Büyükler sınıfına mecburi geçiş yaptığım günden beri,

23 Nisan günü hüzünlendirir beni.

Dünyanın hatırladığı değil de unuttuğu çocuklar gelir aklıma…

Başım ellerimin arasında, 

Mümkün olduğu kadar çocuklarla yüzleşmemeye çalışırım.


İşte kafası karışık insanların bayram kutlaması maalesef böyle oluyor.

Polyannacılık oynayacak yaşı geçtik sanırım.

Ya hiç dünyayla ilgilenmeyeceksin,

Ya da böyle başın önünde, kapkara yazacaksın.

Ortasını bulabilseydik keşke…


Bu kadar felaketin içinde 23 Nisan çocuk bayramı kutlamak sanki biraz “ölen ölür kalan sağlar bizimdir” gibi.

Savaşa doymayan büyükler namlusunu çocuklara çevirmiş bir kere,

Niye doğduğunu bile bilmeden çoktan ölmüş,

sıra sıra yatıyor minicik yürekler…

Dünya çocuk bayramından oyun dışı kalmış;

Alevi çocuklar, 

Suriyeli çocuklar,

Filistinli çocuklar, 

Kürt çocuklar,

Çocuklar, çocuklar…


Onlar çocuktur, melektir, masumdur diyip sahip çıkamadı insanoğlu insan.


Osho bir kitabında şuna benzer birşey diyordu;


 “ Çocuklar açlıktan kıvranıp, gıdasızlıktan ölürken insanlığın yarısı gereksiz şeylerle ilgilenir.

Bütün dünyayı besleyebilecek parayı Ay’a gitmek gibi gereksiz bir şey için harcar.

Insanların deliliği işte budur; çünkü savaşa yiyecekten daha fazla ihtiyaç duyar ”



2013 yılı nisan ayında yine bir 23 Nisan’ı kutlamaya çalışırken elime yüzüme bulaştırmış, karamsarlıkla suçlanmıştım.

Değişen birşey olmamış, yine aynı cümlelerdeyim;


Dünyanın hatırladığı değil de unuttuğu çocuklar geliyor aklıma... 
Bugün 23 Nisan, huzurla dolmuyor insan olan insan...
Hüzünle doluyor... 

Gözyaşıyla doluyor...

Ama yinede 23 Nisan çocuk bayramınız kutlu olsun.