Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hulusi Atmaca, Türkiye’de guatr hastalığının görülme sıklığının yüzde 50’den fazla olduğunu ve guatrın en önemli nedeninin iyot eksikliğinden kaynaklandığını söyledi.

Liv Hospital Samsun Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kliniğinden Prof. Dr. Hulusi Atmaca, “Halk arasında bazı hastalıklara ait, çoğu zaman hekimlerin de bilmediği bazı tanımlamalara rastlanır. Sıkça ifade edilen ‘dişi guatr ve zehirli guatr’ da bu tanımlamalardan bazılarını oluşturur. Tıbbi anlamda ‘duatr’ tiroit bezinin normale göre büyümesini ifade eder. Bu büyüme nodüllerin eşlik ettiği bir büyüme veya nodülsüz büyüme şeklindedir. Dişi guatr, birçok nodülün eşlik ettiği veya zamanla nodüllerin sayı veya hacimce arttığı durumu ifade eder. Zehirli guatr ise guatr bezinin veya nodüllerin aşırı çalıştığı ‘hipertiroidi’ olarak bilinen durumu tanımlar” dedi. 

“Guatrın en önemli nedeni iyot eksikliğidir”

Prof. Dr. Hulusi Atmaca, Türkiye’de erişkinlerde guatr sıklığının yüzde 50’den fazla olduğunu söyleyerek, “Bu sıklık kadınlarda ve yaşlılarda daha da artar. Bu istatistik Karadeniz Bölgesi için de geçerlidir. Guatrın bu kadar yaygın olmasının en önemli sebebi sanılanın aksine karalahana tüketimi değil, iyot eksikliğidir” şeklinde konuştu.

Dikkat edilmesi gereken hasta grupları

Prof. Dr. Hulusi Atmaca, bu kadar yaygın olan bu hastalıkta “Kimler tedavi veya takip edilmelidir?” sorusu önem kazandığına vurgu yaparak, dikkat edilmesi gereken başlıca dört hasta grubunu şöyle sıraladı:
“- Nodülün eşlik ettiği guatr: Nodül iyi veya kötü huylu mu?
- Büyük veya büyüyen guatr (dişi guatr): Solunum yoluna bası yaparak nefes darlığı, -öksürük, seste boğukluk gibi şikayetlere neden oluyor mu?
- Hipertiroidi (zehirli guatr): Tiroit bezi aşırı hormon fazlalığına yol açıyor mu?
- Hipotiroidi (tembel tiroit): Tiroit bezi yetersiz hormon üretimine yol açıyor mu?
Sonuç olarak guatr varlığında bu dört sorunun cevabı aranmalı ve sonuca göre tedavi ve takip yapılmalıdır.”