Rumlar müzakereleri başlatmamak için elden geleni yapıyorlar.

 Oynamak istemeyince yer dar oluyor, dolayısıyla bahanesi çok bizim komşuların.

 

1968 yılından beridir devam eden görüşmelerde konuşulmamış, tartışılmamış bir konu kalmamışken hazırlık yapmak için 6 ay gibi uzun bir süre talep ediyorlar. Aslında maksatları ipe un sermek ve müzakereleri olabildiğince uzatmak.

Buna ilaveten bir de ekonomik kriz içinde olduklarını, önceliklerinin ekonomik krizden çıkmak olduğunu belirtip uzatma istiyorlar.

 

Rum Yönetiminin Dışişleri Bakanı Kasulidis bu nedenle ABD'ye gitti ve müzakerelerin ertelenmesi  ile ilgili gerekçelerini evvelki gün New York’ta BM Genel Sekreterine aktardı. Bu gün de Washington’da görüşeceği ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’ye anlatacak.

 

John Kerry, Kasulidis'i dikkate alır mı, emin değilim.

ABD'nin ilgilendiği tek konu bölgedeki doğalgaz ve onun da sorunsuz çıkması için Kıbrıs sorununun BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerini oluşturan ülkelerin kabul edeceği bir çözümle sonuçlanması şart. Bu çözüm "Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti" de olabilir, adada 2 ayrı devletin varlığının kabulü de olabilir.

 

Zaten bu nedenle, BM ve ABD Rumların ekonomik sorunlarını aşabilmeleri için belli bir zaman dilimi vermeye sempatik bakıyorlar ama müzakerelerin sonbaharda yeniden başlamasını ve belli bir süre sonra da bitirilmesini öneriyorlar.

 

Önermesine öneriyorlar de Rumların müzakereleri başlatmak gibi bir niyetleri yok.

Zaten niyetleri olsaydı, Şubat ayında yapılan seçimlerden makul bir süre sonrasında Anastasiades müzakereleri başlatmak için "Özel Temsilcisi"ni atardı ki;  Hala daha bu atama yapılmış değil. 

 

Bir evvelki başarısız Rum lider Hristofyas 24 Şubat 2008'de,- 2.turda- seçimi kazanmasının ardından 22 Mart tarihinde de hem Özel Temsilcisini atamış, hem de 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile ilk görüşmesini yapmıştı.

 

Anastasiades biliyor ki, Özel Temsilcini atarsa, BM her iki tarafın Özel Temsilcilerinin bir araya gelmesi için olanaklar yaratacak ve müzakereler bir şekilde başlayacak. Ama istedikleri farklı, stratejileri de farklı.

 

Türkiye'deki uzun soluklu seçim takviminin başlangıcı 2014 yılının Mart ayı. Rumların planı ve hedefi bu tarihe kadar müzakerelerin başlamasına bir şekilde engel olmak ve sonra da sürecin bitimi olan 2015 Haziran ayı veya Kıbrıs Rum Temsilciler Meclisi Milletvekilliği seçimlerinin yapılacağı Mayıs 2016'ya kadar süreyi uzatabilmek. Ondan sonrasında Allah Kerim.

 

Mart 2014’de Türkiye’de Belediye Başkanlıkları, Belediye Meclis üyelikleri ve Muhtarlık seçimleri;  Nisan 2014’de KKTC Meclisi Milletvekilliği seçimleri, Mayıs 2014’de KKTC Belediye Başkanlıkları, Belediye Meclis üyelikleri ve Muhtarlık seçimleri,  Ağustos 2014’de T.C. Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Nisan 2015’de KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Haziran 2015’de, Türkiye’de TBMM Milletvekilliği seçimleri, Mayıs 2016’da Kıbrıs Rum Temsilciler Meclisi Milletvekilliği seçimleri yapılacak.

 

Önümüzdeki 36 ay içinde yapılacak bu seçimlerde, ya Türkiye Hükümetinin siyasileri, ya KKTC hükümetinin siyasileri, ya da Rum siyasiler seçimlerle meşgul olacaklarından her seçim için ortalama 3 ay müzakerelere zoraki ara verilecek. Bu zoraki aranın toplamı 24 ay ediyor.

 

Bu günden Mayıs 2016'ya kadar olan zaman süresi içinde müzakerelere başlayabilmek ve üzerinde halen daha mutabakata varılamamış 6 başlıktan oluşan konuları görüşebilmek için bölük pörçük bir 12 aylık bir dilim kalıyor.
 

Bu nedenle BM ve ABD bir an evvel müzakerelerin başlamasını ve adada son 58 yıldır süregelen huzursuzluğu ve "Kıbrıs sorunu"nu artık bitirmek için müzakerelere bir de son tarih tespit edilmesini istemekte...

 

T.C Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun "Ya Taksim, Ya Çözüm"  önerisi belli ki bayağı bir taraftar bulmuş...