Uyku sırasında gürültülü bir şekilde horlamak hastalık olmamakla birlikte, sağlık sorunlarının habercisidir. Aslında toplumsal bir sorun olan horlama, kişinin sosyal yaşamına olumsuz etki ederken, yakın çevresi için de kabusa dönüşebilir.

Horlama kısaca; daralan üst solunum yollarının içinden geçen hava akımının titreşmesi nedeniyle oluşan sestir. Kulak Burun Boğaz ve Yüz Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu konu hakkında, “Horlamanın altında yatan birçok neden olabilir. Kilo, bunlardan en önemli etken olarak sayılabilir. Anatomik nedenlerden ise burun eğrilikleri, çene küçüklüğü, dil kökü ya da küçük dil büyümesi en sık nedenlerdir’’ dedi ve horlama ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı.

Şişman Erkekler Daha Fazla Horluyor

Kasım 2015’te Avrupa Birliği Kulak, Burun, Boğaz,  Baş ve Boyun Cerrahisi Board Diploması alarak uzmanlığını kanıtlamış olan Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu konu ile ilgili olarak: “Yetişkinlerin %45’i zaman zaman, %30’u ise sürekli olarak horlamaktadır. Horlama sorununu cinsiyete göre değerlendirdiğimizde özellikle kilo problemi bulunan erkekler, kilo problemi bulunan kadınlara oranla daha fazla horlamaktadır ve yaşları ilerledikçe horlama sorunu da artmaktadır. Bu nedenle kilo vermek, horlama tedavisinde en önemli adımların başında geliyor denebilir” diye konuştu.

En Şiddetli Horlama Sesi 102 Desibel!

Konu ile ilgili toplumda merak edilen soruları yanıtlamaya devam eden Kulak Burun Boğaz ve Yüz Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu, “Horlamanın geceleri ve uyurken olması, hastanın gündüz ya da uyanıkken saptanmıyor olması, kişinin gündelik hayatında normal ya da yeteri kadar nefes alabildiği anlamına gelmez. Aslında kişinin sadece geceleri değil, aslında 24 saat boyunca bir oksijen yetersizliği yaşadığını göstermektedir. Bu konuda dünya rekoru kırarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiş olan kişiler bile bulunmaktadır. Bilinen en şiddetli horlama sesinin 102 desibel olduğu saptanmıştır. Bu, insanın bir yarış motorsikleti ile aynı şiddette ses çıkarması anlamına gelir” diyerek horlama sorununu farklı bir açıdan değerlendirdi.

Horlama kısaca; daralan üst solunum yollarının içinden geçen hava akımının titreşmesi nedeniyle oluşan sestir. Kulak Burun Boğaz ve Yüz Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu konu hakkında, “Horlamanın altında yatan birçok neden olabilir. Kilo, bunlardan en önemli etken olarak sayılabilir. Anatomik nedenlerden ise burun eğrilikleri, çene küçüklüğü, dil kökü ya da küçük dil büyümesi en sık nedenlerdir’’ dedi ve horlama ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı.

Şişman Erkekler Daha Fazla Horluyor

Kasım 2015’te Avrupa Birliği Kulak, Burun, Boğaz,  Baş ve Boyun Cerrahisi Board Diploması alarak uzmanlığını kanıtlamış olan Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu konu ile ilgili olarak: “Yetişkinlerin %45’i zaman zaman, %30’u ise sürekli olarak horlamaktadır. Horlama sorununu cinsiyete göre değerlendirdiğimizde özellikle kilo problemi bulunan erkekler, kilo problemi bulunan kadınlara oranla daha fazla horlamaktadır ve yaşları ilerledikçe horlama sorunu da artmaktadır. Bu nedenle kilo vermek, horlama tedavisinde en önemli adımların başında geliyor denebilir” diye konuştu.

En Şiddetli Horlama Sesi 102 Desibel!

Konu ile ilgili toplumda merak edilen soruları yanıtlamaya devam eden Kulak Burun Boğaz ve Yüz Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu, “Horlamanın geceleri ve uyurken olması, hastanın gündüz ya da uyanıkken saptanmıyor olması, kişinin gündelik hayatında normal ya da yeteri kadar nefes alabildiği anlamına gelmez. Aslında kişinin sadece geceleri değil, aslında 24 saat boyunca bir oksijen yetersizliği yaşadığını göstermektedir. Bu konuda dünya rekoru kırarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiş olan kişiler bile bulunmaktadır. Bilinen en şiddetli horlama sesinin 102 desibel olduğu saptanmıştır. Bu, insanın bir yarış motorsikleti ile aynı şiddette ses çıkarması anlamına gelir” diyerek horlama sorununu farklı bir açıdan değerlendirdi.

Horlama Tedavisinde Ameliyat Şart Mıdır?

Geliştirmiş olduğu 6 farklı cerrahi tekniği tıp literatürüne kazandıran Kulak Burun Boğaz ve Yüz Cerrahisi Uzman Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu, horlama ameliyatı konusunda ise: ’’Her horlayan kişinin hemen ameliyata yönlendirilmesi doğru olmaz. Öncelikle hastanın çok detaylı şekilde kulak burun boğaz muayenesinden geçmesi ve gerekirse uyku testlerine tabi tutulması gerekir. Çünkü horlamanın yanı sıra, uyku apne sendromunun varlığı hasta için tehlike çanlarının çalması anlamına gelir. Ameliyat ise tedavi yöntemlerinden sadece bir tanesidir. Her hastanın tedavisi için çok farklı seçenekler sunulabilir. Bu nedenle tüm hastaların detaylı bir şekilde incelenmesi, horlama konusunda tecrübeli klinikler tarafından ve mümkünse bir çok farklı uzmanlık dalına ait hekim konseyi tarafından değerlendirilmesi tedavinin başarısını artıracaktır” diyerek, horlama ameliyatı konusuna açıklık getirdi.

Horlamanın Gizli Kahramanı Burnumuz İse?

Horlamaya sebep olan burun problemlerini gidermek adına yapılan burun ameliyatı sürecini de en ince ayrıntısına kadar anlatan KBB Uzmanı Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu: “Horlama şikayeti ile bize başvuran hastaları öncelikle burun, bademcik, dil kökü yumuşak dokuları muayenesinden geçiriyoruz. Uyguladığımız en sık tedavi, burunda mevcut olan kıkırdak ve kemik eğriliği ve ‘konka’ adı verilen burun eti genişliklerine bağlı olan burun tıkanıklığı şikayetlerini giderme yönündedir. Ancak bazı hastalarda çok büyük olan bademciklerin alınması, ya da sarkmış olan yumuşak damağın gerilmesi ya da dil kökünük küçültülmesi de gerekebilmektedir. Tüm bu müdahalelerin ortak amacı hava yolunu genişletmek ve hastayı rahatlatmaktır. Bu operasyonlar sonunda hastalarda nefes alma sıkıntısı giderilmiş ve horlama problemi de çözülmüş oluyor” dedi.

Çocuklar Neden Horlar?

Horlama problemine çocuklar açısından da değinen KBB Uzmanı Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu, “Horlayan bir çocuk ile erişkin arasında tedavi seçenekleri birbirinden farklılıklar bulunmaktadır. Çocukların horlama tedavisi, yetişkinlere göre daha kolay uygulanmaktadır. Çünkü 2-7 yaş arası çocuklarda ortaya çıkan horlamanın temel nedenleri, geniz eti veya bademcik büyümesinden kaynaklanır. Çocuklarda tedavi konusunda daha hızlı adım atmak gerekmektedir, aksi durumda problemi yaşayan çocuklarda yaşam kalitesini bozan durumlar gelişebilir” dedi.

Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu Kimdir?                

1979 Sakarya doğumlu olan Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu, Hacettepe Tıp Fakültesi’nde eğitim alarak, uzmanlığını KBB üzerine yaptı. 2012 yılı Ekim ayında Sakarya Üniversitesi Kulak Burun Boğaz hastalıkları Anabilim Dalı’nda Yardımcı Doçent olan Kayabaşoğlu, Ekim 2015‘de ise Doçent unvanını aldı. Aralık 2015’de akademik görevinden ayrılarak özel muayenehanesinde hastalarını kabul etmeye başlayan Kayabaşoğlu, inandığı Hekimlik Sanatı’nı uygulamak üzere çalışmaya başladı. Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu, başarılı bir akademik kariyerin yanı sıra, Avrupa’da da önemli başarılar elde ederek adını ilklerin arasına yazdırdı. 2009 yılında Avrupa’da düzenlenen Avrupa KBB Board sınavında en yüksek puanı alan 3. Avrupalı KBB uzmanı olan Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu, 2009-2010 yılları arasında ise Avrupa Yüz Plastik Cerrahi Akademisi’nin düzenlediği Yüz Plastik Cerrahisi Üst İhtisas Eğitimi’ni (Official Fellowship) almak üzere, onur bursu alarak Avrupa’ya davet edildi.

Yüz Plastik Cerrahisi Üst İhtisas Eğitimi’nialan İlk Türk hekimi olan Kayabaşoğlu, 2010 yılının Haziran ayında Amerika’nın Washington D.C. kentinde düzenlenen Board sınavında başarılı olarak “Uluslararası Yüz Plastik Cerrahisi Akademisi” tarafından kendisine Yüz Plastik Cerrahi Uzmanı diploması verildi. Bu diplomayı alan üçüncü Türk hekimi olan Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu, Türkiye’de düzenlenen kongrelerde elde ettiği bir ikincilik, iki üçüncülük ödülü ile birlikte son dört yıldır Sapanca’da düzenlenen Burnun Estetik Buluşmaları kongrelerinin de düzenleyicisidir. Aynı zamanda 30’dan fazla Uluslararası, 20’den fazla ulusal bilimsel yayını olan Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu, 6 farklı cerrahi tekniğinide dünya tıp literatürüne kazandırmıştır.

Geliştirmiş olduğu 6 farklı cerrahi tekniği tıp literatürüne kazandıran Kulak Burun Boğaz ve Yüz Cerrahisi Uzman Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu, horlama ameliyatı konusunda ise: ’’Her horlayan kişinin hemen ameliyata yönlendirilmesi doğru olmaz. Öncelikle hastanın çok detaylı şekilde kulak burun boğaz muayenesinden geçmesi ve gerekirse uyku testlerine tabi tutulması gerekir. Çünkü horlamanın yanı sıra, uyku apne sendromunun varlığı hasta için tehlike çanlarının çalması anlamına gelir. Ameliyat ise tedavi yöntemlerinden sadece bir tanesidir. Her hastanın tedavisi için çok farklı seçenekler sunulabilir. Bu nedenle tüm hastaların detaylı bir şekilde incelenmesi, horlama konusunda tecrübeli klinikler tarafından ve mümkünse bir çok farklı uzmanlık dalına ait hekim konseyi tarafından değerlendirilmesi tedavinin başarısını artıracaktır” diyerek, horlama ameliyatı konusuna açıklık getirdi.

Horlamanın Gizli Kahramanı Burnumuz İse?

Horlamaya sebep olan burun problemlerini gidermek adına yapılan burun ameliyatı sürecini de en ince ayrıntısına kadar anlatan KBB Uzmanı Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu: “Horlama şikayeti ile bize başvuran hastaları öncelikle burun, bademcik, dil kökü yumuşak dokuları muayenesinden geçiriyoruz. Uyguladığımız en sık tedavi, burunda mevcut olan kıkırdak ve kemik eğriliği ve ‘konka’ adı verilen burun eti genişliklerine bağlı olan burun tıkanıklığı şikayetlerini giderme yönündedir. Ancak bazı hastalarda çok büyük olan bademciklerin alınması, ya da sarkmış olan yumuşak damağın gerilmesi ya da dil kökünük küçültülmesi de gerekebilmektedir. Tüm bu müdahalelerin ortak amacı hava yolunu genişletmek ve hastayı rahatlatmaktır. Bu operasyonlar sonunda hastalarda nefes alma sıkıntısı giderilmiş ve horlama problemi de çözülmüş oluyor” dedi.

Çocuklar Neden Horlar?

Horlama problemine çocuklar açısından da değinen KBB Uzmanı Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu, “Horlayan bir çocuk ile erişkin arasında tedavi seçenekleri birbirinden farklılıklar bulunmaktadır. Çocukların horlama tedavisi, yetişkinlere göre daha kolay uygulanmaktadır. Çünkü 2-7 yaş arası çocuklarda ortaya çıkan horlamanın temel nedenleri, geniz eti veya bademcik büyümesinden kaynaklanır. Çocuklarda tedavi konusunda daha hızlı adım atmak gerekmektedir, aksi durumda problemi yaşayan çocuklarda yaşam kalitesini bozan durumlar gelişebilir” dedi.

Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu Kimdir?    

1979 Sakarya doğumlu olan Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu, Hacettepe Tıp Fakültesi’nde eğitim alarak, uzmanlığını KBB üzerine yaptı. 2012 yılı Ekim ayında Sakarya Üniversitesi Kulak Burun Boğaz hastalıkları Anabilim Dalı’nda Yardımcı Doçent olan Kayabaşoğlu, Ekim 2015‘de ise Doçent unvanını aldı. Aralık 2015’de akademik görevinden ayrılarak özel muayenehanesinde hastalarını kabul etmeye başlayan Kayabaşoğlu, inandığı Hekimlik Sanatı’nı uygulamak üzere çalışmaya başladı. Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu, başarılı bir akademik kariyerin yanı sıra, Avrupa’da da önemli başarılar elde ederek adını ilklerin arasına yazdırdı. 2009 yılında Avrupa’da düzenlenen Avrupa KBB Board sınavında en yüksek puanı alan 3. Avrupalı KBB uzmanı olan Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu, 2009-2010 yılları arasında ise Avrupa Yüz Plastik Cerrahi Akademisi’nin düzenlediği Yüz Plastik Cerrahisi Üst İhtisas Eğitimi’ni (Official Fellowship) almak üzere, onur bursu alarak Avrupa’ya davet edildi. 

Yüz Plastik Cerrahisi Üst İhtisas Eğitimi’nialan İlk Türk hekimi olan Kayabaşoğlu, 2010 yılının Haziran ayında Amerika’nın Washington D.C. kentinde düzenlenen Board sınavında başarılı olarak “Uluslararası Yüz Plastik Cerrahisi Akademisi” tarafından kendisine Yüz Plastik Cerrahi Uzmanı diploması verildi. Bu diplomayı alan üçüncü Türk hekimi olan Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu, Türkiye’de düzenlenen kongrelerde elde ettiği bir ikincilik, iki üçüncülük ödülü ile birlikte son dört yıldır Sapanca’da düzenlenen Burnun Estetik Buluşmaları kongrelerinin de düzenleyicisidir. Aynı zamanda 30’dan fazla Uluslararası, 20’den fazla ulusal bilimsel yayını olan Doç. Dr. Gürkan Kayabaşoğlu, 6 farklı cerrahi tekniğinide dünya tıp literatürüne kazandırmıştır.