Neredeyse şehit olan her askerin ölüme vurgu yaptığı son mektubu çıkıyor..       Veya telefonda söylediği son sözleri dile getiriliyor; annesine, babasına, nişanlısına, karısına söylediği..
Şehitlikten bahsettiği, ölümü telaffuz ettiği son sözleri..
Eskiden içine doğmuş derdik, ölüm geleceğini haber vermiş diye konuşurduk..
Malum olmuş, olmuş ki sevdiklerini aramış derdik.. Öleceğini hissetmiş ki ölüm hakkında konuşmuş..
Şehit ailelerinin evinde bunlar konuşulurdu.. Anne, o öleceğini anlamış benle vedalaştı, ben toz konduramadığım için vedalaşamadım diye gözyaşı dökerdi..
Eskiden..
*
Şimdi..
Neredeyse doğuya, Güneydoğu’ya giden her asker sevdikleriyle vedalaşıyor.. Her asker mektubunu son mektupmuş gibi yazıyor.. Her asker açtığı telefonda son telefonuymuş gibi konuşuyor..
Her şehidin ardından veda öyküsü çıkmasının nedeni bu.. 
Kalbi duran, çalıştırılan ama geceyarısı yine duran Mehmet Dildari’nin olduğu gibi.. Pazartesi günü nişanlısına; ‘şehit olursam arkamda sizi bıraktığım için yanarım, kör bir kurşuna gidersem ona yanarım’ demiş..
Salı günü şehit olmuş..
*
Şehit olacağı içine mi doğmuş?
Hayır..
Çünkü artık her askerin dilinde bu ifade var.. Her asker lafa şöyle başlıyor..
Şehit olursam..
1992’de böyleydi..
2012’de de benzeri oldu..
Gördüğüm şu; ölüm hiç bu kadar yakın olmamıştı..
*
Dün bir arkadaşım, ‘moralim bozulmasın diye bugün gazete almadım, televizyonu açmadım, internete de girmedim’ dedi..
Gününün iyi geçmesini istiyormuş..
Huzurlu, sakin!..
Sustum..
Bir süre sonra dayanamadı sordu; bugün bir şey oldu mu?
Diyarbakır dedim, bomba!..
Kaç kişi dedi.. İlk tepkisi bu oldu..
Bu sefer ucuz atlatıldı dedim..
*
Velhasıl ruh halimizin özeti budur..

 

Nefret suçu 312. madde gibi olmasın
Ne yalan söyleyeyim haberi görünce eyvah dedim.. Yeni bir suç yaratılıyor..
Başbakan talimat vermiş, Başbakan Yardımcısı harekete geçmiş.. Nefret suçu ceza yasasına girecekmiş..
Ortalığı ayağa kaldıran Müslümanların Masumiyeti filminden sonra bu şart olmuş..
TCK’daki mevcut hükümlere yenileri eklenebilirmiş.. İyi de bu ülkede Müslümanlığa hakaret eden yok ki.. Hakaret etme niyetinde olan da yok..
Böyle bir tehlike de yok..
*
Tamam o zaman ne sakıncası var denilebilir..
Kazın ayağı öyle değil.. O kadar hassas bir kavram ki işin dozu biraz kaçarsa en küçük eleştiri bile nefret suçuna girebilir..   
Eyvah demem bundan..
Yasa koyucu bu niyette olmasa da ileride bir yargıç en masum eleştiriyi bile böyle yorumlayabilir..
Nefret suçuna sokup ceza kesebilir..
Nefret suçu teröre dönüşebilir..
*
Nitekim bu ülkede bunlar yaşandı.. 312. maddeyi hatırlayın.. Bir ara her kelam neredeyse  Türklüğe hakaret suçuna sokuluyordu.. Az dava açılmadı..
*
Nefret suçu da büyük ihtimalle böyle olacak.. Düşünce özgürlüğünün alanı daralacak, eleştiri hakkı sekteye uğrayacak..
Akıl almaz davalar bizi meşgul edecek..
*
Bu ülkede kutsal değerlere hakaret sorunu yok.. Yok yere başımıza yeni dert açmayalım..  Aman dikkat..
Kaş yapalım derken göz çıkartmayalım.. Yeni suç yaratmayalım..

(Milliyet gazetesinden alınmıştır)