat ben 13 saate kadar dayandım. Kaşıntı yapmasına rağmen aldırmadım. Bunun sebebi sahneleri daha çabuk çekebilmekti. Kimseyi zora sokmak istemedim. Diğer bir nedeni de o hikâyede dayanabildiğim kadar kalmak istedim.

Yaşlılık makyaj hilesinin dışında iyi bir oyunculuk da gerektiriyor. Role nasıl adapte oldunuz?

Yaşlılık halinde ses, duruş biçimi, konuşma tarzı farklılaşıyor. Planlayarak yapmadım, içimden nasıl geliyorsa öyle oynadım. O makyaj yapıldığında gerçekten o hikâyeye gittim.

YAŞLI VE ÖRTÜLÜ HALİMLE TANIŞTIM

80 darbesini anlatan bir dönem filminde rol aldınız. Siz o dönemi canlandırmak için hangi materyallerden faydalandınız?
1981 doğumluyum, o yılları az çok biliyorum. O yüzden film için özel bir çalışma yapmak zorunda kalmadım. Kimseyi izlemedim, taklit etmeye çalışmadım. Çünkü birini izlemek yerine kendi içimden bulup da çıkarmak daha doğal geliyor. Bana göre oyunculuk, kendi içimden bulduğum benleri çıkartmak. Her oynadığım proje için birçok 'ben' ile tanışıyorum. Burada da yaşlı ve başörtülü bir Sera ile tanıştım.

Nimet üç çocuklu bir anne, siz de bir annesiniz. Anneliğinizden neler kattınız?


34 yaşımdayım. İlk oyunculuğa başladığım zamanlarda da anneydim, reklam görüşmesine gittiğimde çok genç gözüktüğümü söyleyip geri çevirmişlerdi. İlk kez bir anneyi canlandırıyorum.


NİMET İÇİN KİLO ALDIM

Nimet rolü için kilo aldığınızı biliyorum…
Evet, ama bilinçli olarak kilo almadım. Yemek yemeği çok seven biriyim. Çok fazla yemek yiyorum ve kilo aldıran besinler tüketiyorum. Kilo almaya başladım, karaktere yakışır düşüncesiyle tutmadım kendimi. Hem üç çocuk var hem de filmde bir doğum sahnesi var. Zayıf olmam inandırıcı olmazdı. Anneliğim orada işe yaradı çünkü ben kendi hamileliğimde 24 kilo almıştım. Nimete yakıştı o kilolar.

Siz gerçek hayatta normal doğum yapmamışsınız. Roldeyken nasıl canlandırdınız o sahneyi?

Farklı bir duygu. O an sadece hissederek oynadım. O an kayıt dendi ve içimden nasıl geliyorsa öyle davrandım.
Karaktere inanmak gerek

Oyunculukta hangisini tercih edersiniz, komedi mi drama mı?

Drama oynamayı daha çok seviyorum çünkü daha hissederek oynuyorum. Ama izleyenler beni komediye çok yakıştırıyor. Bir hikâye var ve ona hizmet etmeye çalışıyoruz. Seyircinin tepkisi belirliyor. Kanıt'ta oynadığım dönemde beni yolda görüp "aa ben Zeynep'i çok seviyordum" derken başka biri Zehra için aynı şeyi söylemesi beni mutlu ediyor. Farklı karakterleri oynayabiliyorum.

Siz birbirinden farklı karakteri canlandıran bir oyuncusunuz. Oyunculukta başarı farklı rollerin altından kalkabilmekte mi gizli?

Bence öyle değil. Her role yakışacaksın diye bir şey yok. Ben bu konuda şanslıyım bu zamana kadar gelen roller hep bana uygun rollerdi. Rolün bana yakıştığını ancak seyircinin tepkisinden anlıyorum. Oynadığım karakteri sevdiklerinde "oldu" diyorum.

İyi oyunculuğun paradigması nedir?

Bence oyuncunun inanması. Mesela ben Kertenkele dizisindeki Zehra'ya ve Zehra'nın hikayesine inanırsam ben inandığım zaman seyirci de bana inanır zaten. Ben inanmadığımda seyirci de inanmıyor.Kariyerim için çok kafa yormuyorum.

Bilkent turizm bölümünden mezunsunuz. Ayla Algan'dan ders aldınız. Aslında hayaliniz çocukluğunuzdan beri oyuncu olmak. Oyunculuğu neden ertelediniz?

Üniversite yıllarından itibaren istiyordum. Üniversite biter bitmez tiyatro eğitimi aldım. Sonra evlendim ve anne oldum. Annelik döneminde oyunculuk yapmadım. Boşandıktan sonra kamera önü eğitimi alarak oyunculuğa başladım.

Pek çok sevilen projede yer aldınız. Sektörde kendinizi nerede görüyorsunuz ve nerede görmek istiyorsunuz?

Sektörde kendimi bir yerde görmüyorum. Birileri beni görüyor ve bu hoşuma gidiyor. Hayal ettiğim bir yer de yok çünkü olacak zaten oluyor. Doğal akışına bırakıyorum, buna çok fazla kafa yormuyorum.

Söylediğinize göre 'plansız bir kariyer' sizinkisi. Bütün bunlar plan yapmadan nasıl oluyor?

Gerektiği zaman gerektiği yerde oluyorum. İstediğim şeylere inanarak istiyorum ve o doğrultuda yürümeye başlıyorum. Olmaya da bilirdim bilmiyorum. "Ben bu olacağım" diye hayal kurup bu yola çıkmadım. Sadece kamera önü eğitimi almaya başladım. Okula telefon geldi hocam beni önerdi. Böylece başladı.

Oyunculuğun yanı sıra sesiniz de güzel. Birkaç defa şarkı da söylediniz. Müzikallerde oynamayı düşünüyor musunuz?

Şuanda aklımda öyle bir şey yok fakat günün birinde olursa seve seve kabul ederim. Hayat Devam Ediyor dizisiyle ilgili yaptığım bir şarkı vardı. Sözü ve müzik bana aitti. Benim sesimden final bölümünde verilmişti.

Babanız at yetiştiricisi. Atlara karşı merakınız ne düzeyde?

Ben küçüklüğümden beri atların içinde büyüdüm. Ailece at sahibiyiz. Annemin babamın ve benim at sahibi belgemiz var. Yarış atı yetiştiricisiyiz aynı zamanda. Ben at biniyorum fakat yarış atlarıyla binicilik çok farklı şeyler. Bambaşka bir dil atların dünyası.

Kaynak: Yenişafak