Yani, hayatta en sevdiğim spor olayıdır Olimpiyatlar.. Onun verdiği zevki hiçbir şeye değişmem.. Bugün bitiyor.. "Ah.. Vah!.." ettiğimi sanmayın.. Tam tersine "İyi ki bitti yahu" diye şıkır şıkır oynayacağım nerdeyse..
Bakın neden?..
Oyunlar başladı önceki hafta cuma gecesi.. İngiltere'nin saatleri de bize, hele bana nasıl uygun..
Yazılarımı sabah yazıyorum ya.. İngiltere'de sabah seansı, iki saat fark yüzünden, tam benim işimin bittiği saatte başlıyor.. Gece sona ermesi de bizim saatle 12.00 falan.. Yani benim normal yatma saatim. Öyle olunca, yaşantımdan zerre değiştirmeden tüm Olimpiyatları seyretme şansım doğuyor..
Eee.. Bir yanda Eurosport, Caner Eler liderliğinde harika seçilmiş yarışmaları, harika sunuyor..
TRT, fazla ulusalcı başladığı yayınları kısa zamanda dengeledi..
"Hayatım öğlen 12, gece 12 televizyon başında"ya döndü.. Elimde de uzaktan kumanda.. Eurosport ile TRT arasında gidip geliyorum. Avrupa ekran ile en iyi sporları, yerlisi ile de bizimkileri kaçırmama imkanım oluyor..
"Eee!.. Bundan iyisi, Şam'da (Allah göstermesin.. Şam'ın şekerini de berbat ettik sonunda, bir zalim Arabın yüzünden..) kayısı.. mı?..
Değil tabii..
Neden değil?..

Olimpiyatların başladığı cuma akşamı çakı gibiydim.. Bugün üzerinize afiyet hafif bir göbek.. 3 Ağustos'tan 17 Ağustos'a en az dört kilo var üzerimde..

Bunun sebebi de televizyon.. Hani ben "Televizyon izlemem" diye övünürdüm ya.. Meğer formumu ona borçluymuşum..
Öğlen 12, gece 12, günde 12 saat televizyon önü demek, günde 12 saat bir şeyler atıştırmak demekmiş meğer..
Hele insanın Ercan gibi, komünist bir yardımcısı olursa.. Adam mutfak uzmanı kesildi başıma.. Durmadan enfes şeyler taşıyor önüme.. Kesilmiş, dilimlenmiş meyveler.. İçine ceviz konmuş kuru incirler.. Ramazan pidesinin yanında, Arnavutköy bademi (Yani minik hıyarlar) ve Manyas Peyniri parçacıkları.. Yetmiyor.. Kek yapıyor.. Poğaça yapıyor fırında, çayla beraber.. Dondurmalar, tatlılar, falanlar, filanlar.. Bunların hepsi yemek aralarında ha, şaşırmayın. Yemekler muntazam..
Kilom böyleyse şekerim kaça çıktı kimbilir, hocam duymasın..

Hayatta böyle kilo aldığım bir de askerdeydi. 63 kilo girdim, 78 kilo tezkere aldım. 15 kiloyu da, teğmenken 1.5 ayda aldım..

Herkes askerde başlar. Ben askerde sigarayı bırakma kararı verdim.. Muhabere Okulu Telsiz Alayında, bölük komutan vekilliği yapıyordum o sıralar. Yüzbaşı izinli.. Bizim bölük çavuş adaylarından oluşuyor.. Sabah mesaiye başlıyorum. Bölük, dershanelere gidiyor.. Akşam saat beşte dönüyor.. O saate kadar yapacak iş yok. Komutan odasında oturuyorum. Hele boş oturunca, o lanet sigara nasıl hatırlatıyor kendisini..
"Postaaa!.."
"Buyur komutanım?."
"Kantinden kuru yemiş al.. Kantinden çikolata al.. Kantinden çiklet al.. (O zaman şekersiz çiklet icad edilmemiş daha..).. Simit al.. Sandviç al.." derken 15 kilo aldım.. O kiloları da bir daha veremedim..
60'lıyı geç, 70'li kilolar da hayal oldu.. 90'lara vurmuştum ki, kendime geldim. Toparlamaya başladım.. 70'li yaşlarımın başlarında 70'li kiloların başlarına döndüm ki, Olimpiyatlar geldi..
Allahtan 4 yılda bir..
Gelecek Olimpiyata kadar ben bu dört kiloyu veririm..

(Sabah gazetesinden alınmıştır)