Bölüm 1.


Bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde bu yoğun “yolsuzluk” tartışmaları sırasında PKK Lideri Öcalan'ın sorguda verdiği ifadelerin videosu kankası İşçi Partisi tarafından yayınlandı. Kanka diyorum çünkü Öcalan'ı Beka'da çiçeklerle karşılayan İşçi Partisi Lideri ve Ergenekon davasından tutuklu Doğu Perinçek'tir.


Önce hemen şunu söyleyeyim; PKK'nin ateşkesi ilan etmesi, toplumsal barışın sağlanması ve kardeşkanın akmaması için bütün yazınsal hayatım boyunca hep savundum. PKK'nin ve devletin işlediği bütün cinayetleri lanetleyip kınadım. Kınadığım için de PKK tarafından çoğu zaman tehdit edildim. Cunta Rejimi tarafından fişlendim. O yüzden bu konuyu ele almamla “barış süreci”ne karşı olduğum veya zarar vermek istediğim asla anlaşılmasın.


Lakin gazetecilik hayatına başladığım 1993'ten beridir Öcalan'ın bütün yazılarını, konuşmalarını ve eylemlerini takip eden biri olarak hiçbir zaman zerre kadar Öcalan'a güven duymadım, asla onu Kürt halkının bir lideri olarak görmedim, tam tersine Kürt halkını ayakta değil havada sattığını her satırımda ifade etmeye çalıştım. O nedenle videoda çıkan konuşma tapeleri bana hiç mi hiç ilginç gelmedi.


Çünkü Öcalan'ın ruhunu biliyorum... Bununla birlikte onu kendine lider olarak gören BDP'nin toplumsal tabanına da saygı duyuyorum. Ben Öcalan'a değil, ona saygı duyan Kürtler'in saygısına saygı duyuyorum. Davası doğru veya yanlış olan ama ölümüne davası için mücadele eden bir PKK militanına belki saygı duyarım ama Öcalan'a asla!


Şeyh Said'e hakaret eden, Seyyid Rıza'yı küçümseyen, Şeyh Mahmud Berzenci'yi İngilizci olarak yaftalayan (-Ki Berzenci tarihte İngiliz sömürgesine karşı kahramanca savaşmış yegane şahsiyetlerden biridir), Barzani ve Talabani'nin başarılarını hazmedemeyen, kendinden başka hiç kimseyi beğenmeyen Öcalan, tarihte Kürt halkı için mücadele etmiş hiçbir lider kadar davasına sadık olmadığı gibi tersine “taşeron” bir lider olduğunu bütün dünya kamuoyuna ilan etmiş bir kişiliktir.


Kürt halkının da “taşeron” lidere değil “ideal” lidere ihtiyacı vardır.


Bazıları videonun montaj olduğunu ve o konuşmaların Öcalan'a ait olmadığını iddia ettiler. Bu kesinlikle doğru değildir. Her iki videoyuda dinledim. Bal gibi de o sözler Öcalan'ın ağzından çıkmış sözlerdir. Sadece farklı zamanlarda çekilmiş görüntülerin üst üste bindirme, sorulan soruları kesme ve Öcalan'ın manşetlik sözlerine yer verme olayı vardır.


Bunun da nedeni, bu bilgileri veren kişi/veya kişiler bizim bilmemiz gerektiği kadar bilgilerin vermiş olmasıdır. Verilen görüntüler, çekilmiş görüntülerin binde biri bile değildir.


Çünkü Öcalan'la MİT, Ergenekon'cularla, Uluslararası servislerle yıllardır görüşüyor ve bu görüşmeler kayıt altına alınıyor. Sakla samanı gelir zamanı gibi, bilgilerin güncelliğine, gerekliliğine ve önemine göre kamuouyuyla paylaşılıyor.


Bu bilgi ve görüntüleri verenler ayrıca Murat Karayılan, Bayık gibilerini destekleyenler ve barışın sabote olmasını isteyenler de olabilir.


Peki hükümet bu bilgileri bilmiyor muydu?


Kuşkusuz biliyordu. Bu bilgileri bilmeyen başta Kürt halkı ve 76 milyon milletimizdir. Konuşmalardan şunu da anlıyoruz; Öcalan, Kürtlerin ancak ve ancak şiddetle yola gelebileceğini de belirtiyor ve geçmişte başta Kürt halkına ve PKK militanlarına uyguladığı infaz ve katliamların da gerekçesini sunmuş oluyor.


30 yıllık bu kirli ve kanlı kavgada Kürtler ve Türklerin aldatıldığı, Kürtlere yasal ve meşru dairede temel haklarının verilmemesi için ve savaş rantının oluşması için Kürtlerle savaşın gerekliliği Türklere aşılanmış, Kürt diye bir mahlukatın olmadığı Atatürk'ün andı gibi içselleştirilmiş ve Kürtler'in kart-kurttan meydana geldiğine inandırılmıştır.


Birde BDP'li Kürtlerin çoğu, Öcalan'ın yakalanırken uçakta söylediği sözleri, kendi iradesiyle söylemediği, timler tarafından iğneyle uyuşturulduğu ve psikolojik baskı altında söylediği ni iddia ettiler. Bu iddia da kocaman bir yalandır.


Birincisi hiçbir zaman Öcalan o sözlerini inkar etmedi, söylemedim ve baskı gördüm demedi, yalanlamadı. İkincisi; Mazlum Doğan'lar Diyarbakır zindanlarında eğer işkenceye, psikolojik baskıya boyun eğselerdi bugün Kürtlerin tarihinde Mazlum Doğan diye biri olmayacaktı.


Çünkü kahramanlar korkak olmazlar. Korkaklardan da kahraman çıkmaz. Arkanda milyonlar olacak, 118 kişi senin için kendini yakacak, eee sen ben psikolojik baskı altında o sözleri söyledim diyeceksin. Öyle olduğunu kabul edelim biran için, peki bu Öcalan dağlarda hiç mi çatışmaya girmemiş, hiç mi eylem yapmamış, hiç mi mücadele etmemiş diye sormak gerekmiyor mu?


Ayrıca yakalandığı günden bugüne değin, 76 milyon milletin ağzılarına baktığı kardeşi, ablası, dayısı ve sülalesinden herhangi birine zerre kadar bir baskı uygulanmış mıdır? Tersine protokollerde krallar gibi karşılanmamış mıdır?


Yahu siz bu halkı salak yerine mi koyuyorsunuz?


Bakınız çok Sayın Öcalan'ımız ve Kahraman Kürt Halk önderimiz(!) ne diyor:


"Gel şunu yap' deyin, bu benim için emirdir.


Ben devletin... oldukça akıllı bir eri gibi çalışacağım. Bendeki hizmet aşkını görün. İğne ucu kadar hizmetim olursa ne mutlu bana. Hiçbir şey istemiyorum, rütbe, şu, bu istemiyorum. Sadece çalışma imkânı istiyorum. Apo bu değil. İş yapacağım, hizmetim olacak, milyonlarca insanın gücünü ilaç gibi kullanacağız.”diyor.


Yani Öcalan, devlete 'yahu arkadaş alın beni tepe tepe kullanın yeter ki, egomu tatmin edin, bu adam iyi adamdır deyin'diyor.


PKK'nin tarihini bilen şunu biliyor ki; PKK kurulduğu günden bugüne değin hep emperyalist, kolonyalist ve sömürgeci güçlere dayanmıştır.


Başı Batı'da, gövdesi Beka'da, Kandil'de olmuştur. Devam edecek...