Yeni CHP' aylardır bilinen ve varlığı inkar edilmeyen Oslo Mutabakatı'nı siyasi bir manevra olarak yeniden gündeme getirdi. Sert ifadelerle hükümeti eleştirdi.

Gerçi CHP cephesinde kafalar karışık. 7 ay önce başka şeyler söyleyen ana muhalefet lideri şimdi 'Silah bırakılacaksa görüşmeler olabilir' dedi.

Fakat CHP sözcüleri iktidarın yumuşak karnı olduğunu düşündükleri bu noktadan yüklenmeye devam
edecekler gözüküyor.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç iseMİT-PKK görüşmelerini kastederek 'kim bilir belki yine görüşülüyordur'
diyerek tartışmada başka bir pencere daha açtı.

Örgütle görüşülür mü görüşülmez mi?
İstihbarat örgütleri ile PKK görüşür mü, görüşürse nasıl olmalı sorusuna geçmeden önce önemli bir noktanın altını çizeyim.

Terörün gemi azıya aldığı şu günlerde PKK ile müzakere tartışmasını açmak örgütün ekmeğine yağ sürer. Kan dökerek amacına ulaşmayı hedefine koyan örgüt 'demek ki daha çok öldürürsem masaya oturacaklar' diyerek daha fazla saldıracak.

Zaten son dönemdeki tırmanışın altında da böyle bir psikoloji var.

Zamanlama hatası yapıldı

Halkı 'Lanet olsun, silahlar sussun da ne olursa olsun'a getirmek istiyorlar. Oysa sivil, çocuk, kadın demeden öldüren örgütü cesaretlendirecek açıklamalar yerine silahlı kanat üzerindeki baskıyı artırmak gerekiyordu.

Aslında istihbarat-PKK görüşmelerindeki temel yanlış da orada. Doğrudur, tüm dünyada terör örgütleri ile istihbarat kurumları görüşür. Amaç akan kanın durdurulmasıdır.

Ancak bizde çok ciddi bir zamanlama hatası yapıldı. Örgüt kafasındaki yol haritasını adım adım uygulayıp şehirlerde siyasallaşma çalışmalarına ağırlık verdiği dönemde göstermelik bir barış çağrısı yaptı.

Gerçekte niyeti silah bırakmak değil, KCKyapılanmasının kök salması için devleti oyalamaktı. Bu esnada mahallelere kadar örgütlenip hem Kürtler'i baskı altına aldı hem de şehirleri bombayla doldurarak 'ters bir durumda' patlatmak için hazırlık yaptı.

Çok iyi bilinen örgütün bu taktiği ya görülemedi ya da değerlendirme hatası yapıldı. Bu yönde devletin başka birimlerinden gelen uyarılar ise 'güvenlikçi gözlükle dar bir açıyla bakıyorsunuz' diyerek kulak ardı edildi.

Oslo görüşmelerinin sızan ses kayıtları da PKK cephesinin niyetini açıkça gösteriyor. Örgüt Öcalan'ı serbest bıraktırıp, Kandil'deki PKK'lıları 'Öz Savunma Gücü' olarak istihdam edip, kendi iradelerine bırakılacak bir toprak
parçasını alıncaya kadar durmamakta kararlı.

Hükümetin 'altında imza yok, kağıt parçası hükmünde' dediği mutabakat metni de bu iradenin yansıması.

Esnek olan taraf

Müzakereler esnasında muhatapların birbirine güven vermek için 'biraz esnek olmaları' makul gelebilir. Fakat sızan kayıtlarda esnek olan tarafın örgüt olmadığı açıkça gözüküyor.

Sahi, o görüşmeleri kim sızdırmıştı? Çok konuştuk ama o görüşmeleri kimlerin hangi amaçla sızdırdığını bilmiyoruz. Faili bilmeyince eylemi de doğru okumak mümkün olmuyor tabi. Görüşmelere dönersek...
PKK ile görüşmelerde çok temel bir zamanlama hatası yapıldığı için başarıya ulaşma şansı yoktu.

Bir başka ifadeyle araba atın önündeydi. Bu konuda çok şey söylemek mümkün. Başka hatalar da var. Fakat zamanlama ile ilgili hatalar yani ilk düğme yanlış iliklendiği için gerisi de düzelmedi. Tüm dünyada terör örgütleri 'kolu kanadı kırılıp lider kadrosu bertaraf edildikten sonra' masaya çağrılır. Aksi halde şart dayatan örgüt olur.

PKK ile illaki bir görüşme olacaktır. Silahlı mücadele, etkin güvenlik söylemi Kürt sorununu çözmek için değil  PKK sorununu bertaraf etme, çözüm için zemini hazırlamak içindir. Örgüt ile oturmadan önce lider kadroyu oyun dışına çıkarmak şart.

(Bugün gazetesinden alınmıştır)