Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nden Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, hiçbir çocuğun mülkiyet kavramı bilinciyle doğmadığını belirterek, "Çocuk henüz paylaşma konusunda olgunlaşmadığı için her şeyi kendisinin zanneder, izin alması gerektiğinin bilincinde değildir. Asıl amacı hırsızlık olmayan bu davranışlar aslında her çocuğun anılarında yer alır. Bu dönemde çocuk dünyanın kendi etraflarında döndüğünü zanneder. Bu sebeple hiç sorgulamadan, benmerkezci bir tutumla beğendiği her oyuncakla oynayabileceğini, hoşuna giden her nesneye sahip olabileceğini düşünür. Bu tarzda bir sahiplenme duygusu bazen çocuğun kendilerine ait olmayan bir varlığa izinsiz sahip olmak istemesine sebep olabilir. Mesela anaokuluna giden bir çocuk okulda beğendiği bir oyuncağı öğretmeninden izin alma ihtiyacı duymadan evine götürebilir.
 
Çocuğun bu yaşlarda kendine ait olmayan 'ödünç alma' olarak adlandırabileceğimiz bu davranış ileri ki dönemlerde çalma davranışına dönüşebilir mi? Çocuklarda mülkiyet duygusu 3-4 yaşına geldiğinde gelişir. Artık başkasına ait olan bir şeyi izin istemeden almaması gerektiğini bilir. Ancak bu sefer de sahip olma isteğine karşı koyamaz. Suçluluk duygusu hissetmesine rağmen okulda arkadaşına ait bir silgi ya da renkli bir kalemi alıp eve getirebilir. Çalma her zaman her çağda ayıplanan, sıklıkla da cezalandırılan bir durumdur. Böyle bir durumla karşılaşan anne - baba sert tepki gösterirse çocuk korku ve paniğe kapılır. Bunu nereden aldın sorusuna çocuğun verdiği cevap ise genellikle arkadaşımdan ödünç aldım ya da yolda buldum gibi ifadelerdir. Ebeveynlerin bilmesi gereken belli bir yaşa kadar bunun bir davranış bozukluğu ya da çalma eylemi olmadığıdır. Küçük yaşlardaki çocuklar 'senin', 'onun' gibi aitlik kavramlarını ayırt edemediği için beğendiği her şeyi kendininmiş gibi algılar" dedi. 
 
Çocuklarda çalma alışkanlığının nedenleri 
Çalma davranışının altında yatan temel nedenin sevgi ve ilgi eksikliği olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Yavuz, şöyle devam etti:"Anne babası tarafından yeterince sevilmediğini, onları yitirdiğini düşünen çocuklar genellikle mutsuzdurlar. Çocuğun çok sevdiği birini kaybetmesi gibi travmatik durumların da çalma davranışa yol açtığı gözlemlenmiştir. Sevgi deposu yeterince dolu olmayan çocuk başkalarına ait eşyaları çalarak bu açlığını doyurmaya çalışır. Bu arzusu sevdikleri tarafından dışlanmış, şiddet ya da duygusal istismara maruz kalmış çocuklarda da yaygın olarak görülen bir davranıştır. Ebeveynler bazen farkında olmadan çocuğun böyle bir davranışta bulunmasına etki etmiş olabilirler. Anne babanın aşırı disiplinli olması, çocuğunun başarısızlıklarını onun akranlarıyla kıyaslaması, fazla eleştirmek, kırıcı sözler söylemek ve bunu yaparken suçlayıcı bir tavır takınmak, çocuğa hiçbir olumlu geri bildirim vermemek yine bu davranışın oluşmasına zemin hazırlar. Ev içinde eşler arasındaki gerginlik, huzursuzluk ya da fiziksel şiddet varsa çocuğu çalma davranışına itebilir. Çocuğun dünyasında çaldığı para ya da eşya aslında kendisinden esirgenen sevgi ve ilgiyi sembolize etmektedir. Çocuk sosyal çevresinde arkadaşlarına kıyasla daha az popüler olması da onu çalma eylemine yönlendirebilir. Bu şekilde içindeki duygusal boşluğu doldurmaya çalışır. Bazen de kendine ait olmayan bir eşyayı alması karşısındaki insana duyduğu intikam duygusu, kırgınlık, kıskançlık, düşmanlık gibi duyguların dışa vurum şekli olabilir. Tekrar tekrar yapılan çalışmalarının sonucunda çalma hastalığının sevgi yoksunluğundan kaynaklandığı gözlemlenmiştir." 
 
Çalma alışkanlığı karşısında anne babaların tutumu ne olmalı? 
Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, çocuğun çalma alışkanlığı karşısında anne babaların tutumunun ise şöyle olması gerektiğini belirtti:"Anne baba böyle bir durumla karşılaştığında çocukla doğru bir iletişim kurması gerekir. Çocuğa asla yargılayıcı ve suçlayıcı bir tutum ile yaklaşılmamalı.Yapılması gereken çocuğun mülkiyet kavramını geliştirmektir. Çocuğun kendine ait odası ve oyuncaklarının olması bu sürece yardımcı olur. Bu kavram öğretilirken ev içerisinde 'bu senin', 'bu benim', 'bu kardeşinin' gibi aitlik bildiren cümleler kurulmalıdır. 
 
Anne babanın bilmesi gereken, çocuk kaç yaşında olursa olsun onun da bir birey olduğu gerçeğidir. Bu nedenle ona ait bir eşyayı alırken mutlaka izin istemeli, başkalarının eşyalarını alırken de onlardan izin alması gerektiği öğretilmelidir. Aile bireylerinin kendi aralarındaki iletişimde çocuğa doğru rol model olmak için böyle davranmaları gerekir. 
 
Başkalarına ait eşyaları habersiz ve izinsiz almanın yanlış bir davranış olduğunu, o kişinin eşyasını bulamayınca üzülebileceğini, suçlayıcı ve utandırıcı bir dil kullanmadan anlatmalı ve o eşyayı geri vermesini sağlamalıyız.Çocuğun temel gereksinimlerini karşılayacak miktarda harçlık verilmelidir. Ailenin maddi durumu ne olursa olsun her istediği alınan ya da yapılan çocuk doyumsuz ve şımarık olur. Bu da çocuğun gelişimine ciddi derecede zarar verir.Çocuk dürüst davrandığında ödüllendirilmelidir. 
 
Eğer çocukta bu konuda bir eğilim olduğunu düşünülüyorsa etrafta çanta, cüzdan ya da bozuk para bırakılmamalıdır.Çalma davranışı karşısında aşağılayıcı, küçük düşürücü bir dil kullanmak gerekir. Asla fiziksel şiddete başvurulmamalıdır. Bunun yerine hayal kırıklığına uğradığınızdan bahsedin ancak asla 'bunu bir daha yaparsan seni sevmem' gibi tehditlerde bulunmayın. Yaptığının doğru bir şey olmadığı sakin bir dille anlatılmalıdır.En önemlisi ise çocuğunuzla kaliteli zaman geçirin, onu sevdiğinizin ifade edin, bunu eylemlerinizle destekleyin. Çünkü pek çok problem sevgiyle aşılır.Bu davranış uzun süre devam eder ve süreklilik kazanırsa profesyonel yardım alınmalıdır."