Prof. Dr. Aziz Sancar, Türkiye’nin yüz akı ve gururu bir bilim insanı.

1946 Mardin, Savur’da doğdu.

1971 yılında İstanbul Tıp Fakültesini bitirdi.

Ve aynı yıl eğitimi için ABD’ye gitti.

Teksas Üniversitesinde Moleküller Biyoloji dalında doktora yaptı.

İnsan hücrelerinin hasar gören DNA’larını nasıl onarıldığını araştırdı.

Kanser tedavisi üzerinde çalıştı. 300’e yakın bilimsel makale ve  33 kitap yazdı.

Ve bu özgün ve etkin bilimsel çalışmaları sayesinde 2015 yılı Nobel Kimya Ödülünü almaya hak kazandı. Ve “Nobel ödülü Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in ödülüdür,” diyerek bu Nobel Madalyasını Anıtkabire koydu.

Aziz Hoca, 40 yıldır Amerika’da yaşıyor ama kalbi Türkiye ve Cumhuriyet için atıyor.

 Sancar Hoca, Nobel’den 325 bin dolar para ödülü aldı.

Bu paranın -masraflarını çıktıktan sonra- 315 bin dolarını Caroline Türk Evi’ne bağışladı. Gerçekten yürekten alkışlanacak çok onurlu bir durum.

Azi Sancar Hoca bu konuda şöyle diyor:

“Benim gayem Caroline Türk Evi’ni yaşatmak.  Bu isteğimi duyan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da destek olmak istediğini, kendisinin de ‘Ben de bu ev Türk devletinin evi olsun, sizden bu evin Türk Kültür Merkezi olmasını isteriz ki, hiç kimse Atatürk’ü duymadım diyemesin.”

Son derece mütevazi bir bilim insanı.

Kendisi ile Türkiye ne kadar övünse azdır.

Çünkü Sayın Hocamız, bütün bilim insanlarımıza ve gençlerimize bir rol model sunuyor.

Ve gençlere ve tüm insanlara şu mesajı veriyor:

“Benim en çok değer verdiğim şey çalışmaktır. Gözünüzü seveyim politika ile uğraşmayın. Onu yapanlar var. Ne yapıyorsanız iyi yapmaya çalışın, çalışmadan olmaz. Çalışmak kendimize, ailemize, milletimize vatan namus borcudur. Annem derdi ki ‘Kibir Allah’a yakışır. İnsana yakışmaz. O yüzden elimden geldiği kadar mütevazi olmaya çalışıyorum.”

Başarının Temeli Çok Çalışmaktır

Prof. Dr. Aziz Sancar, başarısını çok çalışmaya borçlu olduğunu söylüyor:

“Ben öğrenciyken günde 18 saat çalışırdım... Çok zaman gecelerimi labaratuvarlarda geçirirdim.”

Bu tavsiyeler,  gençlerimize ders ve örnek olmalıdır diye düşünüyorum.

Çünkü günümüz gençliği, deyim yerindeyse akıllı telefonlar tarafından esir alınmış bir durumdadır. Oysa gerek okullardaki gerekse de hayattaki başarımızda akıllı telefonların yeri ne kadardır acaba bunu hiç sorguladık mı?

Vea yine Aziz Sancar Hoca bilimin erken yaşlarda çocuklara öğretilmesini savunuyor.

“Her zaman söylerim, deney yapmak, erken yaşta deney yapmak çok önemlidir. Bilim yapmak bir gelenektir ve bu geleneği eken yaşta çocuklarımıza aşılamamız lazım.

Artık Amerika ve Avrupa düzeyine geçmemiz lazım. O bakımdan da bilim ve teknoloji ile ilgilenen çocuklarımızı desteklememiz, onların gelişimlerini kolaylaştırmamız lazım.”

Thomas Edison'a göre "Başarının yüzde 5’i zekâya, yüzde 95’i çalışmaya bağlı.”.

Öyleyse bizler de gerek Edison’un gerekse de Aziz Sancar’ın dediği gibi çok çalışmalıyız.

Çünkü hayatın ve başarının temeli; önce okuyup bir meslek öğrenmek daha sonra da çalışmaktır. Öyleyse eğitime ve çalışmaya çok büyük önem ve öncelik verelim.