Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın Mont Pelerin görüşmelerinde bulunan heyet içinde Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı'ndan emekli Kurmay Albay Halil Sadrazam'ın da yer alması, 1996 Derinya olaylarıyla alakası olduğu iddiası ile Rum tarafında "ciddi soru işaretleri" oluşturmuş. İtirazları varmış Sadrazam’ın heyet içinde yer almasına.
 
Yedikleri naneye bakın siz.
Bu faraziyeye dayalı, ipe sapa gelmez iddiaya Kantara’nın keçileri bile güler.
 
(Ben daha çocukken, babam beni her hafta sonu, atalarımın köyü olan Ergazi’nin kuzey kısmında yer alan Kantara’ya götürürdü. Bazen arabamızla, bazen de muhteşem doğanın içinde yürüyerek çıkardık Kantara’ya. Çocukluğumu yaşadığım 1950’li yıllarda Kantara’daki ormanın içinde yaşamlarını sürdüren çok sayıda yabani keçi ve muflon bulunmaktaydı. Yanımıza kadar sokulurlar, insan öksürmesine benzer sesler çıkarırlardı. Rahmetlik babam da “Bunlar çok sigara içiyor bu nedenle de öksürüyorlar” derdi. Ben başlardım gülmeye, keçiler, muflonlar da benimle birlikte gülerlerdi. İşte Rumların bu saçma sapan iddiasına benim çocukluk arkadaşlarım olan Kantara’nın keçileri ve muflonları bile gülerdi eğer hayatta olsalardı.)      
 
Hatırlayalım 1996 yılının Ağustos ayında nelerin olduğunu.
Birisi 8 Ağustos’ta diğeri 14 Ağustos’ta, Derinya’da meydana gelen Rumların sınır delme girişimlerinde arka arkaya yaşanan iki olay var.
 
8 Ağustos 1964 günü Rumların ağır yenilgisi ile sonuçlanan Erenköy saldırısının yıldönümü olan 8 Ağustos 1996 tarihinde, Rumlar tarafından gerçekleştirilen bir sınır gösterisinde, yapılan tüm uyarıları dinlemeyerek sınırı geçmeye çalışırken vurulan Tasos İsaak adlı Rum gencinin olayını, II. Mutlu Barış Harekatının başlamasının 22. Yıl dönümü olan 14 Ağustos 1996 sabahı, Magosa sınır kapısında toplanan Rumlar protesto gösterilerine başlamıştı. Protesto devam ederken Solomu adlı bir Rum, BM askerlerinin uyarılarını dikkate almayarak önce ara bölgeye girmiş sonra da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) topraklarına geçme girişiminde bulunmuştu. Sınırda görevli askerlerimizin "Dur" emrini dinlememiş, sınırı geçmiş ve bayrağımızı indirmek için Türk bayrağının asılı olduğu bayrak direğine tırmanmaya başlamıştı. Bayrak direğine tırmanırken, havaya açılan uyarı ateşlerinin hiç birini dikkate almadan ağzındaki sigarası ile bayrak direğine tırmanışına devam etmişti. Açılan ateş sonucunda vurularak yaralanınca kayarak yere düşmüş, sonra da yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetmişti.  Olay kameralar tarafından saniye saniye görüntülenmiş, otopsi sonrası sigara üzerine yapılan incelemede sigaranın içinde uyuşturucu madde olduğu tespit edilmişti.
 
Olay aynen bu şekilde gelişmişti Derinya’da.
O dönem, hatırladığım kadarı ile Binbaşı rütbesinde olan Halil Sadrazam, görevi icabı Derinya’daydı. Solomu’yu vurduğu/vurdurduğu iddiası ise bir karalama girişiminden öteye değil. Tamamen hayali ve her zaman olduğu gibi yalana ve faraziyeye dayalı.
 
Ben Milletvekili iken, 1977 yılının Şubat ayında yapılan I. Doruk Anlaşmasında, Rumları temsil eden Makarios’un, Başpiskoposluk yemini ederken “Hayatımı Kıbrıs adasının Yunanistan’a bağlanmasına adadım” diyerek tüm dini teamüllere aykırı olarak ikinci bir de milli yemin ettiğini, 1954 yılında katil Grivas’ı adaya davet ederek EOKA’nın kurulması talimatını verdiğini, Akritas Planının yapılması için Yorgacis’i görevlendirdiğini dönemin BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim’a yazı gönderip hatırlatmıştım ama dinleyen ve yazdıklarımı dikkate alan olmamıştı.
 
Halil Sadrazam’a itiraz ederek Türk heyetini zan altında bırakmaya çalışan söz konusu itirazcı Rumların, 1963 yılında Türkleri yok etmek için hazırlanmış olan Akritas Planı’nın mimarlarından ünlü EOKA’cılardan Spyros Kyprianou, Tassos Papadopulos ve Glafkos Klerides’in, Rumların Cumhurbaşkanları olarak görüşmelerde bulunmasına zamanında niye itiraz etmemişlerdi, gerçekten çok merak ediyorum.
 
Ben de şimdi Rumların görüşme heyetinde yer alan Erato Kozaku Markulli’ye itirazım var. Babasının Limasol EOKA Teşkilatı Başkanı olması ve kendisinin de EOKA’cı bir ailede Türk düşmanlığı bilinci ile yetiştirilmiş olması nedeni ile.
 
Tüm EDEK üyelerine ve Meclis Başkanına itirazım var, EDEK’in kurucusu Vasos Lissaridis’in 22 Aralık 1963 günü emrindeki silahlı Rum milislerle Çağlayan bölgesine saldırdığı ve 1964 yılının Mart ayına kadar Türk bölgelerine saldıran ve yüzlerce Türk’ü katleden Rum milislerin “Genel Komutanlığı”nı yaptığı için.
   
Anastasiadis’in kendisine ve heyetteki tüm DISY’lilere itirazım var, 1976 yılında Glafkos Klerides DISY’i kurarken, 15 Temmuz 1974 tarihinde Kıbrıs adasını Yunanistan’a bağlamak için darbe yapan katil EOKA B’cileri bünyesine alarak partiyi kurduğu için...