LONDRA - Mesleğini İngiltere’de sürdüren ve koronavirüsün yoğun olduğu bugünlerde yönetici olduğu klinikte de sahlık hizmeti sunan Dr. Turhan Çömez, insanların konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Kovid-19 virüsünün özellikle, insanlara bulaşması, alınacak tedbirlerve İngiliz sağlık sistemi hakkında ayrıntılı bilgiler veren Turhan Çömez, insanların uzun ve zorlu bir sürece hazırlıklı olmaları uyarısında bulundu.

İşte insanların kafalarında oluşan sorular ve Dr. Turhan Çömez’in verdiği cevaplar:

KORONAVİRÜS NEDİR?

Koronavirüs aslında yeni bir viraüs değil, yıllardan beri bilinen bir virüs çeşidi son zamanlarda mutasyona uğramış ve insanlara daha çok zarar verir bir hale bürünmüş bir virüs. Bildiğiniz gibi Çin’de başladı ve çok hızlı bir şekilde bütün dünyaya yayıldı.

Bu virüsün öldürücü olması ve hayatı tehdit eden karakteri dışında, çok hızlıya yılıyor olması da çok önemli bir özellik. İnsanları etkileyen, enfekte eden değişik mikroorganizmalar var. Virüsler, bakteriler, parazitler ve mantarlar var. Virüsler bunların içerisinde en etkili olanı. Koronavirüsün bir başka özelliği koronavirüsün, üreyebilmesi ve yaşayabilmesi için mutlaka bir canlıya ihtiyacıolması. Onun için de en uygun konacı tabii ki insan. Dolayısıyla insandan insana bulaşarak canlılığını ve varlılığını devam ettirebiliyor.

Dünya tarihine baktığımızda bu bir süreç. Bir kaos ve panik yaşanıyor.

Tarihe baktığımızda Veba Salgını ve aradan yüzyıl geçmiş bir Kolera salgını var. Çok sayıda can kaybı var. Aradan bir yüz yıl daha geçtiğinde bir çoğumuzun bildiği gibi İspanya’da başlayıp, 50 milyon insanın hayatını kaybettiği Grip salgını var.

Aradan yüzyıl geçti bugün dünya koronavirüsle uğraşıyor. Aslında bu bir döngü ve dünya her yüzyılda bu gibi salgın hastalıklarla boğuşuyor. Bir süre sonrda bu tabii ki gündemimizden kalkacak. İnsanoğlu direnç kazacak ve insanoğlu yoluna devam edecek.

VİRÜSÜN BELİRTİLERİ NELER?

İnsanlar çok dramatik tablolarla karşılaşıyorlar. Bu, koronavirüsün korkutan çehresi. Bir de korkutmayan çehresi var. Yani insanların yüzde 80’i koronavirusle bir şekilde enfekte oluyor ama hiçbir sempton vermeden ona direnç kazanarak yoluna devam ediyor. Dolayısıyla bu bir seyir. Evet korkunç, tehlikeli ve ölümcül bir virüs. Çok hızla yayılan ve insanları etkisi altına alabilen bir virüs. Ama insanoğlunun rahatlıkla üstesinden gelebildiği bir virüs. Bir çok insan hafif semtomlarla geçiştirebiliyor. Belki adı konmadan bu virüse karşı bağışıklık kazanarak yoluna devam edebiliyor. Ancak belli bir grup varki, bunlar çok önemli. Ağırlıklı olarak 55 -60 yaşın üzerinde olan ve belli bazı hastalığı olan insanlar; Kanser, ağır kas ve akciğer hastalıkları, astım, gibi şeker hastalıkları gibi...

Virüs bunlarla karşılaştıkları zama ölümcül olabiliyorlar.

SEMTOMLARI NELER OLUYOR?

Ağırlıklı olarak yüksek ateş, kuru öksürük. Hiç bir ilaca cevap vermeyen ve geceleri gelen kuru öksürük. Eklem ağrıları, terleme önemli bir bulgu. Virüsün en sık bulaştığı yol burun ve boğaz olduğu için boğaz ağrısı ile kendini belli edebilir. Ağır nefes darlığı, düşmeyen yüksek ateş, terleme ve nefes darlığı ile öksürük varsa bu virüsün çok tehlikeli olacağını gösteren semptomlar.

HANGİ DURUMDA DOKTORLA TEMAS ETMELİ?

Bununla ilgili bilgiler sürekli veriliyor. Acil servis ve ambülansı aradığınızda “lütfen evde bekleyin” cevabı alıyorsunuz. Hafif eklem ağrıları, boğaz ağrıları, ufak tefek kırgınlıklar, küçük öksürük nöbeti, ya da çok haifi yüksek ateş çok korkmamıza gerek olmayan belirtiler. Ama özellikle üzerinde durup vurgulamak istediğimiz durum şu:

Gerçekten 38 derecenin üzerinde yüksek ateş varsa ve bu ateş düşmeyip tekrar ediyorsa ve kuru öksürük ve terleme refaket ediyorsa.... Hepsinden önemlisi nefes darlığı varsa çok dikkat etmemiz gereken semptomlar ve mutluka 111’i veya ambülansı arayıp onları mutlaka ikna etmeniz gerekiyor. Ama İngiltere’de malesef tanık olduğum başka olaylar da var; Bu tür semptomlarla arayan birçok yurtdaşımıza, “evinizde oturun, dışarı çıkmayın, burada hayat daha riskli. Çok mecbur kalmadıkça da tıbbi yardım talebinde bulunmayın. Evinizde kendi sağlık önlemlerinizi alın” cevabı veriliyor. Bu da şartların ne kadar ve kritik olduğunu anlamamız için bir örnek.

Özellikle belli bir yaşın üzerindeki insanlarda düşmeyen ateş, sürekli öksürük ve nefes alma güçlüğü varsa, başka hastalığı olan varsa; astım, diyabet, kanser gibi hastalıkları olan varsa mutlaka acil önlem alınması lazım. Bu genel durumu bozabilecek ve dramatik hale gelebilecek sonuçlar doğurabilir. Dikkat etmemiz gerekiyor.

Ben hem NHS’de, Basildon Üniversite Hastanesi’nden çalışıyorum öte yandan Kuzey Londra’da mutevazı bir klinikte kendi toplumumuza hizmet vermeye çalışıyorum. NHS’in işlemesi çok ağır ve hantal ama güzel tarafları da var. Ağır yürüyen ve eleştiri alan bir sistem. NHS’de Sağlık bakanlığı’nın koyduğu kurallara uymak zorundayız ama pratikte kendi toplumumaz hizmet verirken daha özverili ve ulaşılabilir olmaya gayret ediyoruz. Tabii, bize çok sayıda yurttaş ulaşıyor. Ulaşanlara öncelikle acil servislerle temas edip etmediklerini soruyoruz. Birçoğu temas kurduklarını ama evde kalmalarının önerildiğini söylüyorlar. Ben olabildiğince telefon ve vieo ile toplumu doğru yönlendirmeye çalışıyorum. Ama durum gerçekten ciddi ve insanlar ciddi bir yardım arayışı içerisinde. Bu tür insanlar için gerekirse evlerine hekim ve hemşire göndererek, bir takım tedavilerini orada gerçekleştirmeye, bir kısmını ise kliniğe davet ederek tedavi etmeye çalışıyorum ama kolay olmuyor tabi. Şu ana kadar pozitif sonuçlar aldığımız önemli vakalarımız oldu. Riskli bulduğumuz önemli vakaları ısrar ederek NHS’e yönlendirdik. Orada tedavilerini gerçekleştirdiğimiz vakalarımız oldu. Zor bir dönem ama ben ve arkadaşlarım özverili çalışıyoruz. İnsanların neredeyse dörtte birinin NHS’e gitmeyip evinde izolasyon yaptıkları bir dönemde, bizim topluma hizmet verebilmemiz için arkadaşlarımız canlarını hiçe sayarak özveri ile çalışıyoruz.

Öte yandan büyükelçilik ile de koordinasyon içerisinde çalışıyoruz. Çünkü Türkiye’den İngiltere’ye çeşitli vesiselerle gelmiş, yakınlarının yanında olan, uçuşların durması sesebiyle Türkiye’ye dönemeyen çok sayıda insanımız var. Reçete ve ilaç problemi olan bu insanlarımızla, Büyükelçimiz ve Başkonsolosumuzla görüşerek aldığımız özel izinlerle hepsine online konsultasyon yaparak ilaçlarını evlerine ulaştırıyoruz. Dolayısıyla bir kriz yönetimi var ve bu dönemde herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek için gayret sarfediyoruz.

İNTERNET ALIŞVERİŞLERİ GÜVENLİ Mİ?

İnternetten yapılacak alışverişlerin güvenli olup olmadığı soruları ile karşılaşıyoruz. Şu anda bir çok işyeri kapalı olduğu için bazı ihtiyaçları temin etmek kolay değil. Dolayısıyla internetten online alış veriş büyük ölçüde hızlanmış durumda. Belki de bundan sonra hayatımızın kalan bölümünde bu şekilde alışverişimizi yapmak sorunda kalacağız. İnternet alış verişi bana göre güvenli ancak dikkat etmemiz gerekenler var... Öncelikle virüsün yaşayacağı alanlar belli ve sürelidir. İnternetten gelen ürünler paketli olduğu için, paketi açarken dikkatli olmalı ve açtıktan sonra ellerimizi en az 20 saniye yıkadıktan sonra gelen ürünleri başka bir bölüme almalıyız. Uygulanması gereken öncelikli hijyen bu.

BİZ NE YAPMALIYIZ?

Hükümet tedbir alıyor, sağlık çalışanları canla başla bu virüsla savaşmak için mücadele ediyor. Biz bireyler olarak ne yapmalıyız? Birey olarak hem kendimizi, hem aile bireylerini korumak açısından hem de toplumda bu dramatik tablonun daha dramatik hale gelmesini önleyebilmek açısından çok büyük sorumluklarımız var. Öncelikle her gün güncellenen tedbirleri titizlikle takip etmeliyiz.

İkincisi, sosyal mesafenin korunması uyarılarına mutlaka uymalıyız. Çünkü virüsün hava yolu ile, damlacık yolu ile bulaştığı biliniyor. İnsanlarla aramızda en az iki metre mesafeyi koruyarak bu şekilde iletişim içinde olmamız gerekiyor. Bu sosyal mesafeyi korumak hayati öneme haiz bir durum.

Hijyen çok önemli, mutlaka ve mutlaka ellerimizi çok sık yıkamalıyız ve bu en az 20 saniye sabunlu suyla olmalı. Virüsün bir özelliği sabuna karşı çok dayanaksız olması ve derhal hayatını kaybetmesi. Isıya karşı da aynı şekilde, sıcak su daha etkili. Yüzümüzü de bu şekilde yıkamamız gerekiyor. Virüsün bir özelliği de ısı farkı nedeniyle insanın yanaklarında kalabiliyor olması.

Bu alınacak tedbirler virüse karşı en güçlü silahlar.

ALINACAK ÖNLEMLERDEN BAZILARI...

Mutlaka dinlenmemiz, uykumuzu sağlıklı bir şekilde almamız gerekiyor. Gece uykusu çok önemli. Çünkü gece uykusunun vücuda sağlayacağı dinanizm ve direnç daha fazla. Vücudumuzun ihtiyaç duyduğu kadar uyumamız gerekiyor.

Çok miktarda su almamız gerekiyor. Vücuttaki toksinlerin atılmasıyla kan dolaşımının hızlanması ve direncin artması açısından büyük önem taşıyor. Bu itibarla çok su içilmesini ısrarla tavsiye ediyorum.

Bunun yanında detoks açısında bitki çayları çok önemli. Hangi bitki çayı olursa olsun bunları çok tüketmek gerekiyor.

Ağır gıdalardan kaçınmaya gayret edelim. Sindirilmesi zor olan etin dirence katkı yerine zarar verdiği bir gerçek. Bu nedenle ağırlıklı meyve ve sulu gıdalarla beslenmeyi tercih edip, bir süre etten uzak durmanızı özellikle tavsiye ediyorum.

Dışarıdan vitamin takviyeleri vücut direncini artıracak önlemler olarak modern tıpta da kabul ediliyor. Bu itibarla alınacak vitaminlerin mutlaka karşılığı olacaktır. Şu anda İngiltere’de Türkiye’de ve özellikle Fransa’da yoğun vitamin takviyeleri ile bağışıklık sistemini artırarak bu hastalıkla mücadelede mesafe alınan büyük klinikler var. Bu itibarla serum ve yoğun dozlu C vitaminleri direnci artırmada çok önemli. Zaman zaman ben kendime uyguluyorum. Bu da işe yarayacak önlemlerden biri.

AŞI VAR MI, NE ZAMAN HAYATA GEÇECEK?

Bilim insanları dünyanın her köşesinde bu aşıyı üretebilmek için çaba harcıyor. Mesafe alındığına dair de önemli bilgiler geliyor. Bu güzel haber ama olumsuz tarafı, bugün bu aşı bulunsa şu an yaşadığımız tabloya bir katkı sağlamayacak. Çünkü günümüzdeki korku iklimine bulunacak aşının çok fazla bir etkisi olmayacak.

Önümüzdeki dönemde virüsün tekrar karşımıza çıkma ihtimali var. Virüs belki yaz döneminde uykuya dalacak ve bu esnada kendini yenileyerek, yeni dönemde yeniden karşımıza çıkacak. Bu açıdan buna biz tıbbi karşılık olarak mutasyon diyoruz. Başka bir kimlik ile başka bir kakanterle aynı yine karşımıza çıkacak. İşte o zaman belki bu bulanacak olan aşı bizim bu virüse karşı direnç kazanmamıza katkı sağlayacak. Bugün aşı bir işe yaramayacak ama önümüzdeki dönem ve yıllar için önemli bir gelişme.

BİZ NE KADAR SÜRDÜRECEĞİZ?

İnsanlarda şöyle bir algı var; Birkaç hafta eve kapalı kalacağız ve bir süre sonra virüs gündemimizden düşecek...

Hayır, virüs gündemimizden düşmeyecek! Virüs belki en az bir yıl, bir buçuk yıl gündemimizde kalmaya devam edecek. Belki bugünkü kadar yoğun ve riskli olmayacak. Yaz itibarı ile virüsün önemli oranda azalacağını düşünüyorum ama bir korkum var; Sonbahar ile birlikte virüs yeniden bir mutasyum geçirerek yeniden karşımıza çıkacağı. Bu nedenle uzun süreli bir hazırlıklı olmamız çok önemli.

Biz bu virüsü ile hasta olarak veya olmayarak geçirecek. Önemli olan karşılaşma senoryasına bizimbeden olarak, ruh olarak ve akıl olarak ne kadar hazır olduğumuzdur.

SAĞLIK ÇALIŞANLARI İÇİN KORKU OLUŞTURUYOR MU?

Açıkçası bu alınabilecek kolay bir risk değil ama, biz bunun için uzun yıllar eğitim aldık ve deneyim kazandık. Bizim zaten sorumluluğumuz ve vazifemiz insanlara böyle bir durumda yardımcı olmak. Bu gibi durumda eğer biz de sade insanların yapması gerektiği gibi evde kapanırsak, bu sefer insanlığa karşı yapmamız gereken sorumluluğu yerine getirmemiş oluruz. Kolay alınacak bir risk değil ama bu bizim işimiz ve sadece insanlığa hizmet için gönüllü olabiliriz, mutlu olabiliriz.

Dünyaya baktığınızda, İtalya ve İspanya örneği; Türkiye’den görüştüğümüz arkadaşlarla orada da çok sayıda meslektaşımız bir şekilde virüsle tanıştı ve enfekte oldu. İngiltere’de de, doktor, hemşire arkadaşlarımız hayatını kaybetti. Bunun sebebi ön planda çalışan arkadaşlar direkt virüsü taşıyan hastalarla yakın teması olduğu için bunu çok yoğunluklu olarak aldıkları için ve çok yoğun çalışmaları nedeniyle bağışıklık sistemleri zayıf kaldığı için arkadaşlarımız virüse yenik düşüyor. Ama cepheye savaşa gitmiş askerlerinize siperlerinizde kalın, savaşmayın, mücadele etmeyin diyemezsiniz.

NHS’DE ÇALIŞAN GÖÇMEN DOKTORLAR

Brexit sonrası İngiltere’de yükselen bir milliyetçi dalga var. Dünyanın birçok köşesinde olduğu gibi burada da bu dalganın yükseldiğini biliyoruz.

NHS’te çalışan çok sayıda yabancı doktor var. Bunların çoğunluğu front-line’da çalışıyorlar. Hayatlarını kaybedenler oldu. Acaba virüs sonrası İngiltere’nin politik atmosferini nasıl etkileceği konusunda ben İngiliz halkının bu süreçten ders çıkaracağına eminim. Çok net olarak biliyorum ki, NHS’te hizmet eden meslektaşlarımın önemli bir kısmı yabancı. Benim görev yaptığım Basildon Üniversite Hastanesi’nde İngilizlerin oranın neredeyse azınlık olduğunu söyleyebilirim. Şu anda İngiliz sağlık sistemi NHS’in önemli bir yükü çoğunluğunun yabancı profesyonellerin omuzlarında. Biz kültür gereği risk almaya çok gönüllü insanlarız. Biz insanlar için varız. İnsan canı için kendimizi ortaya koymaya çalışıyoruz. Dört doktor hayatını kaybetti, dördü de yabancı, Müslüman göçmen! Bu bir anlamda İngiltere’ye mesaj da verecektir. Tabii ki, Milliyetçilik ya da yurütseverlik bir yere kadar anlaşılabilir, takdir edilebilir ama bunu aşırı bir milliyetçiliğe dökerseniz; Bakın bu toplumu varedebilmek için, bu toplumun canını, sağlığını koruyabilmek için canını feda edenler yine yabancılar. Bu itibarla, sanıyorum koronavirüs sürecinin İngiltere’de politik politik sonuçları da olacak. Bir sorun gördüğümü söyleyemem ama yabancılarla algılarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalacaklardır.

Dr. Turhan Çömez'in açıklamalarını bu facebook linkinden görüntülü olarak izleyebilirsiniz; https://bit.ly/3bVNGds