Fransa Başbakanı Sarkozy ile İngiltere Başbakanı Cameron dün koşa koşa Libya’ya gittiler. Libya Ulusal Geçiş Konseyi’nin Başkanı Mustafa Abdül Celil, Kaddafi’nin devrilmesi konusunda verdikleri destek için İngiltere ve Fransa’ya teşekkür etti. Abdül Celil yakında ülkenin tamamen kurtarıldığını ilan edeceklerini söyledi.

Pardon... Libya’yı kim, kimden kurtardı? Veya kurtarıyor acaba? 1942 yılına kadar İtalyan sömürgesi olan ve kabilelerden oluşan Libya’yı devlet haline getiren, kişilikli politika uygulayan Kaddafi’yi iktidardan uzaklaştırmak için savaş verenler Libya halkı mı, yoksa Fransız, İngiliz ve İtalyan liderlerinin baskısı ile Libya’yı 6 aydır bombalayan NATO uçakları ile en modern silahlarla donatılan, ceplerine para dolduran paralı askerler mi?

Libya‘da maliyeti ucuz, kaliteli bol miktarda petrol var. Kaddafi yıllık 50 milyar dolar dolayındaki petrol geliri ile yıllar boyu Libya’nın altyapı yatırımlarını tamamlamaya çalıştı. Petrol gelirini aç kurtlara yedirmedi. Petrol geliri ile yapay nehirler, limanlar, yollar, konutlar, okullar yapıldı.

Kaddafi’nin altyapı yatırımı için açtığı ihalelerden Türk müteahhitler de yararlandı. Daha da doğrusu Libya Türk müteahhitlik firmalarının dışa açılmasını sağlayan ülke oldu. Libya’yı 6 ay bombalayarak alt ve üst yapıyı yerle bir edenler, şimdi “Libya’yı biz onaracağız... Petrolü biz çıkaracağız” diyerek, yangından mal kaçırma telaşı içindeler. Sayın Erdoğan’dan önce Libya’ya gitmeyi başardılar.

Anlaşılamayan şudur: Kaddafi gidince Libya’ya demokrasi mi gelecek? Düvel-i Muazzama’nın hedefi Libya’ya demokrasiyi getirmek için Kaddafi’i koltuktan indirmek idi ise NATO 6 aydır Libya’yı neden bombaladı? Sarkozy ile Cameron Libya’ya demokrasi getirmenin mi, yoksa petrol kaynaklarını paylaşmanın mı peşinde? Anlayabilsek, rahatlayacağız.

Füze Kalkanı’nın kurulacağı Kürecik’te  40 yıl önce neler oldu?

Malatya’nın Kürecik köyü önemli bir köydür. Nedendir bilinmez Amerikalılar bu köyü çok sever. Elli yıl önce bu köyde Amerikalıların radar üssü vardı. Rusya bu köyden izlenirdi. Bundan sonra füze kalkanı ile İran izlenecek.

Gençler bilmez, yaşlılar hatırlamaz. Bundan 40 yıl önce Kürecik’te çok şeyler olmuş, Amerikan radarlarına karşı eyleme yeltenen THKO (Türk Halk Kurtuluş Ordusu) öncüleri öldürülmüştü.

THKO’yu Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Sinan Cemgil, Deniz Gezmiş ve Cihan Alptekin kurdu. Bağımsız ve demokratik bir Türkiye için halk hareketini başlatacaklardı.

Bağımsızlık ve demokrasi arayışında 1970 sonunda eyleme geçtiler. Devrimin proleterya partileri ve halk ordularıyla gerçekleşeceğine, işçilerin ve halkın kendilerini destekleyeceğine inanıyorlardı.

12 Mart 1971’de sıkıyönetim ilan edildi. Gözaltılar, operasyonlar, tutuklamalar başladı. Deniz Gezmiş Gemerek’te, Yusuf Aslan Şarkışla’da, Hüseyin İnan ise Pınarbaşı’nda yakalandı. Sinan Cemgil ve arkadaşları arasında Deniz’lerin serbest bırakılmasını sağlamak için eylem yapılması üzerinde görüş birliği oluştu. Kürecik’te bulunan NATO Radar Üssü’nü basmaya karar verdiler.

Ancak baskın öncesinde İnekli Köyü muhtarının ihbarı üzerine kuşatıldılar. 31 Mayıs 1971’de jandarma ile çıkan çatışmada Sinan Cemgil, Alparslan Özdoğan ve Kadir Manga vurularak öldürüldü.

Adıyaman Gölbaşı ilçesinde cenazeyi almaya giden Sinan’ın annesi Nazife Cemgil, çevresini saran kadınlara Sinanlar’ı şöyle anlattı: “Bu oğlum Sinan... Bunlar da onun arkadaşları (Kadir ve Alpaslan), kardeşleri... Onlar da oğullarım... Bu çocuklar, bu oğullar; bu ülkeyi, halkı, sizleri sevdiler. Başka bir istekleri yoktu... Dileselerdi, düzenin adamları olsalardı, şimdi burada cansız yatmazlardı. Ama onlar, sizin sorunlarınızı omuzladılar. Sizlerin iyiliği için dağa çıktılar. Ölümü göze aldılar. Öldürüldüler...”