MUSTAFA KÖKER
LONDRA

Kayseri’nin adı geçtiğinde hep ‘girişimcilik ve ticari başarı’ hatırlanır. Bölge insanlarının Türkiye’ye, dünya çapında birçok marka kazandırmasının bu imajın oluşmasında önemli payı var şüphesiz. Yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da Kayserililerin merkezinde olduğu birçok başarı hikayesine rastlamak mümkün.

Özellikle mobilya sektöründe kalitesiyle bütünleşen önemli markalar bu kentin sanayicilerinin eseri.

Ülke içinde olduğu gibi ülke dışında da başarılı girişimciler arasında Kayserililer ayrı bir yer tutar. İngiltere’de de buna örnek gösterilecek başarılı girişimciler mevcut.

Farklı sektörlerde kendi çapında küçümsenemeyecek başarı elde etmiş portrelerden biri de memleketinin markası olan Kilim Mobilya’yı bu ülkeye kazandıran Mehmet Ataklı.

Çevresinde hep ‘Mehmet Abi’ diye tanınan ve anılan Mehmet Ataklı’nın mobilya sektörüne girişinde  de çarpıcı bir hikaye çıkıyor.

İngiltere’ye 1978 yılında gelen ve onlarca Türk vatandaşının yaptığı gibi kebap sektörüne girenlerden biri Ataklı... Ardından da inşaat sektörü ile işlerini büyüten Ataklı’nın mobilya piyasasına girişi, Türkiye’de yaşanan 2001 Ekonomik krizi ile doğrudan ilgili...

İnşaat sektörü ve kebap dükkanından memnun olmasına rağmen, o tarihte gittiği Türkiye’de karşılaştığı ekonomik krizden etkilenerek “memleketimin bu krizden çıkması için benim nasıl katkım olur” düşüncesi mobilya sektörüne sürüklüyor Mehmet Ataklı’yı...

İşadamı Mehmet Ataklı

ANAYASA KİTAPÇIĞININ YOLAÇTIĞI KRİZ

Mehmet Ataklı mobilya sektörüne girişinden söz ederken, “Ankara’ya gitmiştim, 2001 yılında. Tam o gün de ekonomik kriz patlak verdi. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in o zamanki koalisyon hükümeti başbakanı Bülent Ecevit’e anayasa kitapçığı fırlatmasıyla meydana gelen ekonomik kriz günü Ankara’daydım. Memleket tam bir ekonomik kaos yaşıyordu. Emekli bankacı baldızımı ziyaret etmiştim. Onunla konuşurken ‘bu krizde benim nasıl katkım olur’ fikri doğdu. Oradan memleketime, Kayseri’ye geçtim. Biz İngiltere’de ailece rahattık, halimiz vaktimiz yerinde, işlerimiz düzenliydi. Finans sıkıntımız yoktu. Ama Türkiye’nin vatandaşı olarak kriz meselesi kafamı kurcaladı. Hakikaten bu ülkeye geldiğim tarihten itibaren sadece para kazanmayı hedefleyen biri olmadım hiç. Bizler aynı zamanda memleketimizin bu ülkede elçisi de olmalıyız diye düşünenlerdenim. Ankara’dan Kayseri’ye geçtim ve orada, ‘bu kriz ortamında memleketimize ne gibi bir katkım olur’ diye düşünürken, mobilya sektörü aklıma geldi. Daha önceden televizyondan ismini duyduğum Kayseri mobilya firmalarından Kilim ismi aklımda kalmıştı. Bir Cumartesi günü ilk defa Organize Sanayi Bölgesi’ne gittim. Hiç bilgim yoktu bu sektörle ilgili. Hiç unutmuyorum günlerden Cumartesi idi. Kriz patlak verince birçok firma işçi çıkarmış, firma sahipleri işlerinin başındaydı. Açıkçası iş bekliyorlardı. Türkiye’nin atmosferi ekonomik olarak çok kötüydü. Kilim’in merkezine gittim ve Yönetim kurulu Başkanı Mehmet Yaylacı ile tanışıp, bu kriz ortamında memleketime ne gibi katkım olabilir diye ziyaret ettiğimi anlattım. Konuştuk, bu düşüncemden çok memnun oldu. Mehmet Yaylacı memnuniyetini dile getirdi ve ‘madem böyle düşünüyorsunun bizde elimizden gelen neyse yapalım’ diyerek beni cesaretlendirdi.  Hadi Bismillah diye başlayalım diye orada karar verdik” diyor.

Mehmet Ataklı (solda) ve "beşinci oğlum" dediği ortağı Süleyman Uğurlu

Görüşme sırasında Kilim Mobilya Yöneti Kurulu Başkanı Mehmet Yaylacı’nın, o güne kadar İngiltere’ye hiç mobilya ihracatı yapmadıklarını ve altyapı için araştırma yapacaklarını söylediğini anlatan Mehmet Ataklı, “Ben de Londra’ya döndüm mağaza için mekan arayışına girdim. Mağaza için uygun yer olarak Edmonton Angel, North Circular kavşağındaki ilk yerimizi bulduk. Yol inşaatı nedeniyle uzun süre kapalı kalmış bu binaydı. Sahiplerine ulaştım ve teklifimi yaptım. Kabul ettiler. Mobilya sektörüne girişimiz bu şekilde oldu” şeklinde konuşuyor.

AMAÇ SADECE PARA KAZANMAK DEĞİL

Ataklı, halis bir niyetle, vatandaşı olduğum memleketime bir katkım olur mu düşüncesi ile çıktığı yolculuğun ilk birkaç yılının markayı ve ürünleri tanıtmakla geçtiğini hatırlatıyor ve bugün aldığı mesafeyi, “iyi ki girmişiz bugün iki mağazada 12 kişi çalışıyor, ailesini geçindiriyor. Amaç para kazanmak değil, bizi idare edecek işimiz vardı. İdare ediyorduk. Halis niyetle ülkemize ne katkımız olur diye düşünerek bu sektöre adım attık. İlk birkaç yıl pek bir şey beklemedik. Tanınmak, bizim işi öğrenmemiz birkaç yılımızı aldı. Ama sabırla bekledik. Yeni açılan bir işte zaman tanımak lazım. Ondan sonra çok iyi iş yaptık doğrusu” diye ifade ediyor.

Ataklı, Türk mobilya markası ve tasarımlarının İngilizlere göre bilinen markalar olmadığı için müşteri profillerini, Türklerin yanısıra Asyalılar, Iraklı, Azerbaycanlı ve çoğunlukla Somalililer ile İranlıların oluşturduğunu belirtiyor.

Ataklı, geçtiğimiz yılın ortasında ikinci mağazasını Stoke Newington'da hizmete açtı

TÜRKİYE’DE DE ANLAYIŞ DEĞİŞTİ

Eskiden Türk ürünlerinin, ‘üstüne iyisi, altına kötüsü’ gibi kötü bir imajı olduğunu anlatan Mehmet Ataklı sözlerini, “Artık o anlayışla bir yere varılmayacağı görüldü ve çoktan değişti. Rekabetin artması da kaliteyi yükseltti. Güzel şeyler oldu, işlerimiz büyüdü. Mobilya sektöründe karar kıldık. Kebap ve inşaat sektörünü bıraktık ve tamamen bu sektöre yöneldik. Stoke Newington’da ikinci mağaza açtığımız yerin arsasını satın aldık. Bu ülkede Türk mobilya sektörünün öncülerinden biri olduk. Şu anda 20’ye yakın Türk markalı mobilya mağazası var. Memleketime önemli bir katkı sağlıyorlar. Bunda benim de bir payım olmuşsa ne mutlu” diye tamamlıyor.