Takıntı hastalığının görülme sıklığının sanıldığından daha fazla olduğunu belirten Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Psikiyatrist Yard. Doç. Dr. Oğuz Tan, “Takıntı sanıldığı gibi sadece psikolojik bir durum değildir. Yapılan son araştırmalar 'mutluluk hormonu' olarak bilinen serotonin salgısının azalmasına bağlı olarak dolayı ortaya çıktığını göstermektedir.  Serotonin azalırsa kişi düşüncesini de kontrol edemez hâle geliyor. Tıbbi literatürde Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) olarak bilinen hastalığın kritik noktalarından biri de kişinin aklından geçen düşüncenin mantıksız olduğunu bilmesi ama bir türlü içinden atamaması ve bu yüzden de sıkıntıya girmesidir” dedi.

DEPRESYONA YOL AÇIYOR


Aslında herkesin takıntıları olduğunu bunların bazılarının çok hafif olması sebebiyle önemsenmemesi gerektiğini belirten Dr. Tan, “Eğer takıntılarınız hayatınızı olumsuz etkilemeye başlarsa bir hastalık halini almıştır. Mutlaka bir uzmana görünmek gerekir” diye konuştu. Takıntı hastalarında depresyonun sık görüldüğünü belirten Dr. Tan, “Bu kişilerde beyinde emin olma mekanizmaları bozuluyor. Emin olamadıkça aynı şeyi tekrar tekrar yapıyorlar. Kendilerine güvenleri azalıyor ve çok mutsuz oluyorlar. OKB, depresyon riskinin en sık görüldüğü hastalık türü. Her zaman birlikte seyretmez; ama seyri esnasında sık sık depresyon ortaya çıkar” diye konuşuyor.

En çok kontrol etme takıntısına rastlanıyor

Uzmanlar, takıntılarla ilgili olarak çocukluk yaşlarındaki belirtilere dikkat edilmesi gerektiğini belirtiyor.  İki yaşından başlayarak çocuklarda ve ergenlerde görülen eşyaların simetrik şekilde yerleştirilmesi,  ışığın açık bırakılması, yürürken çizgilere basılmaması ve mikrop kapma korkusu gibi bazı takıntılar, genellikle bir dönem olup, sonra kendiliğinden kaybolabiliyor. Psikiyatristler kişilerin daha çok “Anahtarı yanıma aldım mı, ocağı kapattım mı, fişi çektim mi?” gibi bir eylem ya da davranışı yapıp yapmadığından emin olamama, kontrol etme takıntısı yaşadıklarını söylüyorlar.

Kadınlarda sık görülüyor

Takıntıların genellikle ergenlik döneminde ve 20-30'lu yaşlarda başlamasına karşın, okul öncesi çağdaki çocuklar da dahil herhangi bir yaşta görülebileceğini söyleyen Dr. Tan, bunun bir karakter özelliği olmasına rağmen genel olarak kadınlarda daha sık görüldüğünü söyledi.  Basit takıntılarla kişinin kendisinin de kolaylıkla başa çıkabileceğini belirten Dr. Tan, “Takıntı kişinin mantıksız bulmasına rağmen, içindeki sıkıntıyı atmak için bir davranışı yapmaya kendini zorlamasıdır. Takıntıyı yenmenin en pratik yolu mantık dışı şeyi yapmamak veya daha seyrek yapmaktır. Tedavide temel prensip budur” dedi. 

(Ziyneti Kocabıyık / Türkiye)