Hollanda Temsilciler Meclisi seçimleri, 15, 16 ve 17 mart tarihlerinde yapıldı. Seçimlere, korona virusü gölgesi düşmesine rağmen, katılım yine de yüksek oldu. Seçim kampanyaları genel olarak sosyal medya üzerinden yürütüldü. Parti liderleri, televizyon programlarında yer aldıkları tartışmalarda, kararsız seçmenleri son anda yönlendirmeyi başardılar. Seçim sonuçlarına göre, iktidar partisi VVD yine birinci parti oldu. D66 partisi büyük bir başarı sağlayarak, ikinci büyük parti olmayı başardı. 150 kişilik Temsilciler Meclisi için 37 parti mücadele verdi ve 17 parti milletvekili çıkarabildi. Seçimlere katılım oranı ise yüzde seksen ikilerde seyretti.

Mart 2021 seçimleriyle birlikte, liberal parti VVD, dördüncü kez başarı sağladı. Başbakan Rutte, yeniden seçmenin güvenini almayı başardı. Rutte, böylece en uzun süreli Başbakan olma sıfatını da kazandı. Söz konusu başarı, geçen yıllarda yaşanan, vergi dairelerindeki sistematik ve etnik ayırımcılığın tespit edilmesine ve hükümetin istifa etmesine rağmen sağlandı. İnsanın aklına ister istemez, ‘ortaya çıkan skandal seçimlerde rol oynamadı mı?’ sorusu geliyor.

D66 Partisi, liderinin yürütmüş olduğu seçim kampanyası ve tartışmalarda ortaya koyduğu duruşla, ikinci büyük parti oldu. Parti lideri Sigrid Kaag, D66’nın tarihinde en yüksek oy alarak, partisinin VVD ile yeniden koalisyon kurmasının yolunu açtı. Seçimlerde sol görüşlü partiler çok ciddi oy kaybına uğradılar. Örneğin, hatırı sayılır üç sol partinin (PvdA, GroenLinks, SP) bu seçimlerde çıkartabildiği milletvekili sayısının toplamı 25 oldu. Popülist ve aşırı sağ partilerde ise oy patlaması yaşandı. PVV, FvD, JA21 gibi aşırı sağ partilerin toplam milletvekili sayısı 29’a ulaştı. Bu sayı, 2002 yılında, Pim Fortuyn’ün (LPF) listesi ve LN partilerinin aldıkları milletvekeli sayısına takabül ediyor.


PVV, FvD, JA21 partilerinin seçim programlarında öne çıkan ortak özelliklerinden birisinin, mültecilere ve göçmenlere karşı ayırımcılık yapılabileceği ve bunların gerekirse temel haklardan mahrum edilebileceğidir. Bu üç partinin bir başka ortak özelliği ise, göçmen karşıtı, İslam karşıtı ve Avrupa Birliği karşıtı olmalarıdır. PVV ve JA21 seçimlerde, İslam, göçmen ve iklim tehlikesini suistimal ederken, FvD partisi de korona karşıtlığını kullanmıştır.

Seçimlerinde yaşanılan yeni bir gelişme ise, şüphesiz siyasete yeni giren partiler ve aldıkları oylarla çıkardıkları milletvekili sayısıdır. Bunlardan üçü şu partilerdir: JA21, VOLT ve BIJ1.
 

Seçimlere girip milletvekili çıkaran yeni partilerden birisi, FvD’den ayrılan JA21 partisidir. Bu parti, kendisini sağ ve realist bir parti olarak lanse ediyor. JA21 partisi, alınacak yeni tedbirlerle göçün düşürülmesini, yıl bazında en fazla 5.000 mültecinin ülkeye kabul edilmesini istiyor. İklim krizini kabul edip, nükleer enerjiyi savunuyor. Avrupa Birliği’nin yetkilerinin azaltılmasını istiyor.

Seçimlere ilk defa katılan ve sürpriz bir şekilde dört milletvekili çıkaran bir parti de Volt Partisidir. 2040 yılında iklimin nötr hale gelmesini , rüzgar, su ve güneş enerjisine geçilmesini savunan Volt Partisi, nükleer enerjinin bir alternatif olacağını dillendiriyor. Avrupa düşüncesini öne çıkaran Volt, Avrupa Birliği’nin demokratik bir birlik olmasını, uluslararası şirketlerin çıkarları yerine insanların öncelikli olmasını, Avrupa Parlamentosu’nun daha fazla söz hakkına sahip olmasını savunuyor.

BIJ1 Partisi, DENK’ten ayrılan Sylvana Simons tarafından temsil ediliyor. Radikal eşitlik ve ekonomik adalet kavramları partinin çıkış noktasını oluşturuyor. Antikapitalist bir parti olduklarını, saat ücretinin 10,80 Euro’dan 14 Euro’ya çıkartılmasını savunan BIJ1 partisi, okul parası, milli sağlık fonu gibi ödemelerin kaldırılmasını istiyor.
 

2017’de ilk defa seçimlere giren ve üç milletvekili çıkaran DENK partisi, son seçimlerde, geçtiğimiz yıllarda parti içinde yaşanan olumsuzluklara rağmen, beklenenin üzerinde bir başarı sağladı. Başta NIDA olmak üzere, diğer siyasi partilerdeki Türk ve göçmen kökenli adaylara ve Simons’a kaptırılan oylara rağmen, DENK’in üç milletvekili çıkarması başlı başına önemli bir başarıdır.

Türklerin seçimlere katılımı, daha doğrusu sandığa gitmeleri, her ne kadar, seçim akşamı Doğuş Nieuws Seçim Özel televizyon programına katılan çok sayıda Türk kökenli siyasetçi, STK temsilcisi, yazar tarafından yeterli bulunmasa da, kanaatimce, Türklerin Hollanda seçimlerine ilgisi sanıldığından daha fazladır. Her şeyden önce, farklı partilerde 36 Türk kökenli vekil adayının olması bu ilginin önemli işaretidir. Seçim öncesi ve akşamı saatlerce yapılan Türkçe seçim ve siyaset programları da, Türklerin Hollanda siyasetine duydukları ilginin bir başka ifadesidir.

Elbette, Hollanda’daki bütün Türklerin, aynı partiye oy vermelerini beklemek, abesle iştigaldir ve hayaldir. Bunun yerine, gelecek yıllar için, Hollanda Türk toplumunun siyasi bilincinin arttırılması yönünde faaliyetler yapmak, siyasi katılımın can damarıdır.

Veyis Güngör
21 Mart 2021