Hedefe yönelik ilaçlarla son yıllarda kişiye özel hale gelen kanser tedavisinde, bağışıklık sistemini güçlendiren yaklaşımlar umut vadediyor. Özellikle lösemi ve lenfoma gibi kan kanserlerinin tedavisinde kullanılan yeni yaklaşım, multilpl miyelom gibi diğer kanserlerde de deneniyor.

İstanbul'da düzenlenen 8. Hematolojide Yeni Eğilimler Sempozyumu'nda konuşan Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Çetiner, son yıllarda pek çok araştırma merkezinin, hastaların kendi kan hücrelerinin kanserli hücreleri yok etmek üzere programlandığı tedaviler üzerinde  çalıştığını belirterek,  “Kanser tedavisinin yüzde yüz başarılı olmasının önündeki en önemli engellerden biri kanser hücrelerinin kendilerini silikleştirerek bağışıklık sisteminden saklanmalarıdır. Bu şekilde kanserli hücreleri yeterince tanıyamayan bağışıklık sistemi de tümör dokusunun gelişimine izin verir. Kanserin bir diğer özelliği ise genetik yapılarını hızla değiştirmeleri ve hedefe yönelik uygulanan tedavilerin etkisinden kurtulmayı başarmalarıdır. Yeni tedavi yaklaşımında, öncelikle hastanın bağışıklık hücreleri toplanıyor ve hücreler genetik mühendislik teknikleriyle kanser hücreleriyle savaşmaya yönlendiriliyor” dedi.

YOKEDİCİ BAĞIŞIKLIK HÜCRELERİ

Prof. Dr.Çetiner CARR teknolojisi adı verilen teknoloji ile ilgili şu bilgiyi verdi: “Bu tedavi yaklaşımında tümör hücreleri bu hücreleri tanıyan ve monoklonal antikor ismi verilen moleküllerle işaretleniyor. Bağışıklık sisteminde rol alan ve tümör hücrelerini yok etme yeteneğinde olan hastanın T hücreleri, laboratuvar şartlarında işaretlenmiş tümör hücreleri ile tanıştırılıyor ve bunlara karşı aktif hale getiriliyor. Eğitimli T hücreleri daha sonra hastaya geri veriliyor. Bu hücreler bağışıklık sisteminin gözünden kaçıp saklanmaya çalışan kanserli hücreleri tanıyor ve yok ediyor” dedi. Bu tedavilerin tamamıyla kişiye özel olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Çetiner, “Bağışıklık sistemi hücrelerinin hastadan alınması, işlenmesi ve yeniden hastaya verilmesi yaklaşık 10-11 günü buluyor” diye konuştu.

TÜMÖRÜN PARMAK İZİ

Kanser tedavisinden kalan tümör artıklarının, tümörün bir çeşit parmak izi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Çetiner, “Radyolojik ve klinik olarak düzelen hastalarda bu izin bulunması tümör nüksüne karşı uyanık olmayı sağlıyor ve nüksün önlenmesine yardımcı oluyor” dedi.