Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanlığı görevi 17 Şubat’ta resmen sona erecek olan Dimitris Hristofyas son veda ziyaretini Yunanistan’a yaptı.

 

Kıbrıs Rum tarafındaki geleneksel uygulamaya göre, göreve yeni gelen Cumhurbaşkanlarının ilk yurt dışı ziyareti Rumların anavatanı Yunanistan’ın başkenti Atina’ya yapıldığı gibi, veda ziyareti kapsamında son yurtdışı ziyarette gene Atina’ya yapılmakta.

 

Bu uygulama uyarınca salı günü Atina’da bir dizi veda ziyaretinde bulunan Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas, meydanı boş bulunca desteksiz attı, açıkça saçmaladı.

 

Özellikle Yunanistan Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas, Başbakanı Andonis Samaras ve Yunan Meclisi Başkanı Evangelos Meymerakis ile yaptığı görüşme sonrasında yaptığı açıklama tam tabirle evlere şenlikti.

 

Hristofyas açıklamasında, “Türkiye ve Kıbrıs Türk liderliğinin uzlaşmaz tutumu” sebebiyle Kıbrıs sorununun çözümünü başaramamış olduğunu ve Türkiye’nin “bir adım önde doktrini ortadan kaldırdığını ve bir adım önde olan tarafın Kıbrıs Rum tarafı olduğunu” iddia etti.

 

Bu açıklamaya her halde Yunanistan Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Meclis Başkanı uygun bir yerleri ile gülmüşlerdir.

 

Üstelik yüzü kızarmadan yalan söyleyerek “Annan Planı’nın reddedilmesi sebebiyle köşeye sıkışan Güney Kıbrıs’ı köşeye sıkışmaktan kurtardığını ve izlediği politikalar ve yaptığı girişimler sayesinde şimdi Türkiye’den ileride olduklarını” iddiasında bulunması, gerek Yunanlı politikacılar,  gerekse de Yunan basını tarafından pek de inandırıcı bulunmadı.

 

Hristofyas, Anadolu’muzun güzel ve anlamlı atasözlerinden birisi olan “Kel gelini, kel kaynana över”den de ileri gidip, özürlü olan kendisini, gene kendisi övmeye çalıştı.

 

Kıbrıs Rum halkının ortak görüşü, Hristofyas’ın bu güne değin seçilmiş olan 5 Cumhurbaşkanı ile kıyaslandığında en kötüsü ve en başarısız olduğudur.

 

Annan Planı döneminde, Avrupa Birliği yetkililerine Referandumda Annan Planına “evet” diyecekleri sözünü vererek katılımlarını garantiledikten sonra “Hayır” oyu kullanmalarını halen daha hiçbir AB’li siyasi unutmuş değil. Dönemin Genişlemeden Sorumlu Komiseri (Bakanı) Günther Verheugen’in “Kıbrıslı Rumlar tarafından kandırıldım” demesi gerçekleri   

ortaya koymakta.

 

Kıbrıslı Rumların tek ayak üzerinde 40 yalan söyleyebildiğini Annan Planı döneminde çok iyi öğrenmiş olan AB yetkilileri, bu nedenle ekonomik sıkıntıya girmiş olan Kıbrıs Rum Yönetimine can acıtacak koşullar öne sürerek yardım yapmayı vaat etmekte. Yalancının mumu yatsıya kadar yandı, eridi bitti.

 

Hristofyas o denli başarısız bir Cumhurbaşkanlığı yaptı ki, veda basın toplantısında yılların teamülleri ve uygulamaları dışına çıkıldı ve bu veda toplantısında -gazetecilerin soracakları sorularla Hristofyas’ın canına okuyacakları kesin olduğundan- ilk kez gazetecilerin soru sorması yasaklandı.

 

Böylesi başarısız bir Rum liderin, Türkiye’nin attığı adımlara yetişmesi ve üstelik de bir adım önünde olduğunu iddia etmesi gerçekten de çok gülünç. Zaten doğru olsaydı, basın toplantısında gazetecilerin soru sorması yasaklanmaz, tam tersine yağcı ve goygoycu gazetecikler de davet edilir ve başarılı yönetimini anlatması için Hristofyas’a çanak tutulurdu.

 

BM Genel Sekreteri’nin çalışma arkadaşlarının söyledikleri, Hristofyas’ın iddiasını boşa çıkarmaktadır.  KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun Kıbrıs sorununa adil, kalıcı ve yaşayabilir bir uzlaşı bulma ve soruna çözüm getirme yönünde arka arkaya yapıcı öneriler yaptığından, Türkiye’nin ise Kıbrıs sorununu çözmeyi istediğinden ve sorunu çözmek için ileriye doğru adımlar attığından bahsetmektedirler.  

 

Rumların ise müzakereleri çözüme ulaştırmamak için çabaladıklarından bahsederek, 2012 yılının Ocak ayında New York’un Greentree kasabasında yapılan zirveye cebinde Rum Ulusal Konseyi’nin “4 Hayır”ı ile gelmesinin müzakerelerin kilitlenmesine neden olduğunu söylemekte ve bu örneği vermektedirler.

 

Dolayısıyla Hristofyas’ın “Rum tarafı şu an Kıbrıs sorununda bir adım önde” iddiasına bırakın AB’nin ve BM’nin önde gelen siyasilerini, Kantara’nın keçileri bile gülmektedir.