Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Doç.Dr. Cevdet Düger, ağrı bilimi (algoloji) hakkında bilinmeyenleri anlattı. Düger, acıma, yanma, karıncalanma ve uyuşmalarında ağrı gibi, ağrının belirtisi olduğu hastalıkların belirtileri arasında değerlendirilebileceğini söyledi.

Sivas Medicana Hastanesi Reanimasyon Uzmanı Doç.Dr. Cevdet Düger yaptığı açıklamada ‘ağrı’ ile ilgili bilinmeyenleri anlattı. Ağrı’nın (algoloji) başlı başına bir bilim olduğunu belirten Düger, “Algoloji; ağrı kaynağı olabilecek nedenleri inceleyen, bunları muayene, radyolojik ve elektriksel tanı yöntemleriyle ortaya koyan, tanı konduktan sonra ağrı kaynağını ve ağrıyı ilaçlarla ve girişimsel yöntemlerle tedavi eden, gereğinde ağrı kaynaklarının tanısı veya tedavisi amacıyla hastaları farklı disiplinlere yönlendiren bilimdir. Algoloji bilimi, özellikle uzamış yani kronikleşmiş ağrı ve tedavisinde özelleşmiştir.”dedi.

Düger, Ağrı denildiğinde, sadece sızlama, zonklama şeklindeki ağrı düşünülmemesi gerektiğini ifade edip, “ Hastaların büyük bölümü zaman zaman acıma, yanma, karıncalanma, uyuşma şeklinde yakınmalar ile ağrı kliniklerine başvurmaktadırlar. Bu tanımlamalar da ağrı şikayetine girer.” Şeklinde konuştu.

AĞRI TÜRLERİ

Algoloji’nin, kronik ağrıların tanı ve tedavileriyle ilgilendiğini hatırlatan Düğer, Kansere ve kanser tedavisine bağlı ağrıların da tedavisinin de algoloji klinikleri uygulandığını açıklayarak, “ Algolojinin tedavi ettiği başlıca hastalık gruplarını şöyle sıralamak mümkündür: baş ağrıları, fıtığa bağlı boyun, omuz, kol ağrıları,bel fıtığına bağlı ağrıları, yaygın kas kasılmasına bağlı ağrılar (Fibromiyalji), eklem ağrıları (diz ağrıları), omuz kavşağındaki ekleme bağlı kasların yırtılması, zedelenmesi ile ortaya çıkan ağrılar, yüzde elektrik çarpması gibi ortaya çıkan trigeminal nevralji ağrılar, zona’ ağrısı denilen nevraljik ağrılar, göğüste kemik yapıya bağlı (kaburga) ağrıları, omurgadan ve fıtıktan kaynaklanan bel ve bacak ağrıları, şeker hastalığına bağlı ayaklarda oluşan yanma, sızlama şeklindeki nöropatik ağrılar, damar tıkanıklığına bağlı bacak ağrılar.”dedi.

AĞRI TEDAVİSİNDE KULLANILAN YÖNTEMLER

Kanser dışı hastaların tedavisinde girişimsel yöntemlere öncelik verildiğini belirten Reanimasyon Uzmanı Doç.Dr. Cevdet Düger, “Girişimsel tedavilerimiz günübirlik yöntemler olup hastalar işlem sonrası normal hayatlarına devam edebilirler. Kliniğimizde başarıyla uygulanabilen başlıca girişimsel yöntemler şunlardır. Radyofrekans (radyo dalgalarıyla elde edilen ısıyla) ile perkutan ablasyon tedavisi : Ciltten girilen bir iğne ve elektrodla ağrılı bölgede ağrıya neden olan sebebin ve sinirin ağrısız sızısız yakılarak yok edilmesi tedavisidir. Yaklaşık 15 dakika sürer. Bel fıtıkları, bel, kalça, boyun, sırt ağrılarında uygulanır. Tedavi etme oranı çok yüksektir. Ameliyathane şartlarında görüntüleme cihazı eşliğinde ve lokal anesteziyle uygulanır. Hasta 1 saatlik takip ardından hastaneden ayrılabilir. Tek seansdır. Tetik nokta enjeksiyonu: Fibromyalji gibi kas kasılmaları sonucu gelişen ağrılarda uygulanan kas, tendon kılıfı enjeksiyonu uygulamasıdır. 3-6 seans olarak poliklinikte uygulanır. Kuru iğneleme: Baş, boyun ağrılarında tercih ettiğimiz, ince iğnelerle herhangi bir ilaç enjeksiyonu yapmadan cilt altı, kas içi tedavi edici uyaranlar vermek amaçlı uygulanan tedavidir. 6-10 seans olarak poliklinikte uygulanır Eklem içi enjeksiyon: Özellikle diz ağrılarında, ağrılı eklem hastalıklarında ağrıya neden olan enflamasyonu gidermek ve doku yenilenmesini hızlandırmak amaçlı uygulanan ilaç tedavisidir. Tek seans uygulanır. Paravertebral blok: Bel, kalça, ağrılarında poliklinik şartlarında uygulanan bel bölgesinden iğne ile enjeksiyon tedavisidir. 3-6 seans olarak uygulanır. Epidural port, kateter ve sinir blokları: Kansere bağlı ağrılarda ve nedeni belirlenemeyen şiddetlikronik ağrılarda ağrılı bölgenin sinirlerinin ilaçlarla bloke edilmesi işlemidir.”dedi.

AĞRI TEDAVİSİNDE İLAÇ KULLANIMI

Düğer, ağrı tedavisinde ilaç kullanımı ile ilgili ise şu bilgilere yer verdi, “Kliniğimizde ilaçla tedavi yöntemleri de girişimsel tekniklere ilave veya tek başına kullanılabilmektedir. Tek başına ilaç tedavisi çoğunlukla kansere bağlı ağrılarda başlangıçta kullanılır. Birinci basmak basit ağrı kesiciler grubundan fayda görmeyen veya kısa dönem yarar gören hastalarda, ikinci basamak ilaçlara yani zayıf morfin türevi ilaçlara geçilir. Morfin türevi ilaçları doğru kullanmak deneyim gerektirir. Zayıf-morfin türevi ilaçlar yalnız başlarına değil mutlaka yine basit ağrı kesiciler ve yardımcı ilaçlar ile birlikte kullanılır. Bu grup ilaçtan fayda görmeyen veya bir dönem fayda görüp de daha sonra etkisini yitiren hastalarda güçlü-morfin türevi ilaçlara geçilir. Daha sonrasında ağrısı geçmeyen kanser hastalarına girişimsel yöntemler uygulanabilmektedir.”