1990’ların sonunda Barbie havuzları, masaları, bardakları, süpürgeleri daha yeni piyasaya çıkıyordu. Tahmin ettiğiniz üzere ucuz değildi. Ben alamadığımız için üzülmüştüm, ama eve geldiğimde sevmediğim bir Barbie’yi ters çevirip saçını süpürge olarak kullanmıştım. Bu benim için çok normal bir durumdu ancak babam beni bu yaratıcılığımdan dolayı epey övmüştü. Sanırım bugünkü seçimlerimde onun etkisi  oldukça fazla...

.               .               .

Günümüzde yaratıcılık sanattan tutun bilime kadar önem taşımaktadır. Farklı olmak, yaptığınız işte daha önce yapılmayanı bulup hazırlayıp sunmak başarıya giden önemli yollardan biridir. Bundan dolayıdır ki yaratıcılık kavramının nereden, nasıl başladığı ilgi kaynağı olup bilim adamlarının  tanımlamaya başladığı bir konu olmuştur.

Yaratıcılık kavramı yıllar içinde farklı tanımlar alarak gelişmiştir. Barnett (1958) “serüvenci düşünce” olarak betimlerken, Torrance (1966) eksikliğin fark edilmesini, eksikliğe sebep olan ögelerin tanımlanmasını, çözüme ilişkin akıl yürütmeyi, hipotezin testi ve sonuçları ortaya koymayı yaratıcılığı tanımlayan unsurlar olarak belirlemiştir.


Bu tanımları okuyan ebeveynler yaratıcılık ile zeka arasında doğru bir orantı kurmaya çalışmaktadır. Bu ilişkiyi belirlemek birçok araştırmacıya konu olmuştur. 1962 yılında Getzels ve Jackson ilkokul öğrencileri üzerinde bir araştırma yapmıştır. Araştırmanın bulgularına göre yüksek zekalı öğrenciler öğretmenlerinin takdirini kazanırken, yüksek yaratıcılığa sahip olan öğrenciler daha az arzu edilir öğrenci tipi olarak değerlendirilmiştir. Araştırmayı yorumlayalım: Yüksek zekalı olan öğrenciler öğretmen ve ailelerinin kalıplaşmış standartlarından ayrılmamakta ve başarılıların ancak bu yönde geleceğine inanıp onlardan beklenen meslekleri seçmeye meyilli olduklarına dair bir teoriye varabiliriz. Yüksek yaratıcılığı olan grup ise bahsedilen kalıplara sığmayıp öğretmen ve ailelerinin telkin ettiği biçimden farklı ilerleyip kendi istedikleri mesleklerini tercih ederler ya da etmeye meyillilerdir.

Bunun neresi kötü diyen sesleri duyar gibiyim...

1980’lerin sonunda yapılan bir başka araştırmaya göre yaratıcılığın düştüğü dönemlerde öğrencilerin heyecan ve anlayışlılık gibi özelliklerinin de anlamlı şekilde düştüğü gözlemlenmiş. Bu durum çocuğun günlük hayatındaki dalgalanmalarının bir cevabı olabilir nitelikte. Başka ülkelerde de olduğu gibi bizim ülkede de akademik başarı desteklenmekte ancak resim çizme, oyuncak ile oynama, müzik ile meşgul olma gibi uğraşlar ‘zaman kaybetme’ olarak nitelendirilmektedir. Bilinmelidir ki yaratıcılık, buluşu beraberinde getirir. Yaratıcılık otonomiyi ve akademik başarıyı yükseltir. Katı bir disiplin ve kısıtlayıcı ebeveyn  tutumları içinde büyümüş olan bir çocuğun başarı ve yaratıcılık seviyesi, hoşgörü ve ‘kirlemek güzeldir’ felsefesi içinde büyümüş bir çocuğa göre çok daha geridedir.    

Yaratıcılığın ilk basamağı

Özellikle okul öncesinde oyun çocuğun en ciddi uğraşıdır. Doğduğu yılları takiben ortaya çıkan bir ihtiyaçtır. Çocuğa göre oyun/oyuncak hayatı anlamadır, cisimleri öğrenmedir, aile ile iletişimdir, haz kaynağıdır; yetişkinliğe hazırlanma yolundaki ilk adımdır.

Çocuk oyuncağı ile bedenini bir sonraki adıma uyarlar;

Oyuncağı sıkma ve fırlatma ile kasları geliştirir, istediğini dile getirir,

Oyun sırasında çıkardığı sesler ileride konuşmaya dönüşür,

Dairesel veya anlaşılmayan karalamaları yazıya dönüşür,

Aile ilişkisi bebekleri veya arabalarıyla yaptığı diyalogda ortaya çıkar,

Oyun spontanedir, çocuk hazırlanmaz ve gününü direk yansıtır.

  “Hayır, sakın düşme! Seni kurtaracağım Ayşe (temsili bir isimdir.   Oyuncağına  en yakın arkadaşının adını vermişti). Sakın pes etme. Az kaldı geliyorum.. İşte şimdi elinden tuttum, iyi misin?” ( Gözlemlerimden alıntıdır)

Çocuk, çabayı, pes etmemeyi, başarmayı oyundan öğrenmeye başlar; sosyalleşmenin ilk adımlarından biridir bu.

       “Sen kötü bir çocuksun, çünkü bana vurdun ve benim canım acıdı.    Acıdığı için de ağladım. Şu an çok sinirlendim.” ( Gözlemlerimden alıntıdır)

Çocuk duyguları adlandırmayı da oyun sayesinde dile getirir. Çevreden öğrendiği normları pratiğe döker.

.               .               .

Doğru zamanda doğru oyuncağa sahip olan bir çocuğun gelişimi ve yaratıcılığı gelişir. Su, hamur/lego/kil, boyama, kukla yaratıcılığı besleyen araçlardır.

Su: Her çocuk su ile oynamayı sever. Özellikle dikkat sorunu yaşayan çocukları uzun süre oyalar. İletişimin en güzel kaynağıdır.

Hamur-Lego vb.: Yaratmanın en somut halidir. Çocuk aklındakini eliyle yaratarak görmek ister. İletişimdir ( “ Bana kızgın surat yapar mısın? (playdoh hamuru ile).

Çizim : Dikkati tek bir yerde toparlamada yardımcı olur. Çocuk iç dünyasındaki detayları görürsünüz. Korkusunu, mutluluk tablosunu, sevincini, ailesini, ilişkisini sözsüz olarak dile getirir. ( “Bak! Bu annem, bu babam, bu ben, bu da gelecek olan kardeşim.. Hepimiz el eleyiz.” )

Bebekler: Gizli duygular açığa çıkar. Ailedeki dinamik kukla, bebek tarzı oyuncaklar sayesinde anlaşılır. Eksiklikler kolaylıkla fark edilir.

Yetişkine düşen görevler

Çocuğun gelişiminde ailenin ve diğer önemli kişilerin rolü çok büyük ve önemlidir. Oyun oynamanın katkılarını bilerek, yaşamlarının farklı evrelerinde doğru oyuncağı seçerek onların olgun bir yetişkin olmasını destekleyebilirsiniz. Doğru oyuncak çocuğun fikrine,istediğine, yaşına, olgunluğuna ve becerisine göre seçilmelidir.

Çocuk çoğu zaman oyununa annesinin, bakıcısının da katılmasını ister.

Sevgili aileler, oyuna katılmayı bir görev olarak algılamayın. Oyun tanımı gereği yapılması arzu edilen bir şeydir. Eğer sırf çocuğunuz istiyor diye oyuna katılıyorsanız bu oynamak değildir. Bu yolda devam eden aileler oyun sırasında sıkılacağı için çocuğun oyununa da müdahale ederler: “ Ay kızım hayır, bu böyle olur mu. Şöyle yap.”  Bu tutum çocuğun, hayalini kurduğu oyunu oynamaktan mahrum etmektir.

·         Çocuğunuzla oynarken çocuğunuzu tanıyın

·         Oyununa dahil olun

·         Eleştirmekten uzak durun

·         Başarısını ödüllendirin

·         Çocuk evcilik oynarken bir hayvan, çocukken bebek, kızken erkek olmak isteyebilir. Yeniliğe açık olmanızı ve sabırla neler yaptığını incelemenizi tavsiye ederim.


Getzels, J.W. and Jackson, P.W. Creativity and Intelligence. New York: Wiley, 1962

Torrance, E.P. Explorations in creative thinking in early school years: A progress report. C.W. Taylor, F. Barron (Eds.). Scientific Creati­ vity: Its Recog